Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/2547 E. 2022/981 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2021
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 08/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/04/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi … 02.08.2016 tarihinde, …’ın sevk ve idaresindeki …plakalı aracın çarpması sonucu yaralandığını, … … Hastanesi’ne kaldırıldığını, tedavisinin ardından taburcu edilmesine rağmen, ertesi gün ağrı şikayetiyle hastaneye kaldırıldığını, ancak 04.08.2016 tarihinde hayatını kaybettiğini belirterek, müteveffanın desteğinden yoksun kalan eşi … yönünden 10.000TL maddi, 30.000TL manevi, kızı ….yönünden 30.000’er TL manevi tazminat olmak üzere toplam 10.000TL maddi, 120.000TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 02.08.2016 tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; murisin ölümünde müvekkili sigorta şirketinin herhangi bir sorumluluğu bulunmayıp, hastane ve hekimin tıbbi sorumluluğuna gidilmesi gerektiğini, davacı tarafça davadan önce müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığından kanunda öngörülen başvuru şartının gerçekleşmediğini, dava dilekçesinde bahsi geçen …plakalı aracın müvekkili şirkete 20.12.2015-20.12.2016 tarihleri arasında ,,, nolu ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, müteveffanın davacı eşe gerçekten destek olduğunun ispatı gerektiğini, huzurdaki davada 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları ve Eki olan TRH 2010 Tablosunun uygulanması gerektiğini, davacı yanın kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi talebinin haksız olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… vekili cevap dilekçesinde özetle; 02.08.2016 tarihinde müvekkilinin park halinde manevra yaparak yola çıkmak istediği esnada müteveffanın hareket halindeki aracın arkasından geçmeye çalışırken kazanın meydana geldiğini, müteveffanın vücudunda ATK tarafından tespit edilen kırıkların ya hastane tarafından eksik müdahale sonucu olarak tespit edilemediğini veya bu kırıkların müteveffa taburcu edildikten sonra istirahati sırasında meydana geldiğini, davacı tarafça talep edilen manevi tazminat tutarının zenginleşme amacına yönelik olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler ile usul ve yasaya uygun olarak alınan kusur durumuna ilişkin 07/12/2020 tarihli, tazminat hesabına ilişkin 18/08/2021, müteveffanın ölümü ile dava konusu trafik kazası arasında illiyet bağı olup olmadığına ilişkin kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşen Ankara Batı 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/709 esas sayılı dosyası kapsamında İstanbul ATK 1. İhtisas Kurulundan alınan 01/02/2017 tarihli denetlenebilir bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, tek yanlı kaza yönünden, ceza yargılaması sırasında alınan Adli Tıp Kusur raporu ile dosya kapsamında alınan kusur raporları arasında çelişki bulunduğundan çelişkileri gideren ve denetlenebilir 17/07/2020 tarihli bilirkişi heyeti raporunun hükme esas alındığı, müteveffanın ölümü ile dava konusu trafik kazası arasında illiyet bağı olup olmadığına ilişkin kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşen Ankara Batı 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/709 esas sayılı dosyası kapsamında İstanbul ATK 1. İhtisas Kurulundan alınan 01/02/2017 tarihli denetlenebilir bilirkişi raporu hükme esas alınarak ve müteveffanın ölümü ile dava konusu trafik kazası arasında illiyet bağının bulunduğunun kabul edildiği, tazminat hesabına ilişkin olarak alınan 18/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Sigorta poliçesinin kaza tarihini kapsadığı ve ölüm halinde şahıs başına azami teminat limitinin 310.000,00-TL olduğu, KTK’da öngörülen yazılı başvuru şartı yönünden hukuki değerlendirme Sayın Mahkemenin takdirine ait olmak üzere, davalı sigorta şirketi yönünden dava şartının oluştuğunun kabulü halinde, davalı sigorta şirketinin dava tarihi itibarıyla temerrüdünün oluştuğu, müteveffa …’ın hak sahibi …’ın 190.663,59-TL tutarında destekten yoksun kalma nedeniyle oluşan maddi zararının bulunduğunun bildirildiği, davacılar vekiline Yargıtay içtihatları uyarınca tamamlanabilir dava şartı olduğu kabul edilerek 5.celse 1 nolu ara kararıyla KTK 97. Maddesi uyarınca sigorta şirketine başvuru evraklarını sunması için süre verildiği ve süresinde evrakların dosyaya sunulduğu gerekçesiyle, davacı …’ın maddi tazminat davasının kabulüne, davacı … için eşi …’ın vefatından dolayı 190.663,59 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, hüküm altına alınan miktarlara davalı… yönünden olay tarihi olan 02/08/2016’dan itibaren; davalı … Sigorta A.Ş şirketi yönünden ise temerrüt tarihi olan 06/09/2017 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun (maddi tazminat istemleri yönünden) düzenlediği poliçe limiti olan 310.000,00 TL ile sınırlı tutulmasına, davacıların manevi tazminat davasının KISMEN kabulüne, davacı … için 20.000,00 TL, …için 10.000,00 TL, … için 10.000,00 TL, … için 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 02/08/2016’dan itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı…’dan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin REDDİNE karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde, davaya konu kaza ile müteveffanın ölümü arasında illiyet bağı bulunmadığını, 17.12.2020 tarihli raporda da belirtildiği üzere kişinin ölümünün tamamen tedavide tıbbi ihmalden kaynaklandığını, davaya konu 02.08.2016 tarihli trafik kazasından sonra müteveffa … hastaneye kaldırılmış olup, kişiye hastanede sağ tibia şaft kırığı sebebi ile uzun atel uygulanmış ve aynı gün tedavileri tamamlanarak hastaneden taburcu edildiğini, sonrasında 3.08.2016 tarihinde alt bacakta oluşan şişme sebebi ile yeniden hastaneye giriş yaptığını ve 04.08.2016’da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybettiğini, illiyet bağının tespiti amacıyla dosya 1. Adli Tıp İhtisas Kuruluna gönderilmişse de 01.02.2017 tarihli raporda kişinin kesin ölüm sebebi tespit edilememiş ve tespiti amacıyla dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmesinin gerektiğinin belirtildiğini, işbu raporda; kaza sonrası 112 Acil Servis ile … … Hastanesine nakledildiği ve ilk yapılan müdahalesi sonrasında hayati tehlikesinin bulunmadığı yönünde görüş bildirildiğini, … … raporu ve ATK raporu birlikte değerlendirildiğinde dosyanın ATK Üst Kuruluna tevdii ile itirazları karşılar rapor alınması gerekirken, bu hususlar değerlendirilmeden dosyanın karara çıkmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararına esas alınan bilirkişi hesap raporu hatalı tanzim edilmiş olup kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı yanın zararı hesaplanırken TRH2010 tablosu 1.8 teknik faiz kullanılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemidir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hâkiminin, ceza hâkiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkûmiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
İstinaf incelemesinden geçerek kesinleşen, ceza mahkemesi kararında; Adli Tıp Kurumundan alınan 01/02/2017 tarih ve 617 sayılı raporda müteveffada özellikle araçla vurulması sebebiyle sağ tibiada proksimalinde non-deplase kırık olduğu, şahısta öncesinden de kalça kırığının mevcut olduğu, değişik yerlerinde de dermabrazyon olduğu, otopside tespit edilen sternum ve kod kırıklarının lokalizasyonları ve özellikleri dikkate alındığında yeniden canlandırma işlemleri esnasında husulünün mümkün olduğu, netice olarak kişinin ölümünün genel beden travmasına bağlı ekstremde ve pelvis kemiklerinin kırıklarına bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği ve maruz kaldığı araç dışı trafik kazasına bağlı yaralanması ile ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu kabul edilmiş olduğuna göre, hukuk hakiminin de bu saptamayla bağlı olduğu anlaşılmakla, bu yöndeki mahkeme kabulü isabetli bulunmuştur.
Maddi tazminat hesaplama yöntemine ilişkin olarak ise,
Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, … Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, … Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17. HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı)
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi içtihat değişikliğine gidilerek, TRH-2010 Yaşam Tablosu ile “muhtemel yaşam süresi” belirlendikten sonra “progresif Rant Yöntemi” uygulanarak “1/kn” formülüne göre %10 artırım, %10 indirim yapılmak suretiyle tazminat hesaplanması yöntemi benimsendiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.229,67 TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 4.110,00 TL’nin mahsubu ile kalan 6.119,67 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3- Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Kararın usulüne uygun şekilde taraflara tebliğine,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 08/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.