Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/97 E. 2023/139 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/97 – 2023/139
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/97
KARAR NO : 2023/139

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2020
NUMARASI : 2020/63 Esas 2020/486 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 31/03/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirkete ait, davacı tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi düzenlenen … plakalı aracın 13.01.2018 tarihinde dava dışı yaya ile yanındaki bebek arabasına çarparak yayanın ölümüne bebeğin yaralanmasına neden olduğunu, yayanın ölümü nedeniyle hak sahiplerine 26.09.2018 tarihinde 112.448,22-TL, bebeğin yaralanması nedeniyle Sigorta Tahkim Komisyonunun 2018/10046 sayılı dosyası gereği 02.07.2019 tarihinde bebeğin ailesine 467.454,16-TL ödeme yaptıklarını, sigortalı araç sürücüsünün yayalara ilk geçiş hakkını vermediği için asli ve ağır kusurlu olduğunu, Sigorta Genel Şartlarının B.4-b maddesi gereğince rücuu koşullarının oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 579.902,38-TL’nin 112.448,22-TL’sinin 26.09.2018 tarihinden, 467.454,16-TL’sinin 02.07.2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, kazaya karışan davalı şirkete ait … plakalı aracın 01.03.2015-28.02.2018 tarihleri arasında 36 aylığına dava dışı…AŞ’ne kiraya verildiğini, davalı şirketin işleten sıfatı bulunmadığı gibi kazaya karışan sürücünün davalı şirketin çalışanı da olmadığını, davanın husumet yokluğundan reddi ile kiracı şirkete ihbar edilmesini, Ankara Batı 2 Asliye Ceza Mahkemesine sürücü hakkında taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma suçu nedeniyle dava açıldığını, dava dışı sürücü yanında yayaların da kusurlu olduğunu, davacının iddia ettiği ödemelerin fahiş olduğunu, rücuu koşullarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle üçüncü kişiye ödenen tutarın rücuen tazmini istemine ilişkin olduğu, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında sigortacının rücu hakkının, 2918 Sayılı KTK’nın 95/2. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nda düzenlemeye tabi tutulduğu, yasa gereği sigorta şirketi tarafından rücu talebinin yalnızca kendi sigortalısına karşı ileri sürülebileceği, bu nedenle davalı vekilinin, davalı şirket adına kayıtlı kazaya karışan aracın uzun süreli kiraya verilmiş olması nedeniyle sorumluluğu bulunmadığına ilişkin savunmasına itibar edilmediği, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçe Genel Şartları’nın 4. maddesinde düzenlenen; ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak, istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işletenin kusuru gibi hallerin sigortacının, sigortalısının rücu sebepleri arasında sayıldığı, somut uyuşmazlıkta, davalı sigortalıya ait araç sürücüsünün kaza tespit tutanağında asli kusurlu olması ağır kusur olarak kabul edilerek ödenen tazminatın rücuen tahsilinin talep edildiği, 13.01.2018 tarihli trafik kazası tespit tutanağında; sürücü … idaresindeki … plaka sayılı aracın, yaya geçidinden karşıdan karşıya yaya olarak geçen şahıslara çarpması ile sonuçlanan yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasında, sürücünün kusurlu olacağının belirlendiği, Ankara Batı Adliyesi Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlenen 12.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda da, araç sürücüsü …’in birinci derecede kusurlu olduğunun belirtildiği, toplanan deliller ve dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile sigortalanan … plaka sayılı araç sürücüsü …’in, 13.01.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında asli kusurlu olsa dahi olayın meydana geliş şekli itibariyle, ağır kusur veya kasıt halinden bahsedilemeyeceği kanaatine varıldığı gibi, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 06.11.2019 günlü ve 2017/5707 Esas -2019/10218 Karar sayılı ilamında kırmızı ışıkta geçmenin dahi ağır kusur kabul edilemeyeceğinin hüküm altına alındığı, dolayısıyla rücu koşullarının bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; sigortalının ağır kusuruyla kazaya karıştığını, davanın haksız yere reddedildiğini, kaza tespit tutanağında da açıkça belirtildiği üzere sigortalıya ait aracın 2918 sayılı KTK’nın 74. maddesi (“Sürücüler, görevli bir kişi veya ışıklı trafik işareti bulunmayan ancak trafik işareti veya levhalarıyla belirlenmiş kavşak giriş ve çıkışları ile yaya veya okul geçitlerine yaklaşırken yavaşlamak, varsa buralardan geçen veya geçmek üzere bulunan yayalara durarak ilk geçiş hakkını vermek zorundadırlar.”) uyarınca asli kusurlu olup bu durumun ilişkili savcılık dosyasıyla da sabit olduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı B.4. maddesi uyarınca belli durumlarda sigortacının sigortalısına rücu edebileceğini, (“sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edileceğini, tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali sonucunda meydana gelmiş ise, Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise…”) kaza sırasında davacı şirketçe sigortalanan … plakalı araç sürücüsünün trafik kurallarını ağır kusur ile ihlali dolayısıyla Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarının B.4 maddesi uyarınca ödenen tazminatın rücuen tahsili gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, eldeki davada, dosya bilirkişiye dahi gönderilmeden, teknik bir konuda inceleme yapılmaksızın reddedildiğini, bilindiği üzere ağır kusur kavramı teknik bir husus olup; sigorta hukuku konusunda uzman ve Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kuruluşlardan seçilecek bir kusur uzmanı bilirkişiden rapor alınması gerekirken dosyanın bilirkişiye gönderilmeden ve eksik incelemeye dayanılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,( Yargıtay 17. HD., Esas. 2015/15988 Karar. 