Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/295 E. 2023/425 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2020
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/07/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 10.03.2018 tarihinde davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı …. plakalı aracın U dönüşü yapmak istediği sırada davacı …’nın sürücüsü olduğu … plakalı motosiklete çarpması sonucu meydana gelen kazada davacı …’nın yaralandığını, davadan önce … şirketine başvuru yapıldığını, davacı …’nın 12.09.2000 doğumlu olup, kaza tarihinde 18 yaşında ve gelirinin asgari gelir düzeyinde olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 3.650,00 TL daimi maluliyet, 100,00 TL geçici iş görmezlik, tazminatının 19.04.2018 başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında 01.10.2019 tarihli talep artırım dilekçesinde; davacının geçici iş görmezlik tazminatının 4.352,73 TL, maluliyeti nedeniyle 437.687,36 TL olarak hesaplandığı, poliçe teminat tutarı 360.000 TL olduğundan, ıslah hakkı saklı olmak üzere geçici iş görmezlik tazminatını 4.352,73 TL, sürekli iş görmezlik tazminatını 355.647,27 TL olarak arttırdıklarını belirtmiştir.
Davalı vekili; davalının sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, poliçe sorumluluğunun sürekli maluliyetine ilişkin olup, diğer taleplerinden sorumluluğunun bulunmadığını, davacının olay sırasında ehliyetsiz, 0,257 promil alkollü ve kasksız şekilde motosiklet kullanması sebebiyle olayın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu, müterafik kusuru bulunduğunu, talep edilen tazminatı kabul etmediklerini, davacının olay sonrası malul kalıp kalmadığı, maluliyeti varsa kesin maluliyet oranının belli olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; sigortalı araç sürücüsü …’ın idaresindeki … plakalı otobüs ile seyir halinde iken U dönüşü yaptığı sırada aracın sol arka yan kısmına arkadan sol şeridi takiben gelen sürücü …’nın idaresindeki … plakalı motosiklet ile çarpması sonucu dava konusu olayın meydana geldiği, …. Başkanlığının 08.04.2019 tarihli raporuna göre sigortalı araç sürücüsünün olayda %75 oranında, davacı sürücünün %25 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, davalı tarafça davacının kask kullanmadığı iddia edilmiş olup konuya ilişkin yapılan değerlendirmede; kaza sonrası davacı hakkında düzenlenen 10.03.2018 tarihli raporda kafa bölgesinde her hangi bir yara tarifi yapılmadığı, sadece sağ göz çukurunda morluk tarif edildiği, yine dosyaya ekli 10.03.2018 tarihli … .. incelemede; travmatik osseöz parankimal pataloji saptanmadığı dikkate alınarak, davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması talebinin kabul edilmediği, İstanbul Adli Tıp Kurumunun 16.07.2020 tarihli raporunda; 2000 doğumlu …’nın geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmelik hükümlerine göre %24 oranında olup iyileşme süresinin 12 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği, davacı …’nın tazminat hesabına ilişkin alınan bilirkişi raporunda; davacının geçici iş görmezlik zararının 11.990,8 TL olduğu TRH 2010 yaşam tablosuna göre maluliyet zararının 227.638,51 TL olduğu, %25’lik kusur indirimi düşüldükten sonra davacının toplam (geçici + sürekli) 179.722,04 TL olduğu, PMF 1931 yaşan tablosuna göre hesaplama yapılması halinde davacının sürekli iş görmezlik zararının 307.342,41 TL olduğu %25 kusur indirimi düşüldükten sonra davacının toplam geçici ve sürekli iş göremezlik zararının 239.499,97 TL olarak hesaplandığı, Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih 2019/40 esas 2020/40 karar sayılı kararı ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 14.04.2016 tarih ve 6704 sayılı kanunun 3. Maddesi ile değiştirilen 90. Maddesinin 1.cümlesinde yer alan “…ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ve ikinci cümlesinde yer alan “….genel şartlarda…” ibaresini iptal etmiş olması karşısında, artık genel şartlar esas alınarak TRH-2010 yaşam tablosuna göre hesap yapılmasının doğru olmayacağı, davacının tazminat hakkının genel şartlar ile sınırlandırılmasının mümkün olmadığı nazara alınarak bilirkişi raporundaki seçenek hesaplardan PMF 1931 yaşam tablosuna göre yapılan hesaplamanın dikkate alındığı belirtilerek; davanın kısmen kabulüne, 4.352,73 TL geçici, 230.506,80 TL sürekli maluliyet olmak üzere toplam 234.859,54 TL tazminatın davalıdan tahsiline, alacağa 07.05.2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş, karara karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davalı … ……. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı dava açmadan önce 2918 sayılı kanunun 97. ve 99. Maddesi gereğince davalı şirkete yasaya uygun olarak başvuruda bulunmadığını, davacının dava şartı niteliğinde olan bu başvuruyu yapmaması nedeniyle davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla … şirketinin sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olarak yalnızca davacının sürekli maluliyetine ilişkin olup diğer taleplerinden davalının herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, 01.06.2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5. maddesi gereğince mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında olup sağlık giderlerinin … Kurumunun sorumluluğunda bulunduğunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince SGK’nın sorumlu olduğunun açıkça belirtildiğini, sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada kusurlu olduğuna yönelik değerlendirmeyi kabul etmediklerini, dosyada alınan kusur raporlarına karşı itirazları değerlendirilmeden hatalı olan raporlar doğrultusunda alınan bilirkişi hesap raporlarına dayanılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, dava konusu kazada davacının müterafik kusuru bulunduğunu, davacının ehliyetsiz, 0,257 promil alkollü ve kasksız şekilde motosiklet kullanması sebebiyle dava konusu kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu, her bir kusurlu davranışın ayrı ayrı değerlendirilerek tazminattan ehliyetsiz olması, alkollü olması ve kask takmaması nedeniyle %25+%25+%25 olmak üzere toplamda %75 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, dosya kapsamında iki farklı maluliyet raporu alındığını, 16.07.2020 tarihli bilirkişi maluliyet ek raporunun tebliğ edilmediğini, savunma hakkının kısıtlandığını, hükme esas alınan bilirkişi ek hesap raporunda Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli iptal kararı sonrasında tazminat miktarı hesaplanırken 2 farklı hesaplama yöntemi kullanılmış olup PMF-1931 yaşam tablosuna göre hesaplanan değerin hükme esas alındığını, raporun bu yönüyle hukuka aykırı olduğunu, ZMMS poliçesinin başlangıç tarihi 21.04.2017 olup bu bağlamda KTK uyarınca 01.06.2015 tarihli Genel Şartların uygulanması gerektiğini, dava konusu taleplere ilişkin olarak dava açmadan önce 2918 sayılı kanunun 97. ve 99. Maddesi gereğince davalı şirkete yasaya uygun olarak başvuruda bulunmadığını, eksik evraklar ile başvuruda bulunmuş olup, kendisine gönderilen eksik evrakların tamamlanması yazısına rağmen söz konusu evrakları iletmediğini, dava açılmasına davalı şirketin sebep olmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davalı vekilinin HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün U dönüşü yaptığı sırada düz seyreden davacının motosikleti ile çarpması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün %75 kusur oranına göre belirlenen tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı … şirketi davacı tarafından davadan önce davalı … şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; Dava açılmadan önce … şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesinde “… kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi … şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK’nın 97. Maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. Maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile; Geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik (kalıcı sakatlık yada maluliyet ) nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85.maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar1 denilmiştir, aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”şeklinde belirtilmiştir. 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı 98. maddenin başlığı Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi: olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün … ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde … tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, …, tüm tedavi giderlerinden değil, sözkonusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarından alınan tedavi giderlerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici işgöremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup 2918 sayılı KTK’nın 98. Maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi iyileşme süresince meydana gelen ve TBK’nın 54. Maddesinde de sayılan bu zarardan zarar sorumluları KTK’nın 85. Maddesi ve 91. Maddesi gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK’nın 98. Maddesinde belirtilen SGK’nın sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyeceğinden davalı … şirketinin bu yöne ilişkin istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. Maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” Şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının … Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereğince nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerektiğinden ve Yargıtay tarafından hesaplamanın TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hesaplanması kabul edildiğinden bilirkişi raporunda esas alınan yaşam tablosu istinafa başvuran taraf lehine olması nedeniyle aleyhine değerlendirme yapılmamıştır.
