Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/2551 E. 2022/1663 K. 17.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2021
NUMARASI ……..
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 17/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/07/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekili ve davalı … … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 28.04.2012 tarihinde davalı … adına tescilli, davalı …’in sevk ve idaresinde bulunan aracın davacıların eş ve babaları olan … …’a çarpması sonucu …’ın vefat ettiğini, kazanın oluşumunda davalı …’in asli kusurlu olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın davalı … şirketine sigortalı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik davacı eş … için 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 15.000,00 TL manevi tazminat; davacı … için 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 12.000,00 TL manevi tazminat; davacı … için 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 12.000,00 TL manevi tazminat; davacı … için 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 12.000,00 TL manevi tazminat; davacı … için 12.000,00 TL manevi tazminat; davacı … için 12.000,00 TL manevi tazminat ile davacı … için 12.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 87.000,00 TL manevi tazminat, 2.000,00 TL destekten yoksun kalma ve 500,00 TL cenaze masrafı olmak üzere toplam 89.500,00 TL tazminatın davalılar … ve … için olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, diğer davalı … … AŞ. poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; 13/12/2017 havale tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin dava değerini 63.194,90 TL’ye yükseltmiş; 25/06/2021 tarihli bedel artırım dilekçesi ile davacı eş … için 124.466,12 TL, davacı … için 508,27 TL, davacı … için 2.265,04 TL ve davacı … için 10.564,24 TL tazminatın tazminini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davalının, kazada asli kusurlu olmadığının kaza tespit tutanağında belirtildiğini, kazanın oluşumunda müteveffanın kusurlu bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın davalı şirket nezdinde sigortalı olduğunu, davalının sorumluluğunun poliçe limitleri ve sigortalısının kusuru oranında olduğunu, manevi zararlar nedeniyle sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece, 09/03/2018 tarihli karar ile “davanın kısmen kabulüne ……” karar verildiği, hükmün davalı … A.Ş. Vekili ile davalı … vekili ve davacılar vekilinin katılma yoluyla istinafı üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 28/02/2020 gün ve 2018/1996 Esas 2020/400 Karar sayılı kararı ile kaldırılmasına karar verildiği, söz konusu kaldırma kararında; “… desteğin annesinin sağ olup olmadığı araştırılarak, aktüerya raporunu düzenleyen bilirkişiden, desteğin annesinin sağ olması halinde anneye de destek payı ayrılmak suretiyle tazminat hesaplanması hususunda ek rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, ayrıca somut olayda, davacılar vekilinin dava dilekçesinde destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talebi yanında cenaze masraflarının da tahsilini istediği, ancak mahkemece cenaze masrafları talebi konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, bu durumda cenaze masrafları talebi yönünden de değerlendirme yapılarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi” gerektiğinin belirtildiği, Müteveffaya ait nüfus kayıt örneklerinin getirildiği, dava konusu olayın meydana gelmesinde müteveffa yaya … …’ın %75 oranında, davalı sürücü …’in %25 oranında kusurlu oldukları, müteveffanın nüfus kaydının anne hanesinde yazılı … isimli kişinin, … … olduğu, bu kişinin davacının üvey annesi olduğu ve …. yaşadığının belirlendiği, dolayısıyla, anne hanesinde kayıtlı … … ile müteveffanın ayrı yaşadıkları ve bu kişinin müteveffanın desteğinden faydalanmadığının anlaşıldığı, ancak, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 28/02/2020 gün ve 2018/1996 Esas – 2020/400 Karar sayılı kaldırma kararından sonra Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 Esas – 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerektiği, uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptal edilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebileceği, Yüksek Mahkemenin tazminat hesaplamalarında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’ndaki düzenlemelerin değil, Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu düzenlemelerinin esas alınması, hesaplamaların TRH 2010 Tablosuna göre ve progresif rant yöntemiyle yapılması ilkelerini benimsediği nazara alınarak, bu ilke ve esaslar doğrultusunda yeniden aktüer raporu alınmasına karar verildiği, üvey anne … … destek payı ayırmaksızın ve TRH 2010 tablosu ile 1,8 teknik faiz uygulanmadan hazırlanan 08.06.2021 tarihli aktüer raporunun, hükme esas alındığı, buna göre; müteveffanın ölümü nedeniyle, davacı …’ın 124.466,12 TL, davacı …’ın 