Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/986 E. 2023/822 K. 03.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/986
KARAR NO : 2023/822

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2020
NUMARASI : 2017/543 Esas 2020/748 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALILAR
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 03/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … AŞ vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 13.08.2014 tarihinde davalı …’ın işleteni ve sürücüsü, … Sigorta AŞ’nin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın, davacı idaresindeki ve işleteni olduğu motosiklete çarptığını, kaza sonucu davacının yaralandığını, davacının %25 oranında engelinin oluştuğunu, kaza nedeniyle yapılan yargılamada Eskişehir 10.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1217 esas sayılı dosyasında davalı …’ın mahkumiyetine karar verildiğini, davalı şirkete maluliyetten kaynaklı başvuru yapıldığını, hasar dosyasının açıldığını davacıya tazminat ödemesi yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 250,00TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan 13.08.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen, 30.000,00TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 13.08.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 18.11.2019 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini bakıcı gideri 3.402,00TL, sürekli iş göremezlik zararı 36.190,65TL olmak üzere toplam 39.592,65TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili, davacının kaza nedeniyle maluliyet oranının fazla olduğunu, kazadan 3 sene sonra alınan rapora göre %25 engelinin oluştuğunun belirtildiğini, sağlık kurulu raporu incelendiğinde davacının trafik kazası ile ilgili özür oranının bulunmadığının açıkça görüleceğini, davalı hakkında ceza dosyasında yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması karar verildiğini, davalı hakkında maddi olgunun belirlenmesi yönünden dahi kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmünün bulunmadığını, kazada davalının kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … AŞ vekili, dava konusu kazaya karıştığı belirtilen … plaka sayılı aracın davalı şirkete zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olup poliçeye göre teminatın 268.000,00TL ile sınırlı olduğunu, dava konusu kazada sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, bakıcı gideri tedavi gideri olarak değerlendirildiğinden sorumlu olmadıklarını, davalı şirkete başvuru yapıldığını, davacı tarafça talep edilen eksik evraklar tamamlanmadan bu davanın açıldığını, temerrüt oluşmadığından faiz talebinin ve davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;
Mahkemece toplanan delillere göre, davacının 13.08.2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle maluliyetine ilişkin maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunduğu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 20.07.2018 tarihli raporunda davalı …’ın %100 oranında kusurlu, davacı …’in kusursuz olduğunun bildirildiği, Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulunun 19.04.2019 tarih ve 7803 karar sayılı raporunda davacı …’ın 13.08.2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması sonucunda %4.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, aktüer bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucu, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararının 36.190,65TL olduğu, davacının aile birliği içerisinde bakım gördüğü, aile bireylerine böyle bir yükümlülük yüklenemeyeceğinden davacının bakıcı giderinin 3.402,00TL olduğu, olayda 6098 sayılı TBK md. 52 gereğince hakkaniyet indirimi şartları bulunmadığı, (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/21822 E, 2017/5957 K, 2017/1726 E 2017/11442 K) kusur ve maluliyet raporları, davacının kaza nedeniyle yaşamış olduğu elem ve ızdırap ile tarafların ekonomik sosyal durumları göz önüne alındığında, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği, davalı … yönünden yapılan incelemede ise, davacının sigorta şirketine başvuruda bulunduğu, ancak dosya arasında davacının sigorta şirketine hangi tarihte başvuruda bulunduğuna ilişkin belge bulunmadığı, davalı … şirketinin temerrüt tarihinin dava tarihi olan 19.06.2017 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, diğer davalı gerçek kişinin ise haksız fiil hükümleri gereği kaza tarihi itibariyle temerrüde düştüğü gerekçesi ile; davanın kısmen kabulüne, 39.592,65TL maddi tazminatın davalı … yönünden dava tarihi olan 19.06.2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek, davalı … yönünden kaza tarihi olan 13082014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, 20.000TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13.08.