Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/881 E. 2023/788 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/881
KARAR NO : 2023/788
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2020
NUMARASI : 2017/904 Esas 2020/322 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 02/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 27/11/2023
İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalı … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 15/10/2017 tarihinde davalı …’a ait olup davalı sürücü …’ün idaresindeki ve davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile davacılardan …’nun idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucunda trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunu, kazada davacıların yaralandığını, …’nun iç organlarında derin zedelenmeler olduğunu ve vücudunda kırıklar meydana geldiğini, eğitim hayatına bir yıl ara vermek zorunda kaldığını, anne ve babasının da ağır yaralanması nedeniyle …’a evde bakım masrafları çıktığını, davacı …’nun vücudunda kemik kırıkları meydana geldiğini ve defalarca ameliyat olduğunu, halen yürüyemediğini ve yatağa bağlı bir şekilde hayatını sürdürdüğünü, çalışamadığını, davacı …’nun kolunda kırık oluştuğunu ve çeşitli yerlerinde sabit izler kaldığını, kazadan dolayı düşük yaptığını ve hiç görmediği evladını kaybettiğini, davacıların manevi olarak zarara uğradıklarını, davacı … adına kayıtlı aracın hurdaya döndüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı … İskendoğlu’nun bakım masrafları için 100,00 TL, vücut genel çalışma gücü kaybı için 100,00 TL, iş göremezlik zararı için 100,00 TL, ekonomik geleceğinin sarsılması dolayısıyla 100,00 TL, okula gidememesi ve yaşama geç atılacağından dolayı bir yıllık kazanç kaybı yoksunluğu nedeniyle 100,00 TL olmak üzere toplam 500,00 TL maddi tazminatın, davacı … için bakım masrafları için 100,00 TL, vücut genel çalışma gücü kaybı için 100,00 TL, iş göremezlik zararı için 100,00 TL, ekonomik geleceğinin sarsılması dolayısıyla 100,00 TL, araçtan dolayı uğradığı maddi zarar için 100,00 TL olmak üzere toplam 500,00,00 TL maddi tazminatın, davacı … için bakım masrafları için 100,00 TL, vücut genel çalışma gücü kaybı için 100,00 TL, iş göremezlik zararı için 100,00 TL olmak üzere toplam 300,00 TL maddi tazminatın davalılar … ve … yönünden 15/10/2017 tarihinden itibaren, davalı … şirketi yönünden 02/11/2017 tarihinden işleyecek faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacılar için ayrı ayrı 100.000,00 TL manevi tazminatın 15/10/2017 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 10/09/2019 tarihli dilekçe ile araç yönünden talep edilen maddi tazminat talebinden vazgeçildiğini, davacı … için maddi tazminat talebini 437.193,18 TL, davacı … için maddi tazminat talebini 185.075,40 TL, davacı … için maddi tazminat talebini 337.257,80 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … vekili, kazaya karışan aracı 03/08/2015 tarihinde diğer davalı …’e sattığını ve işleten sıfatını kaybettiğini, bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddini talep ettiklerini, buna ilişkin protokolü ibraz ettiğini, sicilde malik olan kişinin her zaman aracın işleteni olmayabileceğini, davalı …’ün aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğunun dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, kaza tarihinde sırtındaki ağrı nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, kazanın elinde olmayan nedenle meydana geldiğini, süratli olduğuna dair beyanların gerçeği yansıtmadığını, kusurlu olmadığını düşündüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … şirketi vekili, davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, davada İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu ve yetki yönünden davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararları ispat etmesi gerektiğini, Adli Tıp Kurumundan maluliyet durumu ve illiyet bağı yönünden rapor alınması gerektiğini, tazminatın hesaplanması için aktüer siciline kayıtlı bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, rücuya tabi ödeme alınıp alınmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 19/02/2019 tarihli raporu uyarınca kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ün %100 kusurlu olduğu, davacı sürücü …’nun kusursuz olduğu, davalı … her ne kadar kayden araç maliki ise de, araç sürücüsü … kabulü ile de aracın protokolle davalı …’a satıldığı, nitekim söz konusu aracın 23/02/2016 , 22/05/2017 tarihli trafik sigortalarının davalı … tarafından yaptırılıp bedelinin ödendiği, araca kesilen 03/08/2015 tarihli cezanın yine … tarafından ödendiği, 26/02/2016 tarihli muayene ile 23/03/2016 tarihli muayene işleminin yine … tarafından ödendiği, bu hali ile 2918 Sayılı yasanın 3. Maddesi son cümlesi kapsamında “aracın davalı … tarafından kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işletildiği ve fiili tasarrufu bulunduğu kabul edilmekle” davalılardan …’in işleten sıfatının kalmadığı, …’ün işleten olduğu, bu nedenle … yönünden açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiği, davacılar hakkında düzenlenmiş maluliyet raporları ve aktüer bilirkişi raporundaki hesaplamalar nazara alınarak 10/07/2020 tarihli kararla; davacıların davasının kısmen kabulü ile davacı … yönünden 436.993,18 TL maddi tazminat, davacı … yönünden 185.275,40 TL maddi tazminat, davacı … yönünden 336.957,80 TL maddi tazminatın davalılar sigorta şirketi ile …’ten davalı … şirketi yönünden dava tarihi 11/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve sigorta limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere davalı … yönünden kaza tarihi 15/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müteselsilen davalılardan tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacıların bakım gideri, davacı …’nun araç zarar kaybı talepleri yönünden HMK’nın 123. maddesi uyarınca davalarını geri aldıkları anlaşılmakla bu konuda bu talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacıların davalı …’a yönelik taleplerinin husumet yönünden reddine, davacı … yönünden 35.000,00 TL manevi tazminat, davacı … yönünden 40.000,00 TL manevi tazminat, davacı … yönünden 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı … … yönünden kaza tarihi 15/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsil edilerek davacılara ayrı ayrı ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verildiği ve 16/07/2020 tarihli gerekçeli karar oluşturulduğu, davacılar vekilinin 29/09/2020 tarihli dilekçesi ile davalı … şirketi yönünden davadan feragat ettiğini bildirdiği gerekçesiyle verilen 25/12/2020 tarihli Ek-Karar ile, davacı vekilinin davadan feragat beyanı nedeniyle mahkemenin 10/07/2020 tarihli kararında, davalı … AŞ yönünden tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılarak, … Sigorta AŞ yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, daha sonra davalı …’ün 16/02/2021 tarihli davadaki sorumluluğunun belirlenmesi talepli dilekçesi üzerine dosya üzerinden verilen 25/02/2021 tarihli Ek-Karar ile davacı vekilinin davadan feragat beyanının, davalı ….’nin ibraya ilişkin beyan ve ibraz edilmen evrakları ile …’ün talep dilekçesi birlikte değerlendirilerek 2017/914 Esas, 2020/322 Karar sayılı dosyasında 10/07/2020 tarihli kararı ile 25/12/2020 tarihli kararının ortadan kaldırılarak davacının davalı … AŞ yönünden açtığı davasının feragat nedeni ile reddine, davacıların davasının kısmen kabulü ile davacı … yönünden 106.993,18 TL maddi tazminat, davacı … yönünden 6.957,80 TL maddi tazminatın davalı …’ten kaza tarihi 15/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacı … yönünden davacı vekili sigorta şirketini ibra ederek sigorta şirketi yönünden davasından feragat etmesi ve zararın poliçe limiti içinde kalması nedeni ile ibranın sürücüyü de kapsaması sebebi ile bu davacı yönünden zarar giderildiğinden davanın reddine, davacıların bakım gideri, davacı …’nun araç zarar kaybı talepleri yönünden HMK’nın 123. maddesi uyarınca davalarını geri aldıkları anlaşılmakla bu konuda bu talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacıların davalı …’a yönelik taleplerinin husumet yönünden reddine, davacı … yönünden 35.000,00 TL manevi tazminat, davacı … yönünden 40.000,00 TL manevi tazminat, davacı … yönünden 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı … … yönünden kaza tarihi 15/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsil edilerek davacılara ayrı ayrı ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin talebinin reddine şeklinde hüküm oluşturulduğu, davalı … tarafından asıl karara ve ek karara, davacılar vekili tarafından 25.02.2021 tarihli ek karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili 10/03/2021 tarihli istinaf dilekçesinde, mahkemece verilen 10/07/2020 tarihli kararla davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, davalı … yargılamada kendisini vekille temsil ettirmediği halde lehine vekalet ücretine hükmedildiğini ve bu yöndeki tavzih taleplerinin reddedildiğini, daha sonra sigorta şirketinin poliçe teminat tutarı kadar ibra edildiğini ve sigorta şirketi yönünden davadan feragat edildiğini ve 25/02/2021 tarihli ek kararla yeniden hüküm kurulduğunu, yargılama sürecinde davalı …’ün kendisini vekille temsil ettirmediği halde lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı … adli yardım talepli istinaf dilekçesinde, kazanın elinde olmayan nedenle sırtına saplanan ağrı nedeniyle meydana geldiğini, kusurlu olmadığını, süratli olmadığını, kazanın elinde olmayan nedenlerle meydana geldiğini, maddi ve manevi tazminat tutarlarının çok yüksek olduğunu, başka bilirkişilerce yeniden hesap yapılmasını talep ettiğini, ödeme gücü bulunmadığını, usul ve esas hükmün incelenmesini istediğini bildirmiş, 08/02/2021 tarihli dilekçesi ile, ek kararın yeniden değerlendirilmek üzere yasal süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca resen gözetilecek kamu düzenine aykırılık ile ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak dosya içindeki bilgi ve belgeler, Mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonucunda;
