Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/495 E. 2023/580 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/495 – 2023/580
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/495
KARAR NO : 2023/580

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2020
NUMARASI : 2017/527 Esas 2020/695 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 28/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı esas ve birleşen davanın davalısı … Sigorta AŞ vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Esas davada davacı vekili; 05.03.2016 tarihinde davacı …’un sevk ve idaresindeki …’ın yolcu olarak bulunduğu … plakalı araçla davalılardan …’ın sevk ve idaresindeki … Sigorta AŞ’ye zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen kazada davacıların yaralandığını ve malul kaldığını, davalının asli ve tam kusurlu olduğunun ceza dosyası ile belirlendiğini, Ankara Numune Hastanesinin raporuna göre davacı …’ın %5 oranında malul kaldığı belirlenmiş ise de maluliyet oranları düşük olduğundan ATK’dan rapor alınmasını, dava öncesi davalı şirkete başvuru üzerine 09.08.2017 tarihinde davacı …’a 13.846,16 TL ödenmiş ise de ödeminin yetersiz olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 100,00‘er TL sürekli iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen; davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 11.02.2020 tarihli dilekçesi ile davacı … yönünden sürekli iş göremezlik tazminatını 296,183,68 TL’ye (davalı sigorta şirketi 279,112,86 TL ile sınırlı olarak ) yükseltmiştir.
Davalı … vekili, davalının kusursuz olduğunu, ceza mahkemesince davalı hakkında HAGB verildiğini, kazaya su birikintisinin neden olduğunu, kusur ve maluliyet yönünden ATK’dan rapor alınmasını, maddi tazminattan davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, manevi tazminatların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Sigorta AŞ vekili, kazaya karışan … plakalı aracın 28.04.2015-28.04.2016 tarihleri arasında 310.000,00 TL limitle davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı olup davalı şirketin sorumluluğunun gerçek zarar, sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dava öncesi başvuru üzerine 09.08.2017 tarihinde davacılardan …’a 91.876,24 TL, …’a 13.848,16 TL ödeme yapıldığından sorumluluklarının kalmadığını, aksi halde kusur oranlarının ve davacıların maluliyet oranlarının tespiti amacıyla ATK’dan, varsa bakiye zarar için TRH 2010 ve 1,8 teknik faize göre aktüer bilirkişiden rapor alınmasını, emniyet kemeri takılı olmayan davacıların müterafik kusurlu olduğunu, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderlerine ilişkin taleplerin teminat dışı olduğunu, dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen dava dosyasında davacı vekili, 05.03.2016 tarihinde davacı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araçla davalılardan …’ın sevk ve idaresindeki … Sigorta AŞ’ye zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığını ve malul kaldığını, davalının asli ve tam kusurlu olduğunun ceza dosyası ile belirlendiğini, 29.05.2019 tarihinde davalı sigorta şirketine başvurmalarına rağmen taleplerinin 10.06.2019 tarihinde reddedildiğini belirterek HMK’nun 107 maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 2.500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 2.500 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; 11.02.2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile geçici işgöremezlik talebinin 12.097,98 TL’ye bakıcı giderini 4.941,00 TL‘ye yükselterek sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden, diğer davalı yönünden kaza tarihinden yasal faiz uygulanmasını istemiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili, dava öncesi usulüne uygun başvuru yapılmadığından davanın usulden reddini, kazaya karışan … plakalı aracın 28.04.2015-28.04.2016 tarihleri arasında 310.000,00 TL limitle davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı olup davalı şirketin sorumluluğunun gerçek zarar, sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur oranlarının ve davacının maluliyet oranının tespiti amacıyla ATK’dan, zarar için TRH 2010 ve 1,8 teknik faize göre aktüer bilirkişiden rapor alınmasını, emniyet kemeri takılı olmayan davacının müterafik kusurlu