Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/732 E. 2023/409 K. 09.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/717 – 2023/373
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/717
KARAR NO : 2023/373

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2019
NUMARASI : 2018/355 Esas 2019/975 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ : 02.06.2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03.07.2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı … Sigorta AŞ vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 29.03.2018 tarihinde davalı … Sigorta AŞ’ne Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı, …‘un sevk ve idaresindeki… plakalı minibüs ile Bayburt-Gümüşhane karayolunda seyir halinde iken aracı ile tepe üstü çukur (menfez) içerisine düşmesi sonucu meydana gelen tek taraflı, ölümlü trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan ve kusursuz olan davacılardan …’ın vefat etmeden önce pasta ustası olarak çalıştığını, davalı sigorta şirketine 12.04.2018 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek HMK’nun 107 maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik davacı eş … için 50.000,00-TL, çocuk …için 1.000,00-TL, anne … için 1.000,00-TL, baba … için 1.000,00-TL olmak üzere toplam 53.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 26.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk da dahil olmak üzere poliçe limiti sınırları içerisinde 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61, 2918 sayılı KTK’nın 85/1. ve Türk Borçlar Kanunu’nun 163. maddeleri gereği teselsül hükümleri uyarınca davalı … Sigorta AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 09.07.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile talebini davacı eş … yönünden 202.890,74-TL’ye, çocuk … yönünden 55.944,72-TL’ye, anne … yönünden 59.193,92-TL’ye, baba … yönünden 41.970,62-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen savunma yapmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın trafik kazası nedeniyle oluşan destekten yoksun kalma tazminatının tahsili talebine ilişkin olduğu, toplanan deliller ve dosya içeriğinden davacılar murisinin… plakalı minübüste yolcu olarak bulunduğu sırada yol bakım yapım ve onarım çalışmasının olduğu, aynı noktada 15 dakika öncesinde meydana gelen başka bir aracın karıştığı kazada yön levhasının kırılması nedeniyle çift yönlü yol tek şeride düşürülmüş olmasına rağmen yön levhası olmadığından trafiğe kapalı çalışma alanı içine girilerek 62 metre ilerideki menfez çukuruna düşmeleri nedeniyle vefat ettiği, desteğin pasta ustası olduğu bildirilmiş ise de dosyaya sunulan 2018 mart ayı bordrosuna göre gelirinin asgari ücret olduğu, TRH 2010 bakiye yaşam tablosuna göre aktüerya hesabının yapıldığı, talep arttırım dilekçesinin verildiği, duruşma sırasında avans faizi ile tahsili hususu tefhim edilmiş ise de tutanağa sehven geçmediği bilahare fark edilmiş olup, hak kaybı olmaması nedeniyle düzeltilmek suretiyle davanın kabulüne, anne … … için 59.193,92-TL, baba … için 41.970,62-TL, çocuk …için 55.944,72-TL, eş … için 202.890,74-TL destekten yoksun kalma tazminatının 26.04.2018 temerrüt tarihinden avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme hükmünün 4 numaralı bendinde “Davacılar kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgarı Ücret Tarifesince belirlenen 27.550,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine” karar verilmiş ise de aslında her bir davacı için hükmedilen tazminat bakımından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini buna göre … için hükmedilen tazminat miktarı 59.193,92-TL olup, bu davacı bakımından hükmedilecek vekalet ücretinin 6.861,33-TL, … için hükmedilen tazminat miktarı 41.970,62-TL olup, bu davacı bakımından hükmedilecek vekalet ücretinin 4.966,76-TL, …için hükmedilen tazminat