Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/2630 E. 2023/223 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2630 – 2023/223
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/2630
KARAR NO : 2023/223

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2021
NUMARASI : 2020/90 Esas 2021/535 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 31/03/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 11/04/2023

Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı davacı vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 02/07/2013 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki kamyon ile seyir halinde iken kayalık alana çarpması sonucu tek taraflı yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davacının araç içerisinde yolcu konumunda olduğunu ve kaza sonucunda yaralandığını kazaya yol açan aracın davalı … Sigorta A.Ş.’ne ZMSS ile sigortalı olduğunu, ağır yaralanan davacının sağ diz altına ampütasyon yapıldığını, %39 oranında malul olduğunu, yaşam boyu protez kullanmak zorunda kalacağını söz konusu zararın sigorta şirketinin tedavi gideri teminat limitinden karşılanması gerektiğini belirterek şimdilik protez bedeli için 100,00-TL, bakım gideri için 100,00-TL, tamir masrafları için 100,00-TL olmak üzere toplam 300.00-TL’nın davalıdan tahsilini talep etmiş; 09.02.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 149.728,00-TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tazminin istemiş; 02.04.2021 tarihli bedel artırım dilekçesi ile talebini 250.000,00-TL poliçe teminat limitine yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; aracın davalı şirkete 28/06/2013 – 28/06/2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMSS poliçe ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı davalıya karşı Kahramanmaraş 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/288 esas sayılı dosyasında açılan davada 133.425,47-TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu nedenle bakiye sorumluluklarının 116.574,53-TL ile sınırlı olduğunu, sorumluluklarının sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, hatır taşıması nedeni ile indirim yapılması gerektiğin, protez bedel bakım tamir masraflarının tedavi teminatı içerisinde değerlendirilmesi ve Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan talep edilmesi gerektiğini, 6111 sayılı kanun gereğince talebin tedavi gideri kapsamında SGK tarafından karşılanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, ZMMS poliçesinden kaynaklanan protez bedeli, protez bakım gideri ile tamir masraflarının tahsili talebine ilişkin olduğu, mahkemenin 27/02/2018 tarih ve 2015/42 esas, 2018/113 karar sayılı önceki kararının davacı tarafça istinaf edildiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 31/01/2020 tarih 2018/1786 Esas, 2020/166 Karar sayılı ilamı ile Sigorta şirketinin, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına aldığı, Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğünün, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunduğu, 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı …’na geçtiği, buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumluluklarının devam ettiği, iş bu davada davacının kaza sonucu diz altından kesilen sağ bacağı için, eski yaşam kalitesine yaklaştırabilecek nitelikte kullanacağı protezin tespiti, protez ömrü, davacının ömür boyu aynı protezden kaç kez kullanacağı ve kaç kez bakım ve tamir göreceğinin tespiti ile protez bedeli, bakım gideri ve tamir masraflarının tahsilini istediği, davacının protez bedeli talebinin henüz yapılmamış bir tedaviye ilişkin olması nedeniyle trafik sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğu gözetilmeksizin davalı sigorta şirketinin pasif husumet sıfatının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderlerinden olmadığından işleten, sürücü ve trafik sigorta şirketinin sorumluluğuna esas olmak üzere, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun sağlık gideri ya da sakatlık teminatı içinde olup olmadığı hususlarının da