Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/836 E. 2023/923 K. 17.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/836 – 2023/923
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/836
KARAR NO : 2023/923

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2020
NUMARASI : 2015/831 Esas 2020/298 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 17/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/12/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili ve davalı ……Ltd. Şti. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacılar vekili, 04.02.2015 tarihinde, davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu kamyonetin yaya …’na çarpması sonucu meydana gelen kazada, davacının yaralandığını, kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında davalı sürücünün kusursuz davacının asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hatalı olan bu tutanağa itibar edilerek davalı sürücü hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, kararın kaldırılması için Adalet Bakanlığı’na kanun yararına bozma yoluna başvurduklarını, başvurunun henüz sonuçlanmadığını, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davacı çocukta meydana gelen güç kaybı nedeniyle şimdilik 1.000,00TL maddi tazminatın; davacı anne ve baba için ayrı ayrı 10.000,00TL olmak üzere toplam 20.000,00TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 08.03.2020 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebinin 100,00TL’sinin geçici iş göremezlik, 900,00TL’sinin sürekli iş göremezlik talebine ilişkin olduğunu belirtmiş, 09.09.2020 tarihli dilekçe ile davalı … Sigorta AŞ ile yapılan feragatname – ibranemeyi sunmuş, maddi tazminat taleplerinin karşılandığını, manevi tazminat yönünden davalılar … ve … yönünden davanın talepleri gibi kabulünü talep etmiş, 22.09.2020 tarihli duruşmada sigorta şirketi yönünden davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı …, davacı … ve ailesinin talep etmiş olduğu manevi tazminatı kabul etmediğini, olay günü kontrolünde olan … plakalı araç ile …Sokakta seyir halinde iken, aracı yavaş kullandığını, görüş alanının dışında apartman boşluğundan … ve diğer çocukların bir anda yola koşarak çıktıklarını, … seyir halindeki aracın arka sol logo kısmının olduğu yere çarptığını, yapılan incelemeler ve tutulan tutanaklarda kusursuz olduğunun saptandığı, açılan davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Sigorta AŞ vekili, 04.02.2015 tarihinde meydana gelen kazaya karıştığı belirtilen, … plakalı aracın davalı şirkete 11.07.2014 – 01.07.2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı ve teminat limitinin kişi başı 290.000,00TL olduğunu, kusur oranında maddi tazminattan sorumlu olduklarını, Adli Tıp Kurumundan kusur ve maluliyet raporu alınmasını, manevi tazminat taleplerinin teminat altına alınmadığını ve davanın reddini savunmuştur.
Davalı ……. Ltd,Şti cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;
Mahkemece toplanan delillere göre, davalıların sürücü, işleten ve ZMMS sigortacısı olduğu aracın karıştığı trafik kazasında davacının yaralandığı,… Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen maluliyete ilişkin raporda, kaza tarihi itibariyle geçerli poliçe tarihi dikkate alınarak yapılan değerlendirmede, davacının %3,3 oranında malül olduğu, tedavi süresinin 4 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, kusur oranının tespiti için alınan … Adli Tıp Kurumu’nun 27.12.2016 tarihli raporda, davacının tam kusurlu olduğunun belirlendiği, davacının itirazı üzerine … Adli Tıp Kurumu’nun 27.12.2016 tarihli raporunda, davacının %90 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, raporlar arasında çelişki olması nedeni ile … Adli Tıp Kurumu Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu’nun 12.07.2019 tarihli raporunda, davacının tam kusurlu olduğunun belirlendiği, davacı yanın itirazları üzerine … Trafik Kürsüsü’nden oluşturulan heyetin düzenlediği 20.01.2020 tarihli raporda davacının %90 kusurlu olduğununbelrtildiği, aktüerya bilirkişisi raporunda davalının %90 oranında kusurlu kabul edilmesi halinde 5.856,64 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talep edebileceğinin hesaplandığı, her ne kadar davalı sürücünün Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/1821 esas 2019/291 karar sayılı dosyasında kaza nedeni ile beraatine karar verilmiş ise de, ceza yargılamasında verilen kararın hukuk mahkemesini kesin olarak bağlamayacağı, dosyada alınan raporlardan … ATK raporu ile Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu Raporu aynı bilirkişileri içerdiği halde düzenlenen raporlar arasında da çelişki oluştuğu, sonrasında alınan … Trafik Kürsüsünden seçilen heyetin tüm raporları değerlendirmesi ve davalı sürücünün ikinci derecede ve alt düzeyde kusurlu olduğuna ilişkin açıklamaları oluşa uygun görülerek bu rapora itibar edildiği, davacının tazminat talebinin yerinde olduğu, davacının maddi tazminata ilişkin talebinden feragat ettiği, manevi tazminata ilişkin talebin değerlendirilmesinde ise, TBK’nun 56. maddesi gözetildiğinde davacı küçüğün maluliyet oranı, olay tarihi, oluş biçimi, olayın özellikleri, ekonomik ve sosyal olgular ile olaydaki kusur durumu dikkate alınarak, maddi tazminata ilişkin davanın feragat nedeni ile reddine, manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile, davacı … lehine 1.500,00TL, davacı … lehine 1.500,00TL manevi tazminatın olay tarihi olan 04.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı … vekili ve davalı ……Ltd.Şti vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, meydana gelen trafik kazasında davalının kusurunun olmadığını, küçük …’nun anne ve babasının kusurlu olduğunu, davaya konu kazadan kaynaklı davalının sanık olarak yargılandığı ceza dosyasında, davalının kusursuz olması sebebiyle beraat ettiğini, ceza dosyasından ATK’dan alınan kusur raporlarında davalının kusursuz olduğunu, dosyaya sunulan ATK’dan alınan kusur raporunda da küçük …’nun %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edilmesine rağmen mahkemenin davalıya manevi tazminat ödemesi yönünde karar kurmasının kanuna aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı ……Ltd. Şti vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamında tarafların kusur durumunun belirlenmesi amacıyla 4 ayrı rapor alındığını, mahkemece gerekçeli kararında … Trafik Kürsüsünden alınan raporun tüm raporları inceleyerek çelişkiyi giderir şekilde rapor tanzim ettiği belirtilerek işbu rapor doğrultusunda hüküm tesis edildiğinin belirtildiğini, ancak bu raporun tüm raporları kapsayıcı ve çelişkileri gidermeye yönelik olmadığını, hangi raporun hangi yönüyle hukuka uygun veya aykırı olduğu değerlendirilmeksizin bağımsız bir rapor tanzim edildiğini, kaza tespit tutanağı ve 12.07.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu’nun raporuna göre araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, sorumluluğun tamamının yayada olduğunun belirtildiğini, bu nedenle dosyada hükme esas teşkil edecek nitelikte kapsamlı ve yeterli bir rapor bulunmaması, halen raporlar arasında çelişki olması nedeniyle yerel mahkeme tarafından verilen kararın hukuka ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırılık teşkil ettiğini, kazanın küçük yaya …’nun kontrolsüz ve dikkatsiz bir şekilde kendisini yola atması nedeniyle gerçekleşmiş olup, oldukça yavaş seyreden davalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığını, kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusuru bulunan davacı …’nun ve diğer davacıların herhangi bir tazminat alacağı bulunmadığını, davacılar … ve … lehine hükmedilen manevi tazminatın sebepsiz zenginleşme niteliğinde olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalı … vekili ve davalı ……Ltd. Şti. vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu kamyonetin davacıların çocuğu yayaya çarpması sonucu meydana gelen kazada yaralandığını belirterek maddi ve manevi tazminat talep etmiş, mahkemece maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı … vekili ve davalı ……Ltd. Şti. vekili davacı yayanın %100 oranında kusurlu olduğunu, mahkemece kusur oranlarının hatalı tespit edildiğini ileri sürmüştür.
Kaza tespit tutanağının incelenmesinde, sürücü …’ün … plakalı aracıyla …Sokak içerisinde seyir halinde iken numara 27 önünden 36 numaraya doğru yolu karşıdan karşıya koşarak geçen yaya …’nun … plakalı aracın sol arka yan kısmına çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, yaya …’nun 2918 sayılı kanunun 68. Madde uyarınca kural ihlali olduğundan asli kusurlu, sürücü …’ün kural ihlalinin olmadığı belirtilmiştir.
Soruşturma aşamasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan 03.10.2016 tarihli kusur raporunda, meydana gelen kazada sürücü …’ün tali kusurlu, yaya …’nun anne ve babasının asli kusurlu olduğu, Ankara 8.Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/1821 Esas sayılı dosyasında ATK Genişletilmiş Uzmanlar Kuruldan alınan 25.01.2018 tarihli kusur raporunda kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ün kusursuz, yaya …’nun asli derecede etken olduğu belirlenmiştir.
