Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/965 E. 2023/616 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/965
KARAR NO : 2023/616

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2019
NUMARASI : 2019/423 Esas 2019/813 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 05/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/10/2023

İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 14/02/2016 tarihinde davacı şirkete ait dava dışı sürücü …’ın idaresinde bulunan … plaka araç ile kırmızı renkli plakası ve markası bilinmeyen bir aracın orta şeritte durarak kısa süre sonra sola doğru aninden manevra yaptığı sırada …’ın da araçtan kaçmak için sola doğru kaçma manevrası yapması neticesinde orta refüjden karşı yola girerek … plakalı minibüsle çarpıştığı, meydana gelen kaza sonucu … plakalı araçta yolcu olarak bulunan … ve …’in vefat ettiğini, olay yerinde tanzim edilen kaza tespit tutanağı ile soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunda sürücüsü ve plakası belli olmayan kırmızı renkli araç sürücüsünün asli kusurlu, … plakalı araç sürücüsü …’ın tali kusurlu ve … plakalı araç sürücüsü …’in kusurunun bulunmadığının tespit edildiğini, hak sahiplerinin manevi zararı doğduğunu ve …’nin vefatı nedeniyle toplam 140.000,00 TL, …’in vefatı nedeniyle toplam 104.000,00 TL manevi tazminatın hak sahiplerine 21/03/2016 tarihli arabuluculuk anlaşma tutanağı ile ödendiğini, davacının işleteni bulunduğu … plakalı aracın kaza tarihini de kapsayacak şekilde davalı … şirketine birleşik kasko sigortası ile sigortalı olduğunu ve ödenen manevi tazminatın poliçe limiti dâhilinde taraflarına ödenmesi gerektiğini, davalı … Şirketine 27/03/2017 tarihinde müracaat edildiğini, ancak ödeme yapılmadığını ileri sürerek 100.000,00 TL’nin rucu’en tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, … plakalı aracın ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigorta ettirenin davalı … şirketinin muvafakatı olmadan ve mahkeme kararı olmaksızın zararın artmasına yol açan eylemi neticesinde manevi tazminat ödemesinde bulunmasının hukuk düzenince korunmayacağını, tarafların kusur durumlarının tespiti gerektiğini, temerrüdün ödemeye esas tüm belgeleri içerir başvuru ile başlayacağını, temerrüdün gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 14/02/2016 tarihinde davalı sigortaya kasko poliçeli … plakalı araç sürücü …’ın sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken karıştığı trafik kazasında … plakalı araçta yolcu olarak bulunan … ve …’in vefat ettiği, … plakalı araç maliki olan davacı şirketin ölenlerin mirasçılarına düzenlenen arabuluculuk tutanaklarına göre ve icra edilebilirlik şerhlerine istinaden manevi tazminat olarak toplam 140.000,00 TL ödeme yaptığı, poliçede manevi tazminat klozunun bulunduğu ve poliçe limitinin 100.000,00 TL olduğu, bilirkişi heyeti raporunda plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %80 oranında, … plakalı araç sürücüsü …’ın %20 oranında kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’in kazaın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığının belirlendiği, trafik kazalarında az veya çok kusuru ile sonucun doğmasına neden olanlar birden fazla oldukları takdirde zarar görene karşı müştereken ve müteselsilen zararın tümünden ayrı ayrı sorumlu tutulabileceği, TBK’nun 56. maddesi uyarınca arabuluculuk anlaşmasındaki meblağın hukuken manevi tazminattan beklenen faydayı sağladığı, davacı tarafından ödenen meblağın davalı taraftan rücuen ödenmesinin poliçe gereği istenebileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile 100.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı şirketin trafik kazası nedeniyle üçüncü kişilere ödediği manevi tazminat tutarlarının ihtiyari mali mesuliyet klozu içeren sigorta poliçesi kapsamında tahsili istemine ilişkin olduğu, yapılan değerlendirmenin hatalı olup davanın zarar veren taraf ile aynı tarafın sigortacısı arasında olduğunu, olayda haksız fiil hükümleri değil Türk Ticaret Kanunu sorumluluk sigortası hükümleri uygulanması gerektiğini, sorumluluklarının sigortalı aracın kusuruyla sınırlı olduğunu, ödenen manevi tazminatın poliçe kapsamında talep edilebilmesi için olayın meydana geliş şekline, kusur durumu ve tarafların sosyal ve ekonomik durumuna uygun bir ödeme yapılması gerektiğini, davacının ve ödeme yaptığı tarafın sosyal ekonomik durumunun araştırılmadığını, Türk Borçlar Kanunu uyarınca manevi tazminatın hâkimin takdirinde olduğunu ve ancak hâkim tarafından karar verilebileceğini, muvafakat olmadan ve mahkeme kararı olmaksızın zararın artmasına yol açan eylemi neticesinde yüksek tutarda manevi tazminat ödemesinde bulunmasının hukuk düzenince korunmayacağını, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki kusur oranının kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak dosya içindeki bilgi ve belgeler, Mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazası sonucunda davacı şirketin işleteni olduğu aracın karıştığı trafik kazası nedeniyle zarar görenlere manevi tazminat ödenmesi nedeniyle ihtiyari mali sorumluluk sigortacısına karşı açılan rucu’en tazminat istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere Karayolları Trafik Kanunun 85.maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Aynı yasanın 88. maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” düzenlemesi ile motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.Yine TBK 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple yada çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğü şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur.
Öte yandan 6098 TBK’nın 56/1. maddesinde “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verir.” hükmüne, aynı Kanun’un 51.maddesinde “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 tarihli ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olay yukarıda açıklanan Kanun hükümleri ve ilkeler doğrultusunda değerlendirildiğinde, 14/02/2016 tarihinde davacının işleteni olduğu ve davalı … şirketine 26/04/2015 tarihli ihtiyari mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın dava dışı sürücünün sevk ve idaresinde iken, plakası tespit edilemeyen ve kimliği belirlenemeyen araç sürücünün karıştığı trafik kazası sonucunda … plakalı araç içinde yolcu olarak bulunan … ve …’in vefat ettikleri, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün %80, davacıya ait aracın sürücüsünün %20 oranında kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığının saptandığı, davacı şirket tarafından kazada …’nin vefatı nedeniyle eşi …’ye 40.000,00, çocukları …’ya ayrı ayrı 20.000,00 TL, babası …’e 15.000,00 TL ve kardeşleri …’a ayrı ayrı 15.000,00 TL olmak üzere toplam 140.000,00 TL, …’in vefatı nedeniyle eşi …’e 40,000,00 TL, çocukları …’a ayrı ayrı 20.000,00 TL ve torunları …’ya ayrı ayrı 2.000,00 TL olmak üzere toplam 104.000,00 TL manevi tazminatın 21/03/2016 tarihli arabuluculuk anlaşma tutanaklarına dayalı olarak ödendiği, dosya içeriği ve toplanan delillere göre manevi tazminat tutarlarının müteselsil sorumluluk ilkelerine uygun olduğu, davacının işleteni olduğu araç ile ilgili olarak düzenlenmiş 26/04/2015 tarihli ihtiyari mali sorumluluk sigortası poliçe limiti ile sınırlı olarak 100.000,00 TL’nin davalı … şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda davalı vekilinin açıklanan nedenlerle yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun aynı Kanun’un 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 6.831,00 TL istinaf harcından peşin alınan 1.762,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.068,85 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca ilgilisine iadesine,
5-6100 sayılı HMK’nın 359/3. maddesi uyarınca karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 05/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.