Hükme karşı istinaf başvurusunda bulunan davacıların adli yardım talebinin mahkemenin 12/07/2018 tarihli ara kararıyla kabul edildiği, davalı …’ün istinaf aşamasındaki adli yardım talebi ise 6100 sayılı HMK’nin 336/3. maddesi uyarınca değerlendirilerek Kanun’un 334 ve devamı maddeleri uyarınca koşulları bulunduğundan kabulüne karar verilerek istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, davacılar vekili tarafından 15/10/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıların yaralanmaları nedeniyle davalı sürücü, araç sahibi ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı aleyhine maddi ve manevi tazminat talepleriyle dava açılmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda kusur durumu, davacıların maluliyetine ilişkin raporlar ve toplanan delillere göre 10/07/2020 tarihli kararla; davanın kısmen kabulü ile davacı … yönünden 436.993,18 TL maddi tazminat, davacı … yönünden 185.275,40 TL maddi tazminat, davacı … yönünden 336.957,80 TL maddi tazminatın davalılar sigorta şirketi ile …’ten davalı … şirketi yönünden dava tarihi 11/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve sigorta limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere davalı … yönünden kaza tarihi 15/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müteselsilen davalılardan tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacıların bakım gideri, davacı …’nun araç zarar kaybı talepleri yönünden HMK’nın 123. maddesi uyarınca davalarını geri aldıkları anlaşılmakla bu konuda bu talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacıların davalı …’a yönelik taleplerinin husumet yönünden reddine, davacı … yönünden 35.000,00 TL manevi tazminat, davacı … yönünden 40.000,00 TL manevi tazminat, davacı … yönünden 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı … … yönünden kaza tarihi 15/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsil edilerek davacılara ayrı ayrı ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verildiği ve 16/07/2020 tarihli gerekçeli karar oluşturulduğu, hükümden sonra davacılar vekilinin 29/09/2020 tarihli dilekçe ile anlaşma sağlanmış olması nedeniyle sadece davalı … şirketi yönünden davadan feragat edildiğinin bildirilmesi üzerine verilen 25/12/2020 tarihli Ek-Karar ile 10/07/2020 tarihli kararın davalı … yönünden tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına ve davalı … şirketi yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, daha sonra dosya üzerinden verilen 25/02/2021 tarihli ikinci Ek-Karar ile davacı vekilinin davadan feragat beyanının, davalı … Sigortanın ibraya ilişkin beyan ve ibraz edilmen evrakları ile …’ün talep dilekçesi birlikte değerlendirilerek 2017/914 Esas, 2020/322 Karar sayılı dosyasında 10/07/2020 tarihli kararı ile 25/12/2020 tarihli kararının ortadan kaldırılarak davacının davalı … yönünden açtığı davasının feragat nedeni ile reddine, davacıların davasının kısmen kabulü ile davacı … yönünden 106.993,18 TL maddi tazminat, davacı … yönünden 6.957,80 TL maddi tazminatın davalı …’ten kaza tarihi 15/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacı … yönünden davacı vekili sigorta şirketini ibra ederek sigorta şirketi yönünden davasından feragat etmesi ve zararın poliçe limiti içinde kalması nedeni ile ibranın sürücüyü de kapsaması sebebi ile bu davacı yönünden zarar giderildiğinden davanın reddine, davacıların bakım gideri, davacı …’nun araç zarar kaybı talepleri yönünden HMK’nın 123. maddesi uyarınca davalarını geri aldıkları anlaşılmakla bu konuda bu talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacıların davalı …’a yönelik taleplerinin husumet yönünden reddine, davacı … yönünden 35.000,00 TL manevi tazminat, davacı … yönünden 40.000,00 TL manevi tazminat, davacı … yönünden 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı … … yönünden kaza tarihi 15/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsil edilerek davacılara ayrı ayrı ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin talebinin reddine şeklinde hüküm oluşturulduğu, ek-kararın karar başlığında tek hakim ismi yer aldığı, sonunda Başkan ve iki üye ismi yer aldığı, dosya üzerinden verilen ek-karar ile taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların değiştirildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai kararlar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.” düzenlemesine, Kanun’un ‘”Hükmün kapsamı” başlıklı 297/1. maddesi uyarınca hükümde, hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaralarının yer alması gerektiği, ayrıca hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiğini, aynı kanunun 2. fıkrasında ise hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir.