değerlendirilerek, öncelikle davacının yaşamı boyunca ihtiyaç duyacağı protez giderlerinin SGK tarafından karşılanıp karşılanmadığı, karşılanıyor ise hangi oranda karşılandığının SGK Başkanlığından sorularak belirlenmesi, daha sonra davacının yaşamı boyunca ihtiyacı olan protezin rayiç bedelleri belirlenerek, SGK tarafından fatura karşılığı yapılan ödemeler ve yaşamı boyunca SGK tarafından karşılanacak ödemeler varsa bu ödemeler de düşüldükten sonra, davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu ileride değişecek protez bedelleri konusunda bilirkişi kurulundan ayrıntılı, gerekçeli, denetime açık ek rapor alınması, ayrıca davalı sigorta şirketinin hatır taşıması ve müterafik kusura ilişkin savunması üzerinde durulup, tarafların buna ilişkin ibraz etmek istedikleri delillerinin toplanması, hatır taşıması ve müterafik kusurun varlığı ve indirim yapılması gerekip gerekmediği hususlarının değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekçesi ile kararın kaldırıldığı, mahkemece alınan bilirkişi raporunda “davacı …’ın rapor tarihinden itibaren beklenen ömür sonuna kadar kullanması gereken protez gideri maddi zararının toplam 136.893,00-TL olduğu, davacının bu günden itibaren ömür sonuna değin ihtiyaç duyacağı protez giderinin SGK tarafından karşılanacağı yönünde kanaat oluştuğunda ise toplam 43.150,31-TL’nin davalı sigorta şirketinden talep edilebileceği, SUT Hükümleri uyarınca hastaya uygulanacak protezin 3. basamak (Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Tıp Fakültesi) sağlık kuruluşuna sevk edilerek hastanın fiziksel aktivitesi ve güdük durumu değerlendirilerek ne tip protez kullanılması gerektiğine sağlık kurulu tarafından karar verilmesi gerektiği, hasta için gerekli olan tıbbi şartlar uygunsa (güdük ucu, güdük seviyesi, kontraktür, kas yapma, yaş, kilo, ampütasyon nedeni, hastanın protezi, uyum sağlaması gibi) özel hal protezlerinin kullanım kolaylığı yönünden ve hastanın mevcut uzuvlarına en yakın protez tipi olarak kabul edildiğinin belirtildiği,tüm dosya kapsamından; 02.07.2013 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile 250.000,00-TL poliçe limiti ile sigortalanan kamyonetin dava dışı sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde yolcu konumunda olan davacının yaralandığı, Kahramanmaraş 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/255 Esas, 2014/665 Karar sayılı dosyasında davacıya geçici iş göremezlik zararı nedeniyle 4.384,03-TL, kalıcı iş göremezlik zararı nedeniyle 129.041,44-TL olmak üzere toplam 133.425,47-TL’nın davalı sigorta şirketinin de içerisinde olduğu davalılardan tahsiline karar verildiği, (davacı tarafından geçici ve kalıcı iş göremezlik zararlarının karşılandığının da kabul edildiği) eldeki davada ise trafik kazası nedeniyle davacının sağ diz altında ampütasyon meydana gelmesi sonrasında protez ve ve protez bakım masraflarının tahsilinin talep edildiği, Kahramanmaraş SGK İl Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere sonrasında alınan 08.12.2020 tarihli kök ve 09.03.2021 tarihli ek raporda davacının ilk protez fatura tarihinin 11.12.2013 olduğu, davacının bir protezi ortalama 5 yıl boyunca kullanabileceği, PMF yaşam tablosuna göre ortalama 6 adet protez kullanacağı, davacının SGK tarafından karşılanmayan protez bedelinin 162.000,00-TL, protez tamir bedelinin 135.000,00-TL, bakım bedelinin 14.400-TL ve SGK katılım bedelinin ise 28.750,31-TL olduğuna dair rapor verildiği, poliçe sorumluluk limiti olan 250.000,00-TL’den daha önce karşılanan 133.425,47-TL’nin mahsubu ile davacı zararının 116.575,00-TL olduğunun kabul edildiği, ayrıca davacı tarafından her ne kadar 02.04.2021 tarihinde talep artırım dilekçesi sunulmuş ise de, davanın kısmi dava olarak açıldığı 09.02.2016 tarihinde ise talebin kısmi davaya uygun olarak ıslah edildiği anlaşılmakla, davanın 116.575,00-TL üzerinden kısmen kabulü ile alacağın 300,00-TL’sinin dava tarihi, bakiye 116.275,00-TL’sinin ise 09/02/2016 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde; protez ve proteze bağlı diğer taleplerin sigorta poliçesi