Davalı … şirketi yargılama aşamasında ve istinaf dilekçesi ile motosiklet sürücüsü olan davacının kaza sırasında kask takmaması nedeniyle müterafik kusurunun bulunduğunu ve tazminattan indirim yapılmadığını iddia etmiş mahkemece davacının zararının kask takmamış olması nedeniyle arttığı ispat edilmediğinden tazminattan indirim yapılmamıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Buna göre, zarar görenin zarar katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418) Yukarıda da açıklamalar dikkate alındığından davacının müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılabilmesi için zararın bu nedenle artması zarar ile mağdurun eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.
Somut olay değerlendirildiğinde davacının kaza sonucu yaralanması nedeniyle maluliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan alınan 03.07.2020 tarihli raporda 10.03.2018 tarihinde uğradığı trafik kazası neticesinde yaralandığı, intrakranial hemoraji olduğu, sol temporalde hematom olduğu, amnestik sendrom tanısı aldığı, şahsın arızasının kalıcı sakatlık niteliğinde olduğu, yapılan muayene ve testlere göre Mental Kontrol_Geri Sayimlar: 0/6; WMS VSayı Menzili_Basit Dikkat: Düz: 4 Ters: 2, Basit dikkatinin ve dikkati sürdürmesinin bozuk olduğu görüldüğü, Benton: Score: 7/15, İdrak, dikkat ve tesbit hafızası fonksiyonları (görsel) zayıf seviyede, Bender-Gestalt: Primitivizasyon ve hafif perseverasyon görüldüğü, Stroop Enterferansa Direnç Testi: 14 hata, 4 spontan düzeltme ile ve 79 saniye farkla yaptığı, Enterferansa dirençte ileri derecede güçlük çektiği görüldüğü, WAIS soyutlama becerilerinin yetersiz olduğu belirtilen davacının zihinsel, ruhsal, davranışsal bozukluklar, geçici fonksiyon kaybına neden olan ruhsal hastalıklar; a. beyin hasarı, beyin işlev bozukluğu ve bedensel hastalıklara bağlı ruhsal bozukluklar, tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen %40 x3/5= %24, kişinin tüm vücut engellilik oranının %24 olduğu, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 12 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği, bu hale göre davacının kaza sonucu yaralanması nedeniyle beyin kanaması meydana geldiği, maluliyetinin beyin hasarına bağlı işlev bozukluğu nedeniyle oluştuğu dikkate alındığında davacının kaza sırasında kask takmadığının anlaşılmasına göre mahkemece belirlenen tazminattan Yargıtay tarafından kabul edildiği üzere %20 oranında müterafik kusuru indirimi yapılması gerektiğinden davalı … şirketi vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.353/1.b.2.maddesi gereğince bilirkişi raporu ile belirlenen 11.990,88TL geçici iş göremezlik zararı, 307.342,41 TL sürekli iş göremezlik zararından davalının %75 kusur oranına göre 8.993,16 TL geçici, 230.506,80 TL sürekli iş göremezlik tazminatından sorumlu olduğu, davacının kaza sırasında kask kullanmaması ve kaskının olmamasının yaralanmasına ve maluliyetine etkili olması nedeniyle %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak 7.194,52 TL geçici, 184,405,44 TL sürekli iş göremezlik tazminatı belirlenmiş, geçici iş göremezlik tazminatı yönünden ıslah dilekçesinde talep edilen miktarla bağlı kalınarak 4.352,73 TL geçici, 184.405,44 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsiline dair kesinleşen yönler ve davalı lehine olan hususlar korunarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davalı … … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
1-Davanın kısmen kabulüne, 4.352,73 TL geçici, 184.404,44 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 07.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Karar ve İlam Harcı; Alınması gerekli 12.894,00 TL karar ve ilam harcından peşin ve ıslah ile alınan 1.252,90 TL harcın mahsubu ile kalan 11.641,10 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Yargılama Giderleri ve Gider Avansı; Davacı tarafından yapılan 500,00 TL bilirkişi ücreti, 306,42 TL Adli Tıp ücreti ve 111,42 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 1.439,42 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına (0,52) göre hesaplanan 748,49 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacının dava açarken ödediği 35,90 TL peşin harç ve 1.217,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.252,90 TL peşin ve ıslah harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
6-Vekalet Ücreti
Davacı taraf yargılama vekil ile temsil edildiğinden kabulüne karar verilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 29,313,58 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
Davalı yargılamada vekil ile temsil edildiğinden reddine karar verilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 26.686,42 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
II-İstinaf Başvurusu Nedeniyle Yapılan Harç ve Masraflar Yönünden;
1- Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 34,30 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
3-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 15.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.