Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/276 E. 2023/378 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/276 – 2023/378
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/276
KARAR NO : 2023/378

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2020
NUMARASI : 2018/523 Esas 2020/660 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 02/06/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta AŞ (Eski Ünvanı … … Sigorta AŞ) vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 24.08.2017 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araçla direksiyon hakimiyetini yitirerek yaptığı tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının ağır şekilde yaralandığını ve malul kaldığını, davalı tarafından davadan önce yapılan ödemenin yetersiz olduğunu belirterek, HMK’nun 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00-TL geçici, 4.900,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 5.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 10.07.2020 tarihli dilekçesi ile 100,00-TL’lik geçici iş göremezlik taleplerinden feragat ettiklerini belirtmiş; 02.11.2020 tarihli dilekçesi ile de sürekli işgöremezlik tazminatını 82.551,89-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; kazaya karışan aracın 06.10.2016 – 06.10.2017 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, davacının davadan önceki başvurusu üzerine %25 maluliyet raporuna göre 08.06.2018 tarihinde kendisine 134.869,00-TL ödeme yapıldığından bakiye alacağının kalmadığını, aksi halde sorumluluklarının gerçek zarar, sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğu gözönüne alınarak kusur yönünden ve davacının maluliyet oranına itirazının bulunması halinde ATK 3.İhtisas Kurulundan Özürlülük Ölçütü ve Sınıflandırılması, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki yönetmelik hükümlerine göre rapor alınmasını, tazminat miktarının aktüer bilirkişi tarafından tespit edilmesini, temerrüt tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın trafik kazası nedeni ile kazaya neden olan aracın ZMMS sigorta şirketine karşı açılan maddi tazminat talebine ilişkin olduğu Hacettepe Üniversitesi ATK ABD tarafından tanzim edilen raporda özetle; 24/08/2017 tarihli trafik kazasına bağlı kişinin bedensel özür oranının % 18 olduğunu, bakıcı ihtiyaç süresinin 45 gün olduğunu, tıbbi iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğini; İstanbul Adli Tıp Kurumu İkinci İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen raporda özetle; kişinin tüm vücut engellilik oranının % 28 olduğunu belirtildiği, 9.12.2018 tarihli kusur raporunda özetle; kazanın oluşumunda davalı şirkete ZMMS ile sigortalı bulunan …plakalı aracın sürücüsü …’in % 100 oranında kusurlu olduğu, davacı …’in ise kusursuz olduğu, aktüer bilirkişisi …’ın raporunda ve ek raporunda özetle; TRH 2010 tablosu ve 1,8 teknik faiz esas alınarak yapılan hesaplamada; davacının bakiye 55.027,87-TL sürekli iş göremezlik zararı bulunduğunu, PMF 1931 tablosu ve progressif rant yöntemi esas alınarak yapılan hesaplamada; davacının bakiye 82.551,89-TL sürekli iş göremezlik zararı bulunduğunu, davacının 10.07.2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte davalıdan talep hakkı bulunduğunun belirtildiği anlaşılmış olmakla 24.08.2017 tarihinde davalı Sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olan ve dava dışı …’in sevk ve idaresindeki …plakalı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasında araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından tanzim edilen 24.08.2017 tarihli raporunda belirtildiği üzere, vücut genel çalışma gücünden %18 oranında kaybedecek şekilde yaralandığı, Adli Trafik bilirkişi tarafından tanzim edilen ve hükmün tesisinde esas alınan raporda belirtildiği üzere; kazanın oluşumunda davacının kusuru bulunmayıp, davalı sigorta şirketine sigortalı bulunan araç sürücüsünün ise %100 oranında kusurlu olduğunun anlaşıldığı, aktüer bilirkişi tarafından alternatifli olarak yapılan hesaplama neticesinde ise; davacı için TRH 2010 tablosu ve 1,8 teknik faiz esas alınarak yapılan hesaplamada; davacının bakiye 55.027,87-TL sürekli iş göremezlik zararı bulunduğu, PMF 1931 tablosu ve progressif rant yöntemi esas alınarak yapılan hesaplamada ise; davacının bakiye 82.551,89-TL sürekli iş göremezlik zararı bulunduğunun hesaplandığı, buna göre davalı sigorta şirketinin, davacının oluşan bakiye maddi zararını gidermekle yükümlü olduğu anlaşılmakla yargılama esnasında 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi ‘nin 2019/ 40 E.