Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/682 E. 2023/491 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/682 – 2023/491
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/682
KARAR NO : 2023/491

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2020
NUMARASI : 2019/701 Esas 2020/848 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 14/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15.02.2018 tarihinde, davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araca davalıya Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı … plakalı aracın çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının ağır şekilde yaralandığını ve malul kaldığını, davalıya 25.04.2018 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00 TL geçici, 3.650,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 3.750,00 TL maddi tazminatın 25.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 26.11.2020 tarihli dilekçesi ile geçici iş göremezlik tazminatını 8.705.46 TL’ye, sürekli iş göremezlik tazminatını 36.184,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, kazaya karışan … plakalı aracın 28.07.2017-28.07.2018 tarihleri arasında Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, kusur durumunun ve davacı tarafın yaralanmasına ilişkin maluliyet durumunun yürürlükteki mevzuata uygun olarak ATK’dan alınacak rapor ile belirlenmesi gerektiğini, zarar hesabının TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faize göre yapılmasını, geçici iş göremezlik isteminin teminat dışı olup bu zarardan SGK’nın sorumlu olduğunu, usulüne uygun temerrüt oluşmadığından davalı şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olduğu ,yapılan yargılama sonucunda; 15/02/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle davacının yaralandığı sabit olmakla, ATK tarafından hazırlanan rapora göre, davacının bedensel özür oranının %8 olduğu, kaza nedeniyle bakıcı ihtiyaç süresinin 2 ay olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceği, tarafların kusur durumuna ilişkin aldırılan bilirkişi raporunda … plakalı aracın sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik zararının 36.184,00-TL, geçici iş göremezlik miktarının 8.705,46-TL olduğu söz konusu raporların usul ve yasaya uygun olarak hazırlanması, denetime elverişli olması nedeniyle mahkemece kabul gördüğü; davacının davasının aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda ıslahı da göz önüne alınarak sürekli iş göremezlik zararının 36.184,00-TL, geçici iş göremezlik miktarının 8.705,46-TL olmak üzere toplam 44.888,46-TL olduğu saptanmakla, 25/07/2018 dava tarihinden itibaren aracın cinsi de göz önüne alındığında yasal faiz işletilmesine karar vermek gerektiği kanısıyla davanın KABULÜ ile 36.184,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 8.705,46-TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 44.888,46-TL’nin 25/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından davadan önce davalı şirkete eksik belge ile başvurulmuş olup talebe rağmen eksik belgeler tamamlanmadığından davanın başvuru yokluğu nedeniyle usulden reddi yerine kabulünün yasaya aykırı olduğunu,
Kusur raporunu kabul etmediklerini, ATK’dan kusur raporu alınması gerekirken bu yönde işlem yapılmadan karar verildiğini, maluliyet raporu, kusur raporu, hesap raporu ve davacının ıslah dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini,
Mahkemece aldırılan … tarihli Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından hazırlanan raporda, davacının maluliyet oranının %8 olduğu, 6 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı ve 2 ay bakıcıya ihtiyaç duyduğu şeklinde rapor düzenlendiğini, ancak davacıdaki arazların kaza ile ilgisi bulunmadığını, maluliyeti olmadığını, düzenlenen raporun rapor tarihindeki yönetmelik hükümleri uyarınca düzenlemediğini, ATK’dan maluliyet raporu alınması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğunu,
Geçici işgöremezlik tazminatı ZMMS poliçesi teminatı kapsamında olmayıp bu zarardan SGK sorumlu olduğu halde bu yöndeki talebin kabulünün yasaya aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli iptal kararı geriye yürümeyeceğinden eldeki davada uygulanmaması gerektiğini, aktüer hesabının poliçe genel şartları gereğince TRH 2010 ve 1,8 teknik faize göre yapılması gerektiğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından davadan önce sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesinde; “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre, davalının da kabulünde olduğu gibi, dava açılmadan önce, davacı tarafından, davalı sigorta şirketine 25.04.2018 tarihlerinde yapılan başvuru ile 26.04.2018 tarihinde hasar dosyalarının açıldığı anlaşıldığından, KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. Maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.”