508,27 TL, davacı … …’ın 2.265,04 TL, … …’ın 10.564,24 TL destek zararının oluştuğu, desteğin ölümüne sebebiyet veren aracın kaza tarihinde ZMMS poliçesi ile davalı … şirketine sigortalı olup, davalı … şirketinin, poliçe limiti dahilinde, davalı …’ın araç maliki, davalı sürücü …’in ise haksız fiil faili olarak hesaplanan tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, destekten yoksun kalma tazminatının, davalı … şirketi yönünden 05.06.2012 dava tarihinden, diğer davalılar yönünden haksız fiil tarihi olan kaza tarihinden itibaren, kazaya karışan aracın hususi araç niteliği nazara alınarak yasal faiz işletilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiği, davacıların, müteveffanın ölümü nedeniyle yaptıkları cenaze masraflarının tespiti için … Kaymakamlığı İlçe Müftülüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta, 2012 yılında bir kişinin ölümü nedeniyle yapılacak cenaze ve defin masraflarının 4.040,00 TL olduğunun bildirildiği, davacı vekilinin 25/06/2021 tarihinde bedel artırım dilekçesi sunduğu ancak cenaze masraflarına yönelik talebini artırmadığı, bu durumda, davacıların cenaze ve defin masraflarına yönelik davalarının kabulüne, taleple bağlı kalınarak 500,00 TL cenaze ve defin masrafının 28.04.2012 kaza tarihinden (davalı … şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 05.06.2012 dava tarihinden) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiği, manevi tazminatın 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde düzenlendiği, davaya konu trafik kazasında kusur oranları, davacıların olay nedeniyle yaşadığı elem, ızdırap ve travma, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli ile günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi nazara alınarak, davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle; davacıların destekten yoksun kalma tazminatına yönelik davalarının kabulüne; davacı … lehine 124.466,12 TL, davacı … lehine 508,27 TL, davacı … … lehine 2.265,04 TL ve davacı … … lehine 10.564,24 TL olmak üzere toplam 137.803,67 TL destekten yoksun kalma tazminatının 28.04.2012 kaza tarihinden (davalı … şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 05.06.2012 dava tarihinden) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacıların cenaze ve defin masraflarına yönelik davalarının kabulüne, 500,00 TL cenaze ve defin masrafının 28.04.2012 kaza tarihinden (davalı … şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 05.06.2012 dava tarihinden) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne; davacı … lehine, 10.000,00 TL, davacı … lehine 8.000,00 TL, davacı … lehine 8.000,00 TL, davacı … lehine 8.000,00 TL, davacı … … lehine 8.000,00 TL, davacı … lehine 8.000 TL, davacı … lehine 8.000,00 TL olmak üzere toplam 58.000,00 TL manevi tazminatın 28.04.2012 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili, davalı … vekili ve davalı … şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Davacıların destekten yoksun kalma tazminatlarının, müteveffanın asgari ücretle çalıştığı varsayılarak hesaplanması sebebiyle davacıların yoksun kaldıkları destek miktarlarının düşük hesaplandığını, maddi tazminata ilişkin kararın bu sebeple yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, müteveffanın gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğunu, önceki kararda olduğu gibi manevi tazminat taleplerinin kısmen reddine karar verilmesinin yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, trafik kazası sonrası davacıların babalarını ve eşini kaybettiğini, …’ın genç yaşta dul kaldığını, diğer davacıların babaları öldüğünde henüz çocuk yaşta olduklarını, babalarını kaybeden küçük yaştaki çocuklar için 8.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin ve … için 10.000,00 TL tazminata hükmedilmiş olmasının hakkaniyete uygun olmadığını, hiç bir maddi değerin babanın yokluğunun acısını hafifletemeyeceğini, paranın alım gücüne göre bir karar verilmesi gerekirken ölüm olayı sebebiyle ancak 8.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; Her ne kadar müteveffanın öldüğü tarihte orta gelirli olduğu iddia edilmiş ve 21.05.2016 tarihli bilirkişi raporunda bu doğrultuda hesaplama yapılmışsa da bu iddiaların doğru olmadığının dosyada mübrez …..belgeleri ile ispatlandığını, davacı yanın tazminata esas alınmasını talep ettiği miktarların fahiş olduğunu gerçeği yansıtmadığını, buna istinaden alınan 20.05.2021 tarihli bilirkişi raporunda da müteveffanın gelirinin asgari ücret üzerinden hesaplandığını, bu hesaplamanın da dosya kapsamında somut bir dayanağı bulunmadığını, herhangi bir … kaydı olmayan müteveffa için ödenen bir işçilik … priminin bulunmamasının da geçimini günü birlik işlerde kısmi süreli çalışarak sağladığı ihtimalini kuvvetlendirdiğini, hiçbir aktif iş kaydı ve SGK primi olmayan müteveffanın sadece ailesini geçindirebildiği varsayımıyla asgari ücret aldığı iddiasının dayanaksız olduğunu, müteveffanın gelirinin yeniden hesaplanması ve bu doğrultuda davalıyı da mağdur etmeyecek bir tazminata karar verilmesi gerektiğini,
