Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/79 E. 2023/237 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/79 – 2023/237
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/79
KARAR NO : 2023/237

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/202
NUMARASI : 2018/915 Esas 2020/585 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 31/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 27/04/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 10.03.2012 tarihinde, davalı sigorta şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı … plaka sayılı araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu aracın çarpıştığı kazada davacının yaralandığını ve malul kaldığını, kazanın davalıya sigortalı araç sürücünün kusuru ile meydana geldiğini, davadan önce davalıya yaptıkları başvurunun sonuçsuz kaldığını belirterek HMK.nın 107. maddesi gereğince 400,00-TL geçici iş göremezlik, 100,00-TL bakıcı gideri ve 4.500,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında talebini 3.896,76-TL geçici iş göremezlik, 123.570,51-TL sürekli iş göremezlik, 886,50-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 128.353,77-TL olarak belirlemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davalının sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, davacının maluliyet durumunun ve kusur oranlarının tespiti gerektiğini, davalının temerrüde düşmediği gibi dava açılmasına da sebebiyet vermediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı bulunan … plakalı araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu aracın karıştığı trafik kazası sonucu davacının yaralanarak malul kaldığını, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uyarınca davacının dava konusu kaza nedeniyle vücut genel çalıma gücünden % 13 oranında kaybettiği, geçici iş göremezlik süresinin 6 ay olduğu, 1 ay süre ile bakıcı ihtiyacı olduğu, aktüer bilirkişi raporunda isabetli şekilde hesaplandığı üzere davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik tazminatının 3.896,76-TL, sürekli iş göremezlik tazminatının 123.570,51-TL, bakıcı gideri tazminatının 886,50-TL olduğu, davacının bu zararından davalının KTK ve ZMMS poliçesi uyarınca sorumlu olduğu, mahkemece verilen ara karar gereğine uygun olarak dosya kusur ve aktüer bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine değil sehven aktüer bilirkişiye tevdi olunduğu, sadece aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen rapor dosyaya sunulmuşsa da davacının yolcu olması nedeniyle dava konusu kazaya karışan araç sürücülerinin KTK 85 ve 88. maddesi ile TBK 61 maddesi gereği, oluşan zararın tamamından müteselsilen sorumlu oldukları, davacı dava dilekçesinde her ne kadar açıkça müteselsilen sözcüğünü kullanmamış olsa da kusurun tamamının davalı nezdinde sigortalı bulunan araç sürücüsünde olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle zararın tamamını davalı sigorta şirketinden talep ettiği, bu durumda dava dilekçesindeki sözlerden, ileri sürülen olaylardan ve bunların yorumundan davacının dolaylı biçimde müteselsilen bir ödetme isteği bulunduğu anlaşıldığından, teselsül hükümlerine dayanarak tazminatın tamamının davalıdan tazminini istediğinin kabul edilmesi gerektiği, (Yargıtay 17 Hukuk Dairesi’nin 2016/3504 Esas 2016/6926 Karar sayılı ilamı), bu itibarla kusur raporu alınmasına gerek bulunmadığı, davacının davadan önce davalıya başvurusu 28.10.2018 tarihinde ulaşmış olup davalı sigorta şirketinin 8 iş günü sonrası 08.11.2018 tarihinde mütemerrit sayılacağı, dava belirsiz alacak davası olup cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunulmadığından talep artırım dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunamayacağı gerekçesi ile; davanın kabulü ile, 3.896,76-TL geçici iş göremezlik, 123.570,51-TL sürekli iş göremezlik, 886,50-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 128.353,77-TL maddi tazminatın, 08.11.2018 temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kusur oranı tespit edilmeden doğrudan karar verilmesinin hatalı olduğunu, sigorta şirketinin poliçeden kaynaklı maddi tazminattan sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dosyanın kusur tespiti için Adli Tıp Kurumuna sevki talep edildiğini, mahkeme tarafından bu husus gözetilmeden, kusur incelemesi yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, maluliyet tazminatı talebinde bulunan davacının iddia ettiği maluliyet durumunun bulunup bulunmadığının genel şartlara uygun olarak tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp 3. İhtisas Dairesine tevdii ile rapor alınması gerektiğini, Yargıtay kararları ve Adli Tıp Kanunu’nun 16/2 maddesi “c” bendi gereğince; Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu meslekte kazanma gücü kaybı konusunda bilimsel ve teknik görüşlerini mahkemeye bildirmekle görevli olduğunu, ayrıca davacının maluliyet iddiasına konu