Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/503 – 2023/661
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/503
KARAR NO : 2023/661
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2020
NUMARASI : 2018/471 Esas 2020/868 Karar
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 12/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/11/2023
İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalılar … ve … … Ltd.Şti vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar, 05.05.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacıların kızı ve kardeşi olan …’in vefat ettiğini, kazaya sebebiyet veren … plakalı araç sürücüsü …’in kusurlu olduğunu ve cezalandırılmasına karar verildiğini, davalı şirketin de işleten olarak Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereğince sorumlu olduğunu, 1993 doğumlu müteveffanın 2010 yılı Lisans Yerleştirme Sınavında Türkiye ikincisi ve Ankara birincisi olarak … Bölümünü burslu olarak kazandığını, kaza tarihinde hazırlık sınıfı öğrencisi olduğunu, müteveffanın vefatı sebebiyle davacılar annesi ve kardeşinin destekten yoksun kaldıklarını, davayı belirsiz olarak açtıklarını, davalı sigorta şirketi tarafından davacı anne için 31.07.2012 tarihinde 9.710,34-TL ödeme yaptığını, mevcut veriler ve poliçe teminat limiti kapsamında çok düşük ödeme yapıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacılar için 1.000,00’er TL olmak üzere 2.000,00-TL maddi tazminatın ve 2.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan davalı sigorta şirketinin poliçe bedeli ile sınırlı olmak üzere müştereken ve müteselsilen tahsiline, kaza sonrası meydana gelen ölüm neticesinde davacı anne … için 50.000,00-TL, davacı kardeşi … için 50.000,00-TL olmak üzere toplam 100.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve ….Şti’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinden feragat etmiştir.
Davalılar … ve …. Ltd.Şti. vekili; davalının öğrenim gördüğü … bahar şenliklerine gittiğini, kavga çıkması sebebiyle oradan ayrılmak istediğinde, isimlerini sonradan öğrendiği … ve … isimli şahısların araçta oturduklarını gördüğünü, adı geçenlerin araçtan inmeyip otomobilin üzerine açmasını ve kendilerine evlerine bırakmasını istediklerini, davalının daha fazla ısrar edemediğini, yolda seyrederken … ve …’in birden ayağa kalkarak dans etmeye başladıklarını, gayri ahlaki hareketler yaptığını, müteveffa …’nin kontrolsüz hareketleri sonucunda araçtan düşerek vefat ettiğini, ceza dosyasında alınan son kusur raporunda asli kusurun müteveffada olduğunun belirtildiğini, ceza dosyasının temyiz aşamasında olduğunu ve sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacıların maddi tazminat taleplerinin açıklanması gerektiğini, olay sırasında müteveffanın alkollü olduğunu, davalının izni olmadan aracına bindiğini ve spor arabanın üzerini açtırdığını, müterafik kusur nedeniyle davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etmelerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, olayda hatır taşımacılığı bulunduğunu, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı sigorta şirketi vekili: yapılan başvuru üzerine alınan aktüer raporuna istinaden davacı … için hesaplanan tazminattan hatır taşıması ve müterafik kusur indirimini düşülerek 31.07.2012 tarihinde 9.710,34-TL ödeme yapıldığını, davacının zararının karşılandığını ve bu sebeple aleyhlerine açılan davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın kusuru ve zararını usulen ispat etmesi gerektiğini, kusur incelemesi yapılmasını, müterafik kusur olup olmadığı hususunun da araştırılması gerektiğini, hatır taşıması sebebi ile de indirim yapılması gerektiğini, manevi tazminattan ötürü sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 05.05.2011 tarihinde davalı … …Ltd.