Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/502 E. 2021/476 K. 12.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/502
KARAR NO : 2021/476

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/01/2021
NUMARASI :

Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 12/03/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 30/03/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/06/2009 tarihinde davacının yolcu olarak bulunduğu aracın karıştığı trafik kazası sonucu davacının kısmi şekilde iş göremez hale geldiğini, kazaya karışan aracın davalı … şirketine ZMMS ile sigortalı olduğunu, Mahkemenin Esas sayılı dosyasında daimi maluliyet alacağı talebiyle ikame edilen davada alınan bilirkişi raporunda 9.359,96 TL geçici iş göremezlik tazminatı alacağının tespit edildiğini belirterek, şimdilik 9.359,96 TL geçici iş göremezlik tazminatının avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının Mahkemenin Esas sayılı dosyasında davalı aleyhine açtığı davanın tarafları ve konusunun aynı olduğunu ve derdest olduğunu, poliçe limiti kapsamında davalının davacıya ödeme yaptığını, bakiye teminat tutarı kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, davacının 18/06/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik tazminatının ZMMS kapsamında davalı şirketten tahsili talebine ilişkin olduğu, aynı kazaya ilişkin olarak davacı tarafça açılan mahkemenin esas sayılı dava dosyası ile birleşen esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda; davacının asıl davada davacının daimi maluliyeti nedeniyle tazminat talep ettiği, birleştirilmesine karar verilen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin E. sayılı dosyasında ise davacının geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi giderinin istendiği, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda olay tarihinde 12 yaşında olan davacının %38 oranında maluliyetinin bulunduğu ve 18 ayda iyileşeceği, aktüer bilirkişiden alınan raporda ise davacının 18 ay geçici iş göremezliği süresince 9.350,26 TL, sürekli iş göremezlik tazminatının ise 225.729,92 TL olduğu belirlenmiş, sigorta şirketi tarafından dava açılmadan önce ödenen 12.613,80 TL’nin güncellenmesi ile yapılan hesaplamaya göre 17.985,21 TL’nin mahsubu ile davacı zararının 217,094,97 TL olduğu, poliçe limitinden 132.014,79 TL kaldığının belirtildiği, davacının bakıcı giderine ilişkin olarak alınan raporda ise davacının 3 ay bakıcıya ihtiyacı olduğu, 3.499,00 TL bakıcı giderinin olacağının belirlendiği, davacı tarafından verilen 1. ıslah dilekçesi ile dava değerinin 132.014,79 TL olarak ıslah edildiği, 2. ıslah dilekçesi ile birleştirilen dava dosyası için dava değerini 3.499,00 TL olarak ıslah ettiği, mahkemece asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise KTK.nın 111. Maddesi gereğince davalı tarafından yapılan ödeme tarihinden itibaren 2 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesi ile reddine karar verildiği, davacı vekilinin karara karşı istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22.Hukuk Dairesi tarafından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, davacı tarafın temyiz isteminin miktar yönünden kararın kesin olması nedeniyle reddine karar verildiği,bu sırada davacı tarafça 05.06.2017 tarihli eldeki dava açılarak(e.) geçici iş göremezlik tazminatı istendiği, mahkemece derdestlik nedeniyle davanın reddedildiği, kararın davacı vekilince istinaf edilmesi nedeniyle Ankara BAM 26.HD’nin…………ılı kararı ile “……Esas sayılı dosyanın halen Yargıtay incelemesinde olup, henüz kesinleşmediği, 6100 sayılı HMK’nın 114/ı bendi gereğince aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olması, yani derdestlik durumunun dava şartı olduğu, bu