tedavi gideri teminatı kapsamında karşılanması gerekirken ölüm ve sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesinin hukuka, usul ve yasalara aykırı olduğunu, mahkemenin, Kahramanmaraş 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/255 Esas, 2014/665 Karar sayılı kararı gereği geçici iş göremezlik zararı nedeniyle 4.384,03-TL, kalıcı iş göremezlik zararı nedeniyle 129.041,44-TL olmak üzere toplam 133.425,47-TL tazminatı, ölüm ve sakatlık poliçe teminat limitinden mahsup ederek bakiye poliçe limitiyle sınırlı şekilde, protez taleplerine hükmetmesini kabul etmediklerini, emsal Yargıtay kararları gereği, protez ve proteze bağlı diğer taleplerin sigorta poliçesi tedavi gideri poliçe teminat limiti kapsamında, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunda bulunduğunu, dava niteliği gereği belirsiz alacak davası olduğundan bedel artırım talebi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmemesinin hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, zorunlu mali sorumluluk sigortasının bir motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dâhilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu olan sorumluluk sigortası olduğunu, bu nedenle davacının uğradığı sürekli iş görmezlik ve geçici iş göremezlik maddi zararının kaza tarihinde geçerli olan ölüm ve cismani zarar poliçe teminat limiti kapsamında; protez ve proteze bağlı diğer taleplerin sigorta poliçesi tedavi gideri poliçe teminat limiti kapsamında davalı sigorta şirketince karşılanması gerektiğini, davacının hem sürekli iş göremezlik hem protez bedeli tazminat taleplerinin mahkemece tek bir poliçe teminat limiti olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, meydana gelen maddi zararın sigorta şirketince kaza tarihinde geçerli olan poliçe teminat limitleri dâhilinde karşılanması gerektiğini, kazanın meydana geldiği tarihteki tedavi gideri teminat limitinin poliçede 250.000,00-TL olduğunu (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2011/7758 Esas ve 2012/6081 Karar sayılı kararı), dava dilekçesi ile talep edilen alacak kalemlerinden davalı sigorta şirketinin tedavi gideri teminat limitinde sorumluluğunun devam ettiğini, haksız eylem veya kaza sonucu yaralanan kişinin, tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı ve ilerde yapacağı tüm masraflarını isteyebileceğini, bunun tıbbi tedavi ile sınırlı bölümüne “tedavi giderleri” ve eski sağlığına kavuşup yeniden çalışmaya ve günlük işlerini sürdürebilecek duruma gelinceye kadar yaptığı ve yapacağı tüm masraflara “iyileşme giderleri” denildiğini, Borçlar Kanunu 46. maddesi 1.fıkrasında, zarar görene, kapsamını belirtmeksizin “bütün masraflarını” isteme hakkı tanındığını, masraflar kavramının kapsamına, zarar görenin, beden bütünlüğünü eski haline getirmeye, yani iyileşmeyi sağlamaya veya hastalık ya da sakatlığın artmasını önlemeye yönelik harcamak durumunda olduğu ve ilerde harcaması olası bütün masrafların girdiğini, yaralanan kişinin, olay gününden başlayarak tümüyle iyileşip yeniden çalışmaya ve günlük işlerini sürdürebilecek duruma gelinceye kadar yaptığı tüm tedavi ve iyileşme giderlerini zarar sorumlularından isteyebileceğini, bunun için masrafların dava ve hatta hüküm gününe kadar yapılmış olmasının şart olmayıp, gelecekte yapılması olası tedavi ve iyileşme harcamalarını da isteyebileceğini, gelecekte yapılacak masrafların da zarar kapsamında olduğunu,Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, tedavi ve iyileşme için yapılan masrafların dışında, kişinin iyileşmesi için ilerde yapılması zorunlu tedaviler ve henüz yapılmayan ameliyat masrafları, yaşam boyu kullanılacak ilâçlar, protez ve benzeri aygıtlar için yapılacak masrafların “gerçekleşmiş zarar” olarak nitelendirildiğini, uzman bilirkişi aracılığıyla bütün bunların hesaplatılıp hüküm altına alınmasının öngörüldüğünü, harcama yapılmadan da tedavi gideri istenebileceğinin kabul edildiğini, (…),
