Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/275 E. 2023/364 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/275 – 2023/364
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/275
KARAR NO : 2023/364

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2020
NUMARASI : 2017/575 Esas 2020/589 Karar

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 24/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 15/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacılar vekili, 02.08.206 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araç sürücünün neden olduğu kazada araçta yolcu olarak bulunan …’ın vefat ettiğini, müteveffanın davacıların oğlu ve kardeşinin vefatı olduğunu, ölümü ile desteğinden mahrum kaldıklarını, davacı kardeşin böbrek yetmezliği rahatsızlığı nedeniyle çalışamadığını, tüm ihtiyaçlarının kardeşi müteveffa tarafından karşılandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere her bir davacı için 1000’er TL olmak üzere toplam 2000 TL destekten yoksun kalma tazminatının ihbar tarihinden işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi, cevap dilekçesi vermemiş, savunma yapmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan delillere göre; davacı … yönünden destekten yoksun kalma zararının davalı sigorta şirketi tarafından karşılanması nedeniyle davadan feragat edildiği, davacı …’ın müteveffa …’ın kardeşi olup, kardeşinin ölümü nedeniyle desteğinden mahrum kaldığını ileri sürdüğü, kardeşlerin kural olarak birbirine karşı bakım görevi bulunmadığı, ancak bir kardeşin diğer kardeşe eylemli ve düzenli olarak yadım etmesi durumunda bu kardeşin diğerinin desteği sayılacağı, TMK’nın 364. Maddesine göre herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan kardeşlerine nafaka vermekle yükümlü olup, desteğin refah içinde olması ve destek tazminatı talep eden kardeşin de yardım edilmediğinde yoksulluğa düşeceğinin ispat edilmesi durumunda kardeşin destek tazminatı talep edebileceği ( Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/3885 Esas 2019/10085 Karar sayılı ilamı), somut olayda davacı …’ın engelli maaşı alması, böbrek yetmezliği nedeniyle gördüğü tedavisinin SGK tarafından karşılanması, ayrıca tanık beyanında müteveffanın günlük işlerde çalıştığının belirtildiği bu itibarla ölen kardeşin refah içinde bulunduğunun kabul edilemeyecek olması karşısında TMK’nın 364. maddesindeki koşullar oluşmadığından, aksi yöndeki tanık beyanlarına açıklanan gerekçelerle itibar edilmeyerek, davacı kardeş …’ın destek tazminatı talep edemeyeceği gerekçesi ile davacı … yönünden açılan davanın feragat nedeni ile reddine, davacı … yönünden açılan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı … vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece davanın reddine karar verildiğini, davacı … böbrek yetmezliği nedeniyle haftada bir kaç kez diyalize girmek zorunda olup bu nedenle çalışamadığını ve bakıma muhtaç olduğunu, destekten yoksun kalma (BK.m.45, TBK.m.53) ile nafaka yükümlüsü ve alacaklısı olmak MK.364) birbirinden ayrı hukuksal durumlar olup kardeşler, eğer yardım edecek güç ve olanakları varsa, koşullar gerektiriyorsa, hiç bir yasal zorunluluk olmadan, kardeş sevgisiyle ve sorumluluk duygusuyla kardeşlerine yardım edebileceğini, bu yardımın parasal olabileceği gibi, bakıp gözeterek de olabileceğini, ana ve baba ölmüşlerse veya yoksul, yaşlı, hasta iseler ağabey veya abla, küçük kardeşlerine bakma görevini (yasa ve yargı yoluyla zorunlu kılınmadan) üstlenebileceğini, engelli kardeşin de ölen kardeşi yönünden ana ve babası sağ olsa bile destekten yoksun kalmasının mümkün olduğunu, farazi destek kardeş, ana ve babası sağ olduğu müddetçe engelli kardeşinin desteği olmasa da, ana ve babasının bakiye ömürleri sonunda kardeşine destek olacağının varsayıldığını, (Yaşar, s. 98; Çelik Ahmet Çelik, “Kardeşlerin Destekliği”, Kazancı Hukuk Eserleri Bilgi Bankası, E.T.: 14.02.2020.). Somut olay bakımından da davacı …’ın haftada birkaç kez diyalize girmek zorunda olması ve kendi hayatını idame ettirecek güç ve yetide olamaması sebebiyle sırf engelli maaşı alma gerekçesine dayanılarak ve müteveffanın günlük işlerde çalışması dolayısı ile de müteveffanın refah içinde olmaması gerekçeleriyle davanın reddinin hukuka aykırı olduğunu, buna yönelik olarak bilirkişi incelemesi yaptırılmaması ve davacının destek alıp almadığının tespitinin uzman bilirkişilerce tespit edilmeden karar verilmiş olmasının da hukuka