konuda karar verebilmek için aynı davanın ikinci kez açılmış olması, birinci davanın görülmekte (derdest) olması, birinci dava ile ikinci davanın konu ve taraflarının aynı olması koşullarının bir arada gerçekleşmesinin zorunlu olduğu,Davacı vekili dava dilekçesi, açıklama dilekçesi ve istinaf aşamasında, bu davanın Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin. E. sayılı dosyası ile ıslah edilemeyen miktara ilişkin olarak açılan ek dava olduğunu iddia ettiğinden, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile davacının yaralanması nedeniyle maluliyetinin bulunduğu belirtilerek daimi maluliyet nedeniyle tazminat talep edildiği, birleştirilmesine karar verilen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi ….. E. sayılı dosyasında ise geçici işgöremezlik, tedavi gideri istendiği, bilirkişi raporu ile belirlenen miktar üzerinden daimi maluliyet ve bakıcı giderinin ıslah edildiğinin anlaşılmasına göre mahkemece Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin. E. sayılı dosyasının sonucu beklenerek davanın ek dava niteliğinde olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden” bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği. esas numarası ile yargılamaya devam edildiği, . esas sayılı dosyasının Yargıtay temyiz incelemesinde bulunduğu anlaşılarak kesinleşmesinin beklenildiği, Yargıtay 17 HD Başkanlığı tarafından verilen 07/10/2020 tarihli… esas.karar sayılı ilam ile Ankara BAM 22. HD Başkanlığı tarafından verilen kararın kesin olduğundan bahisle temyiz isteminin reddedildiği, bu suretle mahkemenin …esas sayılı dosyasında verilen kararın kesinleştiği, böylelikle mahkemenin birleşen dava yönünden vermiş olduğu ret kararının 18/04/2019 istinaf kararı tarihi itibariyle kesinleşmiş olduğu,davacı vekilinin . esas sayılı davasında, ZMMS kapsamında davalı sigortadan 10,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile tedavi gideri alacağı isteminde bulunduğu, talebini . esas sayılı asıl davadaki bilirkişi raporları kapsamına dayandırdığı, talep sonucunda belirsiz alacak olarak ZMMS kapsamında geçici iş göremezlik tazminatı ile tedavi gideri olmak üzere toplam 10,00 TL (şimdilik kaydıyla) maddi tazminat talep ettiği, mahkemeye açılan 05/06/2017 tarihli işbu dava kapsamında da davacı vekilinin 9.350,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı talep ettiği, her iki dava dilekçesinin incelenmesinde, tanzim ediliş tarzları ve talep sonuçları dikkate alındığında, davacının kesinleşen 2015/585 esas sayılı dava kapsamında tedavi gideri alacağı, 05/06/2017 tarihli işbu dava kapsamında ise geçici iş göremezlik tazminatı isteminde bulunduğu, işbu davanın ek dava olarak açıldığı kanaatine varıldığı, kesinleşen .esas sayılı dosyaya sunulan 26/11/2010 tarihli ibraname, feragatname ve makbuz başlıklı belgede, davacının da aralarında yer aldığı tarafların 25/11/2010 tarihli mutabakat uyarınca “iş göremezlik, maluliyet tazminatı, tedavi masrafı ve bunlara isabet eden faizi ve ferileri” yönünden anlaşma sağladıkları ve ödenen miktarı aldıkları,Taraflar arasında imzalanan 25/11/2010 tarihli “mutabakatname” ile 26/11/2010 tarihli “ibraname, feragatname ve makbuz” başlıklı belge kapsamında davacıya iş göremezlik, maluliyet tazminatı, tedavi masrafı ve buna isabet eden faizi ve ferilerine karşılık olmak üzere toplam 13.336,20 TL ödendiğinin yazılı olduğu, bu belge kapsamında davacının açıkça iş göremezlik tazminatı ödemesi aldığı, 2918 sayılı KTK’nın 111.maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içerisinde iptal edilebileceği, Yasa’da belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup mahkemece resen dikkate alınması gerektiği somut olayda olay nedeni ile davalı … tarafından davacıya