Davacının protez bedeli hesaplanırken onun için piyasadaki en iyi kalitedeki ve en işlevli olan protezin tespit edilmesi gerektiğini, sürekli gelişen teknoloji ile birlikte hastaların kullanım kolaylığı, konforunun ön plana çıkarılarak ürünler geliştirildiğini (YHGK, E, 2009/4-471 K. 2009/578 T.2112,2009 Sayılı Kararı), piyasa koşullarına uygun ve rayiç değerler nazara alınarak gerçek zarar’ın tespiti gerektiğini, İş bu sebeple SUT veya SGK’nın özel hallerde verdiği protez bedelleri değil haksız fiil sonucu ayağını kaybetmiş davacıyı eski yaşam kalitesine yaklaştırabilecek en iyi protezin DOLAR KURUNA GÖRE rayiç bedelinin göz önünde bulundurulması ve araştırma neticesinde tespiti gerektiğini, ayrıca asıl alacağa dava tarihinden, haksız fiil tarihinden itibaren faiz işletilmemesinin usul, yasa ve hukuka aykırı olduğunu, iş bu davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, maddi tazminat istemiyle belirsiz alacak davası olarak açılan tam yargı davalarında, hükmedilen tazminat tutarının tamamına işletilen yasal faizin ise olay tarihinden itibaren doğacağını, bilirkişi heyeti raporunda; Anayasa Mahkemesi iptal kararına aykırı olarak PMF yaşam tablosunun esas alınarak hesaplama yapılmasının hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu,Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı iptal kararı uyarınca teknik faiz yöntemi ile hesaplama yapılması mümkün olmadığından ve Prograsif Rant ve TRH-2010 Yaşam Tablosu esas alınarak tazminat hesaplanması gerektiğini (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/ 9717 Esas, 2021 / 2003 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar sayılı ve 14/01/2021 tarihli ilamı), hesap raporunda kullanılan yaşam tablosuna itirazlarının kabul edilerek TRH-2010 Yaşam Tablosu esas alınarak yeni bir bilirkişi raporu alınması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 2018/1786 Esas 2020/166 Kararı ile “Mahkemece, davacının yaşamı boyunca ihtiyaç duyacağı protez giderlerinin SGK tarafından karşılanıp karşılanmadığı, karşılanıyor ise hangi oranda karşılanacağı SGK Başkanlığından sorularak belirlenmesi” gerektiği ve sair gerekçeler ile hükmün kaldırıldığını, mahkeme tarafından 17.07.2020 tarihli duruşmanın 2 numaralı ara kararı ile SGK’ya bu hususta müzekkere yazıldığını, SGK’nın 07.08.2020 tarihli müzekkere yanıtında yalnızca kurumca ödemesi yapılmış protez ve tıbbi malzemelere İlişkin bilgileri gönderdiğini, SGK tarafından istinaf kaldırma kararındaki ve mahkemenin müzekkeresindeki eksikliklerin giderilmediğini, SGK tarafından davacının yaşam boyunca kullanacağı protez giderlerinin SGK tarafından karşılanıp karşılanmadığının yanıtlanması gerekmekte iken SGK’nın yalnızca halihazırda ödenen protezlere dair yanıt verdiğini, bu yanıta göre bilirkişi tarafından davacının yaşamı boyunca kullanacağı protez giderleri hususunda davalı şirket için de hesaplama yapıldığını, bunun gerek kanuna gerekse dosya kapsamında mevcut istinaf kaldırma kararına aykırılık yarattığını, SGK tarafından davacının bu zamana kadar olan protez giderlerinin dosya kapsamı ile de sabit olduğu üzere karşılandığını, bundan sonraki süreçte de davacının protez ve sair tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanacağını, bu nedenle işbu beyana konu bilirkişi raporunun sonuç kısmının 1 numaralı maddesinde “rapor tarihinden itibaren beklenen ömür sonuna kadar kullanılması gereken protez gideri maddi zararı olan 136.893,00-TL’sından davalının sorumluluğu bulunmadığını, bu tutarın SGK tarafından karşılanması gerektiğini, 10.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen davacı yanın protez bedeli, bakım ve tamir giderlerinin talep halinde SGK tarafından karşılanması gerekmekte olup davalı şirket yönünden sorumluluk bulunmadığını, davacı tarafından proteze bakım uygulandığında ilgili bakımın faturaları SGK’ya iletildiği takdirde ödemesinin yapılacağını, SGK tarafından karşılanan protez giderlerinin bakımının da SGK tarafından evleviyetle karşılanacağını, protez bakım giderinin SGK tarafından ödenmeyeceğine dair mevzuat hükmü bulunmadığını, bilirkişi tarafından protez bakım giderinin takdir mahkemeye ait olmak üzere SGK tarafından karşılanmayan