rahatsızlık itibariyle de davacının Adli Tıp Kurumuna sevkinin zorunlu olduğunu, öncelikle post travmatik stres bozukluğu tanıları ile maluliyet talebi bakımından ele alınması gereken 3 farklı başlık bulunduğunu, posttravmatik stres bozukluğunun kazaya bağlı olarak gelişip gelişmediği yani kaza ile illiyet bağının olup olmadığı, kalıcı olup olmadığı yani tedavi ile gelişebilir ve düzelebilir bir halde olup olmadığı, varsa bu tedavi ve sürecin süresi, kişinin meslekte kazanma gücü kaybına etkisinin tespit edilmesi gerektiğini, illiyet bağını kuracak olan; sürekliliğini tespit edecek olan sağlık kurulu ve uzman hekimin konuya çok dikkatli yaklaşması ve bilimsel bir çalışma yapmasının şart olduğunu, yürürlükte bulunan ilgili yönetmelik esas ve şartlarına göre sağlık kurulu raporunda belirtilen anksiyete bozukluğu bağlamında davacı için düzenlenen sağlık kurulu raporunda direkt olarak sürekli araz olarak tanımlanmasına “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik esas ve kurallarına göre imkan bulunmadığını, bu arazın geçici fonksiyon kaybına neden olan ruhsal hastalıklar bölümünde değerlendirilerek bir yıl sonra kontrolü gerektiğini, posttravmatik stres sendromunun sürekli sekel niteliğinde kabul edilmesi için ilaç tedavisi altında yapılacak 1 yıl aralıklı iki muayene de mevcut klinik tablonun kişinin işlevselliğini etkilediğinin tespiti arandığını, sekelin kalıcı mı olacağı; yoksa belirli bir tedavi ile, belirli bir süre dahilinde azalıp azalmayacağı, dolayısı ile kişinin fonksiyon kaybının iyileşmeye bağlı olarak azalıp azalmayacağı, ilgili bozukluğun maluliyet oranının yanı sıra meslekte kazanma gücü kaybı oranının farklılığına etkisi gibi hususların da ihtisas dairesi tarafından yapılacak ayrıntılı incelemelerde değerlendirilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere ıslah edilen kısma ilişkin olarak zamanaşımı yönünden ret kararı verilmemesinin hatalı olduğunu, davaya konu olay 10.03.2012 tarihinde gerçekleşmiş olup; iş bu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 89. maddesi gereğince uzamış ceza zamanaşımı süresi 8 yıl olduğunu, ıslah tarihi itibariyle uzamış ceza zamanaşımı süresinin de dolduğunu, ıslah talebinin zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, davacı kaza sırasında emniyet kemeri takmadığından müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı sigorta şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı aracın davacının yolcu olarak bulunduğu araç ile karıştığı kaza sonucu davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
1-Dava konusu kazadan sonra düzenlenen 10.03.2012 tarihli kaza tespit tutanağında… idaresinde bulunan … plakalı traktörün petrol istasyonu önüne geldiğinde önünden ve arkasından gelen trafiği kontrol etmeden petrole dönüş yaptığı sırada düz seyreden … idaresinde bulunan … plakalı otomobil ile çarpıştığı, otomobilin demir korkuluklara çarparak durduğu olayda…’in idaresinde bulunan traktör ile doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yaması nedeniyle tam kusurlu olduğu, sürücü …’ın kusurunun olmadığı, …’ın … plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu anlaşılmıştır. Eşme Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan hazırlık soruşturma dosyasında şüpheliler… ve … hakkında şikayet yokluğu nedeniyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalı sigorta şirketi… idaresinde bulunan … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olup poliçenin 26.01.2012-2013 tarihleri arasında geçerli olmak üzere düzenlendiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 85/1 maddesinde ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” düzenlemesi yapılmıştır. Davalı sigorta şirketi kazaya karışan karşı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olup, işletenin ve dolayısıyla işletenin sorumluluğunu üzerine alan sigorta şirketinin sigortalısına ait araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacağından mahkemece davalının sorumluluğunun kapsamının belirlenmesi için öncelikle davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığı ve oranının belirlenmesi için konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre davalı sigortanın sorumlu olup olmadığının belirlenmesi gerekirken hiç kusur raporu alınmadan yazılı gerekçe ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2- Mahkemece davacı …’ın kaza sonucu yaralanmasına bağlı maluliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından rapor alınmasına karar verilmiş, 22.08.2019 tarihli raporda davacının kaza nedeniyle sol frontal bölgede, sol zigomaticde ödem, sol kol atelde omuz ağrısı ve sıyrık, meydana geldiği, beyin cerrahi acil girişim gerektirecek patoloji düşünülmediği ve ortopedi konsültasyonu uygun görüldüğü, sol dirsekte ağrı, hareket kısıtlılığı şikayeti ile geldiği, yapılan muayene sonucu; sol dirsekte ağrı, ödem, ekimoz ve palpasyonda hassasiyet, sol