Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/43 E. 2023/153 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/43 – 2023/153
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/43
KARAR NO : 2023/153

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2020
NUMARASI : 2018/1003 Esas 2020/337 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 10/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/04/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili, davalı … vekili, davalı … Sigorta Şirketi vekili, tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacılar vekili, 23.12.2014 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı, davalı …Genel Müdürlüğüne ait davalı … idaresindeki … plakalı otobüsün yaya …’e çarparak ölümüne neden olduğunu, davacı …’nin müteveffanın eşi, …’in ise çocuğu, …’ın annesi, …’in ise kardeşleri olduğunu, Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi 2015/57 Esas sayılı dosyasında yargılama yapıldığını, tutanak ve raporlarda kusurun davalı sürücüye ait olduğunu, davacı …’nin ev hanımı, …’ın ilköğretim öğrencisi ve … ise üniversite 1. Sınıf öğrencisi olduğunu, müteveffanın emekli olup taksi şoförü olarak 3.250-TL geliri olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı eş ve çocuklar için 1.000’er TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan, davacı eş ve çocuklar için 60.000’er TL, davacı anne … için 24.000,00-TL, kardeşler için 6.000’er TL, manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar …ve …’dan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında talebini davacı eş … için 220.451,93-TL … için 66.200,57-TL … için 6.632,32-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili, davanın zamanaşımı süresinde açılmadığı, KTK 97. maddesi uyarınca sigorta şirketine kanunda belirtilen evraklar ile müracaat edilmediğini, teminat limitinin 268.000-TL olduğunu, kusur durumunun tespiti yapılması gerektiğini, aktüer bilirkişi tarafından hesaplama yapılması gerektiğini, desteğin anne ve babasının güncel nüfus kayıtlarının getirilmesini, sigorta şirketinin temerrüde düşmediğini, belirtilerek davanın reddini istemiştir.
Davalı …, ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiği, araçtaki teknik arıza nedeniyle kusurun diğer davalıda olduğunu, gelirin ispat edilmesi gerektiğini, çocukların 18 yaşına kadar destek göreceklerini, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, kusur raporu alınması gerektiğini, araç sürücüsünün … A.Ş. çalışanı olduğunu, davanın ihbarının gerektiğini, aracın kaza tarihi itibariyle davalı sigorta şirketine muhtelif sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu belirtilerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacıların murisi …’in ölümüne neden olan kazada davalı …’nün %75 oranında davalı sürücü …’ın %25 oranında kusurlu olduğu, yaya …’in vefat etmesi sebebiyle … …’in 220.451,93-TL, … …’in 6.632,32-TL ve … …’in 66.200,57-TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı, kaza tarihi itibariyle ZMSS poliçesinin ölüm ve cismani zararlarda kişi başına öngördüğü azami teminat limitinin 268.000,00-TL olduğundan hesaplanan toplam tazminat bedelinin azami teminat limitini aştığı, proporsiyon hesabı yapıldığında (268.000,00-TL/293.284,82-TL); … …: 201.446,21-TL, … …: 6.060,53-TL … …: 60.493,25-TL olmak üzere toplam 268.000,00-TL’yi davalı sigorta şirketinden talep edebileceği, olay tarihi, davalının haksız fiilinin ve kusurunun derecesi, olayın oluşu, davalıya ait aracın sevk ve idare edilmesi hususunda dikkat ve özenin gösterilmemiş oluşu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak manevi tazminat belirlendiği belirtilerek; davacıların maddi tazminat isteminin kabulü ile, davacı … … için 220.451,93-TL, … … için 66.200,57-TL, … … için 6.632,32-TL destekten yoksun kalma tazminatının … Şirketi yönünden 31.12.2018 tarihinden, diğer davalılar yönünden 23.12.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ve sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, davacı … … için 25.000,00-TL, … … için 20.000,00-TL, … … için 20.000,00-TL, … … için 15.000,00-TL, … … için 4.000,00-TL, … … için 4.000,00-TL, … … için 4.000,00-TL manevi tazminatın 23.