Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/385 E. 2023/579 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/385 – 2023/579
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/385
KARAR NO : 2023/579

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/12/2020
NUMARASI : 2018/797 Esas 2020/633 Karar

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 28/09/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/10/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 07.11.2015 tarihinde davalılardan … Limited Şirketine ait, …’in sevk ve idaresindeki çekme belgeli olduğundan zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi bulunmayan … plakalı araçla şerit ihlali yaparak davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı servis aracına çarpması neticesinde meydana gelen kaza neticesinde davacının yaralandığını ve malul kaldığını, davacının kaza sırasında … şirketinde kaynakçı olarak aylık net 1.482,23-TL maaşla çalıştığını, ayrıca fazla mesai ücreti ve üç ayda bir, bir maaş ikramiye aldığını belirterek HMK’nun 107 maddesi gereğince fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 500-TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile ekonomik geleceğin sarsılması sonucu uğranılan zarar, 500-TL bedensel zarar, tedavi giderleri, bakıcı gideri olmak üzere toplam 1.000,00-TL maddi tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 30.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Limited Şirketi ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 16.10.2020 tarihli dilekçesi ile, tedavi giderine ilişkin taleplerinden feragat ettiğini, geçici ve sürekli işgöremezlik talebinin 49.883,24-TL’ye, bakıcı giderini 466,92-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … Limited Şirketi vekili, Ankara İş Mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğunu, davacının yolcu olarak bulunduğu servis aracının şoförü …’ın, işleten …’in çalışanı olmadığını, araç kullanma yetkisi bulunmadığını ve kazada kusurlu olduğunu, davacının zararının, içinde bulunduğu aracın zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası kapsamında ilgili sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, davanın kusura dayalı tazminat istemlerine ilişkin olması sebebiyle dava konusu zarardan sorumluluğu bulunanlar arasında kusur dağılımı yapılmadan davalı şirketin kusursuz sorumluluğuna gidilemeyeceğini, sorumluluklarının diğer davalı …’in kusuru ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın maddi tazminat talebinin net olmadığını açıklanması gerektiğini, manevi tazminat talebinin gerekçesinin bulunmadığını, davacının emniyet kemerini takmamış olması nedeniyle zararın oluşumunda müterafik kusurunun bulunduğunu, kazada … plakalı araç işleteni, sürücüsü ve … San. AŞ’nin kusurlu ve sorumlu olduğunu, zarar ile kaza arasındaki illiyet bağının ve derecesinin ortaya konulması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, husumet yöneltilmesine sebep olan … plakalı araç çekme belgeli olduğundan KTK’nun 19 ve 21 maddeleri gereğince sigortasız olmasının da kaçınılmaz olduğundan davanın reddi gerektiğini, araca ilişkin poliçe araştırılması yapılmasını, tedavi giderleri, geçici iş göremezlik, bakıcı giderleri ve kazanç kaybı taleplerinin teminat dışı olduğunu, talebin açıklanması gerektiğini, davaya konu olay iş kazası olduğundan davalı kuruma husumet yöneltilemeyeceğini, davacının iddia edilen kaza neticesinde herhangi bir ödeme alıp almadığı hususunun SGK’dan araştırılmasını, davalı kurumun sorumluluğunun ispat edilmesi halinde, gerçek zarar, kusur oranı ve kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduklarını, kusur ve maluliyet yönünden ATK’dan rapor alınmasını, davalı kuruma başvuru söz konusu olmadığından temerrütten söz edilemeyeceğini faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … savunma yapmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece davanın yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi (geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı ve tedavi gideri) ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu, İş Mahkemesi ile aralarındaki görev uyuşmazlığına ilişkin olarak Ankara BAM 5. Hukuk Dairesinin 18/10/2018 tarih 2017/3944 Esas 2018/2225 Karar sayılı ilamı ile “Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine” karar