Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/341 E. 2023/306 K. 05.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/341
KARAR NO : 2023/306

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2020
NUMARASI : 2017/533 Esas 2020/248 Karar

DAVACILAR : 1-… – …
2-… – …
VEKİLİ
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )

KARAR TARİHİ : 05/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/05/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalılar… Sigorta Şirketi vekili ile … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 01.10.2015 tarihinde davalılardan …’ne ait, … Sigorta Şirketine ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın durakta otobüs bekleyen davacılardan …’ın babası, …’in kayınpederi …’a çarparak ölümüne neden olduğunu, davacıların babalarının ölümü nedeniyle büyük üzüntü yaşadıklarını belirterek davacılardan … için ayrı ayrı 25.000,00 TL, … için 15.000,00 TL olmak üzere toplam 65.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … şirketi vekili, kazaya karışan aracın 31.12.2014-31.12.2015 tarihleri arasında davalı şirkete muhtelif sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kasten veya bilerek sebebiyet verilen zarar ve ziyanların sigorta poliçesi kapsamında olmadığını, davacı …’in damat olarak talep hakkı bulunmadığını, diğer davacıların taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, işleteni oldukları otobüs şoförünün dava konusu kazada kusuru bulunmadığını, kusur yönünden bilirkişi raporu alınmasını, sürücü kusuru olsa bile davalı kurumun sorumlu tutulamayacağını, davacıların… Sigorta Şirketinden aldığı tazminat miktarının tenzili gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın ölümle sonuçlanan trafik kazasına ilişkin manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olay yeri keşif ve ölü muayene tutanağından 01.10.2015 tarihinde … plaka sayılı körüklü halk otobüsünün Kızılay’a doğru Cemal Gürsel Caddesi 113 nolu binanın önünde bulunan kaldırıma çıkarak kaldırımda ve otobüs durağında bulunan insanlara çarptığı ve birçok insanın ölümüne neden olduğu, bu insanlardan birinin de … oğlu 1922 doğumlu … olduğunun damadı olan yakını …’nın teşhisi ve üzerinden çıkan kimlik ve belgelerinden tespit edildiği, Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan 09.01.2019 tarihli raporda dava konusu kazada sürücü …’ın %100 oranında kusurlu, yaya …’ın kusursuz olduğunun belirtildiği, … Plaka sayılı aracın…İşletme müessesesi adına tescilli olduğu, muris …’ın mirasçı olarak … ve … isimli 2 kızının kaldığı, davacı …’nın da davacı …’nın eşi, müteveffanın damadı olduğu, davalı … tarafından diğer davalı…İşletme Müessesesi’ne ait araçların 3. şahıslara verdikleri zararlar nedeniyle 1.250.000. EURO limitine kadar maddi, bedeni ve manevi tazminat taleplerini karşılamak üzere 31.12.2012-31.12.2013 tarihlerini kapsar sigorta poliçesi düzenlendiği, davalılardan…İşletme Müessesesinin zarara sebebiyet vermesi, sigorta şirketinin de zararı poliçe ile teminat alması nedeniyle müştereken ve müteselsilen manevi tazminat talebinden sorumlu olduğu, TBK’nun 56 maddesi gereğince davacıların manevi tazminat talep etme haklarının bulunduğu, somut olayda davacıların, murisin 1. dereceden yakın hısımları olduğu, hukuka aykırı kaza ve kaza neticesi ölüm sebebiyle davacıların duygusal olarak büyük zarar gördüğü, bu nedenle bu zararın giderilmesi gerektiği, manevi tazminat davasının şartlarının gerçekleştiği, ayrıca davacılardan …‘nın da hem murisin damadı, hem de bakımını üstlenen kişi olduğu, bu nedenle kendisine de duyduğu duygusal elem ve üzüntü sebebiyle tazminat verilmesi gerektiğinden davanın kabulüne, … için 25.000,00-TL, … için 25.000,00-TL, … mirasçıları için 15.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01.10.2015 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; olayın gelişimi ve kazanın meydana geliş şekli itibarıyla sürücüye %100 kusur verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, hükmedilen tazminat miktarlarının fahiş olup hayatın gerçekleriyle örtüşmediğini, olayın kasıtlı bir suç değil taksirli bir kaza olduğunu, dava dışı otobüs şoförünün sosyal ve ekonomik durumu belli olup hükmedilen tazminat miktarı yasa gereği otobüs şoförüne rücu edileceğinden otobüs şoförünün hükmedilen miktarları ödemesinin mümkün olmadığını, otobüs şoförünün sosyal ve ekonomik durumu göz önünde bulundurularak yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, manevi tazminat miktarının sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vermemesi gerekirken hükümde belirtilen miktarların fahiş olduğunu, hakkaniyete ve adalete uygun olmadığını (emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/5547E, 2019/11165K sayılı ilamı), davayı kabul etmemekle beraber, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen kararda hüküm altına alınan miktarların sigorta poliçe teminat limitleri dâhilinde olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesinin talep etmiştir.