giderler kapsamında kabul edilmesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, 6111 sayılı kanunun 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesinin değiştirildiğini “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı” hükme bağlandığını, 27.08.2011 tarih ve 28038 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ‘Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar’ başlığı altındaki yönetmeliğin ikinci bölüm 4. maddesinde “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları tedavinin gerektirdiği tüm sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda karşılanır” hükmünün bulunduğunu, bu yasa kapsamında davacının protez bedellerinin talep halinde Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda SGK tarafından karşılanacağını, mahkeme tarafından davacının SGK tarafından karşılanmayan protez bedeli bakımından davalı şirket aleyhine tazminat hesaplandığını, Hazine Müsteşarlığının 05.01.2010 tarihli Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ödemelerinde Tedavi Giderleri kapsamına ilişkin sektör duyurusunda: “sakatlık teminatı mağdurun trafik kazası nedeniyle iktisadi hayata eksik katılımına bağlı olarak ileride uğrayacağı kayıplara ilişkin teminat sunmaktadır. Tedavi gideri teminatı ise, mağdurun iyileşmesi veya vücut bütünlüğünün zarar veren olay öncesi duruma dönmesi için tıbben yapılması zorunlu giderleri içermektedir.” şeklinde tanımlama ile tedavi sürecinin bir uzantısı olan protez takılması-bakımı – tamiri gideri teminatının da tedavi gideri teminatı içerisinde yer aldığının vurgulandığını, bu gerekçelerle de haksız olarak talep edilmiş bulunan “protez bedel-tamir-bakım” tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2012/10054 Esas – 2013/1355 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2016/6026 Esas – 2019/3213 Karar sayılı ilamı), 6111 sayılı kanun ile bu talepler tedavi gideri kapsamından sayılacağından SGK tarafından karşılanması ve bu nedenle davacının iş bu davadaki taleplerinin reddi gerektiğini, bilirkişi raporunda: “… tarafından karşılanmayan katılım payı bedelinin 28.750,31-TL olarak değerlendirildiğinin belirtildiğini, bilirkişiler tarafından ayağa takılacak olan protezin yasa kapsamında yer verilen vücut dışı protez ve ortezlerden olup olmadığının tespit edilmediğini, bir an için ayak protezinin söz konusu protezlerden olduğunun kabulü halinde dahi katılım payını ödemekle mükellef olanın hak sahibinin kendisi olduğunu (Tedavi Katılım payının uygulanması hakkında tebliğ’in 13. mad.), anılan tebliğ hükmü doğrultusunda diz altı protezinin katılım payının alınması gereken vücut dışı protez ve ortezlerden olmadığını, aksinin kabulü halinde ise katılım payını ödemekle mükellef olan kişinin hak sahibi olması nedeni ile davalı şirketin herhangi bir tazminat yükümlülüğü bulunmadığını, mahkemece davalı şirketin katılım payından da sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, protez bedellerinin SGK tarafından karşılandığını, buna rağmen mahkemece aleyhlerine hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi hesap raporlarında davacının ihtiyacını karşılayacak protez tipi ve değişim-bakım-onarım usulleri belirlenirken SGK Sağlık Uygulama Tebliği’ndeki EK-3/C-2 listesinin baz alındığını, bu listede yer alan protez bedellerinin SGK tarafından koşulsuz olarak, ayrım yapılmaksızın bütün hastalar için karşılandığını, davacı bu protezi kullanmak için SGK’ya başvurduğunda; SGK’nın bu proteze ilişkin tüm masrafları karşıladığını ve dolayısıyla da mağdurun cebinden hiçbir harcama yapmasına gerek kalmadığını, EK-3/C-5 listesinde yer alan protez bedellerinin yalnızca özel durumlarda SGK tarafından karşılandığını, davacının protez ihtiyacının EK-3/C-2 listesinde yer alan protez tipi ile giderilmesinin yeterli olduğu kanaatine varılmış iken aleyhlerine tazminata hükmedilmesinin sebepsiz zenginleşmeye neden olduğunu, zira davacının hem ücretsiz olarak bu protezi temin edebilecek hem de davalı şirketten aynı proteze ilişkin ödeme almış olacağını, davacının SGK tarafından karşılanmış