Manevi tazminatın, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek bir tutarda, adalete uygun ve zarar görenin zenginleşmemesi, somut olayda manevi tazminat yönünden hesaplanan miktarlarda sadece müteveffanın yakınlarının manevi huzurlarının göz önünde tutulduğunu, zarar sorumlusunun ödeme gücünün dikkate alınmadığını, her ne kadar kişi bazında bakıldığında hükmedilen manevi tazminat miktarı hakkaniyete uygun olarak görülse de müteveffanın ölümü ile manevi olarak zarar gören kişi sayısının çok olmasının zarar sorumlusu bakımından açıkça hakkaniyete aykırılık teşkil edeceğini, manevi tazminatın var oluş amacının mamelek zararının bütünüyle karşılanması değil, zarar görenlerin elem, keder ve ıstırabının bir parça olsun hafifletilmesinin sağlanması olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının taraflar arasında hakkaniyetli bir denge kuracak şekilde indirilmesi gerektiğini,
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi tarafından verilen 2018/1996 E. – 2020/400 K. sayılı ve 28.02.2020 tarihli bozma kararı sonrasında müteveffanın hiçbir gelir ya da … prim kaydı bulunmamasına rağmen ilk derece mahkemesinin, davacılar lehine hükmedilen tazminat miktarlarını asgari ücret üzerinden hesaplamakla kalmayıp ayrıca bu hesaplamada en güncel asgari ücret miktarlarını esas aldığını, bu durumun açıkça yerleşik Yargıtay içtihatlarına ve adalete aykırı olduğunu, dosya dahilinde alınan ilk bilirkişi raporuna esas teşkil eden değerlerin davalı yönünden usulü kazanılmış hak teşkil ettiğini, alınacak her yeni bilirkişi raporunda güncel değerlerin hesaba katılmasının açıkça bu hakkın zedelenmesi sonucunu doğurduğunu, nitekim bozma kararının bahse konu tarihteki asgari ücretlerin yanlış ya da eksik hesaplanmasına yönelik olmadığını, hal böyleyken güncel değerler üzerinden tekrar hesaplama yapılmasının tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılması sonucuna yol açacağını, olayın gerçekleşme tarihinden itibaren işleyecek olan faizler de düşünüldüğünde meblağın karşılanamaz bir hal alacağını ve davalı için adeta bir ceza aracına dönüşeceğini (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/5505 E. 2021/9778 K. 01.06.2021 tarihli kararı), hükme esas alınan hesaplar hukuka uygun olmadığı için bozma öncesi tutarlar dikkate alınarak tekrar hesaplama yapılması gerektiğini, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ nin bozma kararında da belirtildiği üzere Yargıtay 17. HD’nin Türk aile sistemine uygun düşen bir pay hesabı sistemi belirlediğini, buna göre Türk aile sisteminde desteğin gelirinin aile bireyleri arasında paylaştırıldığını ve aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak payın düştüğünü, anne ve babadan birinin destekten çıkması ile payın diğerlerine aktarılacağını ve tazminatın bu ilkeye göre hesaplanacağını, çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay hem de eş ve çocuklar ile ana babaya ayrılacak payın düşeceğini, buna karşılık mahkemece müteveffanın nüfus kaydında anne hanesine yazılı … …’un müteveffanın üvey annesi olduğu, bu kişinin müteveffanın desteğinden faydalanmadığından bahisle anneye pay ayrılmadığını, müteveffa ile resmiyette annesi olan … …’un ne üvey anne olduğuna ne de destekten yoksun kalmadığına dair bir delil olmadığını, bir an için … …’un üvey anne olduğu kabul edilse bile pay esası ilkesine göre yapılan hesaplamalarda kendisinin payının da hesaplanması gerekliliğinin yerleşik içtihatlar gereği zorunlu olduğunu, hesaplanan bu payın talebe konu olmaması sebebiyle toplam ödenecek tutardan düşülmesi gerektiğini, müteveffanın, yaya geçidi bulunan ve trafiğin yoğun aktığı bir yerde bu geçidi kullanmadan geçiş yapmaya çalıştığını, müteveffanın ölümlü kaza olayında %100 kusurlu olması nedeniyle tazminat şartlarının oluşmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3-Davalı … … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin bozma sonrası yapılan yargılamada yeniden rapor alınması ve alınan 08.06.2021 tarihli bilirkişi raporunda güncel verilere göre hesaplama yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, kendileri tarafından mahkemenin önceki kararına karşı hayatta olan anne ve babaya destek payı ayrılmamış olması sebebi ile istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, davacı tarafça ise manevi tazminat yönünden istinaf başvurusu yapıldığını, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26.HD’nin 28.02.2020 tarih ve 2018/1996 Esas, 2020/400 sayılı ilamıyla istinaf itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verildiğini, bozma sonrası yapılan yargılamada Mahkemece yeniden rapor alınmış olması ve alınan söz konusu raporda güncel verilere göre hesaplama yapılmış olmasının hukuka aykırı olduğunu, her ne kadar bozma kararı sonrası alınan hesap raporunda, eski tarihli rapordaki