Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/831 E. 2023/910 K. 17.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/831 – 2023/910
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/831
KARAR NO : 2023/910

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2020
NUMARASI : 2018/285 Esas 2020/877 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

İHBAR OLUNAN :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 17/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/12/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … AŞ (Eski Ünvan: … Sigorta AŞ) vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 22.04.2017 tarihinde davalıya Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini yitirerek takla atması sonucu meydana gelen trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, Sigorta Tahkim Komisyonuna yaptıkları başvurunun usulden reddedildiğini, davalıya 18.09.2017 tarihinde başvuru yapmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 100 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 200 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 26.10.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile sürekli işgöremezlik tazminatını 42.686,86 TL’ye, bakıcı giderini 8. 887,50 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının davadan önceki başvurusu üzerine kendisinden eksik belgelerin istendiğini, eksik belgeler sunulmadan açılan davanın usulden reddini, davanın sigortalıya ihbar edilmesini, hazırlık dosyasının incelenmesini, hatır taşıması ve davacının emniyet kemerinin takılı olmaması halinde tazminattan indirim yapılmasını, bakıcı gideri ve geçici işgöremezlik tazminatından SGK’nın sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın cismani zarar sebebiyle açılan tazminat istemine ilişkin olduğu, 20.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı … Sigorta AŞ’ye ZMMS sigortası ile sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’in olayda %100 oranında kusurlu olduğu, davacı …’in olayda müterafik kusurunun bulunmadığı, davacıdaki arazın vücuttaki yeri, davacının yaşı, tedavi aşamaları ve geçirmiş olduğu operasyonlar dikkate alındığında, sürekli maluliyet oranının %19 olduğu, davacının devamlı suretle bakıcıya ihtiyacı bulunmadığı, tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresi içerisinde 12 ay süre ile bir başkasının bakımına ve yardımına ihtiyacı bulunduğu, …’in bakıcı gideri toplamının 22,272,48 TL, bilinen dönemin 4,906,23 TL, bilinmeyen dönemin 31,366,38 TL, zarar toplamının 58.545,09 TL şeklinde olduğu, 17.02.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda; bakıcı giderinin 22.272,48 TL, bilinen dönem 9.703,31-TL, bilinmeyen dönem 32.983,55 TL, zarar toplamının 64.959,34 TL olduğunun belirtildiği, hesaplanan maddi zarar miktarının davalı şirket tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi teminat limiti kapsamında kaldığı gerekçesi ile; davanın kabulüne 42.686,86-TL sürekli iş göremezlik, 8.887,50-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 51.574,36-TL tazminatın temerrüt tarihi olan 02.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafından davalı şirkete eksik belge ile başvuru yapıldığını, eksik belgelerin tamamlanması istenmesine rağmen tamamlanmadan dava açıldığını, usulüne uygun başvuru yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu, davacının, kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle kazanın sonuçlarının ağırlaşmasında müterafik kusuru bulunduğunu tazminattan %50’den aşağı olmamak üzere müterafik kusur indiriminin yapılması gerekirken, davacının kusurunun bulunmadığından bahisle hükmedilen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamasının hatalı olduğunu, kusur oranlarının maddi gerçeğe uygun şekilde tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurulu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi talep edilmiş olmasına rağmen yerel mahkemece talebinin değerlendirilmeden hüküm kurulmuş olmasının yasaya aykırı olduğunu, davacının geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi giderlerine ilişkin taleplerden SGK sorumlu olup teminat dışı olduğundan bu yöndeki talebin reddi yerine kabulünün yasaya aykırı olduğunu, SGK’dan müracaatçıya herhangi bir nam altında ödeme yapılıp yapılmadığının ya da ödenek bağlanıp bağlanmadığının her halükarda sorulması, SGK ödemesi olması durumunda ödenen tutarın hesaplanacak tazminattan her halükarda düşülmesini gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere davalı şirketin sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limitleri ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu bu hususu göz önünde bulundurularak fazlaya ilişkin talebin reddi gerektiğini, davalı şirkete usulüne uygun başvuru yapılmadığından faizin takip tarihinden değil, dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK 355 madde gereğince istinaf talebinde bulunan davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli işgöremezlik tazminatı ve bakıcı gideri istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 22.04.2017 tarihinde davacının içinde yolcu olarak bulunduğu davalıya zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın yaptığı tek taraflı kazada kusursuz davacının yaralandığını, Sigorta Tahkim Komisyonuna yaptıkları başvurunun usulden reddedildiğini davalıya 18.09.2017 tarihinde başvuru yapmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 100 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 200 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 26.10.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile sürekli işgöremezlik tazminatını 42.686,86 TL’ye, bakıcı giderini 8. 887,50 TL’ye yükseltmiş; mahkemece davacının kazanın oluşumunda ve zararın artmasında kusurunun bulunmadığı, %19 maluliyet oranı 5 aylık bakıcı ihtiyacı nedeniyle davanın kabulüne; 42.686,86-TL sürekli iş göremezlik, 8.887,50-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 51.574,36-TL tazminatın temerrüt tarihi olan 02/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili davacı tarafından davadan önce sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığına, kusur oranına, müterafik kusura, geçici işgöremezlik tazminatı ve bakıcı giderinin teminat dışı olduğuna,, SGK ödemesinin araştırılmamasına, faiz başlangıcına yönelik istinaf sebepleri ileri sürmüştür.
Davalı vekili davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesinde; “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre, davalının da kabulünde olduğu gibi, dava açılmadan önce, davacı tarafından, davalı sigorta şirketine 13.09.2017 tarihlerinde yapılan başvuru ile 20.09.2017 tarihinde hasar dosyasının açıldığı anlaşıldığından, KTK’nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. Maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.”
