Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/314 E. 2021/663 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2020
NUMARASI : …..
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)

KARAR TARİHİ : 01/04/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/04/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalıya ait ve firari alkollü sürücü sevk ve idaresindeki aracın 10/08/2018 tarihinde karıştığı trafik kazası neticesinde karşı aracın maddi hasar gördüğünü, olay yerini terk ettiği anlaşılan sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde ağır kusurlu bulunduğunu, davacı şirket tarafından zarar gören karşı aracın işletenine maddi hasar ve geçici iş göremezlik tazminatı olarak toplam 47.240,57 TL ödeme yapıldığını, sigortalı araç sürücüsünün kaza sırasında alkollü, ağır kusurlu ve firari olduğu tespit edildiğinden, davacı sigorta şirketinin sigortalısına rücu hakkı doğduğunu, bu nedenle davalı aleyhinde Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün….. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte 5/3. maddesi gereği artık Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasında ki ilişkinin iş bölümü ilişkisinden çıkıp görev ilişkisi haline geldiği, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerektiği, dava niteliği itibarı ile haksız fiilden kaynaklanmış olup davalının gerçek kişi olması ve TTK’nın 4/1. maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava kapsamında bulunmayan iş bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli bulunması ve mahkemenin bu davaya bakmaya görevli olmaması nedeniyle HMK 114, 115 maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hatalı gerekçe ile hüküm tesis edildiğini, davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlığın ZMMS sigorta poliçesinden kaynaklandığını, poliçede sigortalı aracın cinsinin kamyonet olarak belirtildiğini, bu sebeple, kural olarak ZMMS sigorta poliçesi bir tüketici işlemi sayıldığından Tüketici Mahkemelerinde dava açılması gerekmekte ise de, sigortalı araç ticari amaçla kullanılan bir araç olduğundan Asliye Ticaret Mahkemelerinde dava açıldığını, mahkemece bu husus araştırılmadan ve incelenmeden karar verildiğini belirterek işbu dava görevli mahkemede açıldığından dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ret kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; davacı sigorta şirketi tarafından, zarar gören hak sahiplerine ödenen tazminatın ZMMS poliçesi kapsamında davalı sigortalısından rücuen tazmini için itirazın iptali şeklinde açılan alacak istemine ilişkin olup, görevsizlik nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3/k maddesinde tüketici “Tüketici Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici işlemi ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması ve uyuşmazlığın bu Yasa kapsamında bulunması gerekir.
Somut olayda; davacı vekili, davalının sigortalısı olduğu aracın karıştığı kaza neticesinde zarar görene poliçe kapsamında ödeme yaptığını belirterek yaptığı ödemelerin zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesi genel şartlarına aykırılık sebebiyle(sigortalı aracın firari ve alkollü sürücü yönetiminde iken kazaya karıştığından bahisle) davalı sigortalıdan tazmini için icra takibi yapıldığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek davalının itirazının iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup, davalı tarafın sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı trafik sigorta sözleşmesine aykırı davranıldığı iddiasıdır.
Her ne kadar davacı tarafça sigortalı aracın poliçede cinsi kamyonet olarak gösterildiğinden davanın ticaret mahkemesinde açıldığı ileri sürülmüş ise de, dairemizce getirilen aracın ruhsat bilgileri ve trafik kaydına göre kullanım amacı hususi-yük nakli olup, davalının bu araçla ticaret yaptığı, tacir olduğu da iddia ve ispat olunmadığından, dolayısıyla davalı taraf tüketici sıfatını taşıdığından, ticaret mahkemesi davada görevli değildir. Dava tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3, 73/1 ve 83/2 maddeleri uyarınca sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan davalara bakma görevi Tüketici Mahkemelerine aittir.
Mahkemece davanın nitelendirilmesinde hata yapılarak davanın, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, sigortalının halefi sıfatı ile haksız fiil sorumlusu davalıdan tahsili hususunda yapılan icra takibinin devamına ilişkin olduğu kabul edilmiş ise de, davacı ZMSS şirketi olup, KTK’nın 85. Maddesi gereğince kendi sigortalısının değil, kaza nedeniyle zarar gören hak sahibi 3. kişilerin zararından sorumludur. Bu nedenle sigortalısının zararını giderdiğinden söz edilemez.
Tüketici Mahkemeleri ve Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargılama usulleri, tarafların sorumlu olduğu harçlar ve vekalet ücretleri yönünden uygulama usulleri farklıdır. Tüketici Mahkemelerinde uygulanacak yargılama usulünün 6502 sayılı Kanununun 73/4 maddesinde basit yargılama usulü olduğu belirtilmiş olup, basit yargılama usulü HMK.nın 6. kısmında 316 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Ayrıca 6502 sayılı TKHK.nın 73/2.maddesi gereğince, Tüketici Mahkemeleri nezdinde Bakanlık, tüketiciler ve tüketici örgütleri tarafından açılan davaların 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununda düzenlenen harçlardan muaf olduğu düzenlenmiş, Tüketici Mahkemelerinde taraflar yararına hükmedilecek vekalet ücreti de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin İkinci Kısım İkinci Bölümünde ayrıca düzenlenmiştir.
O halde davanın görevli Tüketici Mahkemesinde yukarıda açıklanan görev kuralları, yargılama usulleri, harç ve vekalet ücretleri uygulanarak bakılması gerekir. Görev hususu dava şartlarından ve kamu düzenine ilişkin olup, mahkemelerce yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece, mevcut davada taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı ve davanın Tüketici Mahkemelerinde görülmesi gerektiği gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde davanın hatalı nitelendirilmesi sonucu, hatalı gerekçe ile davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle hüküm kurulması doğru görülmediğinden davacı sigorta şirketi vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.10.2020 tarih ve….. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davanın Tüketici Mahkemesi tarafından çözümlenmesi gerektiğinden HMK’nun 114/1-c ve 115. maddelerine göre görev konusunda bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacıdan istinaf başvurusu sırasında peşin olarak alınan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin yerel mahkemece yeniden kurulacak hükümde dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01.04.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
……

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.