olekranon kırığı mevcut olduğu, alçı ile takip önerildiği ve taburcu edildiği, hasta ile yapılan görüşmede; kazadan sonra aynı gün taburcu olduğunu, herhangi bir ameliyat olmadığını, sol kolunun iki aya yakın alçıda kaldığını, bir aya yakın evde yatarak istirahat ettiğini, fizik tedavi almadığını, kazadan sonra ani seslerden irkilmeye başladığını, arabalardan tedirgin olduğunu, yaklaşık 7 aydır … isimli ilacı kullandığını, sol dirseğinde ağrısının olduğunu, kafasının sol üstünde tanımlayamadığı bir yabancı cisim olduğunu, bundan dolayı estetik olarak rahatsız olduğunu, başkaca bir şikayeti olmadığını ifade etmesi nedeniyle yapılan eklem hareket açıklığı ve motor kas gücü muayenesinde kaza ile ilişkili bir patoloji olmadığı, ancak Erişkin Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzman Hekimi tarafından gerekli tetkikler ve muayenesinin yapılarak psikiyatrik bir hastalığının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise daha önce herhangi bir tedavi/takip almadı ise en az 6 (altı) aylık bir tedavi takip sonrası tekrar değerlendirilerek; travma sonrası stres bozukluğu olup olmadığı, post-kontüzisyonel sendrom bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa kaza ile illiyet ilişkisinin belirtildiği, tedavi ile çalışma olanağı verip vermediği, günlük işlevlerini etkilemesi bakımından hafif orta ağır şeklinde derecelendirildiğinde hangisine uygun olduğu, sekel mahiyetinde başka bir psikiyatrik hastalığının olup olmadığı, varsa kaza ile illiyetinin değerlendirildiği son durumunu belirtir raporunun alınması istenmiştir.
Davacının Afyon Devlet Hastanesinden tek kişi psikiyatri uzmanı doktordan alınan 4.11.2019 tarihli raporda, yapılan görüşme ve kayıtların incelenmesi ile hastada travma sonrası stres bozukluğu tanısının olduğu, düzenli psikiyatrik tedavi ile şikayetlerinin gerilediği, mevcut klinik tablonun 10.03.2012 tarihli kazayla illiyetinin olduğu, tedavi ile çalışma olanağı verdiği, günlük işlevlerini hafif düzeyde etkilediği belirtilmiştir.
Davacının alınan son durum raporuna göre Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın alınan 15.01.2020 tarihli raporda, davacının Afyonkarahisar Devlet Hastanesi’nden alınan son durum raporuna göre trafik kazasına bağlı meydana gelen sol olekranon kırığı, psikiyatrik şikayetler ve diğer yaralanmaları dikkate alınarak Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre travma sonrası stres bozukluğu için hastanın mevcut kliniği dikkate alındığında %16 olduğu, olay tarihindeki yaşına (24) göre (E cetveline göre) %13 olduğu, 6 ayda iyileşeceği, 1 ay bakıcıya ihtiyacı olduğu belirtilmiş, davalı sigorta şirketi tarafından rapora itiraz edilmiş, davalının rapora itirazları değerlendirilmeden karar verilmiş olup alınan rapor hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Mahkemece Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı raporunda Afyonkarahisar Devlet Hastanesi’ne ait 04.11.2019 tarihli ve Psikiyatri Uzmanı doktor bilirkişiden alınan rapora dayanarak maluliyet belirlenmiş ise de Afyon Devlet Hastanesinden alınan raporda hastada travma sonrası stres bozukluğu tanısının olduğu, düzenli psikiyatrik tedavi ile şikayetlerinin gerilediği, mevcut klinik tablonun kazayla illiyetinin olduğu, tedavi ile çalışma olanağı verdiği, günlük işlevlerini hafif düzeyde etkilediği belirtilmiş ise de bu belirlemelerin yeterli olmadığı, raporda davacının hangi ilaçları ne kadar süre ile kullandığı, hangi şikayetlerinin gerilediği, tedavi ile tamamen düzelip düzelmeyeceği, travma sonrası stres bozukluğunun kalıcı hale gelip gelmediği belirtilmemiştir.
Bu durumda mahkemece davalı sigorta şirketinin rapora itirazları da değerlendirilerek öncelikle davacının belirtilen travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle gördüğü tedaviler ve kullandığı ilaçlara ait tüm belgelerin getirilmesi, zihinsel ve ruhsal bozukluğunun kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığı, travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle tedavisinin sona erip ermediği, tedavi ile iyileşip iyileşmeyeceği, maluliyete neden olacak şekilde kalıcı hale gelip gelmediği, araz bırakacak şekilde çalışmasına engel teşkil edip etmediğinin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumundan olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre rapor alınması gerekirken eksik ve yetersiz rapora göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, daval vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olmaması nedeniyle KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınan istinaf karar ve ilam harcının yatırana iadesine,
3- Başvuran tarafca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
4-Ankara 8. İcra dairesinin 2020/11111 sayılı dosyasına yatırılan 230.000,00-TL tutarlı teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 31.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.