miktarı 55.944,72-TL olup, bu davacı bakımından hükmedilecek vekalet ücretinin 6.503,91-TL, … için hükmedilen tazminat miktarı 202.890,74-TL olup, bu davacı bakımından hükmedilecek vekalet ücretinin 18.123,44-TL olarak hesap edilerek hüküm kurulması gerektiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yargılama Süresince Kusur Bilirkişi Raporu Alınmaksızın ve kusur oranları belirlenmeksizin sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu varsayımı üzerinden hesaplama yapılarak hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğunu, davacıların dahi dava dilekçesinde “…yol, yapım, onarım çalışmasını yapan kuruluşun işaret levhalarının eksik ve yetersiz olduğundan kazanın oluşumunda kusurlu olduğunu…” belirtmiş olup çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerden olan kusur incelemesinde bilirkişi aracılığıyla tespit yaptırılmamasının kabul edilemeyeceğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.3. de sigortanın kapsamının “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. “hükmüne haiz olduğunu, bu durumda ZMMS Genel Şartları da dikkate alındığında sigorta Şirketlerinin yalnızca sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacağını, oysaki yerel mahkemece davalıların kusur oranlarına bakılmaksızın davalı şirketin tüm borçtan sorumluluğuna karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davaya konu… plakalı aracın karıştığı kazanın dava konusu yapıldığı diğer bir dava olan Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/327 Esas Sayılı Dosyada alınan 25.07.2019 tarihli kusur raporunda; dava dışı işveren Karayolları Genel Müdürlüğü’nün kazanın oluşumunda %5 oranında, … plakalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %25 oranında, dava dışı yol yapım ve bakımından sorumlu kuruluş olan … AŞ, …. AŞ girişiminin kazanın oluşumunda %70 oranında kusurlu olduğunun belirlendiğini, görüldüğü üzere dava konusu aynı olan başka bir mahkemede yapılan yargılamada sigortalı araç sürücüsünün kusurunun %25 olarak belirlendiğini, eksik inceleme sonucunda verilen kararının yasaya aykırı olduğunu, her ne kadar davacılar, davalı sigorta şirketi ve diğer kusurluların müşterek ve müteselsil olarak zarardan sorumlu olduğunu iddia etmişse de, huzurdaki davanın yalnızca sigorta şirketine yöneltildiğini, kazanın gerçekleşmesinde asıl kusurlu bulunan Karayolları Genel Müdürlüğü ve yol yapım ve bakımından sorumlu kuruluş olan … AŞ, …. AŞ girişiminin adı yargılamanın hiçbir sırasında anılmadığını, bunun sonucunda kaçınılmaz olarak zarardan yalnızca ve yalnızca davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulduğunu, davalı şirketin “müşterek ve müteselsilen” sorumlu tutulduğu bu kazada asıl kusurlu olan kurumlara başvurma şansının da hukuka aykırı olarak elinden alındığını, davalı sigorta şirketinin yalnızca sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacağını ,kanuna ve hukuka uygun yargılama yapılmaksızın kazanın oluşumunda kusurlu olan şirketlerin sorumluluğunun yalnızca davalı sigorta şirketine yüklendiği işbu kararın kaldırılarak, usulüne uygun alınacak kusur bilirkişi raporu ile yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi gerektiğini,
Davacıların avans faiz talebinin kabul edilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, oysa araç işleteni tacir olmadığı ve araç tescil belgesinde aracın kullanım şeklinin hususi olduğu belirtildiği gibi somut olayda zarar gören 3. kişi konumunda olan başvuru sahibinin işleten ve sigorta şirketi arasında ticari bir ilişkisi bulunmadığını, tazminat talebi haksız fiilden kaynaklandığından uygulanacak faizin yasal faiz olduğu dikkate alındığında davacı vekilinin avans faiz isteminin reddi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, (emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 15.12.2014 gün ve 2013/12741 Esas, 2014/16692 