Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/751 E. 2023/850 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/751 – 2023/850
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/751
KARAR NO : 2023/850

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/10/2020
NUMARASI : 2017/547 Esas 2020/454 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 09/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 14/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 09/05/2014 tarihinde, davalı …’in sürücüsü, davalı … Sigorta AŞ’ye zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı aracın, davacı Nevin’in eşi, diğer davacıların babası olan …’ye çarparak kemik kırığına neden olacak şekilde yaralanmasına neden olduğunu, …’in kaza tarihinden önce 2 yıldır lösemi tedavisi gördüğünü ve etkili tedavi sonrasında olumlu yanıt aldığının … yazısı ile sabit olduğunu, bu nedenle davacıların ve hastanın, hastalığı yendiğine ilişkin umutlarının arttığını ancak geçirdiği kaza sonrasında kırıklar ve travmalar nedeniyle durumunun kötüleştiğini, ölümün gerçekleşmesinde etki eden unsurlar harasında ölüm belgesinde “sol femur intertrochanteric fraktörü” olarak belirtildiğini ve desteğin 03/10/2014 tarihinde hayatını kaybettiğini, söz konusu kırığın hastanın ölümünde etkisi olduğunun kuşkusuz olduğunu, ceza dosyasında ise ölenin tedavi evraklarının tamamı toplanmadığından ölüm ile kaza arasında illiyet bağı kurulamadığından, taksirle yaralamaya sebebiyet vermekten sürücünün cezalandırıldığını, ceza dosyasında eksik inceleme ile karar verildiğinden bahisle kararı temyiz ettiklerini, dosyanın Yargıtay aşamasında olduğunu, ölüm ile kaza arasında illiyet bağının bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiklerini, ayrıca kaza sebebiyle ölenin üç hafta hastanede kaldığını 50,00 TL den 1.050,00 TL ulaşım giderini, 1.000,00 TL cenaze giderini, davacıların yaşadığı psikolojik travma nedeniyle 15 seans olarak 5.250,00 TL psikolojik tedavi giderlerini, davacıların aile sigorta poliçesinde görülen tedavi nedeniyle 6.638,87 TL artış meydana geldiğinden artış miktarını, kaza tarihinden ölüm tarihine kadar geçen süredeki bakım ve ilaç masrafları olarak 4.322,58 TL’yi, kaza tarihinden ölüm tarihine kadar geçen sürede yemek, temizlik, yıkama, özel yatak, özel bakım hizmetleri, fizyoterapist masrafları gibi ekstra masrafları olarak 7.500,00 TL’nin ve her bir davacı için 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline (davalı sigorta şirketinin sadece maddi tazminattan sorumlu olmak üzere ve temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizden, davalı …’in kaza tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu olmak üzere) karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; ölüm ile kaza arasında illiyet bağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini, davayı kabul etmemekle beraber, davacıların kusur durumunu kanıtlaması gerektiğini, ayrıca ölenin gelirini resmi belgelerle kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, kaza ile davacılar desteğinin ölümü arasında illiyet bağı bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu kaza ile davacılar desteğinin vefatı arasında illiyet bağının kurulamadığı, ceza soruşturmasında alınan kusur raporunun hükme esas alındığı, buna göre davacılar desteğinin %75, davalı sürücünün %25 oranında kusurlu olduğu, davacıların tedavi, bakım, ulaşım ve sağlık sigortasından kaynaklanan zararlarının hesabı için bilirkişi raporu alındığı, raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu, davacılar lehine manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 1.659,72 TL poliçe artış miktarının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’den alınarak davacı …’ye verilmesine, 58,80 TL ulaşım masrafı, 623,93 TL tedavi ve bakım gideri ile ilaç masrafı, 1.334,02 TL bakıcı gideri toplamı 2.016,75 TL’nin davalılar …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı sigorta şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’ye 1.000,00 TL, …’ye 1.000,00 TL ve …’ye 1.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazada destekte meydana gelen kalça kırığının onun kronik rahatsızlıklarını tetikleyerek ölümüne neden olduğunu, kazadan sonra kemoterapiye devam edemediğini, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda onkoloji hekimi olmadığını, mahkemece kazanın oluşumuna ilişkin kusur raporu alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı, tedaviden kaynaklanan zararlar ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalı …’in sürücüsü, davalı … Sigorta AŞ’ye zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı aracın, davacılar desteğine çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek davalılardan maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
Davacılar vekilinin, dava konusu kaza ile davacılar desteğinin ölümü arasında illiyet bağının bulunduğuna yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde; kazaya ilişkin Ankara 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/324 Esas 2015/1759 Karar sayılı dosyasında, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulundan alınan raporda, davacılar desteğinin, kaza öncesi tedavileri, kazada meydana gelen yaralanmanın niteliği, kaza sonrası tedavi belgeleri ve ölüm nedenine ilişkin bilgiler incelenerek kaza ile destek …’nin ölümü arasında illiyet bağının kurulamadığının belirtildiği, bu rapor hükme esas alınarak davalı …’in taksirle yaralama eyleminden cezalandırılmasına karar verildiği, kararın sanık vekili ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2016/6156 E-2017/4518 K. Sayılı ilamı ile düzeltilerek onanmasına karar verilerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Eldeki davada ise Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan ayrıca rapor alındığı, bu raporda da, dava konusu kazada, destekte femurda intertrokanterik kırık dışında bir travmatik değişim tespit edilmediği, tedavisinin yapılarak taburcu edildiği ve 5 ay sonra ölümün evde gerçekleştiği, arada geçen sürede travmaya sekonder olarak gelişin komplikasyonların tedavisine ait herhangi bir tıbbi bilgi bulunmadığı, kaza ile ölüm arasında illiyet bağının kurulamadığı belirtilmiş olup bu şekilde her iki kurul raporunun birbirini teyit ettiği, hükme esas alınan raporun, ayrıntılı, gerekçeli, hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatine varılmakla davacılar vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davacılar vekilinin, kazaya ilişkin kusur oranına yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde ise; dava konusu kazaya ilişkin ceza mahkemesi dosyasında, desteğin yaya geçidi olmayan yerden taşıt yolunu karşısına geçmeye çalıştığı belirtilerek asli kusurlu olduğu, davalı sürücünün ise hızını yol şartlarına göre ayarlamadığı belirtilerek tali kusurlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş olup kesinleşmiş ceza mahkemesi kararında belirlenen somut olgular hukuk hakimi yönünden bağlayıcıdır. Ceza kararı ile kesinleşen somut vakıalar ve dosya kapsamındaki bilgi ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde teknik verilerin HMK’nın 266. maddesi çerçevesinde mahkeme hakimince değerlendirilerek, olayın oluş şekline göre kusur oranlarının tespit edilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesince kabul edilen kusur oranının kazanın oluşumuna uygun olduğu kanaatine varılmış, davacılar vekilinin aksi yöndeki istinaf itirazına itibar edilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda istinaf kanun yoluna başvuranlar aleyhine değerlendirme yapılamayacağından ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas açısından bir hukuka aykırılık görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b-1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacılardan alınması gereken 269,85 TL karar harcından peşin alınan 237,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 32,65 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Kararın taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 HAFTA İÇERİSİNDE YARGITAY’DA TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 09/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.