Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/323 E. 2021/836 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2018
NUMARASI : ……

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 22/04/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 22/04/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 28.02.2014 tarihinde davalıların sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacı …’nin idaresinde bulunan araca çarptığını, kaza sonucu sürücü davacı … ile araçta yolcu olarak bulunan … … ve davacıların küçük çocuğu … …’nin da araçtan fırlayarak yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı … için iş gücü kaybı, tedavi masrafları için 500,00 TL, … …’nin beden gücü kaybı, iş gücü kaybı, hastane ve tedavi giderleri için 1.000,00 TL, küçük çocuk … … için beden gücü kaybı, tedavi giderleri için 500,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan, davacı …’nin kendi yaralanmasından dolayı 10.000,00 TL, eşi … …’nin yaralanmasından dolayı 5.000,00 TL, çocukları …’nun yaralanmasından dolayı 5.000,00 TL davacı … … için, kendi yaralanmasından dolayı 40.000,00 TL, eşi olan …’nin yaralanmasından dolayı 20.000,00 TL, çocuğu …’nun yaralanmasında dolayı ise 5.000,00 TL; davacı …’nun yaralanmasından dolayı lehine 20.000,00TL, babası …’nin yaralanmasından dolayı 15.000,00 TL, annesi … …’nin yaralanmasından dolayı 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında davacı küçük … …’nin vefat ettiğini, davaya anne ve baba için destekten yoksun kalma tazminatı davası olarak devam edeceklerini belirtmiş, ıslah dilekçesi ile davacı … için 1.071,00 TL geçici, 147.226,79 TL çalışma gücü kaybı, … için 655,20 TL geçici, 31.091,01 TL çalışma gücü kaybı, …’nun vefatı nedeniyle davacı baba … için 13.044,77 TL anne … için 36.151,33 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı … vekili, davanın dayanağı olan trafik kazasının oluşumunda kusurun davacı tarafta olduğunu, davacının kaza anında geçiş üstünlüğüne uymaması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, çocuğun uygun koşullarda seyahat etmesinin sağlanmadığını, çocuğun muhtemelen ön koltukta emniyet kemeri takmadan seyahat ettiğini, davacılarında emniyet kemeri takmadığının sabit olduğunu tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda şahıs başına azami 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, tedavi giderlerinden sorumluluklarının bulunmadığını, davacıların geçici ve sürekli iş göremezlik durumlarının ve kusur oranlarının tespit için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, emniyet kemeri bulunmayan çocuğun ön koltukta seyahat ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı …’nin idaresinde bulunan…. plakalı aracı ile kavşağa yaklaşırken kavşak başında durarak sağdan gelen davalı sürücünün sevk ve idaresindeki araca geçiş hakkını bırakmaması, nedeniyle %70 oranında, davalı sürücü …’nın idaresinde bulunan aracı ile kazanın gerçekleştiği kavşağa yaklaşırken hızını azaltmaması, davacı aracına karşı zamanında herhangi bir ikaz ve fren tedbirine başvurmaması nedeniyle kazanın oluşumunda %30 oranında kusurlu bulunduğunun belirlendiği, … plakalı aracın sürücüsü … ile bu araç içerisindeki bulunan diğer davacılar … … ve küçük … …’nin yaralandığı, kazada ağır yaralanan küçük …’nun kazaya bağlı olarak vefat ettiği, …’nin “kaza neticesinde vücut genel çalışma gücünden %12,3 oranında kaybettiği, 6 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, davacı … …’nin “vücut genel çalışma gücünden %19 oranında kaybettiği 3 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığının belirlendiği, aktüer raporu ile davacıların zararının belirlendiği, davacıların tedavi gideri tazminatına yönelik taleplerinden feragat ettikleri, yargılama sırasında vefat eden küçük … …’nin manevi tazminat hakkının mirasçıları olan diğer davacılara geçtiği gerekçesi ile davacı … …’nin için 1.071,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 147.226,79 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 