veriler kullanılarak hesaplama yapıldığı belirtilmiş ise de, hesaplamanın güncel verilere göre yapıldığını, mahkemece yapılması gerekenin, bozma öncesi hükme esas alınan rapordaki kazanç unsuru aynen korunacağından, davacı tarafın zararları yeniden hesaplanmadan, güncel verilere göre hesap raporu alınmadan bozma öncesi hükme esas alınan raporda tespit olunan miktarlar esas alınıp bozma ilamına uyularak hüküm kurulması olacağını, davacı tarafça hesap raporuna karşı istinaf başvurusu yapılmamış olup eski tarihli bilirkişi raporundaki itiraz edilmemiş hususların kendileri lehine usulü kazanılmış hak doğuracağını (T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2019/2482 K. 2020/6669 T. 5.11.2020 kararı, T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2019/5533 K. 2020/8381 T. 14.12.2020 kararı, Yargıtay Genel Kurulu’nun 17.12.1997 gün Esas 97/10, Karar 97/1074 sayı, 28.01.2004 gün Esas 2004/10-24 Esas sayılı kararı), mahkemece bozma ilamına uyulmakla, bozma ilamı lehine olan davanın tarafları yararına usulü kazanılmış hak oluştuğunu, bu hakkın ihlal edilmemesi için bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmesi gerektiğini, Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere; taraflarca itirazda bulunulmayan hesap bilirkişi raporunun kendileri lehine kazanılmış hak oluşturacağı, bu nedenle bozma doğrultusunda yeniden yapılacak tazminat hesabında aradan geçen süre içinde gerçekleşen asgari ücret artışlarının dikkate alınmayacağını, Bam bozma ilamından önce alınan aktüerya raporu esas alınarak hüküm kurulması gerektiğini, bozma sonrası yapılan yargılamada Mahkemece yeniden rapor alınmış olması ve alınan söz konusu raporda güncel verilere göre hesaplama yapılmış olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacılar vekili ile davalı … vekili ve davalı … şirketi vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda; dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, davacılar müteveffanın sağ eşi ve çocuklarıdır. Dava müteveffaya çarparak ölümüne sebebiyet veren aracın, trafik kayıt maliki, sürücüsü ve trafik sigortası şirketine karşı açılmıştır.
1-Davalı taraf aracının yaya konumunda olan davacıların murisi …’a çarparak ölümüne sebebiyet verdiği, KTT ve konusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenen kusura ilişkin raporda müteveffanın asli ve %75 oranında, davalı sürücü …’in tali ve %25 oranında kusurlu bulunduğu, ceza mahkemesinde davalı sürücünün aynı nedenlerle kazanın gerçekleşmesinde tali oranda kusurlu olduğunun kabulü ile hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkumiyetine karar verildiğinden kusur durumu dosya kapsamına ve kazanın oluş şekline uygun olup, raporun denetime ve hükme elverişli olduğu anlaşılmıştır.
Müteveffanın gelirinin asgari ücretin 1.561 katı olarak kabulünde bir isabetsizlik bulunmaması, gelir durumunun yöntemine uygun şekilde tespit edildiği ve makul olduğu, davacılar vekilinin önceki hükme yönelik istinaf dilekçesinde gelir durumuna ilişkin itirazının bulunmaması nedeniyle davalı taraf lehine bu yönden usulü kazanılmış hak oluştuğundan davacılar vekilinin müteveffanın gelirinin daha fazla olduğuna ilişkin itirazının incelenmesine yer olmadığı, desteğin nüfus kaydında annesi olarak kayıtlı olan … …’un müteveffanın üvey annesi olduğu, desteğin babası …’nun ilk evliliğinden olduğu, biyolojik annesinin isminin İlho olduğu, ancak nüfusta … üzerine kaydedildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı ve … …’un beyanından destek ile adı geçen … arasında desteklik ilişkisi olmaması, müteveffanın …’ya eylemli şekilde sürekli, düzenli destek olmadığının anlaşılmakla dava dışı …’ya desteğin gelirinden pay ayrılmamasında bir isabetsizlik olmaması ve mahkemenin gerekçesine göre davalı … şirketi vekili ile davalı … vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair istinaf taleplerinin reddine, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Yerel mahkemece verilen 09.03.2018 tarih, 2014/1079 Esas – 2018/234 Karar sayılı önceki hükümde, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı eş … yönünden 10.000,00TL, davacı … yönünden 8.000,00 TL, davacı … yönünden 8.000,00TL, davacı … yönünden 8.000,00TL, davacı … yönünden 8.000,00 TL, davacı … yönünden 8.000,00TL, davacı … yönünden 8.000,00 TL manevi tazminatın davalı … şirketi dışındaki davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin isteminin reddine, davacı … için 53.671,70 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davacı … için 116,24 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davacı … … için 1.719,50 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davacı … için 7.687,46 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı … istinaf talebinde bulunmamış, davacılar vekili ise katılma yolu ile istinaf dilekçesinde sadece davacılar lehine hükmedilen manevi tazminatların az olduğundan bahisle istinaf talebinde bulunmuştur.