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili, davalı … vekili, davalı … Sigorta Şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacılar vekili davacılar … …, … … … … ve … … için verdiği istinaf başvuru dilekçesinde; tüm davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat tutarları pek düşük olmakla birlikte davacılardan … lehine hükmedilen manevi tazminat tutarları istinaf kesinlik sınırında kaldığından; davacılardan murisin eşi …, murisin çocukları … ile murisin annesi … lehine hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken somut olay ile bağdaşmayan oldukça düşük manevi tazminata hükmedilmesinde isabet bulunmadığını, davalı …’ne ait … plakalı körüklü …otobüsün şoförü olan davalı …’in; … İlkokulu önünde; okul gezisinden dönen öğrencileri indirirken vitesi bekleme (N) konumunda tutması gerektiği halde bu kurala uymayarak vitesi (D) konumunda bekletmesi ve öğrenciler otobüsü boşalttıktan sonra el frenini çekip gaza basması ile zaten ileri (D) viteste bulunan aracın motor devrinin torkunun yükselmesi üzerine otobüsün yüksek devir ile harekete geçmesinden dolayı panikle araç kontrolünü kaybetmesi, önce park halindeki bir araca, sonra dava dışı bir yayaya, hemen akabinde de yine yaya olan davacıların murisi …’e yüksek hızla çarpması ve metrelerce teker altında sürükleyerek feci şekilde ölümüne sebebiyet verdiğini, ölü muayene tutanağında müteveffanın kaza anında baş kısmının yanlardan ezilmiş olduğu, kafa sağ yarısının parçalanmış ve beyin dokusunun tamamen dışarıda ve dağılmış olduğu, göğsünün parçalanmış ve batın organlarının tamamının görünür olduğu şeklinde yapılan tespitler ölüm olayının feci bir şekilde gerçekleştiğini gösterdiğini, okul gezisinden dönen davacı oğlu …’ı alıp birlikte yaya olarak eve dönmekte olan müteveffanın hiçbir ihmalinin olmadığını, davacı çocuk …’ın müteveffanın bu şekilde feci ölümüne şahit olduğunu, diğer davacılar da tıpkı onun gibi yakınlık derecesi itibariyle, kazanın vukuundan ve meydana geliş şeklinden, genç yaşta kaybettikleri müteveffanın hiçbir kusurunun olmamasından mütevellit en üst derecede elem, ızdırap ve üzüntüyü yaşadıklarını, davalılar … ve …yönünden hükmedilen manevi tazminat tutarlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarına dair karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Davacılar vekili davacılar … …, … … ve … … için verdiği istinaf başvuru dilekçesinde; diğer istinaf eden davacılar gibi, davacılardan … lehine de hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken somut olay ile bağdaşmayan oldukça düşük manevi tazminata hükmedilmesinde isabet bulunmadığını, müteveffanın kardeşleri olan davacıların her biri için 6.000’er TL manevi tazminat istediklerini, mahkemece 4.000’er.-TL olarak hüküm altına alınmış, reddedilen kısım yönünden davalılara 2.000.’er TL vekalet ücreti ödemeleri kararlaştırıldığını, kusurun davalılarda olması ve davacıların kardeşi müteveffanın hiç bir kusurunun bulunmaması, ölüm olayının feci bir şekilde gerçekleşmesi, ölen kişinin yaşı, davacıların kardeş olduklarını ölene olan yakınlıkları nedeniyle duyacağı elemin derinliği, ölüm olayı nedeniyle duyulan acının ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, özellikle kaza sorumlularından …’nün sıfatı ve ekonomik durumu, kaza sebebiyle 1.250.000 Euro manevi tazminat teminatı da içerir ihtiyari mali mesuliyet sigortasının mevcudiyeti gibi nedenler dikkate alındığında, davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarı, duyulan acıyı, çekilen sıkıntıyı hafifletebilecek düzeyde olmayıp, dosya kapsamına ve olay tarihindeki paranın alım gücüne, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde yapılacak değerlendirmeye uygun düşen davadaki talep edilen tutarlardan manevi tazminat takdiri gerekirken somut olay ile bağdaşmayan, düşük miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığını, davalılar … ve …yönünden hükmedilen manevi tazminat tutarları yönünden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarına dair karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde; aracın davalı şirkete 19.02.2014 – 2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçede teminat limitinin kişi başına 268.000-TL olarak belirtildiğini, şirketin sorumluluğu poliçe teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davalı şirket aleyhine asıl alacak yönünden 268.000-TL için hüküm kurulduğunu, bütün ferilerin de, hükmedilen ve teminat limiti olan 268.000-TL için hesaplanması gerektiğini, maddi tazminat yönünden vekalet ücretinin ve yargılama giderinin, tamamından diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, davalı şirket manevi tazminattan sorumlu tutulmamış olmasına rağmen manevi tazminata dair yargılama gideri, bakiye harç ve vekalet ücretinin tamamından sorumlu tutulması da doğru olmadığını ileri sürmüştür.