Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/756 E. 2023/676 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/756 – 2023/676
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/756
KARAR NO : 2023/676

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2020
NUMARASI : 2018/41 Esas 2020/607 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 12/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 6.11.2014 tarihinde, sürücüsünün … olduğu, davalıya ihtiyari mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın tek taraflı kaza yapması sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, davacının sürekli işgöremezliğin belirlenmesi için taraflarınca açılmış Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/76 Esas 2017/293 Karar sayılı dosyası ile görülen maddi tazminat davasında Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 10.05.2016 tarihli rapora göre, davacının vücut genel çalışma gücünden %37 oranında kaybetmiş olduğunun belirlendiğini belirterek 100.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 16.11.2014 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava dilekçesinde bahsi geçen… plakalı aracın davalı şirkete 08.11.2014-08.11.2015 tarihleri arasında geçerli … Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalılarının kusuru oranında olmak üzere 100.000 TL ile limit ile sınırlı olduğunu, teminat limitini bildirmelerinin davayı kabul anlamında olmadığını, davalının sigortalısı araç sürücüsünün kusuru oranında davacının manevi tazminat zararından sorumlu olacağını, davacı yanın emniyet kemeri takmadığı için müterafik kusurlu olduğunu, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, huzurdaki davanın işleten ve sürücüye ihbar edilmesi gerektiğini, davacı yanın %37 oranında maluliyetinin olduğu iddiasının bir varsayımdan ibaret olduğunu, davacı yanın kaza tarihinden itibaren faiz talep edilmeyeceğini, ticari avans faizi talebinin de haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kaza sonucu %37 oranında daimi maluliyetinin bulunduğu, davacının maluliyet durumu, kazada emniyet kemerini takmamış olması da gözetilerek kaza nedeniyle yaşadığı ızdırap ve kederin bir ölçüde telafisi, davacının ekonomik durumu değerlendirilerek hükmedilecek tazminatın davacıyı zenginleştirmeyecek davalı sigorta şirketini zor durumda bırakmayacak ölçüde olması gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 70.000 TL manevi tazminatın 16.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce zorunlu başvuru şartının yerine getirilmediğini, haksız fiil tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davadan önce müvekkiline bir başvuru bulunmadığını, hükme esas alınan maluliyet raporunun dosyaya getirtilip incelenmediğini, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı sigorta şirketine ihtiyari mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını belirterek manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
Davalı sigorta şirketi kazaya neden olan aracın ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı olup 2918 sayılı KTK’nın İhtiyari mali sorumluluk sigortasına uygulanacak hükümler başlıklı 100. Maddesinde “Bu Kanunun sorumluluğun kaldırılması veya tazminatın azaltılmasına ilişkin 95 inci maddesi, doğrudan doğruya talep ve dava hakkına ilişkin 97 nci maddesi ve zamanaşımına ilişkin 109 uncu maddesi ihtiyari mali sorumluluk sigortasında da uygulanır.” düzenlemesine göre aynı kanunun 97.maddesi 26.04.2016 tarih 29695 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren 14.04.2016 tarih 6704 sayılı kanunun 5.maddesi ile değiştirilmiş “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir” hükmü getirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile zarar görenlerin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmasının gerekli olduğu başvurudan itibaren sigorta kuruluşu en geç 15 gün içinde yazılı olarak cevap vermez yada verilen cevap zarar görenin talebinin karşılamaz ise zarar gören dava açabileceği gibi sigorta tahkim komisyonuna da başvuru yapabilir şeklinde belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114/2 maddesinde; Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir. Dava şartlarının incelenmesi başlıklı 115/2.maddesinde “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” düzenlemesi yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 100. Maddesi yollaması ile 97.maddesinde yapılan değişiklik ile dava açılmadan önce sigorta şirketine başvurunun zorunlu olduğunun belirtilmesi, zarar görene seçimlik bir hak tanınmamış olması nedeniyle bu hususun HMK.nın 114/2.maddesinde belirtilen diğer kanunlarda düzenlenen dava şartları kapsamında değerlendirilmesi ve dava şartı niteliğinde olduğu, ancak HMK.nın 115/2. Maddesi gereğince eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hakim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi ve bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğinin kabulü gerekir.
Dava konusu olayda, dava 17.01.2018 tarihinde açılmış olup davalı vekili, davacı tarafça dava açılmadan önce davacı sigorta şirketine başvuru yapılmadığını ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece, davacı vekili tarafından dava açılmadan önce davacı sigorta şirketine başvuru yapılmış ise başvuruya dair belgelerin ve tebliğ evraklarının dosyaya ibrazının sağlanması, dava açılmadan önce başvuru yapılmamış ise 2918 sayılı KTK.nın 100.maddesi yollaması ile 97. Maddesinde belirtilen başvuru zorunluluğunun HMK.nın 115/2. Maddesine göre eksik olan dava şartı belirli bir süre verilerek giderilebilecek olduğundan davacı tarafa eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi, bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi, dava şartının yerine getirilmesi halinde ise davaya devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
2-Kabule göre de; mahkemece hükmedilen tazminata olay tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiş ise de; davalı sigorta şirketinin temerrüdü varsa temerrüt tarihinden temerrüdün bulunmaması halinde dava tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken yazılı şekilde olay tarihinden faiz uygulanması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davalıya iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının davalıya iadesine,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 12.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.