Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/861 E. 2023/810 K. 03.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/861 – 2023/810
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/861
KARAR NO : 2023/810

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2020
NUMARASI : 2018/832 Esas 2020/779 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 03/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili; 05.05.2015 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı, dava dışı …. Şti’nin maliki olduğu, …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı minibüs ile kırmızı ışık ihlali yaparak dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında … plakalı motosiklette yolcu olarak bulunan davacıların oğlu İbrahim …’ın vefat ettiğini, Nevşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/183 E. sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonunda sanık … hakkında hapis cezasına hükmolunduğunu, söz konusu kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi’nin 2018/1646 E. 2018/1969 K. sayılı dosyası kapsamında katılanın istinaf başvurusunun reddine karar verilerek kesinleştiğini, davadan önce davalı sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde davacılara sigortalı araç sürücüsünün %50 kusuruna istinaden ödeme yapılmış ise de yapılan yargılamalar neticesinde kusur durumunun değiştiğini bu nedenle davacılara ödenen tazminatın yetersiz kaldığını, 24.02.2018 tarihinde davalı sigorta şirketine yapılan başvurunun 15.03.2018 tarihinde reddedildiğini, desteğin kusurunun 3. Kişi olarak davacılara yansıtılamayacağını belirterek HMK’nın 107 maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı baba … … için 7.000 TL, anne … … için 7.000 TL olmak üzere toplam 14.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 10.11.2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile talebinin davacı … … yönünden 65.009,00 TL ye, davacı … … yönünden 24.831,59 TL ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacılar tarafından davalı aleyhine yapılan tahkim başvurusu üzerine Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2015 E. 23575 sayılı dosyası ile açılan davanın sigortalı araç sürücüsünün kusuru olmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, davacı tarafın itirazı üzerine itiraz hakem heyetince görevsizlik kararı verdiğini, bunun üzerine ceza dosyasından belirlenen gerekçe gösterilerek Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2017 E. 36180 sayılı dosyasından dava açıldığını, tahkim komisyonunca kesin hüküm nedeniyle başvurunun reddine karar verdiğini ancak İtiraz Hakem heyetinin kararı gereğince davacı … … için %30 müterafik kusur indirimi ile davacıya 31.584,96 TL destek tazminatı ödenmesine karar verdiğini, bu kararın İstanbul Bam 9. Hukuk Dairesi’nin 2018/1500 E. ve 2018/711 K. sayılı kararı ile kesinleştiğini ve davacı … … için Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/3165 sayılı dosyasına ödeme yapıldığını, bu sebeple davacı … … yönünden açılan davanın kesin hüküm nedeniyle reddini, kabul anlamına gelmemek üzere … plakalı sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, desteğin kaskı bulunmadığından %30 oranında müterafik kusurlu olduğunun kabulü gerektiğini, sorumlulukları gerçek zarar, sigortalının kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olduğundan davacıların kusur ve zararı ispatlamaları gerektiğini, dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların belirlenecek tazminattan mahsubu gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın; trafik kazasında desteğini kaybeden davacıların doğan zararın ZMMS poliçesi kapsamında giderilmesi istemine ilişkin olduğu, Ankara Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığınca düzenlenen raporda; sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu, motosiklet sürücüsünün ise tali kusurlu olduğu, motosiklet sürücüsünün Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı ve 2015/657 sayılı dosyada Karayolları Fen Heyetinde görevli bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda sigortalı araç sürücüsünün %80, motosiklet sürücüsünün ise %20 oranında kusurlu olduğu, kaza tespit tutanağındaki belirlemeler, ceza yargılamasında tanık ve taraf beyanları