Bu durumda, davalı … yönünden anılan hükümde belirtilen tazminat miktarları kesinleşmiş olup, 09.03.2018 tarih, 2014/1079 Esas – 2018/234 Karar sayılı yerel mahkeme kararı davacılar ile davalı … arasında kesin hüküm oluşturmaktadır. HMK’nın 114. maddesi gereğince kesin hüküm dava şartlarından olup, mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Davacılar ve davalı … yönünden oluşan usulü kazanılmış haklar göz önünde bulundurularak hüküm kurulması gerekir. Zira usulü kazanılmış haklar kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle Dairemizin 28.02.2020 tarih, 2018/1996 Esas – 2020/400 Karar sayılı kaldırma kararından sonra, davalı … yönünden 09.03.2018 tarih, 2014/1079 Esas – 2018/234 Karar sayılı karar ile aleyhine hükmedilen aynı tazminatlara karar verilmesi gerekirken, bu durum gözetilmeden kaldırma kararından sonra yeniden alınan aktüer raporunda tespit edilen tazminatlardan sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
3-Davacılar vekili dava dilekçesinde destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat ile birlikte şimdilik 500,00TL cenaze masrafının da davalı taraftan tahsilini talep etmiş, mahkemece verilen önceki 09.03.2018 tarih, 2014/1079-2018/234 karar sayılı kararda cenaze masrafı hakkında olumlu yada olumsuz herhangi bir karar verilmemiştir. Hükmün davalı … dışında kalan tüm taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 28.02.2020 tarih, 2018/1996-2020/400 sayılı kararı ile davalı … şirketi vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararı kaldırılarak HMK’nın 26 ve 297. maddesi hükümleri gereğince cenaze gideri hakkında da olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak davacılar vekili önceki hükmü katılma yolu ile istinaf etmiş olup, istinaf talebi sadece manevi tazminata ilişkindir. Bu halde istinaf talebinde bulunan davalı … şirketi, … ve hatta davacılar vekilinin bu hususta istinaf talebi bulunmadığından davalı … yararına usulü kazanılmış hak oluştuğundan, onların daha aleyhine olacak şekilde hüküm kurulamaz. Bu nedenle cenaze masrafına ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken, usulü kazanılmış haklar gözetilmeden yazılı olduğu gibi 500,00TL cenaze giderinin davalılardan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4-Yerel mahkemece verilen önceki 09.03.2018 tarih, 2014/1079-2018/234 karar sayılı kararın istinafı üzerine Dairemizin 28.02.2020 tarih, 2018/1996-2020/400 sayılı kararı ile davalı … şirketi vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıların maddi zararı hesaplanırken desteğin anne ve babasının sağ olup olmadığı araştırılmaksızın tazminat hesabı yapılmıştır. Desteğin nüfus aile kayıt tablosunun incelenmesinde; babasının vefat ettiği anlaşılmakta ise de, annesinin sağ olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Desteğin annesi sağ ise, sağ olan anneye destek payı ayrılmamıştır. Bu durumda desteğin annesinin sağ olup olmadığı araştırılarak, aktüerya raporunu düzenleyen bilirkişiden, desteğin annesinin sağ olması halinde anneye de destek payı ayrılmak suretiyle tazminat hesaplanması hususunda ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dairemizin söz konusu kaldırma kararından sonra desteğin annesi yönünden yapılan incelemede, desteğin nüfusta annesi olarak gösterilen dava dışı … …’un üvey annesi olduğu, aralarında desteklik ilişkisi bulunmadığı, müteveffanın adı geçen kişiye eylemli şekilde sürekli ve düzenli destek olmadığı anlaşılmakla, dava dışı …’ya desteğin gelirinden pay ayrılmadığına göre tazminat hesabında değişiklik olmayacağından, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, önceki hükme esas alınan 10.10.2017 tarihli aktüer bilirkişi raporunda belirlenen destek tazminatlarına hükmedilmesi gerekirken, sırf aradan geçen sürede asgari ücrette değişiklik olması nedeniyle yeniden güncel asgari ücretlere göre destek tazminatı hesaplanması için hesap bilirkişisinden rapor alınmış ve bu rapora göre karar verilmiştir.