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş karara karşı davalı … AŞ vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … AŞ vekili istinaf dilekçesinde, davaya konu kazaya ilişkin alınan maluliyet raporunun kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine göre tespit edilmediğini, bu rapora göre yapılan hesaplamanın da verilen kararın da hukuka aykırı olduğunu, bakıcı ihtiyaç süresi tespit edilmeden, bakıcı gideri olarak 3 ay hesaplanıp tazminata eklenmesinin hatalı olduğunu, davacının trafikte iken kask ve dizlik takmayarak zararı arttırıcı davranışı nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, yerel mahkemece müterafik kusur indirimi yapılmadığını, davacının motosiklet sürücüsü olup kask-dizlik kullanmadan seyir halinde iken meydana gelen kazada diz bölgesinden yaralandığını, BK.52’ye göre indirim yapılmamasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalı … AŞ vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı …’ın işleteni ve sürücüsü, … Sigorta AŞ’nin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın, davacı idaresindeki motosiklete çarptığını, kaza sonucu davacının yaralandığını belirterek maddi ve manevi tazminat talep etmiş, mahkemece maddi tazminatın kabulüne, manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde, mahkeme kararların tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini, hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını, gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
HMK.’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Davacı tarafından dava dilekçesi ile, davacının maddi tazminat kapsamında davacının doğmuş ve kesin olarak doğacak, doğması muhtemel maddi kayıpları kalıcı / geçici sakatlık nedeniyle çalışma ve iş gücü kaybı / maluliyet sebebi ile kazanamadığı ücret, doğrudan tedavi giderleri, tedavi sırasında yapıları zorunlu harcamalar refakatçi, özel bakıcı, özel beslenme, hasta ve hastanelere vb kurumlara gidiş – geliş giderleri vb. tedavi sonrasında yapılacak zarurlu dolaylı harcamalar, gerçekleşecek tedavi masrafları, yaşam boyu kullanılması zorunlu olacak ilaç giderleri, ekonomik geleceğinin sarsılmasından doğan / doğacak kayıplar olarak belirterek talep ve sonuç bölümünde 250,00 TL maddi tazminat talep etmiş, 15.11.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebinin bakıcı gideri ve sürekli iş göremezlik zararı olduğunu belirtilerek maddi tazminat talebi 3.402,00TL bakıcı gideri ve 36.190,65TL sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 39.592,65TL’ye yükseltilmiştir. Mahkeme tarafından hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda davacının 3 aylık geçici iş göremezlik tazminatının 2.673,09 TL, sürekli iş göremezlik tazminatının 33.517,56 TL ve bakıcı giderinin 3.402,00TL olduğu belirlenmiş, mahkemece hüküm fıkrasında 39.592,65TL maddi tazminatın davalı … yönünden dava tarihi olan 19.06.2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek, davalı … yönünden kaza tarihi olan 13.08.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş ise de mahkemenin davacının maddi tazminat kapsamında talep ettiği zarar kalemlerinin, hangi zarar kalemi için ne miktar tazminat talep ettiğinin açıklatılarak, HMK.nın 297/2.maddesine uygun şekilde hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, davacıların taleplerinden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde HMK’nın 26. Maddesi de dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde denetime ve bilirkişi raporu ile belirlenen tazminat miktarlarına uygun olmayacak şekilde karar vermesi isabetli değildir.
Kabul şekline göre de;
1-Mahkemece davacı lehine bakıcı giderine hükmedilmiş ise de; davacının bakıcı ihtiyacı olup olmadığı ve süresinin belirlenmesi yönünde rapor alınmaksızın geçici iş göremezlik süresi için bakıcı giderine hükmedilmesi doğru değildir.
2–Davacı vekili tarafından ıslah dilekçesinde 3.402,00TL bakıcı gideri ve 36.190,65TL sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 39.592,65TL talep etmiş ise de hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda davacının 3 aylık geçici iş göremezlik tazminatının 2.673,09 TL, sürekli iş göremezlik tazminatının 33.517,56 TL olduğu belirlenmiş olmakla davacının bilirkişi raporu ile belirlenen sürekli iş göremezlik zararından daha fazla sürekli iş göremezlik tazminatına hükmedilmiş olması da doğru görülmemiştir.
3-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Buna göre, zarar görenin zarar katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418) Yukarıda da açıklamalar dikkate alındığından davacının müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılabilmesi için zararın bu nedenle artması zarar ile mağdurun eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Bu kapsamda davacının dizlik ve koruyucu kıyafet kullanıp kullanmadığının tespiti ile bu hususun maluliyeti ile illiyet bağının olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre müterafik kusurun bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olmaması nedeniyle KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınan istinaf karar ve ilam harcının yatırana iadesine,
3-Başvuran tarafca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.