verildiği, uzman makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 23.12.2019 tarihli raporda özetle; … plakalı aracın davalı sürücüsü …’in 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 47/c, 52/a ve 84/g maddelerinde düzenlenen kuralları ihlal ederek meydana gelen olayda % 100 oranında kusurlu olduğu, … plakalı aracın sürücüsü dava dışı … …’nın ise kusurunun bulunmadığı yönünde kanaat belirtildiği, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca Çalışma ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak düzenlenen 03.02.2020 tarihli raporda; davacının 07.11.2015 tarihli yaralanması nedeniyle % 4 oranında vücut genel çalışma gücünden kaybettiği, 3 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, 2 hafta süresince başkasının bakımına ihtiyacı olduğunun bildirildiği, SGK Ankara Sosyal Güvenlik İI Müdürlüğünün 29.07.2016 tarihli yazısı ile; davacının 07.11.2015 tarihinde maruz kaldığı trafik iş kazası neticesi yaralanması nedeniyle 7.429,36-TL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiği, sigortalının 07.11.2015 tarihli trafik iş kazasının adli vaka olup, rücuya tabi ödemelerden olduğundan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi gereği rücu işlemlerinin yapıldığının, ayrıca, davacının sürekli iş göremezlik geliri talebi olmadığından sürekli iş göremezlik geliri bağlanmadığının bildirildiği, anılan yazı ekinde mevcut rücu işlemlerine ilişkin kayıtların incelenmesinde; SGK tarafından düzenlenen 20160615001788 nolu Borç Tablosu ile 1.626,12-TL ve 20160615011610 nolu Borç Tablosu ile, (7.429,36 – 1.626,12 = 5.803,24 x 6/8 = 4.352,42-TL) 4.352,42-TL olmak üzere toplam 5.978,54-TL’nin Güvence Hesabından rücuen tahsilinin talep edildiği, davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarının hesaplanması bakımından aktüerya uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 30.09.2020 tarihli raporda özetle; kaza tarihi itibarıyla, Hazine Müsteşarlığınca belirlenen 27.11.2013 tarih ve 28834 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan tarifeye göre sakatlanma halinde şahıs başına azami teminat limitinin 290.000,00-TL olduğu, davalı … 24.03.2016 dava tarihinde temerrüdünün oluştuğu, davacının işgöremezlik nedeniyle oluşan maddi zararının geçici işgöremezlik nedeniyle 5.238,38-TL, sürekli iş göremezlik nedeniyle 50.623,40-TL olmak üzere toplam 55.861,78-TL olduğu, TBK’nun 55. maddesi uyarınca SGK tarafından yapılan ödemelerin tenzili ile bakiye 49.883,24-TL karşılanmamış gerçek zararının bulunduğu, bakıcı gideri nedeniyle oluşan maddi zararının ise 466,92-TL olduğu, tedavi giderlerine ilişkin talebin doktor bilirkişi tarafından değerlendirilmesi gerektiğinin bildirildiği, dava dilekçesindeki toplam 1.000,00-TL maddi tazminatın 250,00-TL’si sürekli iş göremezlik tazminatı, 250,00-TL’si geçici iş göremezlik tazminatı, 250,00-TL’si tedavi gideri ve 250,00-TL’si ise bakıcı gideri talebi olarak değerlendirildiği, davacı vekilinin 16.10.2020 tarihli dilekçesi (ıslah dilekçesi) ile, tedavi giderlerine ilişkin tazminat taleplerinden feragat ettiklerini beyan ettiği, toplam 500,00-TL olan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 49.883,24-TL’ye yükselttiği, iddia, savunma, benimsenen kusur durumuna ilişkin 23.12.2019 tarihli, davacının maluliyet durumuna ilişkin 03.02.2020 tarihli ve tazminat hesabına ilişkin 30.09.2020 tarihli bilirkişi raporlarıyla tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde 07.11.2015 tarihinde davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Ankara Caddesini takiben gelip olay mahalli Lale Alt Geçidinde önündeki taşıtı geçmek için sollama yaptığı sırada karşı yönden kendi şeridi üzerinde seyirle gelen davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç ile karşılıklı çarpışması sonucu davacının da yaralanmasıyla neticelenen davaya konu trafik kazasının meydana geldiği, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü davalı …’in % 100 oranında kusurunun bulunduğu, … plakalı araç sürücüsü dava dışı … …’nın ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacının yaralanma sonucu % 4 oranında vücut genel çalışma gücünden kaybettiği, 3 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, ayrıca 2 hafta süresince başkasının bakımına ihtiyaç duyacak duruma geldiği, aktüerya