Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/555 E. 2021/929 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi 2021/555 Esas – 2021/929 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/555
KARAR NO : 2021/929

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2020
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 20/05/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/06/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 05.04.2016 tarihinde, davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın … … … idaresinde bulunan üç tekerlekli motosiklete çarptığını, kaza sonucu davacıların desteği … … …’in vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, davacıların müteveffanın eşi ve çocukları olduğunu ve desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek, HMK.107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacılar …, …, … ve … için ayrı ayrı 100,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, murisin eşi … için 70.000,00-TL, çocukları …, … ve … için ayrı ayrı 35.000,00’er TL manevi tazminatın davalılar … … … ve … …’den olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında talebini, davacı … … için 161.116,69-TL’ye, davacı … … için 27.927,79-TL’ye ve … … için 21.650,63-TL’ye yükselttiklerini, davalı sigorta şirketi tarafından 139.682,54 TL ödeme yapıldığını, bakiye alacağın hüküm altına alınmasını, vekalet ücretinin 210.695,11 TL üzerinden hesaplanmasını talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili, kazaya karışan aracın davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, poliçede teminat limitinin kişi başı 310.000,00 TL olduğunu, sigortalının kusuru oranında maddi tazminat ile sorumlu tutulabileceğini, müteveffanın müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … …, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 26. Hukuk Dairesinin 2018/1716 E.- 2019/2012 Karar sayılı kararına göre destek … … …’in ölümü sebebiyle davacıların uğradıkları destekten yoksun kalma zararına ilişkin tazminat hesap bilirkişisi ek raporu ile davacı eş … …’in 161.116,69 TL, davacı … …’in 27.927,79 TL, davacı … …’in 21.650,63 TL destekten yoksun kalma maddi zararının hesaplandığı, davalı sigorta şirketince yapılan ödemelerin mahsubu neticesinde davacı eş … … bakımından 35.734,52 TL, davacı çocuk … … bakımından 16.976,26 TL, davacı … … bakımından 18.301,79 TL bakiye tazminat tutarı belirlendiği, davacı desteğin kızı … …’in 1992 doğumlu olması, sosyal ve ekonomik araştırma raporuna göre sigortalı işte çalışması, 22 yaşından büyük olması ve aynı zamanda 30/04/2017 tarihinde evlenmiş olması nedeniyle destekten yoksun kalma zararının bulunmadığı gerekçesi ile davacı … …’in için 35.734,52 TL …. …’in için 16.976,26 TL., … … için 18.301,79 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, sigorta şirketi tarafından davadan sonra yapılan ödeme yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacı … …’in maddi tazminat davasının reddine, davacı … …’in 20.000,00 TL diğer davacılar için ayrı ayrı 15.000,00 TL. manevi tazminatın davalılar … … ve … … …’dan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; istinaf mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, hüküm tarihine en yakın emsal kazanç esas alınarak hesaplama yapıldığını, rapor ile tazminatta artış olduğunu ancak istinaf mahkemesi kararından önce dava değeri arttırıldığından bozmadan sonra ikinci defa değer artırımı yapılamayacağı düşüncesi ile dava değerinin arttırılmadığını, mahkemece bozmadan sonraki rapor esas alınarak yeni tazminat tutarları dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken önceki tazminat tutarlarına göre hüküm kurulduğunu, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmadığını, 09.10.2017 tarihli değer artırım dilekçesine göre hüküm kurulması gerektiğini, sigorta şirketinin dava açtıktan sonra ödeme yaptığını, mahkemece vekalet ücretinin yanlış belirlendiğini, sigorta şirketinin davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, vekalet ücretinin tazminat bedelinin tümü üzerinden hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava açıldıktan sonra 139.682,54 TL. ödediklerini, bakiye tazminat tespitinde ödeme tarihi verilerinin dikkate alınmadığını, faiz ile güncelleme yapılarak mahsup edilmesi gerektiğini, TRH 2010 ve 1,8 teknik faizin esas alınarak zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının Ek.3 ve Ek 2.bölümüne göre hesaplama yapılması gerektiğini, gelire ilişkin hiçbir belge bulunmadığından hesaplamanın hukuka aykırı olduğunu, desteğin hayvancılık yaptığı kabul edilerek gelirinin asgari ücreti 1,53 katı esas alındığını, belge ile ispatlanmayan gelirin varsayıma dayalı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Taraf vekillerinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacıların desteği olan … … …’in idaresinde bulunan üç tekerli motosiklete çarpması sonucu desteğin vefatı nedeni ile davacı eş ve çocuklar için maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf nedenlerinin incelenmesinde; dava konusu kaza 05.04.2016 tarihine meydana gelmiş, davalı sigorta şirketi tarafından aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası 24.03.2016 tarihinde düzenlenmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihi olan 05.04.2016 tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı KTK.nın 90. Maddesinde “Maddi ve manevi tazminat; “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” düzenlemesi mevcuttur. Ancak, Borçlar Kanununda tazminatın somut olarak belirlenmesine ilişkin düzenlemeler bulunmadığından tazminatın belirlenmesinde uygulanacak ilkeler Yargıtay’ın trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarına bakan Hukuk Dairelerinin içtihatları ile belirlenmiş olduğundan zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Mahkemece davacıların talep edebilecekleri destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesi için desteğin çiftçilik ve hayvancılık yaptığının ve ziraat odası kayıtları, çiftçi kayıt sistemi ve hayvan işletme kayıtları getirilmiş, desteğin 105.148 dekar kuru tarım yaptığı, sığır yetiştiriciliği ile uğraştığı ve 10 adet büyükbaş hayvanının olduğu belirlenmiş, desteğin gelirinin tespiti için Ziraat mühendisi bilirkişiden rapor alınmış, bilirkişi raporunda desteğin tarım arazileri nedeniyle herhangi bir gelir belirlememiş, hayvancılık nedeniyle 2.000,00 TL geliri olacağı belirtilmiş, aktüerya uzmanı bilirkişi tarafından desteğin geliri 2.000,00 TL olarak kabul edilerek asgari ücretin 1,53 katı olduğu belirtilmiş ve buna göre hesaplama yapılmış, desteğin sosyal ve ekonomik durumu ve malvarlığına göre uygun olan gelirin esas alınmasında ve Yargıtay tarafından kabul edilen hesaplama yöntemine göre hesaplama yapılmış olması ve PMF yaşam tablosuna göre belirlenen bakiye yaşam süresinin davalı sigorta şirketi lehine olması nedeniyle istinafa başvuran aleyhine değerlendirme yapılamayacağından davalının bu yöne ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
2-Davacılar vekilini istinaf nedenlerinin incelenmesinde; davacılar vekili Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra mahkemece yeniden rapor alındığını belirterek bu rapora göre karar verilmesi ve fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması gerektiğini ileri sürmüş ise de, mahkemece verilen ilk karara karşı davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmış ise de istinaf sebeplerinin sadece manevi tazminata ilişkin olduğu, maddi tazminat yönünden istinaf sebebi olmadığının anlaşılmasına göre davalı yararına usulü kazanılmış hak oluştuğundan davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Davalı sigorta şirketi tarafından dava dilekçesi ile her bir davacı için ayrı ayrı 100,00’er TL talep edilmiş, dava açıldıktan sonra sigorta şirketi tarafından 13.06.2016 tarihinde davacılara ödeme yapılmış, davacılar vekili tarafından 09.10.2017 tarihli ıslah dilekçesi verilmiş, ancak ıslah dilekçesinde bilirkişi raporu ile belirlenen tüm tazminattan sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin mahsup edilerek bakiye tazminata hükmedilmesi talep edilmiş, ayrıca vekalet ücretinin sigorta şirketi ödemesi de dahil edilerek hesaplanmasını istemiştir. Dosya kapsamına göre sigorta şirketi tarafından ıslah dilekçesi verilmeden önce ödeme yapıldığı, davacının ıslah dilekçesinde sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin mahsup edilerek bakiye tazminata hükmedilmesinin talep edilmiş olması dikkate alındığında dava değeri arttırılmadan dava konusu yapılmamış miktarın ıslah dilekçesinden önce dava konusu yapılmadan ödenen tazminatın ıslah dilekçesi ile tekrar talep edilmeyeceği gibi bu miktar yönünden vekalet ücretine de hükmedilmeyeceğinden bu hususa ilişkin istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına davacılar vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacılardan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL.nın mahsubu ile kalan 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 4.850,86 TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL +3.544,60 TL.nın mahsubu ile kalan 1.251,86 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
4-Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 361.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRE İÇERİSİNDE TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere 20.05.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

Başkan

Üye

Katip

AZLIK OYU

KARŞI OY

Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekilinin lehlerine hükmedilen vekalet ücretine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Bilindiği üzere “belirsiz alacak davası” 6100 sayılı HMK ile düzenlenmiş, Türk Hukuk Literatürüne girmiş yeni bir dava çeşididir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nin belirsiz alacak davasının düzenleyen 107. maddesinde “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davası, alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde açılabilecektir.