- 2020 / 40 K.sayılı kararıyla; 2918 sayılı KTK ‘nın 90. maddesinin 1. cümlesinde yer alan ” ..ve bu kanun çercevesinde hazırlanan genel şartlarda’ ibaresi ile 2.cümlesinde yer alan ” ..bu kanun..” ve genel şartlarda ” ibaresinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmiş olup, bu nedenle öncelikle iptal kararının derdest davalara etkisi yönünden değerlendirme yapmak akabinde ise, iptal kararının yayınlandığı tarihte derdest olan davalarda tazminat hesabının ne şekilde yapılacağını belirlemek gerektiği, iptal kararının derdest davalara etkisi yönünden yapılan değerlendirmede; Anayasanın 153. maddesinde “Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez” düzenlemesi mevcut olup, buna göre iptal kararlarının geriye etkili olarak sonuç doğurmayacağı ifade edilmiş ise de; Yargıtay Büyük Genel Kuruluna ait 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İBK nın gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal kararının, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği ancak, devam eden anlaşmazlıkları ve derdest davaları etkileyeceği, buna göre Anayasa Mahkemesinin iptal kararının maddi anlamda kesinleşmiş hükümler dışında kalan davalar yönünden usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil etmekte olup, buna göre Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu hale geldiği kanaatine varıldığı, iptal kararının yayınlandığı tarihte derdest olan davalarda tazminat hesabının ne şekilde yapılacağı yönünden yapılan değerlendirmede ise; Yerleşik yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; 15.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 01.06.2015 tarihinde yürürlükten kalkan KZMSSGŞ’de tazminatın hesaplanmasında kullanılacak yöntemler, yaşam tabloları, formüller ile ilgili bir düzenleme bulunmaması nedeni ile 01.06.2015 tarihinden önce tanzim olunan sigorta poliçeleri kapsamında meydana geldiği ileri sürülen zararların hesaplanmasında 1931 yılında Fransa’da hazırlanmış Population Masculine Et-Feminine (PMF) 1931 Mortalite Tablosu kullanılarak progresif rant yöntemi ile tazminat hesabı yapıldığı ,bununla birlikte Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Yeni Genel Şartlarının 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte 12.08.2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmış olup, yeni genel şartların C.11. maddesine göre; ‘yeni genel şartlar, genel şartların yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır’ hükmünün yer aldığı, buna göre 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni Genel Şartlarda destekten yoksun kalma tazminatı ile sürekli sakatlık tazminatı hesabında TRH 2010 Yaşam Tablosu, %1,8 teknik faiz oranı, peşin değer formülü olarak devre başı ödemeli belirli süreli rant formülünün tazminat hesabında kullanılacağı hususu ayrıca ve açıkça düzenlendiği,14.04.2016 tarihinde kabul edilen ve 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle de, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” düzenlemesi yapılarak 01.06.2015 tarihli genel şartlara kanuni bir nitelik kazandırıldığı, Genel Şartların ekinde yer alan, sürekli sakatlık tazminatı hesaplamasına dair usullere ilişkin Ek 3 nolu cetvelin 3. maddesinde, “hesaplamalarda ölüm tablosu olarak TRH 2010 tablosu dikkate alınır. Tablonun belirli periyodlarla güncellenmesi halinde tazminat tutarı, kaza tarihi itibariyle güncel versiyona göre hesaplanır”, 4. maddesinde, “hesaplamalarda, iskonto oranı (teknik faiz), % 1,8 olarak dikkate alınır, iskonto oranı gerekli görülen hallerde Hazine Müsteşarlığı tarafından güncellenir”, 8. maddesinde “tazminat, ax,n formülü ile hesaplanır. Tazminat hesaplanırken Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant formülü esas alınır”, genel şartların “Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı A.5. maddesinin c bendinin 2. Paragrafında ise sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, Sakatlık Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporunun dikkate alınacağı ve anılan genel şartların ekinde sürekli sakatlık teminatının nasıl hesaplanacağının belirtildiği, 01.06.2015 tarihinden önce yürürlükte olan ZMMS Genel Şartları ve 14.04.2016 tarihli 6704 sayılı kanunla yapılan değişikle 2918 sayılı Kanun’un 90. maddesinin 1.cümlesine ” ..ve bu Kanun Çercevesinde hazırlanan genel şartlarda’ ibaresi ile 2. cümlesine ” ..bu kanun..” ve genel şartlarda ” ibaresi eklenmeden önceki mevcut yasa hükümlerinin yürürlükte olduğu dönemde, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında ise, haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın belirlenmesi için alınması zorunlu olan maluliyet raporlarının kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği, tazminat hesabının ise PMF Yaşam Tablosuna göre hesaplanması gerektiği kabul edilmekte iken, yukarıda anılan, yasal düzenlemelerden sonraki içtihatlarında; Yeni Genel Şartlara göre düzenlenen poliçelerde, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde yapılan değişiklikle zorunlu sigortanın kapsamındaki tazminatları belirlemede ZMMS Genel Şartlarının esas alınması hükmü getirildiğinden, kanunun yürürlük tarihinden önceki davalardaki tazminatlar yönünden, Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği, yürürlük tarihinden sonra ise yeni genel şartların uygulanması gerektiği, tazminatın ise TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi gerektiğinin kabul edildiği ,yargılama aşamasında 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 2019/ 40 E.