Davacıların Dairemiz kaldırma kararından önce alınan 10.10.2017 tarihli hesap raporuna itirazının bulunmadığı ve mahkemece bu aktüer hesabına göre karar verildiği, davacıların önceki yerel mahkeme kararında hükmedilen tazminat yönünden istinaf talepleri olmadığından maddi tazminatlara dair kararın davacılar yönünden kesinleştiği, kaldırma kararı kapsamında belirtilen yönler dışında, davalı taraf lehine usulü kazanılmış hak oluştuğu, daha aleyhlerine hüküm kurulamayacağı dikkate alındığında, kaldırma kararı sonrası benimsenen aktüer raporuna göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Zira önceki hüküm davacılar vekili tarafından da istinaf edilmiş ise de, davacılar vekilinin istinaf talebi sadece manevi tazminata ilişkindir. Bu halde mahkemece, Dairenin kaldırma kararı uyarınca işlem yapılması gerekmekle, kaldırma kararı lehine olan davalı taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Bu hakkın ihlal edilmemesi için kaldırma kararı gereklerinin tam olarak yerine getirilmesi gerekir. Mahkemece yapılacak iş kaldırma kararında işaret edildiği üzere yargılama yaparak hüküm kurmaktan ibarettir. Oysa şartları bulunmadığından, üvey anneye pay ayrılmadığına göre (önceki hükümde gelir, pay dağılımı, tazminat miktarı vs. yönünden herhangi bir değişiklik olmayacağından) istinaf talebinde bulunan davalı taraf lehine oluşan usulü kazanılmış haklar gözetilerek hüküm kurulması gerekmektedir. Bir başka ifade ile yerel mahkemece önceki hükme esas alınan 10.10.2017 havale tarihli aktüer bilirkişi ek raporunda, davacı eş için 53.671,70TL, davacı … için 116.24TL, davacı … için 1.719,50TL, davacı … için 7.687,46TL destek tazminatı hesaplanmış, davacılar vekili 13.12.2017 tarihli bedel artırım dilekçesi ile dava dilekçesinde talep ettiği destek tazminatlarını da gözeterek davacılar …, … ve … yönünden artırarak toplam 63.194,90TL tazminatın davalılardan tahsilini istemiş, mahkemece bedel artırım dilekçesine göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu iptal kararı daha önce taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış hakların gözetilmesine engel teşkil etmeyip, tazminat hesaplanma yönteminde değişiklik yapılmasına ilişkindir. Bu halde ön görülen yönteme göre tazminat hesabı yapılsa dahi usulü kazanılmış haklar göz önünde bulundurularak karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda davacılar vekilinin önceki hükmü sadece manevi tazminat yönünden istinaf etmesi nedeniyle, davalı … şirketi ve … yararına oluşan usulü kazanılmış haklar göz önünde tutularak, bu raporda tespit edilen destek tazminatları yönünden davanın kısmen kabulüne şeklinde karar verilmesi gerekirken, kaldırma kararından sonra alınan aktüer bilirkişi raporlarında, raporların düzenlendiği tarihte geçerli ve artan asgari ücretlere göre oranlama yapılarak yeniden destek tazminatları hesaplanması, işlemiş dönemin yeniden düzenlenen rapor tarihlerinde sonlandırılması nedeniyle destek tazminatlarının fazla bulunması ve bu raporlara göre karar verilmesi de doğru değildir.
5-Davacılar vekili ile davalı … vekilinin davacılar lehine hükmedilen manevi tazminata ilişkin istinaf talebine gelince; davacı …’nın eşi, diğer davacılar …, …, …, …, … ve …’ın babaları olan müteveffa … …’ın davaya konu trafik kazası sonucu ölümü nedeniyle yaşadıkları acı, üzüntü, keder, elem elbette yadsınamaz. Davacı taraf lehine müteveffanın ölümü nedeniyle manevi tazminat şartları oluşmuştur.