Somut olayda, 05.04.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davalı … … …’ın sürücüsü, … …’in trafik kayıt maliki ve davalı … Sigorta A.Ş.’nin ZMSS şirketi olduğu aracın, davacıların miras bırakanı … … … yönetimindeki araca arkadan çarpması sonucu … … … vefat etmiştir.Davacılar vekili dava açılmadan önce 19.04.2016 tarihli dilekçe ve ekindeki belgelerle birlikte davalı sigorta şirketine başvuruda bulunarak poliçe teminatı dahilinde davacıların zararının giderilmesini talep etmiş, ilgili başvuru dilekçesi ve ekleri davalı sigorta şirketine 26.04.2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, davalı sigorta şirketi zararı gidermediği gibi, bu hususta davacı tarafa olumlu yada olumsuz herhangi bir cevapta vermemiştir.Bunun üzerine davacılar vekili tarafından 18.05.2016 tarihinde davalı araç işleteni, sürücüsü ve sigorta şirketi aleyhinde HMK 107.maddesine göre iş bu dava açılarak, davacı … …’in eşi, …, … ve … …’in babaları olan … … …’in trafik kazası sonucu ölümü nedeniyle net tazminat miktarını bilmediklerinden ileride eksik harcı tamamlayarak dava değeri artırılmak ve diğer fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik davacı eş ve çocukların her biri için ayrı ayrı 100.00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı araç işleteni ve sürücüden olay tarihinden,davalı sigorta şirketinden poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili, yine davacı eş için 70.000.00TL, davacı her bir çocuk için ayrı ayrı 35.000.00’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı araç işleteni ve sürücüsünden müştereken ve müteselsilen tahsili talep dilmiştir. Davalı sigorta şirketine dava dilekçesi, tensip zaptı tebliğ edilmiş, davalı … sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde davacıların zararının giderilmesi yada ödeneceğinden söz etmeden, davanın esasına ilişkin itirazlarını belirtmiştir. Ön inceleme tensip tutanağı düzenlenmiş, ön inceleme duruşma günü belirlenip, davalı sigorta şirketinden ilgili ZMSS poliçesi, hasar dosyası getirilmiş, tarafların diğer delilleri toplanmış, bu aşamada(yargılamanın devamı sırasında) davalı sigorta vekili tarafından verilen 06.01.2017 havale tarihli dilekçe ile söz konusu hasar dosyasından davacılar vekili hesabına 13.06.2016 tarihinde toplam 139.682.54 TL destek tazminatı ödemesi yapıldığı belirtilerek, buna ilişkin banka dekontu ibraz edilmiştir.Daha sonra olayda sürücülerin kusur durumu ve davacıların talep edebileceği destek tazminatının hesaplanması yönünden bilirkişi rapor ve ek raporları alınmış, hükme esas alınan raporlarda, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 oranında tamamen kusurlu olduğu, müteveffanın herhangi bir kusurunun bulunmadığı, belirtilmiş, davacı eş için toplam 161.116.69 TL, davacı … için 27.927.79 TL, davacı … için 21.650.63 TL destek tazminatı bulunmuş, davacı … … yönünden destek tazminatı şartlarının bulunmadığı belirtilmiş, diğer davacılar yönünden tespit edilen destek tazminatlarından, davalı sigorta şirketince adı geçen her bir davacıya, dava açıldıktan sonra yargılama sırasında ödenen tazminatlar mahsup edilerek, davacı eş için bakiye 35.734.52 TL, davacı … için 16.976.26 TL, davacı … için 18.301.79 TL bakiye destekten yoksun kalma tazminatı olduğu belirtilmiştir.HMK’nın 107. Maddesi gereği davacılar için talep edilebilecek tazminat miktarları belirlendikten sonra 09.10.2017 tarihli bedel artırım dilekçesi ile davacılar vekili tazminat taleplerini, davacı eş yönünden 161.116.69 TL, davacı … yönünden 27.927,79 TL, davacı … yönünden 21.650.63 TL’sına yükselttiklerini, dava açıldıktan sonra davalı sigortacı tarafından 139.682.54 TL ödeme yapıldığını, maddi tazminat yönünden vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin, davalı sigorta tarafından yapılan ödeme mahsup edilmeden hesaplanan toplam 210.695,11 TL üzerinden hesaplanarak hüküm altına alınmasını, bilirkişi raporunda ödeme mahsubundan sonra kalan bakiye tazminatların da tahsiline karar verilmesini istemiştir.Bir başka ifade ile, davacılar vekili dava dilekçesinde dava konusu trafik kazası sebebi ile davacıların talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatları tahkikat sonucu belirleneceğinden şimdilik her bir davacı için toplam 100.00’er TL’nin sigorta şirketinden temerrüt tarihinden, diğer davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, HMK 107/1.maddesi hükmüne göre 02.10.2017 tarihli aktüer bilirkişi raporu ile talep edebilecekleri destek tazminatlarının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra, 09.10.2017 tarihli talep artırım dilekçesi ile talebini toplam 210.695,11 TL’ye yükseltmiş ilaveten, dava açıldıktan sonra davalı sigortacı tarafından 139.682,54 TL ödeme yapıldığından, maddi tazminat yönünden vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin toplam 210.695,11TL üzerinden hesaplanarak hüküm altına alınmasını, bilirkişi raporunda ödeme mahsubundan sonra kalan bakiye tazminatların da davalı taraftan tahsiline karar verilmesini beyan etmiştir. Dava, belirsiz alacak davası olarak açılmakla, belirlenen zarar üzerinden talebin artırılması mümkündür.