- 2020 / 40 K.sayılı iptal kararının gerekçesinde; 2918 saylı KTK ‘nın 90.madesinin 1.cümlesinde yer alan ” ..ve bu Kanun Çercevesinde hazırlanan genel şartlarda’ ibaresi ile 2.cümlesinde yer alan ” ..bu kanun..” ve genel şartlarda ” ibaresinin, üçüncü kişilere verilen zarardan dolayı işletenin sorumluğu Türk Borçlar Kanunu’na göre belirlenmekte iken, işletenin söz konusu tazminat borcu nedeniyle üçüncü kişilerin tazminat alacaklarını poliçe ile teminat altına alan sigorta şirketinin borcunun kapsamının Genel Şartlara göre belirlenmesinin, işleten ile sigorta şirketinin borcunun farklı olmasına neden olacağı, farklılığın ise gerçek zararın karşılanmamasına yol açacağı, sorumluluk sigortası yaptıranın, sözleşmeye rağmen farktan zarar görene karşı sorumlu olmaya devam edeceği, zarar görenin ise tazmin edemediği zararını ancak işletenin ekonomik durumunun zararı karşılamak için yeterli olması halinde tazmin edebileceği, bu durumun ise Anayasa’ ya aykırı olduğu, 2918 saylı KTK’nın 90. maddesinin 1.cümlesinde yer alan ” ..ve bu Kanun Çercevesinde hazırlanan genel şartlarda’ ibaresi ile 2.cümlesinde yer alan ” ..bu kanun..” ve genel şartlarda ” ibaresinin iptaline karar verildiğinden, anılan kanun maddesindeki mevcut düzenlemeye göre, Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar, 2918 saylı KTK ve bu kanunda düzenlenmeyen hususlar hakkında Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri ile genel şartların bu kanunlara aykırı olmayan hükümleri ile yeni genel şartlarla kanun hükümlerinin çeliştiği durumda Yargıtay’ın genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda belirlenmesi gerektiği hal böyle olunca Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin iptale konu değişiklikten önceki içtihatlarına göre, zararın belirlenmesi için tazminat hesabının PMF Yaşam Tablosuna göre hesaplanması gerektiği kanaatine varılmış olmakla, aktüer bilirkişi tarafından PMF 1931 tablosu ve progressif rant yöntemi esas alınarak yapılan hesaplama neticesi belirlenen 82.551,89-TL tutarı üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerektiği kanısıyla davacının kalıcı iş göremezlik talebinin kabulüne, 82.551,89-TL’nin 10/07/2018 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,davacının geçici iş göremezlik talebinin feragat nedeni ile reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı … Sigorta AŞ. (Eski Ünvanı … … Sigorta AŞ) vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta AŞ (eski ünvanı … … Sigorta AŞ) vekili istinaf dilekçesinde özetle; karara esas alınan maluliyet raporunun mevzuata aykırı olduğunu, 20.02.2019 tarihinde Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik yürürlüğe girdiğinden mahkemece bu yönetmelik gereğince rapor alınması gerekirken Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince alınan raporun hükme esas alınmasının yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere hükme esas alınan rapor ilgili yönetmeliğin 6,8 ,9 ve 13 .maddelerine uygun olarak düzenlenmediğini, Anayasa Mahkemesi’nin konu iptal kararının maluliyet tespiti bakımından Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi ya da Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Yönetmeliklerinin esas alınmasını engellemediğini bilakis bu hususun söz konusu karar ile de kabul edilmekte olduğunu, açıklanan sebeplerle karara esas alınan maluliyet raporunun hatalı olarak tanzim edilmiş olduğunu ve hükme elverişli olmadığı sabit olup öncelikle itirazları değerlendirilerek itirazları doğrultusunda maluliyet raporu alınması gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisinin yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarihli kararı ile iptal edilen maddelerin eldeki uyuşmazlık bakımından uygulanmaması gerektiğini bu sebeple tazminat hesaplaması bakımından genel şartlara göre yapılan hesaplamanın dikkate alınması gerekirken mahkemece aksi yönde karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, davaya konu olayın 24.08.2017 tarihinde meydana geldiğini,Trafik Sigortası Poliçesi 06.10.2016 Tarihinde tanzim edildiğinden söz konusu poliçenin tanzim tarihinin 01.06.2015 Tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarından sonra olması sebebiyle konu olayda yeni Trafik Sigortası Genel Şartları uygulanması gerektiğini, ayrıca Anayasa Mahkemesi kararı 17.07.2020 tarihinde verilmiş olmakla; iptal kararlarının geriye yürümeyeceği de gözetilerek hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere karar tarihinden önce düzenlenen poliçeler ve meydana gelen kazalar bakımından etkisi bulunmadığını, Anayasa’nın 153’üncü maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceğini, bu doğrultuda sigorta şirketlerinin iptal kararı öncesinde Karayolları Trafik Kanunu 90. maddesi doğrultusunda akdetmiş olduğu poliçelerde geçen şart ve hükümlerin iptal kararına dayanılarak geçersiz olduğunu kabul etmenin haksız olacağını, Yargıtay uygulamalarının bu yönde olduğunu, sigorta şirketinin sorumlu tutulacağı tazminat miktarının hesaplanmasının, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun tazminatın hesaplanmasını düzenleyen 49 ila 56. maddelerinden farklı kurallara tabi kılındığını, bu nedenle sigortalı ile sigortacının sorumluluğunun aynı kabul edilmesi ve buna göre tazminat hesaplanmasının kabul edilemeyeceğini, motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle meydana gelen zararın tazmini hususunda, zarar veren işletenin sorumluluğu haksız fiilden doğan sorumluluk olup, şirketinin tazminat sorumluluğunun ise sözleşmeden doğan sorumluluk olduğunu ve bu sebeple de işletenin tazminat sorumluluğu ile sigorta şirketinin tazminat sorumluluğunun kapsamının farklı esaslara tabi kılınması, sorumluluklarının dayandıkları esasların farklı olması nedeniyle kaçınılmaz olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararının işbu uyuşmazlık bakımından geçerli olduğu kabul edilse dahi bu durum eski tarihli Yargıtay Kararlarında uygulanan usul ve esasların uygulama alanı bulacağı anlamına gelmediğini, Genel Şart hükümleri kanun atfından bağımsız olarak uygulama alanı bulması gereken, genel işlem koşulu olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan ve kapsamı ve hükümleri tüm taraflarca bilinir durumda olan ve tarafsız bir kurum tarafından hazırlanan ve sigortacının sorumluluğunu düzenleyen bir mevzuat olmakla; Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde yapılan değişikliğin işbu düzenlemenin uygulanmasına engel teşkil etmediğinin kabul edilmesi gerektiğini, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni Genel Şartlarda destekten yoksun kalma ve sürekli sakatalık tazminatı hesabından TRH 2010 yaşam tablosu, %1,8 teknik faiz oranı, peşin değer formülü olarak devre başı ödemeli belirli süreli rant formülünün tazminat hesabında kullanılacağının düzenlendiğini, bu düzenlemenin de 2918 Sayalı KTK ve 6098 Sayılı TBK’na aykırı olmadığını, sonuç olarak yukarıdaki açıklamalara göre trafik sigortası sözleşmesinin yasa ile zorunlu kılınmış olması ve bu sözleşmenin içeriğinin de yine Türk Ticaret Kanunu ve Sigortacılık Kanunu’nun ilgili maddeleriyle düzenlenerek halen yürürlükte olan genel şartlar ile poliçenin bir bütün olduğunun vurgulanmış olması karşısında, dosyada tazminat hesaplanması bakımından Genel Şartlarda belirlenen usul ve esasların dikkate alınması gerekirken aksi yönde verilen kararın yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Somut olayda, davacının maluliyetine ilişkin rapor Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan alınmış olup, bu rapor doğrultusunda hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminatından davalının sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybına uğranıldığı iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Mahkeme tarafından alınan maluliyet tespitine ilişkin raporun da belirlenen bu esaslara, oluşa, usul ve yasaya uygun olması nedeni ile rapor doğrultusunda ve gerekçeleri açıklanarak karar verilmiş olmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, olaya ilişkin alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun olduğu, kararın yeterli gerekçe içerdiği, davalı vekilinin ileriye sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı ve ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan ve istinaf kanun yoluna başvuran davalı sigorta şirketi aleyhine değerlendirme yapılamayacağından davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 3531-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta AŞ (Eski Ünvanı … … Sigorta AŞ) vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.639,10-TL karar harcından peşin alınan 1.469,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.169,80-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından artan kısım varsa karar kesinleştiğinde davalıya iadesine ,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ikmali işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.