Şti’nin işleteni olup sürücü davalı …’in idaresindeki … plaka araçta davacı …’ın kızı, diğer davacı …’in kardeşi …’in yolcu olarak bulunduğu, araç seyir halinde iken …’in düşerek vefat ettiği, ölümle sonuçlanan olayda normalin üzerinde alkollü olan, araç içinde ayağa kalkan, koordinasyon kapasitesinde azalma meydana gelen, içinde bulunduğu aracın sürücüsünün sağa sola hızlıca şerit değiştirme manevrası sırasında düşmeyi önlemek için gerekli tutunma hareketini yapamayan, araçtan düşerek ölümüyle meydana gelen kazada …’in %50 oranında, yüksek seviyede (108 promil) alkollü olarak araç kullanan, alkole bağlı refleks aktivite hızında düşme, doğru karara verebilme ve muhakeme ile algılamada zayıflık, koordinasyon kapasitesinde azalma meydana gelen, kontrolsüzce sağa ve sola zig zag çizerek şerit değiştirerek en son sağa doğru hızlı ve kontrolsüz manevrası sırasında aracında ayakta bulunan yolcusunun araçtan düşerek ölmesine sebebiyet veren, aracın üzerini kapatmayan, ikazı dinlememeleri üzerine aracını sağa çekmek suretiyle aracını durdurarak olacak olan bu kazayı daha önceden önleme imkanı varken seyrine devam eden sürücü davalı …’in % 50 oranında kusurlu olduğu, davalı sigorta şirketince yapılan ödeme üzerine davacıların maddi tazminat ve destek tazminatı taleplerinden feragat ettikleri, mahkemece Asliye Ceza Mahkemesince alınan Adli Tıp Kurumu kusur raporunu doğrulayan ve itibar edilen 29.06.2015 tarihli kusur raporu, aktüerya raporu, davacı vekilince ibraz edilen sulh-ibraname -feragat belgesi, duruşma beyanı ve tüm dosya içeriğine göre, davacıların maddi tazminata ve destek tazminatına yönelik taleplerinin feragat nedeniyle reddine, davacı anne … ve davacı kardeş … için tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kazanın oluş şekli, kusur oranları, desteğin alkollü araç kullanan sürücünün kullandığı araca binmesi nedeniyle yapılacak müterafik kusur, desteğin para karşılığı araçta seyahat etmemesi nedeniyle yapılacak hatır taşıması indirimleri, olay nedeniyle davacıların çektikleri elem ve ızdırap, desteğin yaşı, eğitim durumu dikkate alındığı gerekçesi ile; davacıların maddi tazminata ve destek tazminatına yönelik taleplerinin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin ayrı ayrı kısmen kabulü ile her bir davacı için ayrı ayrı 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 05.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve … Ltd. Şti’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bakiye talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili ve davalılar … ve … Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvurusunda, olayla ilgili ceza davası sonucunda davalı …’in 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, hiçbir tazminatın giden canı geri getirmeyeceğini, manevi tazminat hakkındaki hükmün hak ve nesafet kurullarına uygun olması gerektiğini, on yıllık dava sürecinde davacıların yıprandığını, hükmedilen manevi tazminat tutarlarının yeterli olmadığını ve artırılması gerektiğini, dava dilekçesindeki talep gibi davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
Davalı … ve … Ltd.Şti vekili istinaf başvurusunda, mahkemenin davalının alkole bağlı refleks aktivite hızında düşme, doğru karar verebilme ve algılamada güçlük yaşadığı ve kontrolsüzce sağa ve sola manevrası sonucu müteveffanın ölümüne sebebiyet verdiği yöündeki kanaatin hatalı olduğunu, olayın müteveffanın alkolün etkisi altında sergilemiş olduğu kontrolsüz hareketler sonucunda gerçekleştiğinin açık olduğunu, eksik inceleme sonucunda karar verildiğini, davalının yaptığı hiçbir manevra ve müteveffanın araçtan düşerek ölümü arasında somut illiyet bağının kurulmasının mümkün olmadığını, davalının olayı önleme imkânı bulunmadığının açık olduğunu, olayın gerçekleştiği sırada araçta bulunan …’in ifadesinde açıkça davalı sürücünün dikkatini dağıtacak kontrolsüz davranışlar gerçekleştirdiklerini ve aracın üzerini müteveffa ile birlikte açtıklarını belirttiğini, itirazları dikkate alınmadan kendi içinde çelişkileri barındıran hatalı olarak tanzim edilen bilirkişi raporu doğrultusunda manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verildiğini, davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu, müterafik kusur ve hatır taşıması sebebiyle indirim yapıldığı belirtilmiş olsa da gerekçeli kararda yapılan indirime ilişkin açıklama bulunmadığını ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak dosya içindeki bilgi ve belgeler, Mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, 05.05.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı …’in sürücüsü, davalı … …Ltd.