poliçe kapsamında 01/12/2010 tarihinde ödeme yapıldığı ve taraflar arasında yukarıda belirtilen 25/11/2010 tarihli mutabakatname ile 26/11/2010 tarihli ibraname, feragatname ve makbuzun imzalandığı, eldeki geçici iş göremezlik istemli davanın dava tarihi olan 05/06/2017 tarihi itibariyle, 2918 sayılı KTK’nın 111.maddesinde düzenlenen 2 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, söz konusu belgelerin geçici iş göremezlik zararını açıkça kapsadığı, bu nedenle davanın reddi gerektiği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararda İbranın 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde iptalinin istenmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, söz konusu gerekçenin maddi gerçeğe ve meri mevzuata aykırı olduğunu,Ankara 9 ATM .e sayılı dosyasında gerek dava dilekçesinde gerekse aşamalarda ibranın iptalini istediklerini, 2918s. KTK 111 madde gereği ibranın iptalini istemenin şekle tabi olmadığını, ibranamenin makbuz niteliğine büründüğünü, gerekçenin dayanaksız olduğunu, ibranın iptalini 2 yıllık hak düşürücü süre içerinde istediklerinin mahkeme kayıtlarında sabit olduğunu, dava açıldığı anda davacının iyileşme süresinin belirlenmediğini, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 09.07.2014 tarihli raporu ile 18 ay iyileşme süresi olduğunun tespit edildiğini, davaya konu olayda davacının geçici işgöremez olduğunun 2014 yılında alınan Adli Tıp raporu ile sabit hale geldiğini, bu nedenle hak düşürücü sürenin 09.07.2014 tarihinden önce zaten işleyemeyeceğini, gerekçede sigorta şirketi tarafından davacıdan alınan 26.11.2010 tarihinde ibranamede geçici işgöremezlik zararı ve tedavi giderinin de ödendiği yazdığından bahisle dava reddedilmiş ise de, 26.11.2010 tarihinde davacının geçici işgöremez kaldığı dahi belli olmadığından, ödemenin buna ilişkin olduğunun kabulünün doğru olmadığını, uygulamada sigorta şirketlerinin mağdurlara format ibranameler imzalatarak cüzi miktarlarda ödeme yaparak sorumluluktan kurtulma cihetine gittiğini,davaya konu olayın da söz konusu durumu doğruladığını,davacının geçici işgöremezlik mağduriyeti ile bakıcıya muhtaç olup olmadığı belirsiz iken ibraname alınmasının yasaya aykırı olduğunu, Ankara 9 ATM . E.,.K. sayılı dosyada birleşen dosya alacağı için mahkemenin geçici işgöremezlik ve tedavi gideri alacağı ile ilgili 25.11.2010 tarihinde imzalanan ibraname ile dava tarihi arasında 2 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden birleşen dava yönünden red kararı verdiğini, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22 HD . E., . K. Sayılı kararı ile Yerel Mahkemenin kararı doğrultusunda herhangi bir açıklama yapılmadan istinaf talebini esastan reddettiğini, red kararının yasaya aykırı olduğunu, temyiz neticesinde Yargıtay 17. HD .5e.k sayılı kararı ile karar miktar yönünden kesin olduğundan geri çevrildiğini, diğer bir deyişle temyiz sınırının altında olduğundan esasın incelenmediğini, ibranın iptali için öngörülen süreyi geçirmediklerini, 2 yıllık hak düşürücü süre içinde Ankara 9 ATm.e sayılı dosyada ibranın iptalini istediklerini, Yasanın ibranın iptalinin 1 kere talep edilmesini yeterli gördüğünü, İbranın iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesi şart olmayıp, dava sırasında bu hususun ileri sürülebileceğini veya 2 yıl içinde bu konudaki açıklamanın yeterli olduğunu, Ankara 9. ATM.e sayılı dosyada dava dilekçesi dikkatlice incelenirse davalı yanın ibraname imzalattığı fakat ibranameyi kabul etmediklerini açıkça belirttiklerinin görüleceğini, Hatta yasaya göre açıkça ifade etmek gerekmediği gibi dava açmanın dahi ibranamenin iptali olarak kabul edildiğini, Ankara 9 ATM ….e sayılı dosyasında dava açtıkları tarihte 2 yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığını, İbranamenin iptali iradesini açık ve net şekilde bahsi geçen dosya ile ortaya koyarak hak düşürücü sürenin kesilmesini sağladıklarını, Dolayısıyla Mahkemenin ibranamenin itiraz süresinin geçtiği gerekçesinin doğru olmadığını,sigorta şirketlerinden alınan zarar bedeli ile ilgili olarak, ödemeyi kabul edene matbu ibraname imzalatıldığını, Sigortacıya verilen ibranamenin yalnızca sigortanın ödeme yükümlülüğü olan miktar bakımından sigortacıyı akladığını, zararın fazla olması durumunda zarar vereni aklamadığını, ancak, sigortanın zarar görene ödediği miktarda, diğer sorumluların zarar görene olan tazminat borçlarında azalma olacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, yaralanmalı trafik kazasından kaynaklanan cismani (geçici iş göremezlik tazminatı) tazminat istemine ilişkindir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK,nın 54. maddesinde özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun mal varlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zarar türlerinin; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı …’ın yaralandığı belirtilerek geçici iş gücü kaybına ilişkin maddi tazminat isteminde bulunulması, davacının kaza tarihinde 18 yaşından küçük (12 yaşında) olup, aynı olayla ilgili olarak mahkemenin …… Esas-2..Karar sayılı (birleşen .E.-.K.sayılı) dosyasında İstanbul ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda davacının yaralanması nedeniyle %38 oranında sürekli maluliyet tayin edilmesi ve iyileşme süresinin 18 ay olarak tespit edilmesi, yine aynı dava dosyasında hesap bilirkişisi tarafından davacı yönünden kaza tarihinden itibaren 18 ay için 9.350,26 TL geçici iş göremezlik tazminatı (ve 3.499,00 TL tedavi gideri) hesaplanmış olması, asıl davada sürekli iş göremezlik tazminatı talep edildiğinden, davacı tarafça söz konusu dosya ile birleşen 2015/585 E. sayılı dava dosyasında bakıcı-tedavi gideri ile birlikte geçici iş göremezlik tazminatı (6,00 TL geçici iş göremezlik, 4,00 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 10,00 TL) talep edilmesi, ancak davacı vekilince verilen 28.11.2016 tarihli bedel artırım dilekçesinde sanki birleşen dosyada dava dilekçesinde sadece bakıcı gideri talep edilmiş gibi talebin bu zarar yönünden 3.489,00 TL daha artırılması, mahkemece 06.07.2017 tarihli, 2012/327-2017/554 sayılı karar ile asıl davanın kabulüne, birleşen davanın KTK’nın 111. maddesi gereğince reddine karar verilmesi, davacı vekilinin istinaf talebinin Ankara BAM 22. HD’nin 18.04.2019 tarihli, ……….-…..sayılı kararı ile esastan reddine karar verilmiş olması, davacı vekilinin temyiz talebinin de Yargıtay 17. HD’nin 07.10.2020 tarihl………-…. sayılı ilamı ile HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca temyiz dilekçesinin miktar yönünden kesin olması nedeniyle reddine karar verilmek suretiyle hükmün kesinleşmesi, iş bu dava dilekçesinde davacı tarafça kısmi dava açılarak şimdilik 9.350,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı talep edilmiş ve mahkemece KTK’nın 111. Maddesi gereğince davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı kaza tarihinde 12 yaşında olup kaza tarihindeki yaşı itibariyle kazanç getiren herhangi bir işte çalışması söz konusu olamayacağından yerel mahkeme kararı sonuç itibariyle hukuka uygun bulunduğundan (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) davacı vekilinin bu hususa ilişkin ve yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvuru ve istinaf karar harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği ve kesinleştirme işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

.
Başkan …

.
Üye …

.
Üye …

.
Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.