bir protezi 6-7 yıldır kullandığının da izahtan vareste olduğunu, sigortacının ancak gerçek zararı ödemekle yitiğini, zararın tazminattan önce belirlenmesi gerektiğini (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas – 2016/5772 Karar 2019/1554 – T. 14.2.2019 sayılı ilamı), 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 1461 maddesinde “Sigortacının sorumluluğu sigorta bedeli ile sınırlıdır. Sigorta bedeli, rizikonun gerçekleştiği andaki sigortalı menfaatin değerini aşsa bile, sigortacı uğranılan zarardan fazlasını ödemez.” şeklinde düzenleme olduğunu, kabul anlamına gelmemek adına davacı adına hesaplanan protez bedeli, protez tamir bedeli, bakım bedeli, SGK katılım bedeli tutarlarının fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince davacı vekili ile davalı Sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenlerin sıfatına göre dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan protez bedeli, protez bakım gideri ve tamir masraflarının aracın ZMSS şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacı kaza sonucu diz altından kesilen sağ bacağı için, eski yaşam kalitesine yaklaştırabilecek nitelikte kullanacağı protezin tespiti, davacının ömür boyu aynı protezden kaç kez kullanacağı, kaç kez bakım ve tamir göreceğinin tespiti ile protez bedeli, bakım gideri ve tamir masraflarının tahsilini istemiştir. Davacının protez bedeli talebi henüz yapılmamış bir tedaviye ilişkin olması nedeniyle trafik sigorta şirketinin sorumluluğunda bulunmaktadır.
1-Her ne kadar Dairenin 31.01.2020 tarihli, 2018/1786 Esas – 2020/166 Karar sayılı kaldırma kararında; davacının yaşamı boyunca ihtiyaç duyacağı protez giderlerinin SGK tarafından karşılanıp karşılanmadığı, karşılanıyor ise hangi oranda karşılandığının SGK Başkanlığından sorulması gerektiği belirtilmiş ise de, mahkemece bu hususta yazılan müzekkereye verilen 10.08.2020 tarihli cevabi yazıda davacıya o güne kadar ödemesi yapılmış protez ve tıbbi malzemelere ilişkin belge ve bilgiler eklenmiş olup, davacı için ileride ve ömrü boyunca yapılacak protez bedeli, bakım gideri ve tamir masraflarının SGK tarafından karşılanıp karşılanmayacağı, karşılanacaksa ne kadarının karşılanacağı hakkında yeterli cevap verilmemiştir. SGK tarafından yapılacak ödemelerin davacı için hesaplanan tazminattan mahsubu gerektiğinden, davalının sorumlu tutulacağı tazminatın belirlenmesi yönünden bu husus önem arz etmektedir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Bu durumda mahkemece yeniden ilgili SGK il müdürlüğüne müzekkere yazılarak, bugüne kadar davacının SGK tarafından karşılanan protez bedeli, bakım gideri ve tamir masrafları ile ilgili belge ve bilgilerin gönderilmesi istendikten sonra ayrıca, davacının yaşamı boyunca ihtiyaç duyacağı protez giderlerinin SGK tarafından karşılanıp karşılanmayacağı, karşılanıyor ise hangi oranda karşılanacağı hususunun sorulması, müzekkere cevabının sorulan tüm hususları içerip içermediğinin denetlenmesi gerekirken bu konuda verilen yetersiz müzekkere cevabına dayanılarak bilirkişi incelemesi yaptırılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hâkim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında bakiye ömür sürelerinin TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da göz önünde bulundurularak, davacının bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Erkek yaşam tablosuna göre belirlenmesi, davacının belirlenen yaşam süresi boyunca ihtiyacı olan protezin rayiç bedellerinin tespit edilmesi, davacıya SGK tarafından fatura karşılığı yapılan ödemeler ve yaşamı boyunca SGK tarafından karşılanacak ödemeler varsa bu ödemeler de düşüldükten sonra, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağı ileride değişecek protez bedelleri konusunda önceki bilirkişi kurulundan ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ek rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu gibi PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenen bakiye yaşam süresi dikkate alınarak yapılan tazminat hesabının hükme esas alınması da doğru değildir.