olduğunu, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderlerine ilişkin taleplerin teminat dışı olduğunu, dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … savunma yapmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın trafik kazası nedeniyle oluşan sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve manevi tazminat talebi istemlerine ilişkin olduğu, ana davada, davacılardan …’ın açmış olduğu dava yönünden, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından dosyanın tefrikine karar verildiği, dava konusu trafik kazasının 05.03.2016 tarihinde saat 16:10 civarında davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki davalı … Sigorta AŞ’ye zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın Sincan istikametinden Çiçektepe istikametine seyir halinde iken yağmurlu ve ıslak zeminde hafif sağa virajlı yol bölümüne kontrolsüzce girdiği ve aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek gidişe göre yolun sağ tarafından banket dışında bulunan toprak kısma girip aracı toparlamaya çalışırken karşı şeride geçtiği ve kendi aracının ön sol kısmından karşı şeritten gelmekte olan …’un kullandığı … plakalı aracın ön sol kısmından çarpması sonucu meydana geldiği, kazada davacı …’un yaralandığı, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının 02.04.2019 tarihli raporuna göre; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre trafik kazasına bağlı çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %46,2 olduğu, iyileşme süresinin 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, 3 (üç) ay bakıcıya ihtiyacı bulunduğunun belirlendiği, sürücü …’ın ıslak zeminde olay yeri virajlı yol bölümüne yüksek seyir hızı ile girişle aracının kontrolünü kaybederek karşıdan gelen trafiğin kullandığı yol ve şeride girerek, karşıdan gelen … plakalı araçla kafa kafaya çarpıştığı kazanın oluşumunda, 2918 sayılı KTK.nun Madde 47/c- 52/a,b, 84/g maddelerindeki kural ihlallerini işlemekle %100 oranında kusurlu olduğu, davacının kusursuz olduğu belirtilmiş olmakla mahkemece de bu kusur oranlarına itibar edildiği, denetime elverişli, gerekçeli ve hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporuna göre; kazaya karışan … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde; 28.04.2015-28.04.2016 vadeli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, tedavi giderleri açısından ve sakatlanma halinde şahıs başına azami teminat limitinin ayrı ayrı 290.000,00-TL. olarak düzenlendiği, ancak, kaza tarihi itibarıyla, Hazine Müsteşarlığınca belirlenen, 27.11.2013 tarih ve 28834 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan tarifede tedavi giderleri açısından ve sakatlanma halinde şahıs başına azami teminat limitinin ayrı ayrı 310.000,00 TL olarak belirlendiği, davalı sigorta şirketinin, asıl dava yönünden: 09.08.2017 kısmi/eksik ödeme tarihi, birleşen dava yönünden: 10.06.2019 red tarihi itibarıyla temerrüdünün oluştuğu, davacı …’un, trafik kazası sonucu uğradığı geçici/ sürekli iş göremezlik zararı yönünden; ödeme tarihindeki verilere göre yanılan hesaplamada, davacının geçici / sürekli iş göremezlik zararının davalı sigorta şirketince yapılan ödeme ile karşılanmadığı, ancak rapor tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamada geçici iş göremezlik nedeni ile oluşan maddi zararının 12.097,98 TL, sürekli iş göremezlik nedeni ile oluşan maddi zararının ise, 313.074,26 TL olduğu tespit edilmekle birlikte, davalı sigorta şirketince yapılan ödemenin, davacı açısından hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminatı tutarından tenzil edilmesiyle bakiye; 296.183,68 TL karşılanmayan maddi zararının bulunduğu, bakıcı gideri nedeni ile oluşan maddi zararının 4.941,00 TL olduğunun bildirildiği gerekçesi ile; davacı …’un açtığı asıl ve birleşen dosyada maddi tazminat davasının kabulüne, 296.183,68 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 12.097,98 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 4.941,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 313.222,66 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, hüküm altına alınan miktara davalı … yönünden olay tarihi olan 05/03/2016 tarihinden itibaren, davalı … Sigorta AŞ yönünden asıl davada sorumlu olduğu 279.112,86 TL yönünden temerrüt tarihi olan 09.08.2017 