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davaya cevap ve üç ayrı bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde belirttikleri nedenler dikkate alınmadan karar verildiğini, kararın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, karara esas alınan bilirkişinin 3.ek raporunda önceki raporlara itirazlarının dikkate alınmadığını, kazayı davadan önce davalı sigorta şirketine ihbar ettiklerini, sigorta şirketinin sorumluluğunun yasal olarak davanın ihbar tarihinden itibaren başladığını, olayda şoförün kusuru bulunmadığını, manevi tazminat taleplerinde, haksız fiilin niteliği, olayın meydana gelişi, tarafların kusur oranları, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının değerlendirilmesinin tazminatın miktarını önemli ölçüde belirleyeceğini, olayın tahlilinin hiçbir baskı altında kalmadan adil bir şekilde değerlendirilmesi sonucu hükmolunacak tazminat miktarının hakkaniyete uygun ve adaletli bir şekilde olacağını, manevi tazminat talepleri ve ödemelerinin zenginleşme konusu olamayacağını, kazada davalı kuruma izafe edilecek bir kusur da bulunmadığını, istihdamda liyakat ve ehliyet ile birlikte hizmet içi eğitim, araçların bakım ve onarımı gibi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmekte olduğunu, Ankara 28. Asliye Ceza mahkemesi alınan 07.01.2016 tarihli bilirkişi kurulu raporunda davalı kuruma kusur verilmediğini, davacıların manevi tazminat taleplerinden davalı aracını sigortalayan davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmamasının hukuka açıkça aykırı olduğunu, aksi değerlendirme ve tespitlerin sözleşme serbestisi ilkesine ve 3. şahıs mali mesuliyet poliçesi hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacılar vekili, davalı sigorta şirketi vekili ve davalı … vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu otobüsün davacıların desteği yaya …’e çarptığını, meydana gelen kaza sonucu …’in vefat ettiğini, davacı eş ve çocukların müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, diğer davacıların müteveffanın annesi ve kardeşleri olduğunu belirterek eş ve çocuklar için destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat, diğer davacılar anne ve kardeşler için manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Dava konusu olay 23.12.2014 tarihinde meydana gelmiş, davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası 19.02.2014-2015 tarihli arasında geçerli olmak üzere düzenlenmiş, olay tarihinde kişi başı ölüm teminatının 268.000,00-TL olduğu anlaşılmıştır.
6098 Sayılı TBK 53/3 maddesinde ölüm hâlinde uğranılan zararlar arasında sayılan “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” ifadesi ile Yargıtay uygulamalarına göre desteğin başkasının geçimini kısmen veya tamamen, sürekli ve düzenli olarak sağlayan veya ona ileride bakması kuvvetle muhtemel olan kişi olduğu kabul edilmiş, bir kimsenin, başkalarının desteği sayılabilmesi için, fiili bakım ilişkisinin varlığı yeterli sayılmıştır. Destek ilişkisini, hukuki bir ilişkiyi değil fiili bir durumu amaçladığını, hısımlık ilişkine ve nafaka hakkındaki hükümlere dayanmadığını belirterek, kanun gereğince bir kimseye yardım etmek zorunda bulunan kişinin değil, fiilen ve düzenli olarak, onun geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde yardım eden ve olayların normal akışına göre, eğer ölüm gerçekleşmeseydi, gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimsenin destek sayılacağı kabul edilmiştir.
Yargıtay uygulamalarında anne ve baba çocuklarının ölümü tarihinde bakıma muhtaç olmasalar dahi ileri tarihlerde çocuklarının bakımına ihtiyaç duyabileceklerini, anne ve babanın çocuklarından her zaman maddi ve manevi destek alacağı bu nedenle tazminat hesabı yapılırken sağ olan anne ve babaya destek payı ayrılması gerektiği kabul edilmektedir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda müteveffanın annesi … …’e müteveffanın gelirinden pay ayrılmış ise de anne için hesaplama yapılmamış ve sigorta şirketi yönünden garame hesabına dahil edilmemiştir. Bu nedenle mahkemece davalı yararına kazanılmış haklarda gözetilerek hak sahibi anne için ayrılan paya isabet eden tazminat miktarının da belirlenmesi ve davacılar için belirlenen destekten yoksun kalma tazminatı davalı sigorta şirketinin olay tarihinde geçerli teminat limiti olan 268.000,00-TL. nın üzerinde olduğundan anne için belirlenen miktarında eş ve çocukların garame hesabına dahil edilerek her davacı yönünden davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu miktar belirlenip hüküm altına alınması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Ayrıca kabul şekline göre davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı olarak maddi tazminattan sorumlu tutulmuş olduğuna göre, davalıya yükletilecek yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin toplam maddi tazminatın, limite oranı dahilinde hüküm altına alınması gerekirken, tamamından sorumlu tutulması da doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 13. İcra Dairesinin 2020/6875 sayılı dosyasına yatırılan 736.652,79-TL nakit teminat + 374.636,04 nakit teminat ve 37.061,84-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.