Davalı … … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eldeki davanın 01.10.2015 tarihinde davalı şirket tarafından Muhtelif Sorumluluk Sigortaları Poliçesiyle sigortalı aracın karıştığı kaza sonucu …’ın vefatı sebebiyle manevi tazminat talebiyle ikame edildiğini, müteveffanın iki çocuğu için ayrı ayrı 25.000,00-TL olmak üzere toplam 50.000,00-TL, ve damadı için 15.000,00-TL olmak üzere toplam 65.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmiş ise de hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, (Aynı yönde T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2013/21-2036 K. 2014/491 T. 9.4.2014 sayılı kararı ), takdir edilecek miktar belirlenirken ülkenin ekonomik koşulları, davacıların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu ile davacının müterafik kusurları, olayın ağırlığı, davacının yaşı, olay tarihi gibi özelliklerin göz önünde tutulması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusunu sağlaması gibi unsurların dikkate alınması gerektiğini, hükmedilecek tazminat miktarının zarar göreni zenginleştirmemesi, zarar sorumlusunu ise fakirleştirmemesi gerektiğini, yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmamasının esas olduğunu Yargıtay 11. HD 2005/8994 E. 2006/9857 K. sayılı kararında bu hususun açıkça ortaya koyulduğunu, davacıların ve sigorta ettirenin sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılarak davacıların Sosyal Güvenlik kuruluşlarından herhangi bir ödeme alıp almadığının da tespiti gerektiğini, tüm davacılar için hükmedilen fahiş orandaki manevi tazminatların kaldırılması gerektiğini,
Davacı damadın talep hakkı bulunmadığını, davacı damadın müteveffa ile manevi bir ilişkisinin mevcut olduğunun, sürekli ve düzenli bir şekilde müteveffaya yardım ettiğinin somut delillerle kanıtlanamamış olması karşısında davacı damat lehine hükmedilen manevi tazminatın kaldırılarak talebin reddi gerektiğini, ayrıca, damadın sürekli ve düzenli olarak müteveffaya maddi ve manevi anlamda destek olduğu iddialarının, banka kayıtları vs. gibi kesin deliller ile kanıtlanamadığını, HMK ilgili hükümleri gereği tarafların iddialarını kanıtlamakla mükellef olduğunu, yakın akraba olmamasına rağmen müteveffa ile davacı damat arasında manevi tazminatı gerektirir yakın bir manevi ilişki olduğu iddiasının kabulü için işbu manevi bağın araştırılması, müteveffanın kiminle yaşadığı, müteveffanın bakımının kimin tarafından gerçekleştirildiği gibi hususların araştırılması ve kesin olarak tespit edilmesi gerekirken davacı yanın, somut olay gözetildiğinde işbu iddialarını kanıtlamakla mükellef olmasına rağmen kanıtlayamadığını, aksi bir halin kabulü bir kişi vefat ettiğinde o kişiyi tanıyan herkesin manevi tazminat talep edebileceği anlamına geleceğini belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
HMK’nın 355. maddesi gereğince davalılar vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın taraf ehliyetini düzenleyen 50. maddesinde, “medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu”, TMK.’nın 28. maddesinde de “kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayacağı ve ölümle sona ereceği” düzenlenmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 28/1. maddesi gereğince, gerçek kişiler yönünden maddi hukuk bakımından hak ehliyeti ve usul hukuku bakımından da taraf ehliyeti ölümle son bulur. Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölü kişi adına hüküm kurulamaz. Yalnız öleni ilgilendiren, yani mirasçılara geçmeyen haklara ilişkin davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalır. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen ve mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar ise tarafın ölümü ile konusuz kalmaz, bu davalara, ölen tarafın mirasçıları tarafından veya ölen tarafın mirasçılarına karşı devam edilir. Dava ve taraf ehliyeti HMK’nın 114 ve 115. Maddeleri gereğince dava şartlarından olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken hususlardandır.
