Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/593 – 2023/674
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/593
KARAR NO : 2023/674
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/09/2020
NUMARASI : 2016/891 Esas 2020/266 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 12/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 18/10/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 22.08.2016 tarihinde, davalıya zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı aracın, ışıklı kavşakta, yayalar için yeşil ışık yandığı esnada yolun karşısına geçmek isteyen davacıya çarpması sonucu yaralanmasına neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile sürekli iş göremezlik tazminatı olarak şimdilik 1.000,00-TL, geçici iş göremezlik tazminatı olarak 2.000,00-TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 06.08.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini geçici işgöremezlik tazminatı 500,00-TL, sürekli işgöremezlik tazminatı 79.624,20-TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun, sigortalısının kusurlu olması halinde söz konusu olacağını, kazanın meydana gelmesinde davacı yanın asli ve tam kusurlu olduğunu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından kusur tespitinin yapılmasından sonra davacı şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda maluliyet oranının tespiti için davacının tam teşekküllü bir devlet hastanesinden son durum raporu alınarak Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine sevk edilmesini ve aktüer bilirkişiden rapor alınmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarına göre, kaza esnasında hangi tarafın kırmızı ışık ihlali yaptığı belirlenemediğinden tarafların eşit oranda kusurlu olduklarının kabul edildiği, Ankara Üniversitesi Adli Tıp Bölümü Anabilim Dalı Başkanlığından alınan rapora göre davacının %38 oranında daimi maluliyetinin bulunduğu, iyileşme süresinin 6 ay olarak belirlendiği, bu belirlemeler doğrultusunda davacının daimi ve geçici işgöremezlik zararının hesaplanması için aktüerya raporu alındığı, raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 500,00-TL geçici maluliyet tazminatı ile 80.624,20-TL daimi maluliyet tazminatının 07.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının maluliyet oranı yönünden Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, hükme esas alınan maluliyet raporu ile taraflarınca aldırılan uzman görüşünün çelişkili olduğunu, kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, geçici işgöremezlik zararının teminat kapsamında olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
1-Dava konusu kazaya ilişkin kaza tespit tutanağında, … idaresinde bulunan … plakalı aracın ışıklı kavşağa geldiğinde yaya geçidinden geçmekte olan yaya … çarptığı, her iki tarafta yeşil ışıkta geçtiğini iddia ettiğinden kusur belirlenemediği görülmüştür.
İlk derece mahkemesince Ankara Adli Kurumu Trafik İhtisas Dairesi, İstanbul Adli Kurumu Trafik İhtisas Dairesi ve İTÜ Ulaştırma Bölümünden alınan bilirkişi raporlarında, hangi tarafın kırmızı ışık ihlali yaptığının belirlenemediği belirtilerek ihtimalli kusur oranları mütalaa edilmiş, ilk derece mahkemesince hangi tarafın kırmızı ışıkta geçtiğinin belirlenememesi üzerine her iki tarafın eşit kusurlu olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 74. maddesi uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul olunmaktadır. Bu durumda mahkemece, dava konusu kazaya ilişkin Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/18 Esas sayılı dosyasında araç sürücüsü … hakkında …’i taksirle yaralamaya neden olma suçundan açılan davanın yargılamasının devam ettiği anlaşıldığından ceza mahkemesi tarafından belirlenecek maddi vakıanın belirlenmesinin beklenmesi ve sonucuna göre belirlenen maddi vakıaya göre gerektiğinde kusur raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin kabulü gerekmiştir.
2- İlk derece mahkemesince davacının maluliyetinin tespit bakımından hükme esas alınan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 24.09.2018 tarihli raporunun incelenmesinde, raporda, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 16/03/2018 tarihli psikiyatri bölümü raporunda, davacının 2016 yılında geçirdiği trafik kazası sonrası uykusuzluk, unutkanlık yakınmaları ile 2017 yılı mart ayında hastanelerinin psikiyatri bölümüne başvurduğunun, anksiyete bozukluğu tanısı ile tedavisinin düzenlendiğinin, en son 08/03/2018 tarihinde olmak üzere düzenli kontrol muayenelerinin devam ettiğinin, tedavi ile kısmen yakınmalarının gerilediğinin belirtildiği ve davacının sürekli işgöremezlik oranının tespitinde zihinsel ve ruhsal davranışsal bozuklukları, ruhsal hastalıklar ve travma sonrası stres bozukluğu esas alınarak davacıda %30 oranında sürekli işgöremezlik tanısı konulduğu ve diğer arazları ile birlikte Balthazard formülü uygulanarak toplamda davacının %38 oranında daimi maluliyetinin tespit edilmiştir.
Bu durumda mahkemece, davalı sigorta şirketinin rapora itirazları da değerlendirilerek davacının belirtilen zihinsel ve ruhsal davranışsal bozukluklar ve travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle gördüğü tedaviler ve kullandığı ilaçlara ait tüm belgelerin getirilmesi, zihinsel ve ruhsal bozukluğunun kaza ile illiyetinin bulunup bulunmadığı, travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle tedavisinin sona erip ermediği, tedavi ile iyileşip iyileşmeyeceği, maluliyete neden olacak şekilde kalıcı hale gelip gelmediği, araz bırakacak şekilde çalışmasına engel teşkil edip etmediğinin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumundan olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre rapor alınması gerekirken eksik ve yetersiz rapora göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davacının sürekli işgöremezlik tazminatı yönünden hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda, TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak bakiye ömür süresi belirlendiği belirtilmişse de davacının muhtemel bakiye ömür süresinin 99 yaş kabul edilerek bu yaşa göre hesaplama yapılmış olması ve 1.8 teknik faiz yönteminin kullanılması doğru görülmemiştir. O halde mahkemece, Yargıtay tarafından da görüş değişikliği ile davacının TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp, % 10 iskonto edilerek progresif rant yönteminin kullanılması ve buna göre davacının sürekli işgöremezlik zararının hesaplanması için yeni bir aktüer bilirkişiden rapor alınarak (davalının usuli kazanılmış hakları da gözetilerek) sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken Yargıtayca benimsenen ilkelere aykırı tanzim edilmiş aktüerya raporu hükme esas alınarak karar verilmesi doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre davalı yararına oluşan kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davalıya iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının davalıya iadesine,
5-Ankara 12. İcra Dairesinin 2020/8833 sayılı dosyasına yatırılan 153.000,00-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 12.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.