Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/453 E. 2023/727 K. 20.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/453
KARAR NO : 2023/727

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2020
NUMARASI : 2018/462 Esas 2020/551 Karar

ASIL DAVA
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 19/10/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Asıl dava dosyasında davacı … … vekili dava dilekçesinde özetle, 29.06.2016 tarihinde, davacının yolcu olarak bulunduğu, davalıya zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın, birden fazla aracın içinde bulunduğu kazaya karıştığını ve davacının yaralandığını, kaza neticesi davacının boynunda 8 cm, alnında 2 cm ve yüzünde 1 cm sabit iz meydana geldiğini, sinir sıkışması olduğundan yüzünün sol tarafında hissizlik olduğunu, omurga eğriliği meydana geldiğini, sinir ve sinüslerinin zedelendiğini, tedavi gideri yapmak zorunda kaldığını, sabit iz nedeniyle ekonomik geleceğinin sarsıldığını ve estetik ameliyat olması gerektiğini, dava öncesi davalıya başvuruda bulunulduğunu belirterek şimdilik belirsiz alacak davası olarak 500,00-TL’nin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 29.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, talebini açıklamaya yönelik 14.11.2018 tarihli dilekçede, geçici iş göremezlik için 100,00-TL, sürekli iş göremezlik nedeni ile çalışma gücü ve kazanç kaybı için 100,00-TL, tedavi, yol, barınma ve beslenme giderleri ile ileride yapılacak tedavi masrafları için 100,00-TL, estetik operasyon gideri için 100,00-TL ve ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle 100,00-TL talep ettiklerini bildirmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, başvuru yönünden usulüne uygun şekilde dava şartının yerine getirilmediğini, kazaya karışan … plaka sayılı aracın davalı nezdinde trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigortalının kusur ve zararı oranında poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporunun dikkate alınması gerektiğini, tazminat hesaplaması yapılacak ise aktüerler siciline kayıtlı aktüer tarafından hesaplama yapılması ve yapılan ödemelerin güncellenerek tazminattan düşülmesi gerektiğini, maddi tazminat tutarının hesaplanmasında dikkat edilmesi ve esas alınması gereken hususun zarar gördüğünü iddia edenin fiilen çalışıp çalışmadığının tespiti ve bunu somut belgelerle ispatı olduğunu, davacı ile araç sürücüsü arasında bir hatır taşıması ilişkisi kurulduğundan hatır taşıması indirimi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı bakımından sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Birleştirilen dava dosyasında davacılar … ve … vekili dava dilekçesinde özetle; 29.06.2016 tarihinde, davalıya zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın, birden fazla aracın katıldığı ölümlü ve yaralamalı trafik kazasına karıştığını, meydana gelen trafik kazasında … plakalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacıların oğlu …’nun vefat ettiğini, davacıların destekten yoksun kaldığını, davalıya yapılan başvuru üzerinde davalı şirketten 24.11.2016 tarihinde davacılara toplam 73.236,26 TL ödeme yapıldığını ancak yapılan ödemenin yeterli olmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı … için şimdilik 500,00 TL, davacı … için şimdilik 500,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden, kaza tarihi kabul görmez ise kısmi ödemenin yapıldığı 24.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 27.09.2020 tarihli talep artırım dilekçesi ile asıl dava yönünden davacı için maddi tazminat taleplerini 910,69-TL’ye, birleştirilen dava yönünden, talep ettikleri destekten yoksun kalma tazminatı taleplerini davacı … için 70.147,39-TL’ye, davacı … için 50.062,82-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacılara sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldığını, davacının bir sorumluluğunun kalmadığını, kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, ticari faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, kazanın meydana gelmesinde davalıya sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunun anlaşıldığı, asıl davada davacının yaralanmasından kaynaklanan maddi zararın belirlendiği, birleştirilen dava yönünden talep edilen destekten yoksun kalma tazminatının aktüerya raporu ile hesaplandığı, davalı … şirketi tarafından yapılan ödemenin güncelleştirilerek tenzil edildiği, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesi ile asıl dava yönünden davanın kısmen kabulüne, 910,69-TL geçici iş göremezlik tazminatı talebinin 11.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, sürekli iş göremezlik tazminatı, tedavi, yol, barınma ve beslenme giderleri ile ileride yapılacak tedavi masrafları ve estetik operasyon gideri ile ekonomik gücün sarsılmasına yönelik tazminat taleplerine dair toplam 400,00-TL’ye yönelik istemin reddine, birleştirilen dava yönünden, davanın kabulüne, davacı … için 70.147,39-TL, davacı … için 50.062,82-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 24.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından asıl ve birleştirilen dava yönünden istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı … şirketine eksik evrakla başvuru yapıldığını, geçerli bir başvuru olmadığını, geçici işgöremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığını, birleştirilen dava yönünden, davalı … şirketi tarafından davacılara yapılan ödeme tarihi verilerine göre aktüer bilirkişi tarafından destekten yoksun kalma tazminatı hesabının yapılması gerektiğini, kazada vefat eden …’in ve yaralanan davacı …’un emniyet kemeri takmadıklarının anlaşıldığını, bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, hatır taşıması indirimi yapılmadığını, faiz başlangıcı ve faizin türü yönünden de kararın hatalı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Asıl dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Birleştirilen dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Asıl dava yönünden yapılan incelemede;
6100 sayılı HMK’nın “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341. maddesinin (2) no’lu bendinde, miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 2.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 41.maddesi ile de, maddede yer alan “binbeşyüz” ibaresi, “üçbin” şeklinde değiştirilmiş, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir. Buna göre karar tarihi olan 2021 yılı için Maliye Bakanlığınca istinaf kesinlik sınırı 5.880,00-TL olarak belirlenmiştir.