uzmanı bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre davacının, TBK’nun 55. maddesi uyarınca SGK tarafından yapılan ödemeler düşüldükten sonra geçici ve sürekli işgöremezlik nedeniyle bakiye toplam 49.883,24-TL ve bakıcı gideri nedeniyle de 466,92-TL maddi zararının oluştuğu, … plakalı aracın kaza tarihi itibarıyla geçerli ZMSS poliçesinin bulunmadığı, bu durumda 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14/2-b maddesi gereğince davalı … başvurulabileceği, hal böyle olunca davacının 07.11.2015 tarihli kazaya bağlı olarak oluşan bu maddi zararından sürücü ve işleten sıfatlarını haiz davalılar … ve … Ltd. Şti. ile davalı … 6098 sayılı TBK’nun 49/1, 2918 sayılı KTK’nun 85/1 ve 91 maddeleri ile ZMSS Genel Şartlarının A.1 maddeleri gereğince sorumluluğunun bulunduğu sonuç ve kanaatine varılarak ve bakıcı gideriyle ilgili olarak taleple bağlı kalınarak, bu maddi tazminat talepleri yönünden davanın kabulüne karar vermek gerektiği, her ne kadar davacı 250,00-TL tedavi gideri talebinde bulunmuş ise de, bu tazminat kalemiyle ilgili talepten 16.10.2020 tarihli dilekçesi ile davacı vekili tarafından vekaletnamesindeki yetkiye istinaden feragat edilmesi ve feragat beyanının davaya son veren taraf işlemlerinden olması nedeniyle bu talep yönünden davanın reddine karar verildiği, manevi tazminat talepli dava bakımından ise; kaza tarihi, kazanın oluşumundaki kusur oranları, olayın özelliği, davacının yaralanmasının niteliği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve paranın satın alma gücü birlikte ele alınarak, kaza nedeniyle bedensel bütünlüğü zedelenen davacının kaza sonrası tedavi gördüğü süre içerisinde çektiği acının bir nebze olsun giderilebilmesi amacıyla ve bir tarafın haksız yere zenginleşmesine yol açmamak kaydıyla, hakkaniyete uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olacağı kanaatine varılmış olmakla davacının maddi tazminat talepli davasının kısmen kabul, kısmen reddine; davacının geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin kabulüne; toplam 49.883,24-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı … sorumluğunun poliçe teminat limiti ile sınırlı tutulmasına, davacının bakıcı gideri tazminatı talebinin kabulüne; 250,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı … sorumluğunun poliçe teminat limiti ile sınırlı tutulmasına, davacının tedavi giderine ilişkin tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, davacının manevi tazminat talepli davasının kısmen kabulüne; 13.000,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 07.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Ltd. Şti.’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş;hükme karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar … Limited Şirketi ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; zararın oluşmasında davacının da kusuru bulunduğunu, kazaya ilişkin görüntüler incelendiğinde kazanın … plakalı aracın hızlı gitmesi sebebiyle duramayarak davalı … yönetimindeki araca çarpmasından kaynaklandığının görüleceğini, hasarın çarpmaya sebep olan … plakalı aracın ön tarafında meydana gelmiş olup davacının bulunduğu bölgede aracın hasarı veya deformasyonu bulunmadığını, davacının bulunduğu yerden servis araçlarında zorunlu olan emniyet kemerini takmamış olması nedeniyle kendi ağırlığı ile … plakalı aracın durmasıyla öne doğru savrulmasından kaynaklandığını, davacının, emniyet kemeri kullanmış olması halinde herhangi bir zarara uğramayacağını, davacı emniyet kemerini takmayarak dava konusu zararın oluşumunda birinci derece sorumlu olduğunu, dosyada mübrez … Hastanesinin 07.11.2015 tarih ve 1T9111D4 takip numaralı belgesinde davacının “kaza anında servis içerisinde ani bir şekilde yere düştüğünün ” yer aldığını, davacının yere nasıl düştüğünü izah etmesi gerektiğini, kazadan hemen önce hangi pozisyonda bulunduğunun, kaza ile illiyet iddiası bulunulan yaralanmanın nasıl gerçekleştiğinin, kendi trafik güvenliğini alıp almadığının açıklanması gerektiğini, kusur durumu hesaplanırken davacının kusurunun göz ardı edilemeyeceğini,