gözetildiğinde sigortalı araç sürücüsünün kavşakta birinci ışıkta kırmızı ışık yanarken beklediği, sonra yeşil ışık yanınca kavşak içine girdiği, kavşak içinde kendisine yanan kırmızı ışıkta beklemeden hareket ederek motosiklet ile çarpıştığı bu haliyle sigortalı araç sürücüsünün kavşakta trafik ışıklarına ve ilk geçiş hakkına uymadığı, motosiklet sürücüsünün ise kavşağa hızlı bir şekilde girmek suretiyle kural ihlali yaptığı belirlendiğinden mahkemece de ayrıca kusur raporu alınmasına gerek görülmeksizin sigortalı araç sürücüsünün %80 oranında, desteğin yolcu olarak bulunduğu motosiklet sürücüsünün %20 oranında kusurlu oldukları, yolcu olan desteğe ise herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği, dava müşterek ve müteselsil sorumluluğa dayanarak açıldığından ve desteğin kusursuz olduğu kabul edildiğinden hesaplanacak tazminatta kusur oranına dayalı olarak herhangi bir indirim yapılmaması gerekmekte iken bilirkişi tarafından hesaplanan tazminattan %80 kusur oranına göre sonuç rakam tayin edilmiş olup bu yöntemin yerinde bulunmadığı, bunun yanında davalı taraf desteğin kask takmamasına dayalı olarak müterafik kusura dayalı indirim savunmasında bulunmuş olup desteğin kafa travmasına bağlı beyin kanamasından ölmüş olması, kaza tespit tutanağında kask takılmadığının tespit edilmiş olması gözetildiğinde desteğin kaza sonrası zararın artmasına koruyucu tertibat takmamak suretiyle neden olduğu ve bu durumda müterafik kusura dayalı olarak %20 indirim yapılması gerektiği, davacı … …’ın eldeki davayı açmadan önce Sigorta Tahkim Komisyonuna müracaat ettiği ve sonrasında Sigorta İtiraz Hakem Heyetinin 13.11.2017 tarihli kararı ile 31.584,96 TL destekten yoksun kalma tazminatına hak kazandığı, söz konusu kararın davalı sigorta şirketi tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 9. Hukuk Dairesinin 2018/1500 esas 2018/711 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun reddi üzerine kesinleştiği, davacı … …’ın eldeki davada aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği, İtiraz Hakem Heyetince verilen davanın kısmen kabulüne dair kararı istinaf etmediği, söz konusu kararı Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/3165 sayılı dosyası üzerinden icraya koyduğu ve faizi ile birlikte tahsil ettiği, … …’ın Sigorta Tahkim Heyetindeki yargılamada yaptığı ıslah artırımında fazlaya dair haklarını saklı tutmadığı verilen kararı istinaf etmediği bu nedenle davacı … … yönünden kesin hüküm bulunduğu ve aynı olaya dayalı olarak yeniden tazminat talebinde bulunamayacağı kabul edilerek davacı … …’ın açtığı davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerektiği, her ne kadar dava dilekçesinde davacılara kısmen ödeme yapıldığı ancak bu ödemenin değişen kusur durumu gözetildiğinde yetersiz olduğundan bahsedilerek dava açılmış ise de toplanan deliller kapsamında davacı … …’a davadan önce herhangi bir ödeme yapılmadığı, yapılan ödemenin davacı … …’ın Sigorta Tahkim Heyetine müracaatı sonucu verilen karara dayalı olarak sadece davacı … için yapıldığı belirlendiğinden yapılan tespit ve kabullere göre oluşturulan 04.11.2020 tarihli denetime elverişli bilirkişi raporuna hesap yönünden itibar edilerek davacı … … için hesaplanan 81.261,25 TL destek tazminatından desteğin kask takmamasına dayalı müterafik kusuru nedeniyle %20 oranında indirim yapıldığında 65.009,00 TL yönünden tazminatına hükmedilmesi gerektiği davadan önce sigorta şirketine 24.02.2018 tarihinde müracaat edildiği, 8 iş günü ödeme süresi eklendiğinde temerrütün 08/03/2018 tarihinde oluştuğu, davalıya sigortalı araç minibüs vasfında ve şirket adına kayıtlı olduğundan avans faizi uygulanması gerektiği gözetilerek davacı … … adına açılan davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, davacı … … adına açılan davanın kısmen kabulü ile; 65.009,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 08/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; her ne kadar ilk derece mahkemesince, davacı … … için ikame edilen davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle reddine karar verilmişse de, kararın hatalı olduğunu, gerekçeli kararda da belirtildiği üzere, … adına Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde yapılan başvuru doğrultusunda