Karar tarihi itibariyle, miktar ve değeri 5.390,00-TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.(HMK 341/2) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. (HMK 341/3) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilen bölümü kesinlik sınırını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. (HMK 341/4)
Bu açıklamalardan sonra asıl davada verilen karar incelendiğinde, davanın kısmen kabulüne, 910,69-TL geçici iş göremezlik tazminatı talebinin davalıdan tahsiline, diğer taleplerinin reddine karar verildiği anlaşılmış olup verilen kararın davalı taraf yönünden miktar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşılmıştır.
HMK’nın 346. maddesi gereğince, kesin olan karara ilişkin istinaf başvurusunda bulunulması halinde, kararı veren mahkeme tarafından istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi istinaf incelemesi sırasında da istinaf isteminin reddine karar verilebilir.
Bu nedenle, HMK’nın 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda asıl dava yönünden davalı vekilinin istinaf isteminin miktar yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Birleştirilen dava yönünden yapılan incelemede;
Davacılar vekili, davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu kaza sonucu araçta yolcu olarak bulunan …’nun vefat ettiğini belirterek davacı anne ve baba için belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatının davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
Dava açılmadan önce, davacılar tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı, 24.11.2016 tarihinde davalı … şirketi tarafından davacılara 73.236,26-TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiği anlaşılmaktadır. Dava açılmadan önce davalı tarafından ödeme yapıldığından öncelikle ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin davacıların zararını karşılayıp karşılamadığının belirlenmesi gerekir.
Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak gerçek zarar hesabı yapılması ve bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılması ve sonucuna göre ödenen tazminat bedelinin yeterli olması halinde zarar görenin zararı karşılanmış sayılacağının dikkate alınması, dava açılmadan önce yapılan ödemenin yetersiz olduğunun anlaşılması halinde ise karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminatın hesaplanması, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak güncellenmesi ve hesaplanan tutardan mahsup edilmesi gerekir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ödeme tarihi itibariyle davacıların zararın karşılanıp karşılanmadığının belirlenmesi için hesaplama yapılmamış olduğundan davacıların gerçek zararının belirlenmesi gerekir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. Maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” Şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararına göre davacıların gerçek zararının ve kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Yargıtay uygulamalarına göre gerçek zarar hesabının TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak belirlenmesi gerektiğinden davalı … şirketi tarafından yapılan ödeme tarihi itibariyle ödemenin gerçek zararı karşılayıp karşılamadığının denetlenmesi ve karşılanmadığının tespiti halinde rapor tarihi verilerine göre zararın hesaplanması ve yapılan ödemeler güncellenerek mahsubu ile sonucuna göre istinafa başvuran davalı taraf yararına oluşan kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulü gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin asıl dava yönünden istinaf başvurusunun, kararın miktar itibariyle kesin olması nedeniyle reddine, davalı vekilinin birleştirilen dava yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin asıl dava yönünden istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341/2.maddesi gereğince MİKTAR İTİBARİYLE REDDİNE,
2-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin birleştirilen dava yönünden istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davalı tarafından asıl ve birleştirilen dava yönünden yatırılan istinaf karar harçlarının talebi halinde davalıya iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının davalıya iadesine,
6-Ankara 4. İcra Dairesinin 2021/598 sayılı dosyasına yatırılan 275.000,00-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
7-Karar tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 19.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.