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici iş göremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli iş göremezlik, kalıcı sakatlık yada maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85. maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” denilmiş, aynı kanunun 91. maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesinin başlığı; “Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi” olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, söz konusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarında yapılan sağlık hizmet bedellerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici iş göremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup, 2918 sayılı KTK.nın 98. maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi, iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK.nın 85 ve 91. maddeleri gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. maddesinde belirtilen SGK’nın sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve tüm tedavi giderleri zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyecektir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihinde 2019/40 E. -2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Somut olayda, davacının maluliyetine ilişkin rapor Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınmıştır. … tarihli raporda; …oğlu, … doğumlu …’nin dosyasının incelenmesi, yapılan muayene ve değerlendirmesi sonucunda; 15/02/2018 tarihinde gerçekleşen trafik kazasına bağlı hastada meydana gelen T12 vertebra çökme kırığı dikkate alınarak; kişinin 15/02/2018 tarihli lomber vertebra İatcral grafisinde, T12 vertebra korpusunda düzensizlik ve yükseklik kaybı olduğu, kişinin yapılan muayenesinde bulunduğu araca arkadan araç çarpması nedeniyle sırtına darbe aldığını ifade ettiği, kişide meydana gelen 9 ve 10. kot arka yaylarındaki kırıklarla beraber değerlendirildiğinde, T12 vertebrada meydana gelen patolojinin kişinin verdiği öykü ve maruz kaldığı travmanın lokalizasyonu ile uyumlu olduğu, bu nedenle tespit edilen T12 vertebra kırığının 15/02/2018 tarihli kaza ile illiyet bağının olduğu, 30 Mart 2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” ve ekindeki cetveller esas alınmak kaydıyla bedensel özür oranı hesaplandığında, Kas-İskelet Sistemi başlığı altında, Omurgaya Ait sorunlarda özürlülük, Yaralanma modeli veya tanı ilişkili değerlendirme Tabto 1.3- Bir vertebra cisminde %25’ten az kompresyon kırığı için; T12 vertebra kırığı %8 olduğu, 15/02/2018 tarihli trafik kazasına bağlı kişinin bedensel özür oranının %8 (yüzde sekiz) olduğu, sekel halini aldığı ve sürekli olduğu,kaza nedeniyle kişinin tedavisine başlanmasından itibaren bakıcı ihtiyacı süresinin 2 (iki) ay olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 (dokuz) aya kadar uzayabileceği belirlenmiş olup, bu rapor doğrultusunda hesaplanan sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatından (hesaplama PMF yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemine göre yapılmış olup rapor davalının lehine olmakla) davalının sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybına uğranıldığı iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Mahkeme tarafından alınan maluliyet tespitine ilişkin raporun da belirlenen bu esaslara, oluşa, usul ve yasaya uygun olması anılan raporun 19.11.2020 tarihinde, aktüer bilirkişi raporunun 30.11.2020 tarihinde davacının ıslah dilekçesinin 04.12.2020 tarihinde davalı vekiline tebliğ edilmiş olması nedeniyle rapor doğrultusunda karar verilmiş olmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Dosyadaki mevcut delillere göre, dava konusu kazaya ilişkin olarak, kaza tespit tutanağında yapılan değerlendirme ile Mahkemece alınan kusur raporunun aynı yönde olduğu ve kazanın, 15.02.2018 günü saat 16.20 sıralarında, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı sürücü …’in yönetimindeki … plakalı otomobil ile Devrek yönünden Zonguldak yönüne seyirle olay yerine geldiğinde, önde aynı yönde seyreden davacı sürücü … yönetimindeki … plakalı otomobilin sol arka kısmından çarpması sonucu davacının aracının sağa doğru yönelerek sürüklenmesi, yoldan çıkarak yan vaziyette duruşa geçmesi, sigortalı aracın da sağ şeritte sürüklenerek çöp bidonuna çarptıktan sonra bir süre daha sürüklenmesi sonrasında duruşa geçmesi biçiminde meydana geldiği ,buna göre; davalı şirkete sigortalı aracın sürücüsü …’in, yönetimindeki araçla seyrederken yolun ilerisini dikkatle kontrol ederek öndeki aracı gördüğünde aralarında yeterli takip mesafesi bırakması, ya da takip mesafesi kadar önceden sol şeride yerleşerek seyretmesi gerekirken aksine seyirle sebebiyet verdiği olayda 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 56/a-1 (Sürücülerin; geçme, dönme, duraklama, durma ve park etme gibi haller dışında şerit değiştirmeleri veya iki şeridi birden kullanmaları yasaktır), 56/c (Sürücüler önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlemek zorundadırlar.) ve 84/d (Arkadan çarpma) maddesini ihlâlle tamamen kusurlu olduğu, davacı sürücü …’nin, sağ şeritte normal seyri sırasında arka kısımdan çarpılmasında herhangi bir kuralı ihlali görülmediğinden olayda kusursuz olduğu anlaşılmış olup uzman bilirkişi tarafından yapılan kusur tespitinin bu oluşa, usul ve yasaya uygun olduğu bilirkişinin kusur raporunun davalı vekiline 08.04.2020 tarihinde tebliğ edilmiş olması nedeniyle yerel mahkemece bu kusur oranının kabulü ile hükme dayanak alınmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, olaya ilişkin alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun olduğu, davalı vekilinin ileriye sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 3531-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.066,33 TL karar harcından peşin alınan 914.00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.152,33 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14.09.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.