Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/395 E. 2023/336 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/395
KARAR NO : 2023/336

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2020
NUMARASI : 2018/886 Esas 2020/746 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI : …
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 12/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacılar vekili, davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı aracın davacıların desteği … idaresinde bulunan … plakalı araca çarptığını, meydana gelen kaza sonucu davacıların desteği …’in vefat ettiğini, müteveffanın eşi ve oğlu olan davacıların destekten yoksun kaldığını, davalı şirkete müracaat ettiklerini, davalı … tarafından yapılan … için 96,125,35 TL, … için 5.482,84 TL ödemenin eksik olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik davacı eş … için 10,00 TL, çocuk … için 10,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında talebini davacı … için 30.940,33 TL, … … için 8.047,02TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … vekili, davadan önce davacıların başvurusu üzerine 103.262,75 TL ödeme yapıldığını, bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bakiye teminat limitinin 226.737,25 TL olduğunu, davalının poliçe limiti ve sigortalı aracın kusuru oranında sorumlu olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı … AŞ’ne zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı çekici ve bu çekiye takılı … plakalı yarı römorkun sürücüsü …’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 53-b maddesi ile Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 102-b. maddesini ihlaliyle %75 oranında, … plakalı minibüs sürücüsü …’in, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52-b maddesini ihlali nedeniyle %25 oranında kusurlu olduğu, sigorta şirketi tarafından 01.06.2017 tarihinde yapılan 103.262,75 TL tutarındaki ödeme, faiziyle birlikte mahsup edildikten sonra ödenmesi gereken tazminat bedelinin davacı … için 30.940,33 TL, … için 8.047,02 TL olmak üzere toplam 38,987,35 TL bakiye destekten yoksunluk tazminatı hesaplandığı gerekçesi ile; davanın kabulüne, davacı … için 30.940,33 TL, davacı … … için 8.047,02 TL tazminatın 12.04.2017 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı … AŞ vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacıların tüm zararının ödeme ile karşılandığını, davacılardan … için 05.03.2017 tarihinde 96.125,35-TL ödeme yapıldığını, bilirkişi raporunda ödeme tarihinde … için 90.944,87-TL tazminat hesabı yapıldığını, yeterli ödeme yapılmasına rağmen 2020 yılı asgari ücretinden hesaplama yaparak bakiye tazminat hesaplanmasının hatalı olduğunu, yapılan ödemenin öncelikle 2017 yılı verileri alınarak zararı karşılamaya yeterli olup olmadığına ilişkin rapor alındığını, alınan raporda davacı … için 90.944,87-TL, … … için ise 10.955,20-TL tazminat hesaplandığını, davacı … için yapılan ödemenin yeterli ve fazla olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacı … … için ise rapor tarihinde 14 yaşında olup bakiye destek süresinin 3,5 yıl olduğunu, yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, yapılan ödemenin poliçe tanzim tarihi itibariyle genel şartlara uygun olarak hesaplandığını, bakiye tazminat kalmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, dosya kapsamında müterafik kusur araştırması yapılmasını gerektiğini, müteveffanın dosyada mübrez epikriz/anamnez raporlarına göre emniyet kemeri takmadığının anlaşıldığını, müterafik kusur savunması karşısında olumlu-olumsuz bir değerlendirme yapılmamasının doğru olmadığını, toplanan delillerle beraber müteveffanın gerekli güvenlik tedbirlerini almadan ve kontrolsüzce yola çıkarak trafiği tehlikeye düşürmesi ve kazanın meydana gelmesine sebep olması nedeniyle müterafik kusur durumunun mevcudiyetinin kabul edilmesi ve belirlenen tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davalının temerrüde düşürülmediğinden faiz talebinin reddi gerektiğini, avans faizi talebinin yerinde olmadığını, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığından yasal faizden sorumlu olacağını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalı vekilinin HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı aracın davacıların desteği … idaresinde bulunan … plakalı araca çarptığını, meydana gelen kaza sonucu davacıların desteği …’in vefat ettiğini, belirterek müteveffanın eşi ve oğlu olan davacılar için destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmiş, mahkemece davalının %75 oranında kusurlu olduğu ve alınan aktüer bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu olan 05.03.2017 tarihinde meydana gelmiş, davacılar tarafından kazaya neden olduğu belirtilen … plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı … AŞ’ne davacılar tarafından yapılan başvuru üzerine açılan hasar dosyasında alınan aktüer raporu ile müteveffanın eşi … için 96.125,35 TL, oğlu … için 1.654,56 TL oğlu … için 5.482,84 TL belirlenmiş, belirlenen tazminatlar 20.03.2017 tarihinde 103.262,75 TL olarak davacılara ödenmiş, davacılar tarafından ödemenin yetersiz olduğu gerekçesi ile 16.12.2018 tarihinde müteveffanın eşi … ve oğlu … için destekten yoksun kalma tazminatı davası açılmıştır.
Dava açılmadan önce davalı … tarafından ödeme yapıldığından öncelikle yapılması gereken ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak gerçek zarar hesabı sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarı karşılaştırıldığında ödemenin yeterli bulunması halinde zarar görenin zararı karşılanmış sayılır, dava açılmadan önce yapılan ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak güncellenmeli ve hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir.
Burada önemli olan husus ödeme tarihi verilerine göre yani bilinen dönem sonu ödeme tarihi esas alınarak yapılacak hesaplamada gerçek zararın belirlenmesi ve gerçek zarara göre ödemenin zararı karşılayıp karşılamadığının tespitidir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ödeme tarihine göre yapılan hesaplamada davacı eş … için 90.944,887 TL, davacı … için 10.955,20 TL dava dışı çocuk … için 3.872,79 TL belirlenmiş, toplam zararın 105.772,86 TL olduğu, ancak sigorta şirketi tarafından 103.262,75 TL ödendiğinden ödeme tarihinde verilerine göre zararın karşılanmadığı belirtilerek rapor tarihi verilerine göre hesaplama yapılarak sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeler yasal faizi ile güncellenmiş ve zarardan mahsup edilerek hükme esas alınan miktarlar belirlenmiştir.
Dava konusu kaza 05.03.2017 tarihinde meydana gelmiş, davalı … tarafından … plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 14.03.2016 tarihinde düzenlenmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu kullanıldığı belirtilmiş ise de hesaplamanın hangi formüle göre yapıldığı belirtilmediği gibi hesaplama denetime de uygun olmadığı, ayrıca ödeme tarihi verilerine göre yapılan hesaplamada her davacı için sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeler ayrı ayrı değerlendirilerek zararın karşılanıp karşılanmadığının tespiti gerekirken davacılar için belirlenen toplam tazminat miktarı ile yapılan ödemenin toplam miktarı karşılaştırılarak ödemenin yetersiz olduğunun belirtilmiş olması nedeniyle rapor hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Bu hale göre; Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. Maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” Şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. Ayrıca TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, desteğin ve hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömürleri, destek alacakları süre, destek payları esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Yargıtay 4 Hukuk Dairesi (Kapanan 17 Hukuk Dairesi) tarafından tazminat hesaplanmasında esas alınacak yaşam tablosu ile ilgili görüş değişikliğine gidilmiş, (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) “destek ve hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda 1931 tarihli “PMF yaşam tablosuna göre belirlenmekte iken Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına” karar verilmiştir. Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yönteminin esas alınması gerekir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece verilen karara karşı davalı … şirketinin istinaf kanun yoluna başvurduğu dikkate alınarak ilk karar ile hükmedilen miktarı geçmemek üzere davalı yararına kazanılmış haklar gözetilerek öncelikle sigorta şirketinin ödeme yaptığı tarih verileri esas alınarak hesaplama yapılması, davacıların her birinin ayrı ayrı zararının ödeme ile karşılanmadığının tespiti halinde ilk karara esas alınan rapor tarihi verilerine göre tazminat hesabı yapılarak davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak güncellenmesi ve belirlenen tazminattan mahsup edilerek davalı yararına oluşan usulü kazanılmış haklar dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Elmadağ İcra Müdürlüğünün 2021/67 esasına yatırılan 95.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.maddesi gereğince kesin olmak üzere 12.05.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.