Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/572 E. 2023/513 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/572 – 2023/513
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/572
KARAR NO : 2023/513

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2020
NUMARASI : 2018/729 Esas 2020/713 Karar
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 14/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 26/09/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar … ve … vekili ile davalı … AŞ vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl dava dosyasında davacılar vekili, 03/08/2017 tarihinde, davacı …’un sürücüsü olduğu … plakalı araç seyir halindeyken davalı …’in sevk ve idaresindeki, davalı …’in işleteni, davalı … AŞ’ye zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı, davalı … AŞ’ye (eski unvanı … Sigorta AŞ) ihtiyari mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın süratli gelerek çarptığını, davacının ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığını, uzun süreli tedaviye rağmen sakat kalma ihtimali bulunduğunu, davacının beden gücü kaybına uğradığını, davacı …’un oğlu davacı …’un yaralanması nedeniyle acı ve elem yaşadığını, ruhsal ve yaşamsal olarak olumsuz etkilendiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı … için şimdilik 25.000,00 TL maddi tazminatın ( ön inceleme duruşmasında açıklanan 5.000,00 TL’si geçici işgöremezlik zararı, 24.500,00 TL’si sürekli işgöremezlik zararı için) davalılar …, … ve davalı … AŞ’den temerrüt tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı … için 100.000,00 TL, davacı … için 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …, … ve davalı … AŞ’den olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili, 06/07/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile geçici işgöremezlik tazminatı talebini 6.482,50 TL, sürekli işgöremezlik tazminatı talebini 190.663,23 TL olarak artırmıştır.
Davalılar … ve … vekili, görev, husumet, zamanaşımı ve hakdüşürücü süre yönünden itiraz ettiklerini, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olup reddi gerektiğini, Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/667 esasında görülmekte olan dava ile aynı mahiyette olup davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesini, esasa ilişkin olarak haksız fiilden kaynaklı taleplerin kusur, zarar, illiyet bağı araştırmalarının yapılması gerektiğini, davacı yanın asli kusurlu olduğunu, davacı Ulaş’ın emniyet kemeri takılı olsa idi maluliyetinin oluşmayacağını, maddi ve manevi zarar taleplerinin karşılanabilmesi için ağır bedensel zarar veya ölüm halinin gerçekleşmesi gerektiğini, taleplerin zenginleşme aracı olamayacağını, fazla talep edildiğini bildirerek müterafik kusurun değerlendirilip davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davada başvuru şartı eksikliği bulunduğunu ve öncelikle davanın dava şartı yerine getirilmeden açılmakla davanın usulden reddi gerektiğini, davalı şirketin poliçe limiti ve sigortalı aracın sürücüsünün kusuru ile bağlı sorumlu olabileceğinin dikkate alınarak müterafik kusur-emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hususlarının araştırılmasını, ceza dosyasının incelenmesini ve rücuya tabi alacak olup olmadığının belirlenmesini, maluliyet raporu alınarak tazminat hesabında asgari ücretin baz alınmasını, geçici işgöremezlik zararının teminat kapsamı dışında olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta AŞ, davaya cevap vermemiştir.
Birleştirilen dava dosyasında davacı vekili, asıl davaya konu kazada, …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracın davalı şirkete ihtiyari mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacının sürekli işgöremezlik zararından sıralı sorumluluk ilkesi gereği poliçe limiti dahilinde sorumluluğunun bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 150.000,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte asıl davada davalı olarak gösterilen sorumlularla birlikte davalıdan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta AŞ (… AŞ), davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; kusur, maluliyet ve aktüerya hesabı konusunda alınan bilirkişi raporları doğrultusunda asıl dava yönünden, davacıların davalılardan … ile …’e yönelttiği manevi tazminat isteklerinin derdestlik nedeniyle usul yönünden reddine, davacıların davalılardan … AŞ (… Sigorta AŞ)’ne yönelttiği manevi tazminat isteğinde 10.000,00 TL’nin ( bu miktarın Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/677 esas – 2020/8 karar sayılı dava dosyasında kabul edilen manevi tazminat miktarını aşmaması ve tahsilinde tekerrür yapılmaması koşulu ile) dava tarihi olan 09/04/2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte bu davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazla talebin reddine, davacılardan …’un maddi tazminat kapsamında davalı … AŞ’ne karşı açtığı davanın feragat nedeniyle reddine, davacı …’un davalılar … ile … hakkındaki maddi tazminat davasında bakiye tazminat miktarı olarak ıslaha konu geçici ve sürekli işgöremezlik zararları toplamı 197.145,73 TL’nin 04/08/2017 olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, birleştirilen dava yönünden ise, davacının davalı … AŞ (… Sigorta A.