aykırılık teşkil ettiğini, Yargıtay HGK.21.4.1982 gün E. 1528, K.412 sayılı kararı, Yargıtay 11.HD.11.10.2005, E.2004/10735 – K.2005/9566 sayılı kararı, Yargıtay 11.HD.06.12.1974, E.1974/3301 – K.1974/3477 sayılı kararı) Yargıtay kararları uyarınca destekten yoksun kalmanın sadece parasal yardım olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, …’ın sağlık safahatı değerlendirildiğinde müteveffanın sadece parasal yardım değil hizmet anlamında da kardeşine destek olduğunun kabulü gerektiğini, müteveffa, davacıya oranla refah içinde de yaşıyor olup; parasal anlamda da destek olduğunu, kararda müteveffanın parasal anlamda destek olamayacağına ilişkin tanık beyanında müteveffanın gündelik işlerde çalıştığının söylenmesi delil gösterildiğini, oysa tanık beyanında müteveffanın annesinin gündelik işlerde çalıştığının beyan edildiğini, tanık beyanlarında müteveffanın davacıyı sürekli diyalize götürüp getirdiği, ailenin geçiminde müteveffanın en büyük payı olduğunu, müteveffanın vefatı ile hastaneye bile gidemediğini, annesi …’in gündelik işlerde çalıştığı bu nedenle ailenin geçimini esas müteveffanın sağladığını, davacının aldığı maaşın yetersiz olduğunu, bakım giderlerinin, kıyafetlerinin, ihtiyaçlarının müteveffa tarafından karşılandığını, müteveffanın vefatı ile davacıların daha ucuz bir eve geçmek zorunda kaldıkları, davacının sosyal ekonomik durum araştırmasında çalışmadığı, böbrek hastası olduğu ve 600,00 TL engelli maaşı aldığı tespit edildiğini, ancak davacının annesinin sigortalı olarak çalışması sebebiyle davacının1 yıldan beri engelli maaşı alamadığını, davacının kardeşi …’ın vefatı nedeniyle destekten yoksun kaldığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacı … vekilinin HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün neden olduğu tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacıların desteği …’ın vefat etmesi sonucu anne ve kardeşi olan davacılar için destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davacı …’ın desteğin kardeşi olduğu destek olduğunun ispat edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 53. maddesi gereğince, ölüm hâlinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpları zarar sorumlularından tahsilini talep edebilir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nın 53. Maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 412 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır.
Kardeşlerin birbirine karşı kural olarak bakım görevi yoktur. Ancak, bir kardeşin diğer kardeşe eylemli ve düzenli olarak yardım etmesi halinde, bu kardeş diğerinin desteği sayılır.TMK’nın 364. maddesi hükmüne göre, herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan kardeşlerine nafaka vermekle yükümlü olup, desteğin refah içinde olması ve destek tazminatı talep eden kardeşin de yardım edilmediğinde yoksulluğa düşeceğinin ispat edilmesi durumunda kardeş destek tazminatı talep edebilir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun İspat Yükü başlıklı 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesinde ise: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Bu durumda, TMK’nın 6 ve HMK’nın 190. Maddesi gereğince müteveffanın kardeşi …’a eylemli olarak destek olduğunun ispat yükü davacıya aittir.
Somut olayda, dosyada mevcut sosyal ve ekonomik durum araştırmasından ve tanık anlatımlarından anlaşıldığı üzere, davacının ve müteveffanın 1991 doğumlu olup olay tarihinde 25 yaşında oldukları, davacı …’ın annesi ile birlikte yaşadığı ve engelli maaşı aldığı, davacının böbrek hastası olması ve sürekli diyalize girmesi nedeniyle kardeşinin desteğinden mahrum kaldığı iddia edilmiş ise de davacının bu sağlık sorununun devamlı nitelikte olduğuna ve çalışmasına engel teşkil ettiğine ilişkin dosyaya herhangi bir bilgi belge ve rapor sunulmadığı, müteveffanın tanık beyanlarına göre yevmiye ile işçilik yaptığı, inşaatlarda çalıştığı belirtilmiş olmakla refah içinde olduğu, kardeşine sürekli ve düzenli olarak destek olduğunun davacı tarafça ispat edilemediğinin anlaşılmasına göre dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı … vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL.nın mahsubu ile kalan 120,60 TL. harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3- Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iKİ HAFTALIK SÜRE İÇERİSİNDE TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere 24.05.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.