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici iş göremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli iş göremezlik, kalıcı sakatlık yada maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiş, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesinin başlığı; “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere bakıcı gideri tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi, iyileşme süresince meydana gelen ve TBK’nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK’nın 85 ve 91. maddeleri gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK’nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nın sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyecektir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihinde 2019/40 E. -2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Somut olayda, davacının maluliyetine ilişkin rapor … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınmıştır. 10.01.2019 tarihli raporda; hasta ile yapılan görüşmede; hasta kaza esnasında sağ bacağının iki koltuk arasına sıkıştığını,3 ay hastanede yattığını, 4 defa bacağından ameliyat olduğunu, en son ameliyatını mayıs ayında olduğunu, alçıya alınmadığını, platin takılmadığını, hiç fizik tedavi almadığını, şuan kazayla ilişkili psikiyatrik bir şikayetinin olmadığını, kazadan önce ara ara idrar kaçırmasının olduğunu ama kazadan sonra her gün olmaya başladığını, bez kullanmadığını, kazayla ilişkili herhangi bir ilaç kullanmadığını, son 1,5 aydır yara yerlerinden herhangi bir akıntısının olmadığını, gün içinde uyluk çevresinde ağrı olduğunu, uzun yol yürüyemediğini, merdivenleri tek başına çıkamadığını, tuvaletini ve banyo ihtiyacını tek başına karşılayabildiğini ifade ettiği, yapılan fizik muayenesinde; sağ uyluk dış yüzde 23×15 cm’lik çevre cilt dokusundan koyu renkli yer yer atrofi ve keratimize, yer yer doku kaybının mevcut olduğu skar dokusu, sağ uyluk dokusunun olduğu,, eklem hareket açıklığı muayenesinde; sağ diz fleksiyonunun 0-110 derece arası hareketli olduğu, diğer eklem hareket açıklıkları ve motor gücü muayenesinde kaza ile ilişkili bir patolojiye rastlanmadığı, sağ uyluk distalininin çevresinin 66 cm olduğu, sol uyluk distalinin çevresinin 60 cm olduğu, sağ uyluk orta 1/3 ünün çevresinin 64 cm olduğu, sol uyluk orta 1/3 ünün çevresinin 63 cm olduğu, 29/11/2017 tarihli radyografisinin yorumunda; sağ pubik alt kolda hipertrofik kallus ile iyileşmiş kırık hattı olduğunun değerlendirildiği, 03/03/1947 doğumlu …’in dosyasının incelenmesi, yapılan muayene ve değerlendirmesi sonucunda; 22.04.2017 tarihinde gerçekleşen trafik kazasına bağlı hastada meydana gelen pubik kol kırığı ve diğer yaralanmaları dikkate alınarak 30 Mart 2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” ve ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla bedensel özür oranı hesaplandığında,deri hastalıkları başlığı altında; Hipertrofik skar ve keloid; Orta(vücutyüzeyinin %10-19’unu kaplayan)…………. 10, Kardiyovaskiüler sistem hastalıkları başlığı altında; Lenfsistemi hastalıkları; Hafif derecede lenfödemi olanlar…… .. %10- Balthazard formülü uygulandığında %19 olduğu, 22/04/2017 tarihli trafik kazasına bağlı kişinin bedensel özür oranının %19 (ondokuz) olduğu,tıbbi iyileşme süresinin 18 (onsekiz) aya kadar uzayabileceği, 09.06.2020 tarihli ek rapor ile davacının kaza nedeniyle kişinin tedavisine başlanmasından itibaren bakıcı ihtiyacı süresinin 5 (beş) ay olduğu belirlenmiş olup bu rapor doğrultusunda hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminatından ve bakıcı giderinden davalının sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Dosyadaki mevcut delillere göre, dava konusu kazaya ilişkin olarak, kaza tespit tutanağında yapılan değerlendirme ile mahkemece alınan kusur raporunun aynı yönde olduğu ve kazanın 22.04 2017 günü saat 15.20 sıralarında, … ili, … ilçesi sınırları içerisinde, …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … yönünden … yönünde seyir halinde iken, … köprüsü üzerinde mevcut set yol betonuna aracın lastiğinin temas etmesi sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek zikzaklar çizmek suretiyle, tünel içerisinde 97. Metrede tekrar set yol betonu ile temas etmesi sonucu takla atarak tünel duvarına çarpması sonucu ters dönmek suretiyle meydana gelen yaralanmalı ve maddi hasarlı bir trafik kazasının oluşumunda sürücü …’in KTK’nın 46 ve 52/a-b maddeleri gereğince asil ve tam kusurlu olduğu, davacının kusursuz olduğu anlaşılmış olup uzman bilirkişi tarafından yapılan kusur tespitinin bu oluşa, usul ve yasaya uygun olması nedeniyle yerel mahkemece bu kusur oranının kabulü ile hükme dayanak alınmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Davacının yaralanmasının kaza sırasında sağ bacağının iki koltuk arasına sıkışması sonucu meydana geldiği, dolasıyla emniyet kemerinin takılı olması ile yaralanması arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı, SGK tarafından davacıya bağlanan aylık veya yapılan bir ödememe olmadığı, davacının davalı şirkete 13.09.2017 tarihinde başvurusu üzerine 20.09.2017 tarihinde açılan hasar dosyasından davacıya yapılan ödeme bulunmaması nedeniyle hüküm altına alınan tazminatlara 02.10.2017 temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, olaya ilişkin alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun olduğu, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … AŞ (Eski Ünvan: … Sigorta AŞ) vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.523,04 TL karar harcından peşin alınan 881 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.642,04 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.