tarihinden, birleşen davada sorumlu olduğu 17.038,98 TL yönünden temerrüt tarihi olan 10/06/2019 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, (davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun teminat limiti ile sınırlı tutulmasına, davalı sigorta şirketinin ödemesi düşüldükten sonra 296.151,84 TL’den sorumlu tutulmasına), asıl davada davacının manevi tazminat davasının kabulüne, davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı esas ve birleşen davanın davalısı … Sigorta AŞ vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Esas ve Birleşen davanın davalısı … Sigorta AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının maluliyet oranının hatalı hesaplandığını, hükme esas Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi ATK‘nın 02.04.2019 tarihli raporunda “ 11.10.2008 tarih ve 27021 Saylı Resmi Gazetede yayınlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre maluliyet oranının %46.2 olarak bulunduğu, iyileşme süresinin 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, 3(üç) ay bakıcıya ihtiyacı bulunduğu görüş ve kanaatine ulaşıldığı belirtilmiş ise de davacı yanın işbu davaya konu kaza sebebiyle gerek hastane gerekse hastane dışında yaralarının iyileşmesinin ve olağan yaşamına dönebilmesi için ihtiyaç duyduğu sürenin 9 ay olduğu ve kalıcı maluliyet oranının %46.2 olduğunu gösterir raporun hatalı olduğunu, davacının maluliyeti tam olarak tespit edilebilir hale gelmeden yerel mahkemece davacı yanın %46,2 malul olduğunun kabulü ile tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olacağını, davacının sağlık raporları ve tedavi evrakları incelendiğinde görüleceği üzere, davacının %46,2 oranında sürekli iş göremez derecede maluliyetinin olmadığının anlaşılacağını, işbu rapor ile davacının tedaviyi gerektirir bir durumunun olmadığı, davaya konu trafik kazası üzerinden geçen zaman da göz önünde bulundurularak yeni bir maluliyet oranı tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne gönderilmesinin zaruret haline geldiğini, meydana gelen trafik kazasına bakıldığında maluliyet oranı ile kaza arasında uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığının da araştırılması gerekmekte olup işbu raporun kabul edilemez nitelikte olduğunu, dilekçe ekinde de mahkemenin takdirine sunmuş oldukları davalı sigorta şirketi tarafından davacı … adına düzenlenmiş olan Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı raporunun, bağımsız medikal firma olan … AŞ’ce kontrol edildiğini, … yaptığı inceleme neticesinde davacının geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması adına “…’un 05.03.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre %25,2 iş göremezlik oranına neden olacağı tespit edilmiştir.” şeklinde görüş beyan edildiğini, görüldüğü üzere Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından 02.04.2019 tarihinde düzenlenen maluliyet raporu ile dilekçe ekindeki 18.04.2019 tarihli … Firması tarafından düzenlenen rapor arasında fahiş bir çelişki bulunduğunu, anılan nedenlerle davaya konu trafik kazası üzerinden geçen zaman da göz önünde bulundurularak yeni bir maluliyet oranı tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne gönderilmesinin zaruret haline geldiğini, tüm bu hususlarla birlikte meydana gelen trafik kazasına bakıldığında maluliyet oranı ile kaza arasında uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığının da araştırılması gerektiğini,
Davacının geçici iş göremezlik tazminatı bedelinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gerektiğini (emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/17191 E. 018/8962 K. 11.10.2018 Tarihli kararı), dosya münderecatında bulunan Ankara Numune Hastanesinin 07.06.2017 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporunda davacının %5 engelli olduğu tespit edilmiş olup Hacettepe Üniversitesi raporu ile tespit edilen %46,2 maluliyet oranı arasında fahiş derecede farklılık bulunduğunu, mahkemece bu çelişkili durumun ortadan kaldırılması için dosyada Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan uzlaştırıcı rapor alınması gerekirken itirazlarının reddinin yasaya aykırı olduğunu (emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2016/13765 K. 2017/6682T. 12.6.2017kararı )davalı şirketin kişi başı teminat limiti üzerinden