36.151,33TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının tedavi gideri tazminatı isteminin reddine, davacı … için 655,20 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 31.091,10 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 13.044,77 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıların müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı …’nin tedavi gideri tazminatı isteminin reddine, davacı … …’nin kendi yaralanmasından dolayı 10.000,00 TL, çocuğu olan … …’nin vefatından dolayı 10.000,00 TL, eşi olan diğer davacı …’nin yaralanmasından dolayı 2.500,00 TL olmak üzere toplam 22.500,00 TL; davacı … için kendi yaralanmasından dolayı 2.500,00 TL, eşinin yaralanmasından dolayı 5.000,00 TL, çocuğunun vefatından dolayı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 12.500,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsiline, yargılama sırasında vefat eden küçük … …’nin manevi tazminat hakkının mirasçıları olan diğer davacılara geçtiğinin kabulü ile … …’nin kendisinin yaralanmasından dolayı 10.000,00 TL, annesi olan davacı … …’nin yaralanmasından dolayı 5.000,00 TL, babası …’nin yaralanmasından dolayı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı sigorta şirketi vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalıya sigortalı araç sürücüsünün %30 oranında kusurlu bulunduğu halde hesaplamanın %100 kusur oranına göre yapıldığını, rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, sigorta şirketinin KTK.nın 91 ve 85.maddeleri gereğince sigortalının kusuru oranında sorumlu olduğunu, mahkemece belirlenen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmadığını, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/3. Maddesi gereğince çocuğun araba koltuğunda taşınması gerektiğini, …’nun araçtan fırladığı gözetildiğinde oto koltuğu bulunmadığı ve muhtemelen ön koltukta seyahat ettirildiği, …’nun vefatı nedeniyle hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, mahkeme kararının gerekçesinin yeterli olmadığını ileri sürmüştür.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kazanın gerçekleşmesinde davacıların kusurlu olduğunu, kaza tespit tutanağında davacının … plakalı aracı ile kavşaktan geçmek isterken sağından gelen ve doğru devam eden … plakalı aracı fark etmeyerek yola çıktığını, davacı …’nin Karayolları Trafik Kanununun 57/1.c. maddesini ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 157.maddesini ihlal ettiğini, davacı sürücü kavşakta geçiş üstünlüğüne uymama kuralını ihlal etmesi nedeni ile ayrıca kusurlu olup bu nedenle dahi davanın reddedilmesi gerektiğini, davacıların maluliyet oranları tam olarak tespit edilmediğini, itirazların da dikkate alınmadığını, … … yönünden; … Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından hazırlanan 05.10.2016 tarihli raporda; 28.02.2014 tarihinde meydana gelen kaza sonucunda akciğer zedelenmesi, karaciğer ve dalak yaralanması ile vücudunun belirli yerlerinde kemik kırıklarının meydana geldiğini, tedavisinin …. ……….Hastanesinde yapıldığını, 18 gün hastanede kaldığını, yine… ve Araştırma Hastanesinin 21.06.2016 tarihli Sağlık Kurulu Raporunda; davacı … …’nin geçmiş tıbbi kayıtlarının incelenmesinde; 6 aydır poliklinikten ayakta antidepresan tedavi ile takip edildiği, antidepresan tedaviden fayda gördüğünü, ilk gelişinde mevcut olan şikayetlerinin önemli ölçüde gerilemiş olduğunu belirttiği, yapılan psikiyatrik değerlendirme sonucu, işlevselliğinin antidepresan tedavi ile önemli ölçüde düzeldiği, geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı olarak sekel mahiyetinde arızanın olmadığı kanaatine varıldığının belirtildiğini, davacının, maluliyetinin hesaplanmasına ilişkin olarak ise; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı tespit işlemleri Yönetmeliğinin esas alındığını, davacının olay anındaki yaşı ve yapılan cerrahi işlemler sonucunda meydana gelen vücut genel çalışma gücünden kayıp oranının %19 olduğu sonucuna varıldığını, 05.10.2016 tarihli rapordan da açıkça anlaşılacağı üzere; ….hastanesinin 