Mahkemece 25.12.2017 tarihli, 2016/352Esas-2017/1175 Karar sayılı karar ile, davacı … … için 161.116,69-TL, davacı … … için 27.927,79-TL ve davacı … … için 21.650,63-TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının tüm davalılardan müteselsilen tahsiline, davalı sigorta şirketi tarafından 13/06/2016 tarihinde adı geçen davacılara yapılan ödemelerin icraen mahsubuna, davacı … …’in 22 yaşından büyük olması ve evlenmesi nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine, kaza nedeni ile eşini kaybeden davacı … için 20.000,00-TL, davacı çocuklar için 15.000,00’er TL manevi tazminatın ise davalılar … … ve … … …’dan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, davacılar yönünden kabulüne karar verilen toplam 210.695.11 TL üzerinden karar harcı hesaplanmış, yine davacı … … için 161.116,69-TL, davacı … … için 27.927,79-TL ve davacı … … için 21.650,63-TL destekten yoksun kalma maddi tazminatı üzerinden lehlerine vekalet ücreti hesaplanmış, yargılama giderleri de buna göre taraflar arasında paylaştırılmıştır.Hükme karşı davacılar vekili tarafından hükmedilen manevi tazminatların az olduğundan bahisle, davalı … Sigorta AŞ. vekili tarafından “yargılama sırasında davacı tarafa yapılan ödemenin güncellenerek tazminattan indirilmediği, ödeme tarihindeki verilere göre tazminat hesabı yapılmadığı, bakiye tazminat olup olmadığının bu şekilde belirlenmediği, tazminat hesabında TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz oranının esas alınmadığı, desteğin gerçek gelirinin yöntemince belirlenmediği, kask kullanılmaması nedeniyle tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmadığından” bahisle istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairenin 28.11.2019 tarihli, 2018/1716 Esas- 2019/2012 Karar sayılı kararı ile; “02/10/2017 tarihinde düzenlenen hesap bilirkişisi raporuna göre; davacı eş … … için 161.116,69-TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış, sigorta tarafından yargılama sırasında ödenen 125.382,17-TL’nin düşüldükten sonra 35.734,52-TL tazminat talep edebileceği, davacı çocuk … … için 27.927,79-TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış, sigorta şirketi tarafından yargılama sırasında ödenen 10.951,53-TL düşüldükten sonra 16.976,26-TL tazminat talep edilebileceği ve davacı çocuk … … için 21.650,63-TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış, sigorta tarafından yargılama sırasında ödenen 3.348,84-TL’nin düşüldükten sonra 18.301,79-TL talep edilebileceği belirlenmiştir. Dosya içindeki belgeler ve bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davalı sigorta şirketi tarafından; dava açıldıktan sonra ödeme yapıldığından bu miktarlar üzerinden dava konusuz kalmıştır. Davanın konusuz kalması nedeniyle bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davacıların dava açmakta haklı oldukları gözetilerek; HMK’nun 331/1. maddesi gereğince davalılar aleyhine yargılama giderine hükmedilmesi gerekir. Mahkemece; ödenen kısımlar bakımından “davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması gerekirken, ödenen rakamlarda dahil olacak şekilde tahsil hükmü oluşturduktan sonra, “davadan sonra ödenen bedellerin icraen mahsubuna” şeklinde verdiği