hüküm kurulmuş olup, şirketin tek teminat limiti bulunduğunu, şirketin tedavi giderleri, geçici iş göremezlik tazminat ve geçici dönemdeki bakıcı giderleri için ayrıca bir teminatı olmayıp tek teminat limiti bulunduğunu, sunulan poliçeden de anlaşılacağı üzere, kişi başı ölüm ve sakatlık hali için 310.000,00 TL teminat limiti ile sorumlu olacakken, tedavi giderleri için ayrıca bir teminat sunulmadığını, tedavi gideri niteliğinde olan geçici iş göremezlik zararının, bakıcı giderinin ve tedavi giderinin şirkete yüklenemeyeceğini, söz konusu tutarların teminat kapsamında bulunmadığını ve teminat limitinin aşıldığını, söz konusu tutarlardan SGK’nın sorumlu olduğunu (emsal 13.10.2010 tarih 2010/10-500-490 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı), davacının yaşam boyu bakıma muhtaç olmadığını, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için bakıcı iş göremezlik tazminatı adına davalı şirketin sorumluluğuna gidileceği varsayılsa dahi davacı yaşam boyu bakıma muhtaç olmayıp geçici iş göremezlik sürecindeki bakıcı tazminatından davalı şirketin sorumluluğunun ancak sakatlık teminatı üzerinden tek teminat üzerinden değerlendirileceğini, gerekçeli kararın dayanaksız ve eksik inceleme ürünü olduğunu, Anayasa’nın 138 ve 141. Maddeleri ile HMK.’un 297. Maddesine aykırı olduğunu, Mahkemece davanın kabulünün gerekçesinin hiçbir bir şekilde açıklanmadığını, içeriği dahi yazılmayan bilirkişi kurulunun raporuna atıf ile yetinildiğini, bilirkişi raporuna atıf kararın gerekçeli olduğunu göstermediğini mahkemenin kararının T.C. Anayasası’ nın 141 ve HMK. nun 297. maddesinin amaçladığı anlamda gerekçe taşımadığını, gerekçesiz karar yazılmasının, adil yargılanma hakkının ihlali olup, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddedilmesi gerekirken yerel mahkeme tarafından kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Esas ve birleşen davanın davalısı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Esas dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli işgöremezlik tazminatı ve manevi tazminat; birleşen dava geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri istemine ilişkindir.
Esas davada davacı vekili, 05.03.2016 tarihinde davacı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araçla davalılardan …’ın sevk ve idaresindeki … Sigorta AŞ’ne zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını ve malul kaldığını, davalının asli ve tam kusurlu olduğunu, dava öncesi davalı şirkete başvuru üzerine 09.08.2017 tarihinde davacı …’a 13. 846,16 TL ödenmiş ise de ödeminin yetersiz olduğunu belirterek sürekli iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen; 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davalı …’dan tahsilini; birleşen dava ile de aynı kaza nedeniyle davacı için geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı giderinin kaza tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; mahkemece esas ve birleşen davada davalı sürücünün asli ve tam kusurlu olduğu, davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranının %46,2, tıbbi iyileşme süresinin 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince 3 (üç) ay bakıcıya ihtiyacı bulunduğu gerekçesiyle esas ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı Sigorta Şirketi vekili, maluliyet raporu ve oranı,geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri, teminat limitinin aşılmış olması, kararın gerekçesiz ve HMKnun 297 maddesine aykırı olduğuna yönelik istinaf sebepleri ileri sürmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde, mahkeme kararların tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini, hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını, gerekçeli kararın yazıldığı tarihi içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
6100 Sayılı HMK’nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Ayrıca, HMK’nun 166. maddesi uyarınca, birleştirilen dava dosyaları birbirlerinden bağımsız ayrı bir dava olup, birleştirilen her dava hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması, harç ve diğer yargılama giderlerinin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir.Yukarıda belirtilen ilkeler gözardı edilerek, asıl ve birleştirilen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması doğru değildir.