3-6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar, bedensel zararlar kapsamında sayılmış, ZMSS Genel Şartlarında da sakatlık nedeniyle ayrı, tedavi giderleri nedeniyle ayrı teminatlar verilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre, protez, ortez gideri, bunların bakım ve tamir giderleri gibi giderler tedavi gideri kapsamında sayılır ve davalı sigorta şirketi bu taleplerden tedavi gideri limiti ile sınırlı sorumludur. Bahsedilen iki sorumluluğun her biri diğerinden bağımsızdır. Sakatlık tazminatı hesaplanırken mağdurun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre elde edeceği gelirdeki azalma hesaplanırken, protez giderleri mağdurun yaşamını kolaylaştırmak, eski yaşam kalitesine yaklaştırabilmek için yapılması gereken zorunlu harcama kalemlerindendir. Daimi iş gücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu protez gideri, protez bakım ve tamir gideri farklı tazminat kalemleri olup, yaşam boyu protez giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kökleşen içtihatları da bu yöndedir. Bu halde yaşam boyu protez giderlerinin tedavi giderleri teminatından olduğunun kabulü ile davalı sigorta şirketinin iş göremezlik tazminatları için sakatlık teminatı kapsamında 250.000,00-TL, protez gideri, protez bakım ve tamir gideri için 250.000,00-TL olmak üzere ayrı ayrı teminatlarının bulunduğu, iki ayrı teminat limitiyle sorumlu olduğu gözetilerek, davacı için tespit edilen iş bu davaya konu protezle ilgili tazminat taleplerinden, Kahramanmaraş 4. AHM’nin 2013/255 Esas – 2014/665 Karar sayılı hükmü nedeniyle davalı sigorta şirketi tarafından davacıya ödendiği anlaşılan toplam 133.425,47-TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatları mahsup edilmeksizin, davalı sigortacının ZMSS poliçesinde 250.000,00-TL kişi başına tedavi (sağlık) gideri teminatı bulunduğu ve 250.000,00-TL kişi başına tedavi teminatı ile davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu gözetilip, taleple bağlı kalınarak tazminata hükmedilmesi ve davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere davalı … Sigorta A.Ş.’nin ZMSS poliçesindeki sakatlık ve tedavi gideri limitleri ayrı ayrı değerlendirilmeden, protez giderinin poliçedeki tedavi teminatı yerine, sakatlık teminatı kapsamında kaldığının kabulü ile davacıya daha önce mahkeme ilamına dayanılarak davalı tarafça ödenen geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatlarının kişi başına sakatlık teminatından mahsubu ile bakiye teminat limitiyle sınırlı olarak protez giderine hükmedilmesi de isabetli görülmemiştir.
Kabule göre de; davalı sigorta şirketinin temerrüdü 2918 Sayılı KTK’nın 99 maddesinde düzenlenmiştir. Davalının dava tarihinden önce temerrüdünün oluşmaması halinde en geç davanın açıldığı tarihte temerrüde düştüğünün kabulü gerektiği yerleşik Yargıtay uygulamaları ile de benimsenmiştir. Somut olayda davalı sigorta şirketinin davadan önce temerrüde düşürülmediği, dava tarihinde temerrüt oluştuğu kabul edilmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça dava dilekçesinde talep edilen tazminat ile ıslah dilekçesinde talep edilen tazminatın tamamı yönünden davalının dava tarihinde temerrüdünün oluştuğunun kabulü ile bu tarihten itibaren hükmedilen tazminata faiz işletilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi dava dilekçesinde talep edilen tazminatın dava tarihinden, ıslah dilekçesi ile talep edilen tazminatın ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizle tahsiline şeklinde karar verilmesi de isabetli değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulü ile 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Yukarıda 1, 2 ve 3 no’lu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı … vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ İLE; Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.10.2021 tarihli, 2020/90 Esas – 2021/535 Karar sayılı kararının HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülüp sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 59.30-TL maktu, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan 1.990,81-TL nispi istinaf karar harcının istek halinde ilgili taraflara iadesine,
3-İstinaf talebinde bulunan davacı ve davalı sigorta şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılacak yargılamada ayrı ayrı dikkate alınmasına,
4- Ankara 24. İcra Dairesinin 2021/16156 sayılı dosyasına yatırılan 235.000,00-TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere 31.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.