6100 sayılı HMK’nın 304. maddesinde “(1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, Mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. (2) Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.” şeklindeki hükmün tashihi; 305. maddesinde de “(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” şeklinde hükmün tavzihi müesseseleri düzenlenmiştir. HMK.nın 305. maddesine 7251 sayılı kanun ile eklenen 305/A- maddesinde ise ” (1) Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.” hükmü eklenmiştir.
Bu düzenlemelere göre HMK’nın 305. maddesinde hükmün tavzihinin hangi şartlarda ve nasıl yapılacağı düzenlenmiş, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir ancak hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Hakim hükmü verdikten ve davadan elini çekmesinden sonra istinaf kanun yoluna veya temyiz kanun yoluna başvurularak hüküm bozulmadıkça o davaya yeniden bakamayacak ve verilen hükmü değiştiremeyecektir.
Somut olayda; davacı …; dava konusu trafik kazasında kayınpederi …’ın ölümü nedeniyle davalı işleten ve kazaya karışan aracın ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketinden manevi tazminat talebinde bulunmuş, yargılama sırasında 18.01.2018 tarihinde vefat etmiştir.Mahkemece 22.03.2018 tarihli duruşmada yargılama sırasında 18.01.2018 tarihinde vefat eden davacı …’nın mirasçılarının davaya dahil edilmesi ve mirasçılara ait vekaletname sunulması için davacı vekiline süre verilmiş ;davacı vekili 06.04.2018 tarihli duruşmada davacı … mirasçılarından eşi davacı … dışındaki mirasçılardan vekaletname alınamadığını belirtmiştir.Mahkemece davacı … mirasçılarından …’a davetiye tebliğ edilmiş ise de diğer mirasçılar …’ya tebligat yapılmadan davacı … mirasçıları için 15.000 TL manevi tazminata karar verilmiş; davacılar vekilinin talebi üzerine mahkemece 18.09.2020 tarihli tashih şerhi ile ”… mirasçılarından olan … için 7.500,00 TL; … ve … için ayrı ayrı 1.875, 00 TL, …, … … ve … için ayrı ayrı 937,50 TL manevi tazminat” olarak hükmün tashihine karar verilmiştir.
Açıklanan tüm maddi ve hukuki vakıalar karşısında mahkemece; henüz karar kesinleşmeden, yargılamanın devamı sırasında ölen davacı …’nın davada taraf olma ehliyetinin son bulduğu, davacının malvarlığına ilişkin olan tazminat haklarının mirasçılarına geçtiği, ölüm ile kişilik hakları ve vekillik ilişkisinin son bulduğu, anlaşılmakla; mahkemece öncelikle, müteveffa …’nın tüm yasal mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan ve infazda tereddüt yaratacak şekilde … mirasçıları için 15.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesi; HMK’nun 304 maddesindeki şartlar oluşmadığı halde hükmün tashihi yoluyla taraflara yüklenen haklar ve borçların değiştirilmesi doğru görülmediğinden davalılar vekillerinin istinaf talebinin ayrı ayrı kabulü ile HMK 353/1-a-4 ve 6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalılar vekillerinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalılar… Sigorta Şirketi vekili ile … vekilinin istinaf talebinin ayrı ayrı HMK.nın 353/1-a-4 ve 6. maddesi gereğince kabulü ile Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.06.2020 tarih 2017/533 Esas- 2020/248 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebebine göre davalılar vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf isteminde bulunan davalılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harçlarının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde yatırdıkları oranda davalılara iadesine,
3-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin yerel mahkemece yeniden kurulacak hükümde dikkate alınmasına,
4-İzmir 19. İcra Müdürlüğü 28/01/2021 tarih ve 2021/415 esas sayılı dosyasına yatırılan 10.261,16-TL Nakit teminatın yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın taraflara tebliği ve harç iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 05.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.