Davacının, dava dilekçesiyle, sürekli iş gücü kaybı zararları ve ekonomik geleceğin sarsılması sonucu uğradığı zararlar ile bedensel zararlar, tedavi giderleri ve bakıcı masraflarını talep ettiğini, geçici iş göremezlik ödeneğine ilişkin bir talebi bulunmadığını, buna rağmen yargılama aşamasında alınan rapor ile bilirkişinin yapmış olduğu hesaplamada, sürekli iş göremezlik miktarı ile (50.263,40-TL) geçici iş göremezlik miktarını (5.238,38-TL) toplamış ve bu tutardan (55.861,78-TL) SGK tarafından yapılan ödemeleri tenzil ederek (5.978,54-TL) ödenmesi gereken zararı 49.883,24-TL olarak tespit edildiğini, davacının talepleri arasında geçici iş göremezliğe ilişkin ödeme talebi olmamasına rağmen hükme esas alınan rapor doğrultusunda davacının ıslah etmiş olduğu miktar üzerinden hüküm kurulmasının hakkaniyetli olmadığını, bu şekilde geçici iş göremezliğe ilişkin davacıya iki kez ödeme yapılması durumunun davalılar açısından da haksız maliyet yüklenilmesine neden olacağını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, tespiti yapılan sürekli iş göremezlik tutarından (50.263,40-TL), SGK tarafından davacıya yapılan tüm ödemelerin tenzil edilerek hesaplama yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik ödeneğinin SGK’nın yükümlülüğünde olduğunu, yerel Mahkemece geçici iş göremezliğe hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, hesaplanan toplam iş gücü kaybı tazminat miktarının hatalı ve fahiş olduğunu, yargılama aşamasında alınan adli tıp raporuyla davacının özür oranı %4 tespit edilmiş olmasına rağmen hükme esas alınan hesap raporunda bilirkişi tarafından sürekli iş göremezliğe ilişkin yapılan hesaplama sonucu elde edilen meblağın hakkaniyete aykırı olacak şekilde yüksek olduğunu, hükme esas bilirkişi raporunda hesaplamanın ne şekilde olacağı belirtirken, aktif ve pasif dönem ayrımı yapılacağı, aktif dönemde davacının ücret bordroları doğrultusunda tespit edilen net ücretinin, pasif dönemde ise asgari ücretin esas alınacağının ifade edildiğini, fakat raporun incelenmesinden işlemiş aktif döneme ilişkin yapılan hesaplamada baz alınan ücretin giderek artış gösterdiği; artışın neye göre ve hangi oran üzerinden yapıldığı açık olmayıp, işleyecek aktif döneme ilişkin hesaplamada baz alınan 3.607,50-TL’nin yüksek olduğunu, davacının manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, davacı, dava dilekçesinde kazaya bağlı olarak travma sonrası stres bozukluğu ile birlikte birtakım psikolojik rahatsızlıklar ve panik atak geçirdiğinden bahsetmiş ise de alınan adli tıp raporunda davacıda aktif psikopatolojisinin olmadığı yönünde tespit yapıldığını, Adli Tıp raporundan da anlaşılacağı üzere meydana gelen kaza, davacıda ruhsal bozukluk ve psikolojik rahatsızlık şeklinde nitelendirilecek hastalıklar meydana getirmediğinden yerel Mahkemece hükmedilen manevi tazminat tutarının raporda tespit edilen bulgular ve özürlülük oranı dikkate alındığında fahiş bir rakam olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet veren … plakalı araç trafikten men edildiğinden ve çekme belgesi bulunduğundan motorlu araç vasfında olmadığını, zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi yaptırmasına gerek olmadığını dolasıyla davalı kurumun sorumluluğu bulunmadığını, 2918 sayılı KTK m. 19 gereği araçların tescil ettirilmesi zorunlu olup, kanunun 21. Maddesi gereğince de tescil belgesi ve plakası alınmadan karayoluna çıkılmaması gerektiğini, aynı yasanın 91. maddesine göre, kanun maddelerinin yerine getirilmesinden sonra, araç sahiplerinin trafik sigortası yaptırmak zorunda olduğunu, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen aracın Karayolları Motorlu Araçlar Sorumluluk Sigortası Genel Şartları gereğince sorumluluk kapsamı içinde olması için “Motorlu Araç” sıfatına haiz bulunması gerektiğini, oysa ki, davalı kuruma husumet yöneltilmesine sebep olan … plaka sayılı aracın kaza tarihinden önce trafikten çekme işlemi yapıldığını, “Motorlu Araç” vasfı bulunmadığını, bu nedenle Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi düzenlenmesine olanak bulunmamakta olup, davalı kuruma husumet yöneltilemeyeceğini, emsal nitelikteki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/5755 Esas – 2019/6779 Karar sayılı 27.05.2019 tarihli kararında itirazlarının İlk derece mahkemesi tarafından kabul görmeyerek, davalı kurum aleyhine tazminata hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan maluliyet raporunun, yönetmelik hükümleri gereğince ATK’dan alınmadığını, gerçek zararın belirlenebilmesi ve talebin değerlendirilebilmesi için tedavinin sonunda sağlık kurulu raporu alınmasını, raporda zarar görende tespit edilen arazların oluşturduğu tüm vücut fonksiyon kayıplarının değerlendirilmesi, arazların trafik kazasından kaynaklandığı, kalıcı ve sürekli olduğunun belirtilmesi gerektiğini 26.04.2016 tarihli ve 29695 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı Torba Kanunun 90. maddesi Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.5 . Maddesi gereğince trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup” … sorumluğunun sona erdiğini, … Yönetmeliği 9 maddesi ve ilgili mevzuat hükümlerinde de görüleceği üzere davalı kurumun ancak ve ancak kalıcı maluliyet sebebiyle sorumlu tutulabileceğini, davalı kurumun geçici iş göremezlik yanında bedeni zarar kapsamında bulunmayan bakıcı gideri zararı sebebiyle sorumlu tutulmasının da kabul edilemeyeceğini, ayrıca, bakıcı giderinin brüt tutar üzerinden hesaplanabilmesi için harcamayı gösterir usulüne uygun resmi nitelikte belge sunulması gerekmekte olup, dosyada bu nitelikte belge bulunmadığını, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılarak varsa ödenen tutarın hesaplanacak tazminat bedelinden mahsup edilmesi gerektiğini, davacının asgari ücretin üzerinde gelir getiren bir işte çalıştığı ispatlanamadığından yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, davacının gerçek kazancının tespiti için SGK Hizmet Dökümünün celp edilmesi gerektiğini, olaya uyan Yargıtay kararlarında ve bilimsel öğretide kazancın somut delillerle tespit edilmesinin benimsendiğini (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/12300 Esas, 2016/10184 Karar İlamı), sadece beyan esas alınarak, asgari ücretin üzerinde gelir elde edildiği kabul edilerek hesaplama yapılmasının yerinde olmadığını, tahsiline karar verilen tazminat yönünden faizin türünün hatalı olduğunu, olay ile ilgili olarak hiçbir sözleşmesel ilişki içerisinde bulunmayan, sadece kanundan doğan sorumluluğu söz konusu olan davalının herhangi bir temerrüdünün söz konusu olmadığını, faiz talebinin reddi yerine avans faize hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf istemin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalılar vekillerinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatı, bakıcı ve tedavi gideri ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 07.11.2015 tarihinde davalılardan … Limited Şirketine ait, …’in sevk ve idaresindeki çekme belgeli olduğundan zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi bulunmayan … plakalı araçla şerit ihlali yaparak davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı servis aracına çarpması neticesinde meydana gelen kaza neticesinde davacının yaralandığını ve malul kaldığını, davacının kaza sırasında … şirketinde kaynakçı olarak aylık net 1.482,23-TL maaşla çalıştığını, ayrıca fazla mesai ücreti ve üç ayda bir, bir maaş ikramiye aldığını belirterek HMK’nun 107 maddesi gereğince fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 500-TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile ekonomik geleceğin sarsılması sonucu uğranılan zarar, 500-TL bedensel zarar, tedavi giderleri, bakıcı gideri olmak üzere toplam 1.000,00-TL maddi tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 30.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Limited Şirketi ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 16.10.2020 tarihli dilekçesi ile, tedavi giderine ilişkin taleplerinden feragat ettiğini, geçici ve sürekli işgöremezlik talebinin 49.883,24-TL’ye, bakıcı giderini 466,92-TL’ye yükseltmiştir. Mahkemece; davacının geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin kabulüne; toplam 49.883,24-TL maddi tazminat ile 250-TL bakıcı giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, tedavi giderine ilişkin tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 13.000,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 07.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Ltd. Şti.’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde, mahkeme kararların tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini, hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını, gerekçeli kararın yazıldığı tarihi içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 Esas, 2007/611 Karar, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
6100 Sayılı HMK’nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir.
Somut olayda davacının talep konusu yaptığı geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı talepleri yönünden de aynen bakıcı gideri ve tedavi gideri talepleri gibi ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken “davacının maddi tazminat talepli davasının kısmen kabul, kısmen reddine; davacının geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin kabulüne; toplam 49.883,24-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı … sorumluğunun poliçe teminat limiti ile sınırlı tutulmasına “ şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabul şekline göre;
1-Davalı … vekili, çekme belgeli araçla ilgili sorumlulukları bulunmadığı, maluliyet raporu, davacının geliri, geçici işgöremezlik ve bakıcı gideri, SGK ödemeleri, faiz türü ve başlangıcına yönelik;davalı işleten ve sürücü vekil de davacının müterafik kusuru, sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatı, SGK ödemesi, manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf sebepleri ileri sürmüştür.
Davacı taraf, trafik sigortası bulunmayan aracın sebep olduğu bedensel zarar nedeniyle davalı işleten ve sürücü ile birlikte …’na husumet yöneltmiş; davalı …, trafikten çekilmiş ve tescilsiz olan araç nedeniyle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini savunmuştur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 21/1. maddesinde “tescil edilen araçlar, tescil belgesi ve tescil plakası alınmadan karayollarına çıkarılamaz” düzenlemesine; aynı Kanun’un 23/2. maddesinde ise “araç tescil belgesini araçta bulundurmayan veya tescil plakasını monte edilmesi gereken yerin dışında farklı bir yere takan sürücülere 92 Türk Lirası idari para cezası verilir. Araç bilgileri doğrulanıncaya ve plaka uygun yere takılıncaya kadar araç trafikten men edilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Diğer taraftan; …’na başvurulabilecek halleri düzenleyen 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesi ve … Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesi gereği, …’nın sorumluluğu için, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu bulunduğu halde, bu sigortası yapılmamış olan bir aracın, 3. kişinin zararına sebep olması gerekmektedir. Zorunlu olan trafik sigortasının yaptırılması bakımından da her şeyden önce, sigortası yapılacak aracın kanun kapsamında kalan tescilli bir araç olması gereklidir.
07.11.2015 tarihli kaza tespit tutanağında davacının içinde bulunduğu servis aracına çarpan davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu … plakalı aracın çekme belgeli olduğu 2918 Sayılı KTK’nun 21 ve 23 maddeleri gereğince ceza yazıldığı belirtilmiş, ancak mahkemece … plakalı araçla ilgili olarak tescil bilgileri istenmemiş çekme belgesi düzenlenmesini gerektirir (araç sahibinin talebi mi yoksa aracın bir daha kullanılamaz hale gelmesi, hurdaya çıkması mı) sebebe ilişkin gerekli araştırma yapılmadan davalı Güvence Hesabının sorumluluğu yönünden karar verilmiştir.
Açıklanan vakıalar karşısında; davalı …’na trafik sigortasız aracın neden olduğu zarar iddiası ile husumet yöneltildiği, …’nın sorumluluğunun ancak ZMSS yaptırabilecek tescilli bir araç bulunması halinde sözkonusu olabileceği, davalıya husumet düşüp düşmediğinin doğru biçimde tespit edilmesinin gerekliliği ve bu hususun re’sen gözetileceği dikkate alınmak suretiyle; kazaya karışan … plakalı araca ait trafik tescil dosyasının tamamının (aracın ilk tescil kaydından itibaren) ilgili merciden getirtilmesi ile 07.11.2015 kaza tarihindeki aracın çekme belgeli olmasının sebebinin ve bu tarihten sonra yeniden tescilinin yapılıp yapılmadığının saptanması ile davalı … hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, anılan hususlar için yeterli araştırma yapılmadan karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı … vekilinin anılan yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. (Emsal Yargıtay 4 Hukuk Dairesinin 24.05.2021 Tarih 2021/2460 Esas 2021/1477 Kararı; aynı Dairenin 08.03.2022 Tarih 2021/21213 Esas 2022/4243 Karar; Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 27.05.2019 Tarih 2018/5755 Esas 2019/6779 Kararları )
2-Davalı işleten vekili cevap dilekçesinde ve kusur raporundan sonra, diğer davalılar vekilleri de kusur raporundan sonra davacının emniyet kemeri takmadığını bu nedenle belirlenecek tazminattan müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiğini ileri sürmüş mahkemece bu hususa ilişkin olarak olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden ve indirim yapılmadan karar verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Buna göre, zarar görenin zarara katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (Eren, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y.2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (Kılıçoğlu, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y.2012, S.418)
Davacının müterafik kusuru nedeniyle talep konusu tazminatlardan indirim yapılabilmesi için zararın bu nedenle artması zarar ile mağdurun eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Somut olay değerlendirildiğinde davacının maluliyetinin belirlenmesi için Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 03.02.2020 tarihli raporda davacının köprücük kemik ucundaki kırık ve kaslardaki yırtık nedeniyle davacının 07/11/2015 tarihli yaralanması nedeniyle % 4 oranında vücut genel çalışma gücünden kaybettiği, 3 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, 2 hafta süresince başkasının bakımına ihtiyacı olduğunun bildirildiği belirtmiştir. Bu durumda davacının yaralanmasının şekli ve niteliğine göre emniyet kemeri takıp takmamasının zararın artmasına etkisinin olup olmadığının belirlenmesi için gerektiğinde maluliyet raporu alınan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken bu hususa ilişkin olumlu olumsuz karar verilmemesi doğru görülmemiştir.
3-SGK Ankara Sosyal Güvenlik İI Müdürlüğünün 09.05.2018 ve 29.07.2016 tarihli yazıları ile davacının 07.11.2015 tarihinde maruz kaldığı trafik iş kazası neticesi yaralanması nedeniyle 7.429,36-TL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiği, trafik iş kazasının adli vaka olup, rücuya tabi ödemelerden olduğundan 5510 sayılı Kanunun 21. Maddesi gereği rücu işlemlerinin yapıldığı, davacının sürekli iş göremezlik geliri talebi olmadığından sürekli iş göremezlik geliri bağlanmadığı toplam 5.978,54-TL’nin Güvence Hesabından rücuen tahsilinin talep edildiği bildirildiği, mahkemece hükme esas 30.09.2020 tarihli aktüer bilirkişi raporuyla belirlenen 5.238,38-TL geçici işgöremezlik tazminatı belirlendiği anlaşıldığından davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebi yönünden bu hususta değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davalı vekillerin bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin de kabulü gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece öncelikle HMK’nın 297. Maddesi gereğince davacının her bir talebi ile ilgili ayrı ayrı değerlendirme yapılarak olumlu olumsuz karar verilmesi, davalı … hukuki durumunun takdir ve tayini, davacının müterafik kusurlu olup olmadığı, müterafik kusurlu olması halinde maddi ve manevi tazminat miktarı, SGK ödemelerine göre davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarlarının ayrı ayrı tespitine yönelik hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden, davalı sürücü, işleten ve … vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulü ile 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalılar vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … Ltd. Şti. ve … vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; HMK.nın353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, kaldırma sebebine göre davalılar vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran davalı taraflarca yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 9. İcra Dairesinin 2021/392 sayılı dosyasına yatırılan 151.000,00-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Ankara 9. İcra Dairesinin 2021/392 sayılı dosyasına yatırılan 139.000,00-TL + 4.000,00-TL nakit teminat tutarının yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28.09.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.