Karar. Sayılı ilamı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 08.05.2014 tarih ve 2013/7431 Esas, 2014/7362 Karar. Sayılı kararı ), ıslaha konu edilen rakam için ancak ıslah tarihinden itibaren faiz işletilebilecekken, yerel mahkeme tarafından temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, (emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.07.2002, Esas. 9-564 /Karar.572 sayılı kararı) davacı tarafından 53.000,00-TL talep ile dava açılmasına rağmen ancak bilirkişi raporuna dayanarak ıslah talebinde bulunulduğunu, hükmedilen asıl alacağa işletilecek faizin dava tarihinden değil, davacının ıslah tarihinden başlatılması gerektiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalı … Sigorta AŞ’ne Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı, … ‘un sevk ve idaresindeki… plakalı minibüs ile Bayburt-Gümüşhane karayolunda seyir halinde iken aracı ile tepe üstü çukur (menfez) içerisine düşmesi sonucu meydana gelen tek taraflı, ölümlü trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan ve kusursuz olan davacılardan … ve …’ın oğlu, … …’ın babası, …’ın eşi … …’ın vefat ettiğini belirterek desteğin yolcu olarak bulunduğu aracı Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile teminat altına alan sigorta şirketinden diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk da dahil olmak üzere poliçe limiti sınırları içerisinde 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61, 2918 sayılı KTK’nın 85/1. ve Türk Borçlar Kanunu’nun 163. maddeleri gereği teselsül hükümleri uyarınca destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunduğu, mahkemece yolcu olan desteğin kusursuz olması, davanın teselsül hükümleri gereğince açıldığı gerekçesiyle kabulüne karar verilmiştir. Davacılar vekili her davacı yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri gerekirken toplam tazminat miktarı üzerinden tek vekalet ücreti verildiğini; davalı vekili de kusur yönünden inceleme yapılmaması, faiz başlangıcı ve türüne ilişkin istinaf sebepleri ileri sürmüştür.
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde;
Davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf dilekçesinde sigortalı araç sürücünün kusur oranına göre sorumlu tutulmaları gerektiği iddia edilmiş ise de; Karayolları Trafik Kanunun 85.maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Aynı yasanın 88. maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” düzenlemesi ile motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.Yine TBK 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple yada çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğü şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır.
6098 sayılı TBK.nın 74.maddesi “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmünü içermektedir. Madde metninde de anlaşıldığı üzere ceza mahkemesinin beraat kararının hukuk hâkimini bağlamayacağı, ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa bu kararın hukuk hâkimini bağlayacağı, beraat kararı suçun sanık tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hâkimini de bağlayacağı, bundan başka kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hâkimini bağlamayacağı hüküm altına alınmıştır (Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, s. 844). Ancak Hukuk hâkiminin kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak alınan maddi olgularla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusunda tamamen bağlı olacağı gerek öğreti gerekse de yargısal uygulamada istikrarla kabul edilmektedir. Başka bir deyişle maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (HGK, 24.12.2014 gün ve 2014/4-846 Esas., 2014/1091Karar). Hukuk hâkimi ceza mahkemesi kararındaki fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını belirleyen maddi olgularla ve ceza mahkemesince verilen mahkûmiyet kararı ile bağlıdır.