Şti’nin işleteni olduğu ve davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araçta yolcu olarak bulunan …’in vefat ettiği, annesi ve kardeşi olan davacılar tarafından maddi tazminat, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemiyle açılan eldeki davada, maddi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinden yargılama sırasında feragat edilmesi nedeniyle bu taleplere yönelik davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, mahkemece davadaki manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hükme karşı davacılar vekili ile davalılar … ve … Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere 6098 TBK’nın 56. maddesinde “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verir.Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmüne, aynı Kanun’un 51.maddesinde “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 tarihli ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olay yukarıda açıklanan Kanun hükümleri ve ilkeler doğrultusunda değerlendirildiğinde, 05.05.2011 tarihinde davalı … Ltd. Şti.’nin işleteni, davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken araç içinde yolcu olarak bulunan davacı …’nın kızı, davacı …’in kardeşi olan …’in vefat ettiği, Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/518 Esas, 2012/1056 Karar sayılı kararı ile davalı sürücünün bilinçli taksir altında müteveffa …’in ölümüne sebebiyet vermek suçundan cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05/06/2104 tarihli ve 2013/16074 Esas, 2014/13941 Karar sayılı ilamıyla; olaydan 3 saat 15 dakika sonra alınan kan numunesi üzerinde yapılan incelemede 74 promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın, idaresindeki iki kişilik üstü açık spor otomobili ile bölünmüş, tek yönlü, 3 şeritli yolda gece vakti seyrederken alkollü olan tanık İlayda’nın koltuk başına ayakları koltuk oturma yerinde, alkollü olan ölenin de yüzü tanığa dönük, dizleri de koltuk oturma yerinde olacak şekilde oturdukları ve birbirleriyle şakalaştıkları sırada, kontrolsüz bir şekilde sola ani manevra ile direksiyonu kırdığı sırada ölenin araçtan savrularak düştüğü olayda, sanık ve ölenin eşit kusurlu olduğu ve bilinçli taksir koşullarının oluştuğunun kabulünde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle onandığı ve kararın kesinleştiği, yargılama sırasında alınan 29.05.2015 tarihli kusur raporunda davalı sürücü … ile müteveffa yolcu …’in kazanın oluşumunda %50 eş değer kusurlu olduklarının belirlendiği, raporun kaza tespit tutanağı, ceza dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 20.09.2011 tarihli raporu, 17.01.2012 tarihli bilirkişi heyeti raporu, ceza dosyası içeriği, kazanın meydana geliş şekli ve toplanan delillere uygun, gerekçeli ve denetime elverişli olup hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, müteveffanın ve davalı sürücünün kusur durumları, müteveffa …’in müterafik kusuru, somut olayda hatır taşıması koşullarının mevcut olduğu, trafik kazası nedeniyle davacı …’nın kızı, davacı …’in kardeşini …’in vefat etmesi, olayın meydana geliş şeklinin davacılar üzerindeki etkisi, tarafların sosyal ve ekonomik durumu ile kaza tarihindeki (2011) paranın alım gücü nazara alındığında davacılar için belirlenen manevi tazminatın uygun takdir edildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda davacılar vekili ile davalılar … ve … Ltd. Şti. vekilinin açıklanan nedenlerle yerinde görülmeyen istinaf başvurularının aynı Kanun’un 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacılar vekili ile davalılar … ve … Ltd.Şti vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar vekilinin istinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 269,85-TL istinaf harcından peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar … ve …. Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 4.098,60 -TL istinaf harcından peşin alınan (59,30-TL +59,30-TL+906,05-TL+906,05-TL) toplam 1.930,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.167,90-TL harcın davalılar … ve …. Ltd.Şti’den alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca ilgilisine iadesine,
6-6100 sayılı HMK’nın 359/3. maddesi uyarınca karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 12.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.