kararın, infazda tereddüt uyandıracak mahiyette olduğu gibi çelişkili bir hal taşıdığı da aşikardır. Bu durum Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10/4/1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca; infazda tereddüt uyandırmayacak bir hüküm kurulmak üzere kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle; istinafa gelen tarafların istinaf istemlerinin kabulüne, sair istinaf nedenleri incelenmeksizin, infazda tereddüt oluşturmayacak ve HMK 297.maddeye uygun olacak şekilde karar verilmesi bakımından, HMK’nun 353/1-a-6.maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkemece 2020/21 Esasına alınan dava dosyasında yargılamaya devam edilerek,en yakın güncel değerler üzerinden tazminat hesabı yapılması için ek tazminat raporu alındıktan sonra davacı … … için 35.734,52 TL, davacı … … için 16.976,26 TL., davacı … … için 18.301,79 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, sigorta şirketi tarafından davadan sonra yapılan ödeme yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacı … …’in maddi tazminat davasının reddine, davacı … … için 20.000,00 TL diğer davacılar için ayrı ayrı 15.000,00 TL.manevi tazminatın davalılar … … ve … … …’dan tahsiline karar verilmiş, karar harcı yine önceki hükümde olduğu gibi toplam 210.695.11TL üzerinden hesaplanmasına rağmen, davacılar lehine vekalet ücretleri her bir davacı yönünden hüküm altına alınan tazminatlar üzerinden tespit edilmiştir.İş bu hükme karşı davacılar vekili “istinaf mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosyanın bilirkişiye tevdi edildiğini, hüküm tarihine en yakın emsal kazanç esas alınarak hesaplama yapıldığını, rapor ile tazminatta artış olduğunu ancak istinaf mahkemesi kararından önce dava değeri arttırıldığından bozmadan sonra ikinci defa değer artırımı yapılamayacağı düşüncesi ile dava değerinin arttırılmadığını, mahkemece bozmadan sonraki rapor esas alınarak yeni tazminat tutarları dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken önceki tazminat tutarlarına göre hüküm kurulduğunu, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmadığını, 09.10.2017 tarihli değer artırım dilekçesine göre hüküm kurulması gerektiğini, sigorta şirketinin dava açtıktan sonra ödeme yaptığını, mahkemece vekalet ücretinin yanlış belirlendiğini, sigorta şirketinin davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, vekalet ücretinin tazminat bedelinin tümü üzerinden hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek”, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ise ” dava açıldıktan sonra 139.682,54 TL. ödediklerini, bakiye tazminat tespitinde ödeme tarihi verilerinin dikkate alınmadığını, faiz ile güncelleme yapılarak mahsup edilmesi gerektiğini, TRH 2010 ve 1,8 teknik faizin esas alınarak zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının Ek.3 ve Ek 2.bölümüne göre hesaplama yapılması gerektiğini, gelire ilişkin hiçbir belge bulunmadığından hesaplamanın hukuka aykırı olduğunu, desteğin hayvancılık yaptığı kabul edilerek gelirinin asgari ücreti 1,53 katı esas alındığını, belge ile ispatlanmayan gelirin varsayıma dayalı olduğunu ileri sürerek” istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.