Dava konusu trafik kazasıyla ilgili olarak Bayburt Ağır Ceza Mahkemesinin 02.06.2021 Tarih 2018/316 Esas 2021 /75 Karar sayılı ilamında “29/03/2018 günü saat 20:45 sıralarında Bayburt-Gümüşhane Devlet Karayolu (D-050-02) üzerinde Gümüşhane istikametinden Bayburt istikametine … plakalı araç ile seyir halinde olan sanık …’in yol bakım, yapım ve menfez çalışmasının olduğu 25. km’ye geldiğinde maddi hasarlı trafik kazası gerçekleştirdiği ve sanığın kazaya karışan aracı olay yerinde bırakarak trafik ekiplerine haber vermek için olay yerinden ayrıldığı, maddi hasarlı trafik kazasından yaklaşık 15 dakika sonra maktul …’un sevk ve idaresinde bulunan… plaka sayılı aracın ve yine İran uyruklu maktul …’nin sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracın menfez çalışmasının bulunduğu alandaki taban alanı 17,70×9,60 metre, derinliği 5,90 metre olan çukura düşmeleri neticesinde 9 kişinin hayatını kaybettiği 3 kişinin ise yaralandığı trafik kazasında; … plaka sayılı araçta bulunan …, … … ve … isimli şahısların hayatlarını kaybettikleri, katılan …’nun ise basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı, yine aynı kazada … plaka sayılı araçta bulunan …’in basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandıkları olayda:sanıklar …, … açısından yapılan değerlendirmede 05/06/2018 tarihli trafik bilirkişilerinden oluşan kusur raporu, Adli Tıp Kurumu kusur raporu, İTÜ öğretim görevlilerince hazırlanan 26/04/2021 tarihli bilirkişi heyet raporu, tanık beyanları, Karayolları Bölge Müdürlüğünden temin edilen bilgi ve belgeler, sanıkların ifadeleri ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde 9 kişinin hayatını kaybettiği 3 kişinin ise yaralandığı trafik kazasında sanıkların cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında sanıkların üzerlerine atılı suç açısından kast veya taksirlerinin bulunmadığı (kusursuz oldukları )anlaşıldığından dört sanığın da ayrı ayrı beraatlerine; sanıklardan …’nin kazanın meydana geldiği çalışma alanındaki işaretlemeleri şantiye şefi olarak “yol, yapım, bakım ve onarımlarında trafik işaretleme standartları yönetmeliği” nde gösterilen esaslara göre yapmadığı, çalışma alanında yapılan işaretlemelere müteakip sanık … tarafından düzenlenen “işaretleme tutanağının” ilgili yönetmeliğe uygun olmadığı, ayrıca işaretleme tutanağında yer alan işaretlemeler ile çalışma alanında yer alan işaretlemeler arasında farklılıklar bulunduğu, işaretleme tutanağından da anlaşılacağı üzere söz konusu tutanakta yer alan imzaların tamamlanmadan işe başlandığı, çalışma alanına yerleştirilen trafik tanzim ve uyarıcı işaretlerinden bir kısmının deforme olduğu, bir kısmının ise yansıtıcı özelliğini kaybettiği, adı geçen sanığın kazanın oluşunda tali kusurlu (% 30 oranında) olduğu; Karayolları 10. Bölge Müdürlüğünde Kontrol Şefi olarak görev yapan sanık …’un kontrol görevini yerine getirmediğinden bu kazanın oluşumunda tali kusurlu (% 20 oranında) kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü maktul …’un ve … plakalı araç sürücüsü maktul …’in her ikisinin de olay yeri hakim şartlarına göre aşırı hızla seyirde bulundukları, dağınık olduğu anlaşılan dikkatlerini yola gereğince vermedikleri, kendilerinin yolda bakım onarım çalışması yapılan kesim öncesinde yol kenarlarında tespit edildiği kadarı ile mevcut bulunan levhalardaki bilgi ve uyarılara gereken dikkat ve önemi vermeyip mevcut aşırı hızlarını azaltmak yerine koruyarak seyirlerini sürdürdükleri, bu nedenle, hassasiyet ve özenle takip etmeleri gerekli ve zorunlu olan yörünge belirleyici ikinci trafik aktarma rakordman elemanlarının yol içindeki konum ve formlarına intibak edemedikleri, inşaat alanı öncesinde rakordman yönlendirmesi ile belirlenmiş yörüngeyi terk edip çalışma ön emniyet alanına girdikleri, mevcut kum yığınını da aşarak 57.40 m ileride yer alan kazı çukuruna, araç ve içindeki yolcular ile birlikte düştükleri maktul sürücüler … ve …’in her birinin karıştıkları kaza ile sınırlı olmak üzere kendi hatalı davranışlarına karşılık gelmek üzere; ayrı ayrı asli ve birinci derecede kusurlu oldukları anlaşılmakla sanık … ve …’un Taksirle Ölüme ve Yaralanmaya Neden Olma suçunu işledikleri sabit olduğundan TCK’nın 85/2 maddesi uyarınca mahkumiyetlerine karar verildiği; anılan karara yönelik Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1.Ceza