Buna göre hüküm, davayı esastan çözümleyen, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren bir nihai karardır. Ancak mahkeme tarafından verilen her karar hüküm değildir. Mahkemeler, ara karar ve nihai karar olarak iki çeşit karar vermektedirler. Nihai kararlarda kendi içinde; hükümler (esasa ilişkin nihai kararlar), usule ilişkin nihai kararlar ve davanın konusuz kalması halinde verilen kararlar olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Ara kararlar, yargılamayı sona erdirmeyen, aksine onu yürütmeye ve ilerletmeye yarayan karlar olup, dava içinde pek çok ara karar verilebilmektedir. Yine ara kararlar, kural olarak kanun yonula tabi olmadığı gibi, ara karardan dönülmesi de her zaman mümkündür. Nihai kararlar ise; yargılamaya son veren ve hakimin davadan elini çekmesi sonucunu doğran kararlardır. Nihai kararlardan sonra, hakim davadan elini çekmiş olur ve verdiği karardan dönemez. Kural olarak, nihai kararlar kanun yolu incelemesine tâbidirler. Ancak kanun ile açıkça mahkemenin ek karar verebileceğine ilişkin düzenleme bulunması halinde ek karar verilebilir.
Somut olaya gelince, davanın trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebiyle kazaya neden olan aracın sürücüsü, araç sahibi ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı aleyhine dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen 10/07/2020 tarihli nihai kararla davanın kısmen kabulüne karar verilerek davacılar lehine hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminat tutarları ile davalıların sorumluluklarının belirtildiği ve 16/07/2020 tarihli gerekçeli karar oluşturulduğu, hükümden sonra 29/09/2020 tarihli dilekçe ile davacılar vekilinin anlaşma sağlanması nedeniyle davalı … yönünden davadan feragat ettiğini bildirdiği, mahkemece dosya üzerinden 25/12/2020 tarihli ilk Ek-Karar ile 10/07/2020 tarihli kararın davalı … şirketi yönünden ortadan kaldırılmasına ve davanın davalı … yönünden davanın reddine karar verildiği, ardından davalı …’ün 16/02/2021 tarihli davadaki sorumluluğunun belirlenmesi talepli dilekçesi üzerine dosya üzerinden verilen 25/02/2021 tarihli Ek-Karar ile davacı vekilinin davadan feragat beyanının, davalı … Sigortanın ibraya ilişkin beyan ve ibraz edilen evraklar ile …’ün talep dilekçesi birlikte değerlendirilerek 2017/914 Esas, 2020/322 Karar sayılı dosyasında 10/07/2020 tarihli kararı ile 25/12/2020 tarihli kararının ortadan kaldırılmasına karar verilerek ödeme, ibraname içeriği ve sorumluluğa ilişkin değerlendirmeler yapılarak davacılar lehine hüküm altına alınan maddi tazminat tutarlarının, harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin hükümlerin değiştirildiği, dosya üzerinden yapılan inceleme ile oluşturulduğu belirtilen Ek-Kararın 10/07/2020 tarihli duruşmada tefhim edilen hükümden farklı olduğu, ek-kararın karar başlığında tek hakim ismi yer aldığı, son kısmında Başkan ve iki üye hakim sicillerinin yer aldığı, bu haliyle mahkemece verilen ek-kararların 6100 sayılı HMK’nin 294 ve 297. maddesinde düzenlenen emredici nitelikteki hükümlere aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
Bu hale göre davacılar vekili ile davalı …’ün istinaf başvurularının açıklanan nedenlerle kabulü ile 10/07/2020 tarihli karar, 25/12/2020 tarihli ve 25/02/2021 tarihli Ek-kararlarının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın yeniden görülerek davadaki talepler ile hükümden sonra ibraz edilen ibraname ve sulh anlaşması hükümleri de değerlendirilerek 6100 sayılı HMK’nin 297. maddesine uygun olarak taleplerden her biri hakkında ayrı ayrı taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hüküm oluşturulmak üzere kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebeplerine göre davacılar vekili ile davalı …’ün sair istinaf sebeplerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekili ile davalı …’ün istinaf başvurularının kabulü ile; ilk derece mahkemesinin 10/07/2020 tarihli kararı, 25/12/2020 tarihli ve 25/02/2021 tarihli Ek-kararlarının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, kaldırma sebeplerine göre davacılar vekili ile davalı …’ün sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Davacılar vekili ile davalı … tarafından istinaf karar harcı yatırılmadığından bu konuda karar verilmesine yerolmadığına,
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç ve gider avansı iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 02/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.