Ş)’ne yönelttiği maddi tazminat davasında ihtiyari mali mesuliyet ve sürekli işgöremezlik kapsamında 150.000,00 TL (bu miktar asıl dava dosyasında hükmedilen 197.145,73 TL’nin içerisinde olup tahsilinde tekerrür yapılmaması koşulu ile) bu dava tarihi olan 30/09/2020 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalılar … ve … vekili ile davalı … AŞ vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl dosya davalıları … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; kaza esnasında davacının emniyet kemerinin takılı olmadığını, bu nedenle yaralanmanın ağır gerçekleştiğini, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, aktüer raporunda davacının hesaplamaya esas alınan gelirinin doğru olmadığını, kaza tarihinin üzerinden 4 yıl geçtiğini, davacının son durumuna ilişkin maluliyet raporu alınması gerektiğini, eski tarihli raporla karar verildiğini, davalı …’in öğrenci, davalı …’in ev hanımı olup ekonomik durumlarının zayıf olduğunu, bu nedenle hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleştirilen dosya davalısı … AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; birleştirilen davada, davacı tarafından zorunlu arabuluculuk yoluna gidilmeden davanın açıldığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davalı sigorta şirketine başvuru yapılmadan asıl ve birleştirilen davaların açıldığını, 2918 sayılı yasanın 97. Maddesinin ihlal edildiğini, davacının daha önce manevi tazminat talepli dava açtığını, manevi tazminatın bölünmezliği kuralı gereği davalı şirketten manevi tazminat talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan aktüerya raporunu kabul etmediklerini, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalılar … ve … vekili ile davalı … AŞ vekilinin HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Asıl dava yönünden yapılan yapılan incelemede;
İlk derece mahkemesince, davacının daimi işgöremezlik zararının hesaplanması bakımından hükme esas alınan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 03/04/2019 tarihli raporunda, davacının daimi işgöremezlik oranı belirlenirken Erişkinler için Engellik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerinin esas alındığı görülmüştür.
Yerleşik Yargıtay uygulamasında haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gerekmektedir. Sözkonusu belirlemenin ise, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiği kabul edilmiş olup davacının daimi maluliyet oranının belirlenmesi yönünden kaza tarihi (03/08/2017) itibariyle yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre rapor alınması gerektiğinden davalılar vekilinin bu hususa yönelik istinaf itirazları yerinde görülmüştür.
Birleştirilen dava yönünden yapılan incelemede ise;
İlk derece mahkemesince, davacı … tarafından … AŞ’ne karşı açılan davanın asıl dava dosyası ile aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle birleştirilmesine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 118 ve devamı maddelerinde davanın açılmasından sonra yapılacak işlemeler düzenlenmiş, dava dilekçesinin tebliğinden sonra süresinde verilen cevap dilekçesi ve ikinci dilekçelerin verilmesi halinde dilekçeler aşamasında yapılacak işlemler belirtilmiştir. Dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra HMK.nın 137. maddesinde ön incelemenin kapsamı başlığında “(1) Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir.
(2) Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez.” şeklinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde birinci fıkra, ön incelemenin kapsamını belirlemektedir. Ön incelemede hangi işlemlerin yapılacağı açıklanmıştır.HMK’nun 140. maddesinde ise yapılması zorunlu olan ön inceleme duruşması düzenlenmiş;(1) Hâkim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. (2) Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulhe teşvik eder; bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin eder.(3) Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.(4) Ön inceleme tek duruşmada tamamlanır. Zorunlu olan hâllerde bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin edilir. (5) Ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir. Şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Başka bir ifade ile 6100 sayılı HMK’nun ön incelemenin kapsamı başlıklı 137. maddesinde dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, 138. madde dikkate alınarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında gerektiği takdirde kararını vermeden önce bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebileceği öninceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları kapsamında uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyeceği, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulh veya arabuluculuğa teşvik edeceği ve bu hususların tutanağa geçirileceği belirtilmiştir. Aynı maddenin 2.fıkrasında ise ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve duruşma günü verilemeyeceği belirtilmiştir.
Mahkemece birleştirilen davada dava konusu ve taraflar farklı olduğundan HMK.da öngörülen dilekçeler aşamasının tamamlanmadığı, ön inceleme (HMK m.137) ve ön inceleme duruşması (HMK m. 140) yapılmadığı görülmüş olup 6100 sayılı HMK’da düzenlenen dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra (HMK m. 126-136), ön inceleme ve ön inceleme duruşmasının yapılması gerektiği (HMK m. 137-142), ön inceleme aşaması tamamlamadan ve dava şartları incelenmeden tahkikata geçilemeyeceği (HMK m. 137/1-2) düzenlemeleri ihlal edilmekle tarafların ön incelemeye bağlı haklarını kullanamadığı , bu durumun, tarafların adil yargılanma hakkı kapsamındaki hukuki dinlenilme hakkına da (HMK m. 27) aykırılık oluşturduğu anlaşılmış olup açıklanan usuli eksiklikler tamamlandıktan sonra işin esasına girilmesi gerektiğinden kararın kaldırılması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalılar … ve … vekili ve davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalıların sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalılar … ve … vekili ve davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurularının HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırılma sebebine göre davalılar vekillerinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
5-Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2021/1258 esasına yatırılan 255.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14.09.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.