21.06.2016 tarihli raporunda da belirtildiği gibi trafik kazasından kaynaklı olarak davacı … …’nin ruhsal durumunun çok önemli ölçüde düzeldiğini, geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı sekel mahiyetinde arızasının olmadığı da açıkça belirtildiğini, maluliyet oranının yüksek gösterildiğini, … yönünden ise, davacının maluliyetinin hesaplanmasına ilişkin Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin esas alındığını, davacının olay anındaki yaşı ve post travmatik stres bozukluğu dikkate alındığında vücut çalışma gücünden kayıp oranının %12,3 olduğu kanaatine varıldığını, ancak ……Hastanesinin 18.05.2015 tarihli Psikiyatri Konsültasyon Raporunda yapılan ruhsal muayene ve psikometrik değerlendirmeye göre anksiyete şikâyetlerinin olduğu, bu şikâyetleri için tedavi görmediği, yeterli doz ve sürede tedavi görüldükten sonra kazaya bağlı yaşam işlevselliğine olan etkisi ve sekel mahiyetindekine arızasının olup olmadığı hususunda değerlendirmenin uygun olduğu ifade edilmiş 05.05.2017 tarihli raporda ise post travmatik stres bozukluğu ve depresyon tanıları saptanan hastanın etkin süre ve dozda tedaviye devam etmesine rağmen, mesleki, ailevi ve sosyal işlevselliği etkileyen post travmatik stres bozukluğu belirtilerinin devam ettiğinin belirtildiğini, raporda sadece belirtilerin devam ettiği bildirildiğini, tedaviye başladığı sıradaki durum ile tedavi gördüğü süreç içerisinde bir ilerleme kaydedilip kaydedilmediği, hastanın iyiye gidip gitmediği, ilk zamanlar belirtilerin hangi yoğunlukta olduğu bu belirtilerde bir azalma olup olmadığı konusunda aydınlatıcı bilgiler verilmediğini, sadece belirtiler devam ediyor denilerek rapor oluşturulduğunu, maluliyet oranı üzerinden yapılan hesaplama hukuka aykırı olduğunu, aktüerya bilirkişi raporunda davacı … …’nin bakiye ömür süresinin yanlış hesaplandığını, katsayı hesabında da hata yapıldığını, mahkeme tarafından itirazlarının değerlendirilmediğini belirterek istinaf kanun yoluna başvuru yapmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davalılar vekillerinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalıların sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacı …’nin idaresinde bulunan araca çarptığını, kaza sonucu sürücü davacı … ile araçta yolcu olarak bulunan … … ve davacıların küçük çocuğu … …’nin yaralandığını belirterek davacılar için maddi ve manevi tazminat talep etmiş, yargılama aşamasında davacıların çocuğu … …’nin vefat ettiğini davanın destekten yoksun kalma tazminatına dönüştüğünü belirtmiş, ıslah dilekçesi ile davasını ıslah ederek davacıların çocuğu …’nun yaralanması nedeniyle açtıkları davayı destekten yoksun kalma tazminatı olarak ıslah ettiklerini belirterek talepte bulunmuştur.
1-Mahkemece yargılama aşamasında davacı …’nin maluliyetinin belirlenmesi için rapor alınmasına karar verilmiş,…. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacının son durum raporu ve psikiyatri muayenesinin yapılması gerektiği belirtilmiş,….. Araştırma Hastanesinden alınan 18.05.2015 tarihli psikiyatri konsültasyon raporunda davacı …’nin kazadan sonra psikiyatrik tedavi almadığı, depresif düşünce içeriği saptandığı, travma sonrası stres bozukluğu ve depresif bozukluk belirtisi gösterdiği, ilaç tedavisine başlandığı ve 6 ay boyunca her ay kontrol edileceği belirtilmiş, 05.05.2017 tarihli raporda ise post travmatik stres bozukluğu ve depresyon tanıları saptanan hastanın etkin süre ve dozda tedaviye devam etmesine rağmen, işlevselliği etkileyen post travmatik stres bozukluğu belirtilerinin devam ettiği belirtilmiş, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 13.09.2017 tarihli raporunda davacı …’nin kaza sonucu sternum kemik kırığı meydana geldiği, stres ve sinirliliğinin arttığı, kaza ile ilgili kaygılı düşünceleri olduğu, anksiyete ile ilgili tedavi gördüğü post travmatik stres bozukluğunun devam ettiği, işlevselliğinin %12,3 oranında azaldığı 6 ayda iyileşeceği belirtilmiştir. Davalı … vekili tarafından yargılama aşamasında rapora itiraz edilmiştir.