davalı tarafından davacı babaya 31.584,96 TL ödeme yapıldığını, gerekçede “… …’ın, Sigorta Tahkim Komisyonundaki yargılamada yaptığı ıslah artırımında fazlaya dair haklarını saklı tutmamış, verilen kararı istinaf etmemiştir.” demek suretiyle, davacı baba yönünden kesin hüküm bulunduğu belirlenmiş ise de bu hususun kabul edilemez nitelikte olduğunu, bahse konu Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 23.01.2018 tarihli 2018/İHK-1381 sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün olmayıp bu hususun sigorta şirketi tarafından mezkur karara karşı istinaf başvurusu sonucunda 10.05.2018 tarihli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2018/1500 E. 2018/711 K. sayılı kararında da belirtildiğini, dolayısıyla, davacı babanın Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmadığı gerekçesiyle, hakkında kesin hüküm bulunduğu yönündeki tespitin hatalı ve yasal mevzuat hükümlerine aykırı olduğunu, Sigorta Tahkim Komisyonu dosyasında yapılan ıslah işleminde, davacı baba tarafından fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmaması, aynı olaya dayanarak yeniden tazminat talebinde bulunamayacağına dair bir kanaat oluşturulmuşsa da, işbu kanaatin kabulünün mümkün olmadığını, davacı babaya yapılan ödemenin fahiş oranda eksik, kısmi ödemenin zararlarını karşılamaktan uzak olduğu açık ve net olup ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun bulunması halinde davacı babanın hak kayıplarına maruz kalacağını, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2015/6929 E. – 2015/22916 K. Sayılı kararında “…bildirilen maddi tazminat miktarını dikkate alarak, ödemenin yapıldığı tarihteki veriler esas alınarak davacının gerçek zararını saptamak, böylece tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığı denetlenmek, açık oransızlığın bulunması durumunda, ödenen miktarı “kısmi ifayı içeren makbuz” niteliğinde kabul etmek..” şeklinde karar verdiğini, sigorta şirketince yapılan kısmi ödemeler davaya konu kaza neticesinde davacının maruz kaldığı zararları karşılamaktan uzak, fahiş miktarda eksik ve yetersiz olduğundan Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile de kabul edildiği üzere işbu ödemenin ancak kısmi ifayı içeren makbuz olarak kabul edilebileceğini dolayısıyla, davacıya yapılan ödemenin yetersiz, eksik ve zararlarını karşılamaktan uzak olması sebebiyle ilk derece mahkemesinin tesis etmiş olduğu kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacılar vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, davalı şirkete zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı araç ile davacıların oğlunun yolcu olarak bulunduğu motorsikletin karıştığı trafik kazasında vefat etmesi nedeniyle müteveffanın anne ve babası için destekten yoksun tazminatının sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, 05.05.2015 tarihinde davalı şirkete zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı araç ile davacıların oğlunun yolcu olarak bulunduğu motorsikletin karıştığı trafik kazasında davacıların oğlunun vefat ettiğini, davadan önce davalı sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde davacılara sigortalı araç sürücüsünün %50 kusuruna istinaden ödeme yapılmış ise de yapılan yargılamalar neticesinde kusur durumunun değiştiğini bu nedenle davacılara ödenen tazminatın yetersiz kaldığını, 24.02.2018 tarihinde davalı sigorta şirketine yapılan başvurunun 15.03.2018 tarihinde reddedildiğini, desteğin kusurunun 3. kişi olarak davacılara yansıtılamayacağını belirterek HMK’nın 107 maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı baba … … için 7.000 TL, anne … … için 7.000 TL olmak üzere toplam 14.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 10.11.2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile talebinin davacı … … yönünden 65.009,00 TL ye, davacı … … yönünden 24.831,59 TL ye yükseltmiş, mahkemece davacı … … adına açılan davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, davacı … … adına açılan davanın kısmen kabulü ile; 65.009,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 08.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili davalı baba … … yönünden kesin hüküm şartlarının oluşmadığını belirterek bu yönde istinaf sebeplerini ileri sürmüştür.