Bu durumda davalı sürücünün tali ve %25 oranında kusurlu olduğu, kazanın 28.04.2012 tarihinde gerçekleştiği, ceza mahkemesinde davalı sürücü hakkında tali kusurlu olduğunun kabulü ile mahkumiyet kararı verildiği, müteveffanın olayda asli ve %75 oranında kusurlu bulunduğu, tarafların kusur durumu, davacıların ve müteveffanın olay tarihindeki yaşları, yakınlıkları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kaza tarihi, kazanın oluş şekli,paranın satın alma gücü, ülkenin ekonomik koşulları, davacıların kaza sonucu müteveffanın ölümü nedeniyle maruz kaldıkları acı, üzüntü, elem, keder, sıkıntı, manevi tazminatın amacı, zenginleştirme ve fakirleştirme amacı taşımaması, caydırıcı olması, özendirici olmaması ve 22.06.1966 tarih, 1966/7 Esas -7 Karar sayılı YİBK kararındaki kriterler gözetildiğinde davacılar için yerel mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı fazla olup, davacı eş … yönünden 6.000,00TL, diğer davacı çocukların her biri yönünden ayrı ayrı 3.500,00’er TL manevi tazminatın hakkaniyete daha uygun düşeceği sonucuna varıldığından, davacılar vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf talebi yerinde görülmediğinden HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf talebinin esastan reddine, davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde görüldüğünden kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve bu konuda yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda 1 ve 5 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, kamu düzeni de gözetilerek 2, 3 ve 4 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı … şirketi vekili ile davalı … vekilinin, 5 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda, infazda tereddüt olmaması için yerel mahkeme kararının Dairemizce düzeltilen ve kaldırılan kısımları dışında kalan hüküm fıkrası aynen yazılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A-Yukarıda 1 ve 5 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
B-Yukarıda 2, 3, 4 ve 5 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı … vekili ile davalı … … A.Ş. vekilinin istinaf talebinin kabulü ile Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.07.2021 gün ve 2020/161 Esas – 2021/530 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davacıların destekten yoksun kalma tazminatına yönelik davalarının kabulüne; davacı … lehine 53.671,70TL, davacı … lehine 116,24 TL, davacı … lehine 1.719,50 TL ve davacı … … lehine 7.687,46 TL olmak üzere toplam 63.194,90 TL destekten yoksun kalma tazminatının 28.04.2012 kaza tarihinden (davalı … şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 05.06.2012 dava tarihinden) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
2-Davacıların cenaze ve defin masraflarına yönelik davalarının reddine,
3-Davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne; davacı … lehine, 6.000,00TL (davalı … hakkında2014/1079 esas – 2018/234 karar sayılı önceki hüküm kesinleştiğinden davacı eş için hükmedilen 10.000.00TL manevi tazminatın 6.000,00TL’sından davalı … ile müştereken ve müteselsilen, bakiye 4.000,00TL manevi tazminattan tek başına sorumlu olmak üzere), davacı … lehine 3.500,00TL (davalı … hakkında 2014/1079 esas-2018/234 karar sayılı önceki hüküm kesinleştiğinden davacı … için hükmedilen 8000.00TL manevi tazminatın 3.500,00TL’sından davalı … ile müştereken ve müteselsilen, bakiye 4.500,00TL manevi tazminattan tek başına sorumlu olmak üzere), davacı … … lehine 3.500,00 TL (davalı … hakkında 2014/1079 esas-2018/234 karar sayılı önceki hüküm kesinleştiğinden davacı … için hükmedilen 8.000,00TL manevi tazminatın 3.500,00TL’sından davalı … ile müştereken ve müteselsilen, bakiye 4.500,00TL manevi tazminattan tek başına sorumlu olmak üzere), davacı … lehine 3.500,00TL (davalı … hakkında 2014/1079 esas-2018/234 karar sayılı önceki hüküm kesinleştiğinden davacı … için hükmedilen 8.000,00TL manevi tazminatın 3.500,00TL’sından davalı … ile müştereken ve müteselsilen, bakiye 4.500,00TL manevi tazminattan tek başına sorumlu olmak üzere), davacı … lehine 3.500,00TL (davalı … hakkında 2014/1079 esas-2018/234 karar sayılı önceki hüküm kesinleştiğinden davacı … için hükmedilen 8.000,00TL manevi tazminatın 3.500,00TL’sından davalı … ile müştereken ve müteselsilen, bakiye 4.500,00TL manevi tazminattan tek başına sorumlu olmak üzere), davacı … lehine 3500.00TL (davalı … hakkında 2014/1079 esas-2018/234 karar sayılı önceki hüküm kesinleştiğinden davacı … için hükmedilen 8000.00TL manevi tazminatın 3.500,00TL’sından davalı … ile müştereken ve müteselsilen, bakiye 4.500,00TL manevi tazminattan tek başına sorumlu olmak üzere), davacı … lehine 3.500,00TL (davalı … hakkında 2014/1079 esas-2018/234 karar sayılı önceki hüküm kesinleştiğinden davacı … için hükmedilen 8.000,00TL manevi tazminatın 3.500,00TL’sından davalı … ile müştereken ve müteselsilen, bakiye 4.500,00TL manevi tazminattan tek başına sorumlu olmak üzere) olmak üzere toplam 27.000,00TL manevi tazminatın (davalı … hakkında 2014/1079 esas – 2018/234 karar sayılı önceki hüküm kesinleştiğinden tüm davacılar için hükmedilen 58.000,00TL manevi tazminatın 27.000,00TL’sından davalı … ile müştereken ve müteselsilen, bakiye 31.000,00TL manevi tazminattan tek başına sorumlu olmak üzere) 28.04.2012 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin istemlerinin reddine,
4-Maddi tazminat yönünden davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.nin 13/1-2 maddeleri gereğince davacı … için hesaplanan takdiren 7777,32TL (davalı … bunun 6.253,89TL’sından diğer davalılarla birlikte müşterek ve müteselsil sorumlu olmak üzere), davacı … için 116,24TL, davacı … için 1.719,50TL, davacı … için 5.100,00 TL (davalı … bunun 2.180,00TL’sından diğer davalılarla birlikte müşterek ve müteselsil sorumlu olmak üzere)olmak üzere toplam 14.713,06TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı … ve … … A.Ş. dava ve duruşmalarda kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 3/2,13/1-2-3 maddeleri gereğince davacı … yönünden davanın reddedilen kısmı üzerinden tespit ve takdir edilen 7.777,32TL vekalet ücretinin davacı …’tan tahsili ile davalı … ve … … A.Ş.’ne ödenmesine,
6-Davalı … ve … … A.Ş. dava ve duruşmalarda kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 3/2, 13/1-2-3 maddeleri gereğince davacı … yönünden davanın reddedilen kısmı üzerinden tespit ve takdir edilen 116,24 TL vekalet ücretinin davacı …’tan tahsili ile davalı … ve … … A.Ş.’ne ödenmesine,
7-Davalı … ve … … A.Ş. dava ve duruşmalarda kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 3/2, 13/1-2-3 maddeleri gereğince davacı … yönünden davanın reddedilen kısmı üzerinden tespit ve takdir edilen 545,54 TL vekalet ücretinin davacı …’tan tahsili ile davalı … ve … … A.Ş.’ne ödenmesine,
8-Davalı … ve … … A.Ş. dava ve duruşmalarda kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 3/2, 13/1-2-3 maddeleri gereğince davacı … yönünden davanın reddedilen kısmı üzerinden tespit ve takdir edilen 2.876,78TL vekalet ücretinin davacı … …’tan tahsili ile davalı … ve … … A.Ş.’ne ödenmesine,
9-Manevi tazminat yönünden davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 10/1-2-4 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren davacı … için 4.080,00 TL, davacı … için 3.500,00 TL, davacı … için 3.500,00 TL, davacı … için 3.500,00TL, … için 3.500,00 TL, davacı … için 3.500,00 TL, davacı … için 3.500,00 TL olmak üzere toplam 25.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine (davalı … bunun 15.260,00TL’sından diğer davalı ile birlikte müşterek ve müteselsil sorumlu olmak üzere),
10-Manevi tazminat yönünden reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 3.500,00 TL’nin davacı …’tan, 3500,00 TL’nin davacı …’tan, 3500,00 TL’nin davacı …’tan, 3.500,00 TL’nin …’tan, 3.500,00 TL’nin davacı …’tan, 3.500,00 TL’nin davacı …’tan ve 4.080,00 TL’nin davacı …’tan alınarak kendisini vekil ile temsil eden davalı …’a ödenmesine,
11-Davacı tarafından kaldırmadan önce ve sonra yapılan 2.228,21TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.203,23TL’nin (davalı … şirketinin sorumluğu 938.52TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
12-Davalı … şirketi tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinden davanın red oranına göre 54,00 TL’sının davacılardan alınarak davalı … şirketine verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı … şirketinin kendi üzerinde bırakılmasına, (%54’ü davacı taraftan alınacak)
13-Davalı … tarafından bozmadan önce ve sonra yapılan 228,10 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 123.17 TL’nin davacılardan alınarak davalı …’e verilmesine, bakiye kısmın adı geçen davalı üzerinde bırakılmasına,
14-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
15-Hükmedilen maddi ve manevi tazminat üzerinden alınması gereken 6.161,21TL harcın, peşin, ıslah, tamamlama harcı ile alınan ve ilk karar ile tamamlatılan 8.532,79 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.371,58TL harcın davacı tarafa iadesine,
16-Peşin, ıslah, tamamlama harcı ile alınan ve ilk karar ile tamamlatılan 6.161,21TL harcın (davalı … şirketi 6.161,21TL harcın hükmedilen maddi tazminat üzerinden hesaplanan 4.316,84 TL’sından diğer davalılarla birlikte müşterek ve müteselsil sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN
1-Davacı taraftan alınması gereken 80,70TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40TL’nın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
2-Davalı … tarafından yatırılan 3.352,12TL istinaf karar harcı ile davalı … şirketi tarafından yatırılan 2.362,00TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili davalılara iadesine,
3-İstinaf başvuru harçları peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalı … şirketi tarafından yapılan toplam 47,00 TL istinaf yargılama giderinin davacılardan alınarak ilgili davalıya verilmesine,
6-Davalı … tarafından istinaf yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yerolmadığına,
7-Davalı … şirketi tarafından yatırılan 150,00 TL gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalı … şirketine iadesine,
8-Kararın tebliği, kesinleştirilmesi, harç ikmali, iadesi ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.