Trafik kazasına maruz kalan kişilerin kaza nedeniyle psikolojik olarak etkilenecekleri malum olmakla birlikte bu etkilenmenin maluliyete sebep olacak yoğunlukta olup olmadığı hususunun kesin olarak saptanması gerekir. Hükme esas alınan … Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı raporunda davacının tedavi gördüğü post travmatik stres bozukluğunun ve depresif bozukluğunun devam ettiği belirtilerek rapor düzenlenmiş olması nedeniyle alınan rapor hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Mahkemece alınan raporda davacının travma sonrası stres bozukluğu ve depresif bozukluğu bulunduğu belirtilmiş olmasına göre davacının travma sonrası stres bozukluğunun ve depresif bozukluğunun kaza ile ilgili olup olmadığı, tedavisinin devam edip etmediği, tedavi ile iyileşip iyileşmeyeceği ve kalıcı maluliyet haline gelip gelmediği ayrıntılı olarak değerlendirilmesi gerektiğinden öncelikle davacının travma sonrası stres bozukluğu ile ilgili tedavisinin devam edip etmediği, buna ilişkin ilaç kullanıp kullanmadığının tedavisinin sona erip ermediğinin, tedavisinin ne zaman sona ereceği, tedavi ile iyileşip iyileşmeyeceği, maluliyete neden olacak şekilde kalıcı hale gelip gelmediği, araz bırakacak şekilde çalışmasına engel teşkil edip etmediğinin belirlenerek sonucuna göre düzenlenecek rapora göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Davacıların kızı …’nun vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı belirlenirken desteğin 22 yaşında gelir elde etmeye başlayacağı, 18 yaşına kadar anne ve baba tarafından çocuğun yetiştirilmesi için yetiştirme gideri yapılacağı belirtilerek 28.01.2014 tarihinden 06.06.2031 tarihine kadar yetiştirme gideri belirlenmiş, 06.06. 2035 yılında gelir elde etmeye başlayacağı, 2035 yılında yıllık gelirinin 97.149,07 TL olacağı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Desteğin gelir elde etmeye başlayacağı yıllarda elde edeceği gelirin belirlenmesinde Yargıtay tarafından kabul edilen hesaplama yöntemine göre bilinen dönem gelirinin bilinmeyen döneme taşınması suretiyle hesaplama yapılarak ileri yaştaki gelirinin tespit edilmesi gerekirken aktüer raporundaki hesaplamaya göre karar verilmiş olması ve davalı … vekilinin rapora ilişkin itirazlarının değerlendirilmemiş olması doğru değildir.
3-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Buna göre, zarar görenin zarar katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418)
Davalılar yargılama aşamasında ve istinaf dilekçesinde davacıların çocuklarını araçta taşırken çocuk koltuğu kullanmadıklarını, çocuğun araçtan fırlamış olması nedeniyle emniyet kemeri kullanılmadığını belirterek müterafik kusur nedeniyle davacılar için belirlenen tazminattan indirim yapılması gerektiğini savunmuş olmalarına rağmen mahkemece bu husus değerlendirilmemiş, gerekçeli kararda tarıtışılmamıştır. Mahkemece öncelikle dava konusu kaza nedeniyle görülen ceza mahkemesi dosyası da değerlendirilerek davacıların müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı ve zararın artmasına neden olup olmadıkları belirlenerek sonucuna göre karar verilmemiş olması isabetli değildir.