Mahkemece ATK’dan alınan 27.12.2016 tarihli kusur raporunda kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ün kusursuz, yaya …’nun %100 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, ceza dosyası eklenmek suretiyle dosya yeniden kusur durumunun tespiti için ATK’ya gönderilmiş, ATK’dan alınan 04.01.2018 tarihli kusur raporunda, kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ün %10 oranında, yaya …’nun %90 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. İtiraz üzerine dosya yeniden ATK’ya gönderilmiş, ATK Genişletilmiş Kuruldan alınan 12.07.2019 tarihli kusur raporunda kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ün kusursuz, yaya …’nun %100 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, davacı tarafın itirazı ve mevcut raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi için mahkemece … Trafik Kürsüsünden oluşturulan bilirkişilerden heyet raporu alınmış mahkemece hükme esas alınan 20.01.2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda, yaya çocuğun, yaya geçidi ve kavşak bulunmayan taşıt yolunda, karşıdan karşıya geçmek için, yolu kontrol etmesi, yaklaşmakta olan kamyonetin uzaklığını ve hızını dikkate alması gerektiği, bu hususlara riayet etmediği, karşıdan karşıya geçmek için kontrolsüz bir şekilde kamyonete doğru koştuğu, bu suretle motorlu araçların ilk geçiş hakkını ihlal ettiği gibi, kendi can güvenliğini de tehlikeye soktuğu, tedbirsiz, dikkatsiz, özen yükümlülüğüne ve yaya hareketlerini düzenleyen kurallara aykırı şekilde hareket ettiği gibi, bu hatalı davranışının kazanın meydana gelmesinde birinci derecede etkili bulunduğu, kendisinin, tehlikeyi idrak edemeyecek kadar küçük yaşta olmasının, hatalı davranışının olaydaki etkisinin göz ardı edilmesini gerektirmeyeceği; davalı sürücünün yerleşim yerinde seyrettiğini, yol kenarında çocukların da bulunduğunu dikkate alarak, muhtemel yaya hareketlerine karşı hazırlıklı olması, çocuklara yaklaşırken klakson çalarak uyarması gerektiği, davalı sürücünün bu hususlara riayet etmediği, yaya, özellikle çocuk hareketlerine karşı müteyakkız davranmadığı, tedbirsiz, dikkatsiz, trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili özen yükümlülüğüne aykırı şekilde seyrettiği, bu hatalı sevk ve idaresinin kazanın meydana gelmesinde ikinci derecede ve alt düzeyde etkili olduğu, yaya çocuğun, kamyonetin gidişine göre sol yaya kaldırımından çarpma noktasına kadar, taşıt yolunda 5,60 metrelik bir mesafe katetmiş olduğu ve yapılan açıklamalar ışığında 04.02.2015 tarihli kaza tespit tutanağında, ATK’dan alınan 27.12.2016 tarihli kusur raporunda ve ATK Genişletilmiş Kuruldan alınan 12.07.2019 tarihli kusur raporunda davalı sürücünün kusursuz sayılmasının isabetsiz olduğu, kazanın meydana gelmesinde davacı yayanın %90 oranında, davalı sürücünün %10 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Her ne kadar davaya konu trafik kazası ile ilgili yapılan ceza yargılamasında Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.06.2019 tarih, 2016/821 esas 2019/291 karar sayılı dosyasında davalı sürücünün kusursuz olduğundan bahisle beraatine karar verilmiş ise de; 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmünün bulunduğu kaldı ki ceza dosyasının istinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleştiği görülmüştür.
Kaza tespit tutanağı, kaza yeri krokisi, olayın oluş şekli ve davalı sürücü …’un 04.02.2015 tarihli kolluktaki ifadesinde, …Sokakta seyir halinde iken no:36’nın önüne geldiğinde, kendisine göre sol tarafta çocukların oynadığını, oyun oynayan çocuklardan birisinin sağına ve soluna bakmadan aracının önüne doğru koşmaya başladığını, çocuğu görünce aracının sağa doğru kırdığını beyan etmesi birlikte değerlendirildiğinde, Mahkemece … Trafik Kürsüsünden oluşturulan 20.01.2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda belirlenen kusur raporunu hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle dosyadaki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmaması nedeniyle davalı … vekilinin ve ……Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin ve ……Ltd.Şti. vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalılardan alınması gereken 204,93TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 108,80TL’nin mahsubu ile kalan 96,13TL harcın davalı … ve davalı ……Ltd.Şti.den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 17.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.