Kabul şekline göre; Yaralanmaya bağlı cismani zarar nedeniyle sürekli ve geçici iş göremezlik, bakıcı gideri tazminatı istemlerinde; maddi tazminatın tespiti için maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda, davacının davalı sigorta şirketine başvuru sırasında sunduğu Ankara Numune Hastanesine ait 07.06.2017 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporunda davacının engel oranının %5 olarak belirlendiği, mahkemece eldeki davada davacının maluliyetine ilişkin Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınan 02.04.2019 tarihli raporda … doğumlu …’un dosyasının incelenmesi, yapılan muayene ve değerlendirmesi sonucunda; 05.03.2016 tarihinde gerçekleşen trafik kazasına bağlı hastada meydana gelen yaralanmaları dikkate alınarak; 11.10.2008 tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre mevcut bulgular değerlendirildiğinde, kişide tespit edilen “pelvis kemiklerinin ürolojik ve nörolojik komplikasyonlarla birlikte olan kırıkları” Yönetmelik A cetveli XIL Liste 3. maddesi kapsamında değerlendirildiğinde GR 1…….. XII (3………..50) A %54 olduğu ancak kliniğe göre 2/3 oranlandığında %36 olduğu, kişide tespit edilen vertebra kırıklarına bağlı “bel bölgesinde indirekt muskulus kuadratus kesilmesine bağlı bir veya bir kaç omur prosesüs spinozus, prosesüs transversus kırıkları” yönetmelik A cetveli X Liste 1/C maddesi kapsamında değerlendirildiğinde; Gr 1……….X (1/C………………..10)A %14 olduğu, Balthazard formülü ile hesaplandığında %45 olduğu,kaza tarihi yaşına (43) göre (E cetveli) %46.2 olarak bulunduğu, 05/03/2016 tarihli trafik kazasına bağlı çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %46.2 (yüzdekırkaltınoktaiki) olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresinde 3 (üç) ay bakıcıya ihtiyacı olduğunun belirlendiği; davalı sigorta şirketi tarafından anılan rapora itiraz üzerine sunulan bağımsız medikal firma olan … AŞ tarafından hazırlanan raporda …’un 05.03.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre %25,2 iş göremezlik oranına neden olacağı tespit edilmiş olup mahkemece Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınan 02.04.2019 tarihli rapor gereğince 17.01.2020 tarihli aktüer bilirkişi raporunda davacının PMF 1931 Yaşam tablosuna göre asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama sonucu bakiye 296.183,68 TL sürekli iş göremezlik, 12.097,98 TL geçici iş göremezlik, 4.941,00 TL bakıcı gideri olduğu belirlenmiş anılan rapor gereğince mahkemece esas ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranı ile kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihe göre yürürlükte olan mevzuata uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Bu hale göre mahkemece öncelikle davacıya ait tedavi evraklarının dosyaya getirilmesi ondan sonra yaralanmasının kaza ile illiyetinin olup olmadığı, maluliyetinin bulunup bulunmadığı ve iyileşme süresinin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu veya rapor alınmayan başka üniversite hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından haksız fiilin gerçekleştiği tarihe göre yürürlükte olan mevzuata uygun rapor alınması; anılan rapora göre de aktüer bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve davalı tarafın itirazları değerlendirilmeden itiraz edilen maluliyet raporu ve bu rapor doğrultusunda düzenlenen aktüer bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle esas ve birleşen davanın davalısı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Esas ve birleşen davanın davalısı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, kaldırma sebebine göre davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28.09.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.