2018/8494 Tarih. 2.10.2018 sayılı kararı) davalı vekilinin, sigortalı aracın uzun süreli kiralanması sebebiyle işleten sıfatının kiralayana geçtiği ve meydana gelen zararlardan sorumlu olmadığı iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, kaza sırasında davacı şirkette ZMSS poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün ağır kusur nedeniyle sebebiyet verdiği kaza dolayısıyla Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk ( Sigortası Genel Şartlarının B.4 maddesinin b fıkrası uyarınca ödenen tazminatın rücuen sigortalıdan tahsili gerektiğini, zira sözleşme ilişkisinden kaynaklanan rücu talebinin ancak sigortalıya yöneltilebildiğini, davalının aracın işleteni olmadığı savunması ancak haksız eylemler açısından geçerli olduğunu (emsal Yargıtay 17. HD., Esas. 2009/3967, Karar.2009/6873 Tarih. 27.10.2009 sayılı kararı,Yargıtay 17. HD., Esas. 2016/2030, Karar. 2016/6411, Tarih.26.05.2016 tarihli kararı ), dava tamamen reddedildiği halde davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Davacı sigorta şirketi, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi kapsamında zarar gören üçüncü kişilere ödenen tazminatın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesi gereğince kendi sigortalısından rücuan tahsili talebinde bulunmuştur.
Davacı sigorta şirketi tarafından davalıya ait aracın 23.03.2017-23.03.2018 tarihlerini kapsayan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesinin düzenlendiği, sigortalının davalı şirket olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında, kazanın 13.01.2018 günü 15.32’de sigortalı araç sürücüsü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araçla … Alışveriş Merkezi ana giriş kapısı önündeki yaya geçidinde karşıdan karşıya geçen yaya … ve yönetimindeki bebek arabasına çarpması sonucu yaya …’in yaralanması (akabinde …’nin ölümü )sonucu meydana geldiği, sigortalı araç sürücünün 2918 sayılı KTK’nun 74. maddesi gereğince asli ve tam kusurlu yaya … ve bebeğin kusursuz olduğu, kesinleşen Ankara Batı 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 19.04.2018 Tarih 2018/135 Esas 2018/170 Karar sayılı ilamıyla da sigortalı araç sürücünün asli ve tam kusurlu bulunarak taksirle bir kişinin ölümüne bir kişinin yaralanmasına sebep olma suçundan TCK’nun 85/2 maddesi gereğince 5 yıl hapis cezasına mahkum olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekili davalıya ait davacıya Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün ağır kusurlu olması sebebiyle rücu şartlarının oluştuğunu belirtmiş, mahkemece davalıya ait araç sürücüsünün, 13.01.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında asli kusurlu olsa dahi olayın meydana geliş şekli itibariyle, ağır kusur veya kasıt halinden bahsedilemeyeceği kanaatine varılmış olmakla davanın reddine karar verilmiştir.
2918 sayılı KTK’nun 95. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.
Poliçe düzenleme tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesinde; “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı düzenlenmiş “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda kazaya sebebiyet veren sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a-) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b-) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,
c-) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,
ç-) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
d-) Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1 maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
e-) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
f-) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,
Sigortacı rücu sebeplerine dayanarak tazminat sürecini geciktiremez ve bu sebeplere dayalı bilgi ve belgeyi hak sahibinden talep edemez.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Davacı sigorta şirketi dava dilekçesinde rücu sebebinin açıklarken sigortalı araç sürücüsünün ağır kusuruna dayanmıştır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında sigorta şirketinin sigortalısına rücu edebilmesi için kasıt veya ağır kusurdan söz edilmiş, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre; Genel Şartların bu maddesinde belirtilen ağır kusur kavramının kasta yakın bir kusurun varlığını ifade ettiği kabul edilmekte, aynı durum ve koşullar altında her mantıklı insanın göstereceği en basit dikkat ve özenin gösterilmemesi şeklinde tanımlanmaktadır. Başka bir anlatımla ağır kusurda; hâl ve şartların yüklediği özen gösterme ve tedbir alma ödevlerine veya bir hareket tarzı emreden kurallara tam bir aldırmazlık söz konusudur. Ağır kusur, bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği esasına dayanır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre de ağır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olarak; kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun varlığını ifade etmektedir.
Dava konusu olayda davalı şirkete ait araç sürücüsünün yaya geçidinden geçen yaya ve yönetimdeki bebek arabasına çarptığı olayda tam kusurlu olduğu belirlenmiş ise de yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda, sürücünün açıklanan bu ihlali kasıt veya ağır kusur olarak nitelendirilemeyeceğinden davacı yönünden rücuu koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalı lehine hükmedilen nispi vekalet ücretinin hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanmış olmasına, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 3531-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90-TL istinaf karar ilam harcından peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına
3-Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde başvuran tarafa iadesine,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRESİ İÇİNDE TEMYİZİ KABİL OLMAK ÜZERE 10.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.