Dairesinin 06.07.2022 tarih 2022/2491 Esas 2022/2355 Karar sayılı ilamı ile istinaf başvurularının Esastan Reddine (beraat hükümleri yönünden Temyiz Yolu Açık Olmak Üzere; mahkumiyet hükümleri yönünden Kesin olarak) karar verildiği, dolasıyla dava konusu kazayla ilgili maddi olgunun kesinleştiği, yine davalı vekilinin istinaf dilekçesinde bahsettiği davaya konu… plakalı aracın karıştığı kazanın dava konusu yapıldığı diğer bir dava olan Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/327 Esas Sayılı dosyada alınan 25.07.2019 tarihli kusur raporunda; dava dışı işveren Karayolları Genel Müdürlüğü’nün kazanın oluşumunda %5 oranında, … plakalı sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %25 oranında, dava dışı yol yapım ve bakımından sorumlu kuruluş olan … AŞ, …. AŞ girişiminin kazanın oluşumunda %70 oranında kusurlu olduğunun belirlendiğinin ileri sürülmüş olmasına, davacılar vekilinin dava dilekçesinde yolcu olan davacıların desteğinin kusuru bulunmadığını belirterek davalı sigorta şirketinden zararının tamamını teselsül hükümleri gereğince müştereken ve müteselsilen talep etmiş olmasına ve mahkemece desteğin ölümü nedeniyle davacı eş, çocuk, anne-baba için belirlenen tazminatın tamamından davalının sorumlu tutulmuş olmasında, kazaya karışan davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı… plakalı aracın ticari amaçla kullanılan….Şti adına kayıtlı 2017 Model … Marka minibüs olması nedeniyle hüküm altına alınan tazminatlara avans faiz uygulanmasında, davacılar vekili tarafından eldeki davadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, başvuru dilekçesine tazminat hesaplamasına ilişkin belgelerin eklendiği ve şirkete başvurunun 12.04.2018 tarihinde tebliğ edildiği, dolasıyla davalının tebliğden itibaren 8 iş günü sonrası 25.04.2018 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmakla hüküm altına alınan tazminatlara (26.04.2018 davalının lehine olmakla ve davacı tarafından 26.04.2018 tarihinin temerrüt tarihi olarak bildirilmiş olmasına) temerrüt tarihinden itibaren avans faiz işletilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir .
2-Davacılar vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde; davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan davacı sayısı kadar dava olduğu kabul edilerek her davacı yönünden kabul edilen miktar üzerinden ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri gerekirken toplam tazminat miktarı üzerinden tek vekalet ücreti takdiri doğru görülmediğinden davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A) Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
B) Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.12.2019 gün ve 2018/355 Esas – 2019/975 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davanın kabulüne, anne … için 59.193,92-TL, baba … için 41.970,62-TL, çocuk …için 55.944,72-TL, eş … için 202.890,74-TL destekten yoksun kalma tazminatının 26.04.2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine,
2-Alınması gereken 24.591,60-TL harçtan peşin alınan 1.229,59-TL harcın düşümü ile eksik kalan 23.362,01-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yatırılan toplam 1.265,49-TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacılar kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince davacı … için hesaplanan 6.861,33-TL, davacı … için hesaplanan 4.966,76-TL, davacı …için hesaplanan 6.503,91-TL, davacı … için hesaplanan 18.123,44-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan toplam 666,10-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına
7-Talep halinde artan avansın yatırana iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
1-Alınması gerekli 24.591,60-TL istinaf karar harcından peşin alınan 6.150,00-TL’nin mahsubu ile bakiye 18.441,60-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
2-Davacılar tarafından yatırılan 54,40-TL istinaf karar ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan 56.95-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısım var ise HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırdıkları oranda davacılar ile davalıya iadesine,
6-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRESİ İÇİNDE TEMYİZİ KABİL OLMAK üzere oy birliği ile 02.06.2023 tarihinde karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.