Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/676 E. 2023/514 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/676
KARAR NO : 2023/514

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2020
NUMARASI : 2016/971 Esas 2020/632 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ :
DAVALI : …
VEKİLLERİ

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 14/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 26/09/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25.09.2016 tarihinde davalı … şirketine zorunlu mali mesuliyet poliçesi ile sigortalı, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla seyir halindeyken aracın yoldan çıkması sonucunda meydana gelen kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, davacının KKTC’de özel bir şirkette uzman olarak çalıştığını, davalıya tazminat için yapılan başvuruya rağmen tazminat isteminin karşılanmadığını ileri sürerek HMK’nın 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 3.000-TL geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 04.03.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 310.000-TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın davalı şirkete trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigorta gereğince dava konusu zararlara ilişkin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup araç sürücüsünün kusuru oranında zararın ödenebileceğini, davalı şirketin tedavi giderleri ile geçici iş görmezlik taleplerinden sorumlu olmadığını, araç sürücüsünün tespit edilememesi nedeniyle talebin teminat dışı olduğunu belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; kazaya karışan aracın davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk poliçesi ile sigortalı olduğu, kaza sonucunda araç içerisinde bulunan davacının yaralandığı, davalı … şirketinin teminat limiti ile davacının geçici ve sürekli işgöremezlik zararından sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 310.000-TL’nin 14.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmiş, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının araçta yolcu olarak bulunmadığını, aracın sürücüsü olduğunu, kazanın tek taraflı olduğunu, davacının kendi kusurundan yararlanamayacağını, bu nedenle zararın teminat kapsamında olmadığını, davacının araçta yolcu olarak bulunduğunun kabulü halinde ise, kusur raporu alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, hatır taşıması ve sürücünün alkollü olduğu hususlarının müterafik kusur olarak değerlendirilmesi gerektiğini, işgöremezlik zararının belirlenmesinde bilinen dönem için davacının bordrolarının esas alınması gerektiğini, farazi hesap yapılmasının doğru olmadığını, geçici işgöremezlik zararının teminat kapsamında olmadığını, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
1-Dava konusu kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında … plakalı araç sürücüsünün neden olduğu tek taraflı kazada araçta iki kişinin bulunduğu ancak araç sürücüsünün tespit edilmediği belirtilmiştir. 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince Ceza hukuku ile ilişkisinde başlığı altında “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmünü içermektedir.
Hukuk hakiminin kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmadığı ancak aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak alınan maddi olgularla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusunda tamamen bağlı olacağı gerek öğreti, gerekse de yargısal uygulamada istikrarla kabul edilmektedir. Hal böyle olunca, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. (HGK, 24.12.2014 gün ve 2014/4-846 E., 2014/1091K). Hukuk hâkimi ceza mahkemesi kararındaki fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını belirleyen maddi olgularla ve ceza mahkemesince verilen mahkûmiyet kararı ile bağlıdır.
Mahkemece kazaya neden olan araç sürücüsünün davacı olmadığı kabul edilerek karar verilmiş ise de kaza sırasında araçta bulunan … hakkında ceza davası açılmış olması nedeniyle ceza mahkemesi doyasının sonucu beklenerek davacının araç sürücüsü veya araçta yolcu olup olmadığının tespiti hukuk mahkemesi hakimini bağlayacağından sonucuna göre davalı … şirketinin sorumluluğunun değerlendirilmesi gerekirken davalı … şirketinin bu yöne ilişkin itirazları değerlendirilmeden karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2-Davalı vekilinin, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporuna yönelik istinaf itirazının incelenmesinde;
Dosya içeriğinden, davacının özel bir şirkette çalıştığı, gelir durumuna ilişkin olarak 2016 yılına ait bir kısım maaş bordrolarının dosyada mevcut olduğu görülmüş, hükme esas alınan 20/01/2020 tarihli aktüer bilirkişi raporunda, 2016 yılına ait maaş bordrolarında belirtilen davacının aylık geliri esas alınarak asgari ücretin 2.7 katı üzerinden sürekli işgöremezlik zararının hesaplandığı görülmüştür. Oysa, davacının bir şirkette çalıştığı ve belirli bir aylık gelirinin olduğu anlaşıldığına göre bilinen dönem için farazi hesap yapılamaz. Bu nedenle, davacının kaza tarihinden rapor tarihine kadar olan maaş bordrolarının dosyaya ibrazının sağlanması, bu hususta davacı tarafa ispat imkanının verilmesi ve kaza tarihinden rapor tarihine kadar davacının aylık gelirinin net olarak belirlenmesinden sonra sürekli işgöremezlik zararının hesaplanması gerekir. Eksik inceleme ile karar verilemez. Bu itibarla, davalı vekilinin, aktüerya bilirkişisi raporuna yönelik istinaf itirazlarının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
3-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Buna göre, zarar görenin zarar katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418)
Bu açıklamalara göre davacının müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılabilmesi için zararın bu nedenle artması zarar ile mağdurun eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Dava konusu olay değerlendirildiğinde kaza tespit tutanağına göre araçta bulunan iki kişinin araçtan fırlaması nedeniyle sürücününü tespit edilemediğinin belirtildiği ve Cumhuriyet Savcılığı dosyasında davacı ve araçta bulunan diğer kişinin birlikte alkol aldıklarını belirttiklerine göre davacının emniyet kemeri takmadığı ve zararın bu nedenle arttığı, maluliyet ile emniyet kemeri takılmaması arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı veya davacının sürücü olmaması halinde sürücünün alkolü olduğunu bilerek araca binip binmediği değerlendirilerek sonucuna göre tazminattan indirim yapılıp yapılmayacağı tartışılmadan karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/12/2020 tarihli, 2016/971 Esas, 2020/632 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Davalı tarafından yatırılan 162,10-TL maktu ve 5.400,00-TL nispi istinaf karar harcının talebi halinde davalıya iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının davalıya iadesine,
5-Sivas İcra Müdürlüğünün 2021/3343 Esasına yatırılan 526.674,25-TL nakit teminatın yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

.
Üye …


Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.