HMK’nın 114. Maddesinin 1 fıkrasının i bendi gereğince aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olmasının dava şartı olduğu; aynı kanunun 115. maddesinin 2 fıkrasında dava şartı noksanlığı (giderilmesi mümkün olmayan) bulunması halinde davanın usulden reddine karar verileceği; aynı kanunun 303/1-2 fıkralarında da bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği, bir hükmün davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm ifade edeceği düzenlemelerine yer verilmiştir.
Somut olayda davacı …’in …’ın 09.06.2017 tarihinde Sgort tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetine yaptığı başvuru ile oğlunun ölümü nedeniyle 05.05.2015 tarihli trafik kazasına karışan karşı aracın (… plakalı ) ZMMS poliçesini düzenleyen … Sigorta AŞ’den fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 5.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği, talebinin 18.07.2017 tarihli dilekçesi ile 45.121,37 TL’ye yükselttiği, Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 13.11.2017 tarih ve K-2017/55302 sayılı kararı ile görev yönünden başvurunun reddine karar verildiği, davacı vekilinin itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetinin 23.02.2018 tarih ve 2018/İHK-1381 kararı ile dava konusu kazada … plakalı araç sürücüsünün %80, desteğin yolcu olarak bulunduğu motorsiklet sürücüsünün %20 oranında kusurlu olduğu, davacı babanın destekten yoksun kalma tazminatının 45.121,37 TL olup kaskı takılı olmayan desteğin %30 müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek talebin kısmen kabulü ile 31.854,96 TL destekten yoksun kalma tazminatının 01.06.2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte … Sigorta AŞ’den tahsili ile … …’a ödenmesine, 13.584,96 TL’lik talebin reddine karar verildiği, kararın davalı sigorta şirketi tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 9. Hukuk Dairesinin 10.05.2018 Tarih 2018/1500 esas 2018/711 sayılı kararı ile davalının istinaf başvurusunun miktar yönünden verilen kararın kesin olması nedeniyle reddine karar verildiği, kararın kesinleşmesi üzerine … … tarafından … Sigorta AŞ aleyhine yapılan icra takibi sonucu Ankara 9.İcra Müdürlüğünün 2018/3165 sayılı takip dosyasından 31.584,96 TL asıl alacak, işlemiş faiz vekalet ücreti yargılama giderleri olarak 12.07.2018 tarihinde … Sigorta AŞ tarafından … …’a 39.026.22 TL ödeme yapılarak dosyanın infazen kapatıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı … …’ın dava konusu talebiyle ilgili olarak eldeki davadan önce Uyuşmazlık Hakem Heyetine yaptığı başvurusunun görev yönünden reddine karar verildiği; red kararı üzerine davacının itirazının İtiraz Hakem Heyetince kabul edilerek destekten yoksun kalma tazminatına karar verildiği ve kararının icraya konularak tahsilinin sağlandığı Sigortacılık Kanununun 30. maddesinin 12. fıkrası, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinin 1. fıkrasının i bendi ve 115. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi gereğince eldeki davanın davacı … … yönünden daha önceden kesin hükme bağlanmış olması nedeniyle yerel mahkemece dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210.55TL harcın davacı … …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Kararın taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRE İÇERİSİNDE YARGITAY’DA TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere 03.11.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.