4-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kazaya karışan davacı sürücü …’nin %70 oranında, davalı sürücü …’nın ise %30 oranında kusurlu olduğu belirlenmiş, mahkemece davacı … için belirlenen tazminatın davalının %30 kusur oranına isabet eden miktardan sorumlu tutulmuş, diğer davacıların araçta yolcu olması nedeniyle kusuru bulunmadığı belirtilerek teselsül hükümleri uygulanarak davalılar zararın tamamından sorumlu tutulmuştur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası’nın 88. Maddesinde Zarar verenlerin birden fazla olması halinde “ Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” Düzenlemesi yapılmış, yine TBK 61. Maddesinde “ Dış ilişkide, Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” denilmiş, 62. Madde de ise “- Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur.Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.” Düzenlemesi ile birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple yada çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır.
Türk Borçlar Kanunun müteselsil borçluluk ve dış ilişki de borçluların sorumluluğu başlıklı 163 Maddesinde “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder” denilerek zarar verenlerin zarar görenlere karşı sorumluluğunun kapsamını düzenlemiştir. Buna göre zarar gören tazminatın tamamını dilediği takdirde zarar verenlerin hepsinden talep edebileceği gibi bir kısmından veya sadece birinden de talep edebilir. Burada yasa koyucu zarar görene, tazminatın tamamının zarar verenlerden yalnız birine karşı ileri sürebilmesi imkanı sağlamıştır. Bu nedenle kusursuz zarar görenin zarardan sorumlu olanların birinden, bir kısmından ya da hepsinden zararın tamamını talep etmesi durumunda davalı zarar veren, tazminatın diğer zarar verenlerden talep edilmesi gerektiğini ya da kusuru kadar sorumlu olması gerektiğini ileri süremez.
Ancak TBK.nın 163. maddesinde belirtildiği gibi alacaklının borcun tamamını veya bir kısmının ifasını dilerse borçluların hepsinden dilerse yalnız birinden isteyebileceği düzenlenmiş olmasına göre tazminatın davalılardan tahsilini isteyen davacının borcun tamamının talep edildiğini açıkça belirtmesi gerekir.
Dava konusu olayda; davacılar vekili tarafından dava dilekçesinde kazanın meydana gelmesinde davacıya verilen kusuru kabul etmediğini belirterek kaza sırasında her iki sürücünün de kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu bilindiği halde teselsül hükümlerine dayanılmadığı gibi, tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili talep edilmemiştir. Bu hale göre davacılar tarafından dava dilekçesinde davacı … ve … yönünden açıkça davalılar ile davacı … …’nin kusuru yönünden teselsül hükümlerine dayanılmamış olmasına rağmen davacı …’nin kusur oranına isabet eden miktardan da davalıların sorumlu tutulmuş olması da doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı …’nin post travmatik stres bozukluğu ve depresif bozukluk nedeniyle maluliyetine ilişkin olarak tedavisinin sona erip ermediği, tedavisi devam ediyorsa tedavi ile iyileşip iyileşemeyeceği, tedavi görmesine rağmen maluliyete neden olacak şekilde kalıcı hale gelip gelmediği, araz bırakacak şekilde çalışmasına engel teşkil edip etmediğinin belirlenmesi hususunda rapor alınması, davalı tarafın mahkemece alınan aktüerya raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilerek …’nun vefatı nedeniyle belirlenen destekten yoksun kalma tazminatının Yargıtay tarafından kabul edilen hesap yöntemine göre bilinen dönem gelirinin bilinmeyen döneme taşınarak hesaplanması için yeniden rapor alınması, davalıların istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak … yönünden müterafik kusuru bulunup bulunmadığının belirlenmesi için ceza mahkemesi dosyasının değerlendirilerek tazminattan indirim yapılıp yapılmaması gerektiğinin karar gerekçesinde gösterilmesi, davacılar tarafından dava dilekçesinde davacı … ve .. için talep edilen tazminat nedeniyle açıkça davalılar ile davacı … …’nin kusuru yönünden teselsül hükümlerine dayanılmamış olmasına rağmen davacı …’nin kusur oranına isabet eden miktardan da davalıların sorumlu tutulmuş olması doğru görülmediğinden davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi KARARININ KALDIRILMASINA ,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22.04.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.