“Dairenin 28.11.2019 tarihli, 2018/1716 Esas- 2019/2012 Karar sayılı kararı ile, davalı sigorta şirketi tarafından; dava açıldıktan sonra ödeme yapıldığından bu miktarlar üzerinden dava konusuz kalmıştır. denen kısımlar bakımından davanın konusuz kalması nedeniyle bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davacıların dava açmakta haklı oldukları gözetilerek; HMK’nun 331/1. maddesi gereğince davalılar aleyhine yargılama giderine karar verilmesi” şeklinde hüküm kurulması gerektiğinden bahisle yerel mahkemenin önceki kararının kaldırılmasına karar verildiğine göre, karar gereğinin tam olarak yerine getirilmesi gerektiği gibi, davalı sigorta şirketi önceki hükmü istinaf dilekçesinde davacılar lehine hükmedilen vekalet ücretlerini de istinaf sebebi yapmamıştır. Davalı sigorta şirketi, davacılar vekili tarafından dava açılmadan önce zararın giderilmesi hususunda usulüne uygun şekilde başvuru yapmasına rağmen, zararı ödemeyerek, aleyhinde dava açılmasına sebebiyet vermiştir. Dosya kapsamına göre davalı tarafın destek tazminatını ödemekle sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Bir başka anlatımla davacı taraf iş bu davayı açmakta haklıdır.Belirsiz alacak davasında niteliği gereği, zararın tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra talep artırımı yapılabilir. Davacılar vekili de bu şekilde talep edebilecekleri tazminat tutarları tespit edildikten sonra bedel artırım dilekçesi vermiştir. HMK’nın 331/1. Maddesi gereğince, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder. Bu durumda dava açıldıktan sonra, yargılamanın devamı sırasında davalı sigorta şirketi tarafından davacı tarafa ödenen tazminat miktarı (toplam 139.682.54 TL) yönünden dava konusuz kaldığından, dava açıldıktan sonra ödenen 139.682.54 TL (davacı eş için 125.382.17 TL, davacı … için 3.348.84 TL, davacı … için 10.951.53 TL olmak üzere) tazminat yönünden ödeme nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, her bir davacı için ödenen tazminatların mahsubundan sonra kalan bakiye destek tazminatlarının (davacı eş için 35.734.52 TL, davacı … için 16.976.26 TL, davacı … için 18.301.79 TL) davalı taraftan tahsiline, davacılar vekilinin artırım dilekçesinde bildirdiği gibi davacı eş için 161.116.69TL, davacı … için 27.927.79 TL, davacı … için 21.650.63 TL tazminat üzerinden dava kabul edilmiş olacağından, bu miktar üzerinden davacılar lehine vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, sanki davalı sigorta şirketi tarafından dava açılmadan önce tazminat ödemesi yapılmış gibi,ödenen kısmın mahsubu ile bakiye tazminatlar üzerinden davacılar lehine vekalet ücreti tespit edilmesi doğru görülmemiştir.
Kaldı ki karar tarihinde yürürlükte bulunan 2020 yılına ait Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 5/2 maddesinde düzenlenen “gerek kısmi dava gerekse belirsiz alacak ve tespit davasında mahkemece dava değerinin belirlenmesinden sonra davacı davasını belirlenmiş değere göre takip etmese dahi, yasal avukatlık ücreti, belirlenmiş dava değerine göre hesaplanır.” hükmü gereğince de davacılar yönünden vekalet ücretinin 02.10.2017 tarihli aktüer bilirkişi raporunda, davalı sigorta şirketince yapılan ödemenin mahsubundan önce davacılar için belirlenen tazminat değerleri üzerinden tespiti gerekmektedir.
Davalı sigorta şirketinin dava açılmadan önce üstelikte yapılan başvuruya rağmen davacı tarafa zararını ödemeyip, dava açıldıktan ancak artırım dilekçesi verilmeden önce yaptığı ödemeler nedeniyle, yargılama sırasında ödediği miktara isabet eden yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumluluğuna karar verilmemesinin kabulü, açıkça HMK’nın 331/1 maddesi ile AAÜT’nin 5/2 maddesine aykırılık oluşturacağı gibi, bu durum TMK’nın 2. Maddesi hilafına uygulamalara da yol açabilecektir.Belirsiz alacak davalarında olağan akışa uygun olan zararın belirlenmesinden sonra talep artırımı yapılması olup, somut olayda da davacılar vekili bu usulü izlemiştir.Bu halde bilirkişi raporunda belirlenen toplam tazminatın, yargılama sırasında ödenen kısmı yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, bakiye tazminat yönünden tahsile karar verilmesi, konusuz kaldığı için esası hakkında karar verilmeyen tazminatın, esası hakkında karar verilen tazminata eklenmesi suretiyle oluşan toplam bedel üzerinden, davacı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Zira, dava konusu tazminat alacakları davadan önce ödenmemiş olan davacıların, dava açmakta haklı olduğu, davanın açılmasına davalı taraf sebep olduğundan, davanın açılmasına sebebiyet veren davalı tarafa yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin yükletilmesi, esası hakkında karar verilmeyen tazminat alacak kısmının, ön inceleme duruşma tutanağının imzalanmasından önceki tarihte yapılan ödemeler nedeniyle konusuz kaldığı da gözetildiğinde; AAÜT’nin 6/1. maddesinin ilk cümlesine göre davacılar lehine vekalet ücretine hükmolunması gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru değildir.
Bu halde, HMK’nın 331/1 maddesi, AAÜT’nin 5/2,6/1 maddeleri ve Dairenin 28.11.2019 tarihli, 2018/1716 Esas – 2019/2012 Karar sayılı kararı birlikte gözetilerek, davacılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istinaf taleplerinin esastan reddine ilişkin sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum.