Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/345 E. 2023/327 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/345 – 2023/327
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/345
KARAR NO : 2023/327

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2020
NUMARASI : 2018/669 Esas 2020/601 Karar

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 12/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 08.08.2018 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ’ne Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araçla direksiyon hakimiyetini yitirerek kaldırımda bulunan davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğunu, davacının günlük 70,00 TL, aylık 2.100,00 TL ücretle garson olarak çalıştığını, davalı sigorta şirketine 29.08.2018 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek HMK’nın 107 maddesi gereğince 1.000,00 TL sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen; 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 21.09.2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile sürekli ve geçici işgöremezlik talebini 56.296,28 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili, 08.08.2018 tarihinde davalının sevk ve idaresindeki araçla fren yerine hataen gaza bastığından kaldırımdaki davacıya çarptığını, kaza nedeniyle çok üzgün olduğunu, hastanede davacının talebi olmamasına rağmen davalı tarafından davacıya 2.000,00 TL elden, daha sonra da akrabasına 1.000,00 TL EFT yapıldığını, istenen manevi tazminatın fahiş olduğunu, aracın … Sigorta AŞ’ye kaskolu olup manevi tazminat teminat altına alındığından davanın … Sigorta AŞ’ne ihbar edilerek reddini savunmuştur.
Davalı … Sigorta AŞ vekili, davadan önce davacı tarafından eksik belge ile başvuru yapıldığından davanın usulden reddi gerektiğini, aksi halde tarafların kusur oranı ve davacının maluliyeti yönünden ATK’dan rapor alınmasını, geçici işgöremezlik talebinin teminat dışı olup bu zararın SGK tarafından karşılanması gerektiğini, dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın haksız fiilden kaynaklanan geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, tüm dosya kapsamı, dava, cevaplar, maluliyet raporu ve hesap raporu birlikte değerlendirildiğinde; 08.08.2018 tarihinde davalının kusuruyla meydana gelen kazada, davacının yaralandığı ve vücut genel çalışma gücünün %7’sini kaybettiği ve 9 ay geçici iş göremez halde kaldığı, bu itibarla geçici ve sürekli iş gücü zararını karşı tarafın kusuru olan %100 oranında talep edebileceği anlaşıldığından davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile, 16.195,33 TL geçici işgöremezlik, 40.100,95 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 56.296,28 TL’nin sigorta şirketi yönünden 12.09.2018, diğer davalı yönünden 08/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği, haksız bir fiile maruz kalan kimsenin manevi tazminat isteyebileceği somut olayda, olay tarihi, davalının haksız fiilinin ve kusurunun derecesi, olayın oluşu, davalıya ait aracın sevk ve idare edilmesi hususunda dikkat ve özenin gösterilmemiş oluşu, meydana gelen zararın niteliği, tarafların ekonomik ve sosyal durumu ve davacının iş ve güçten kaldığı süre ve maluliyet oranıyla orantılı elem duymasının muhakkak olacağı dikkate alınarak manevi tazminatın duyulan elem ve ızdırabın bir nebze olsun giderilebilecek miktarda kendine has ölçüde bulunması, aleyhine hükmedilecek için ekonomik çöküntüye sebebiyet vermeyecek miktarda tayini gerektiğinden davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü gerektiği kanısıyla davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile, 16.195,33 TL geçici işgöremezlik, 40.100,95 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 56.296,28 TL’nin sigorta şirketi yönünden 12.09.2018, diğer davalı yönünden 08.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 15.000,00 TL manevi tazminatın 08.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararı uyarınca maluliyet raporunun “çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranları tespit işlemleri yönetmeliği” hükümlerine göre alınması gerektiğini, Anayasa Mahkemesinin, 09.10.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan iptal kararıyla “Maddi ve Manevi Tazminat” başlıklı KTK m. 90’da yer alan “…ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ifadesinin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle iptaline karar verildiğini, dolayısıyla iptal kararından sonra Kanun maddesinin güncel halinin, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun’da öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun’da düzenlenmeyen hususlar hakkında 11.1.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” Şeklinde olduğunu, bir başka ifade ile ZMMS genel şartlarında gösterilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre maluliyet tespitinin yapılmayacağını Yargıtay’ın istikrar kazanmış kararları doğrultusunda Çalışma ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre maluliyet tespit edilerek yerel mahkemece hüküm kurulacağını, oysa ki eldeki davada alınan maluliyet raporunun, Özürlülük Ölçütü ve Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiğinden, dosyanın Adli Tıp Kurumu’na tevdii ile davacının maluliyetinin Çalışma ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre tespit edilmesi gerekirken bu yönde rapor alınmamasının yasaya aykırı olduğunu, çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranları tespit işlemleri yönetmeliği hükümlerine göre alınacak maluliyet raporu sonrasında yine Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına binaen tazminat hesaplamasının yargıtay uygulamasına göre yapılması gerektiğini, Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda bahsedilen iptal kararıyla artık tazminat hesaplamasının genel şartlar ve ekindeki belgelere göre yapılamayacağının da ilan edildiğini, dolayısıyla Yargıtay’ın istikrar kazanmış kararları doğrultusunda, aktüer raporunun ve davacının zararının PFM yaşam tablosu baz alınarak bakiye ömür tespit edilerek ve %10 artırma ve iskonto tekniğinin kullanılması gerektiğini, emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/ 4030 Esas-2015/9118 Karar ve 24.06.2015 tarihli ilamı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2013/15394 Esas-2015/3262 Karar ve 23.02.2015 tarihli ilamı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/1853 Esas- 2014/2865 Karar ve 03.03.2014 tarihli ilamı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2012/ 15049 Esas- 2013/ 4637 Karar ve 02.04.2013 tarihli ilamının bu doğrultuda olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının davacının manevi acılarını giderme amacından son derece uzak olduğunu, yargılama sırasında alınan maluliyet raporunda davacının kaza sebebiyle uğradığı maluliyetin %7 oranında olduğunun tespit edildiğini (yukarıdaki açıklamalarında maluliyete esas yönetmelik hükmü Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiğinden Çalışma ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Yönetmeliği’ne göre daha fazla maluliyeti çıkması kuvvetle muhtemeldir.) bunun yanı sıra yine yargılama sırasında alınan kusur raporuna göre davacının kusursuz olduğu, kazanın meydana geldiği sırada henüz 44 yaşında olan davacının kazadan sonra aylarca çalışamadığı, bu süreçte evini geçindiremediği, eşinin yardımı olmaksızın günlük rutin işlerini dahi kendi başına yapamadığı, ayrıca hayatının bundan sonraki kısmını engelli olarak geçireceği duygusunun davacıyı manevi olarak tarifi ve telafisi imkansız acılara sürüklediğini, bu sebeple mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının son derece düşük ve davacının manevi acılarını bir nebze de olsa telafi etme amacından uzak olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 08.08.2018 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ’ne Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araçla kaldırımda bulunan davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatının davalılardan, manevi tazminatın davalı sürücüden tahsilini talep etmiş; mahkemece davacının kusursuz olması, %7 maluliyet oranı, dokuz ay iyileşme süresi gözönüne alınarak asgari ücret üzerinden 16.195,33 TL geçici işgöremezlik, 40.100,95 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 56.296,28 TL’nin sigorta şirketi yönünden 12.09.2018, diğer davalı yönünden 08.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,15.000,00 TL manevi tazminatın 08.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Hükme dayanak alınan aktüerya bilirkişi raporu, TRH 2010 Yaşam Tablosu ve 1.8 teknik faiz uygulanarak düzenlenmiştir. Davacı taraf raporu kabul etmemiştir.
Esasen, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, hak sahibi davacının olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir.
Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22.12.2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14.01.2021 tarih 2020/2598 E.-2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminatların belirlenmesinde TRH 2010 Yaşam Tablosu ve prograsif rant yöntemi kullanılarak hesap yapılması gerekirken, yazılı olduğu gibi TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmış olmasına rağmen 1.8 teknik faize göre tazminat hesabı yapılması doğru olmadığından, denetime elverişli olmayan tazminat raporuna itibar edilerek karar verilmesi de doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece davacının geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı yönünden TRH 2010 Yaşam Tablosu ve prograsif rant yöntemi kullanılarak hesap yapılması için bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin anılan yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda yeniden inceleme yapılarak ve sonucuna göre, kazanılmış haklar korunarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yerolmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 12.11.2020 tarih, 2018/669 Esas – 2020/601 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yerolmadığına,
2-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
4-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 12.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.