Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/2470 E. 2021/2521 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2021
NUMARASI :…
KARAR TARİHİ : 23/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 02/01/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde;18/09/2018 tarihinde, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı aracın karıştığı kazada müvekkilinin yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, yaralanması nedeniyle tedavi giderlerinin de olduğunu, zararlarından davalının sorumlu olduğunu, davalıya müracaat etmesine rağmen zararının karşılanmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100,00 TL kalıcı iş göremezlik zararı ile 100,00 TL tedavi ve bakım giderinin kaza tarihinden itibaren bankaların uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Kaza yapan aracın müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının talepleri ve tarafları aynı olan iki ayrı tahkim müracaatının bulunduğunu, müvekkilinin tahkim kararı ile ödemede bulunduğunu, bu nedenle davanın kesin hüküm nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının maluliyet zararının Tahkim Komisyonu tarafından karara bağlanması üzerine, bakıcı giderleri için de Tahkim Komisyonuna müracaat ettiği ve taleplerinin … Komisyonu tarafından hüküm altına alındığını ve davacı tarafından tahsil ediliğini, ayrıca davanın esas yönden de haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davanın trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminata ilişkin olduğu, davacının kalıcı iş göremezlik, tedavi gideri ve bakıcı giderini talep ettiği, … Komisyonunun 2019/88785 esas sayılı dosyasının bir suretinin dosyaya kazandırıldığı, incelenmesinde; 08/09/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacı tarafından işgücü kaybı, tedavi ve bakım gideri tazminatı talebiyle, davalı … aleyhine … Komisyonuna başvurulduğu, … Komisyonunun 2019/88785 E. 2020/15449 K. sayılı kararıyla talebin kabulüne ve 31.545,35 TL’nin 26/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verildiği, davacı tarafça bu karara itiraz edilmesi üzerine … Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 18/07/2020 tarih ve 2017/İHK-12217 sayılı kararıyla davalı vekilinin itirazlarının reddine karar verildiğinin görüldüğü, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-i maddesinde “Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olmasının dava şartı olarak öngörüldüğü ve 115/2. maddesinde ise dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde mahkemece davanın usulden reddine karar verileceğinin hükme bağlandığı, davacının daha önce … Komisyonuna başvurmasının ve talebinin hüküm altına alınması nedeniyle, … Komisyonu kararının eldeki davada kesin hüküm oluşturduğu, davacının bu nedenle dava açmasının haksız olduğu gerekçesi ile davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde ;Mahkemece, … komisyonu tarafından, müvekkillerinin talepleri konusunda daha önce karar verildiğinden, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, kararın haksız olduğunu; … Kararlarının kesin hüküm oluşturacağına ilişkin usul hükmü bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin haksız olduğunu, ayrıca Tahkim Komisyonu tarafından müvekkilinin…. aldığı 31.07.2019 tarihli maluliyet raporuna göre karar verildiğini, söz konusu raporun davacı tarafından kişisel müracaat sonucu alınmış ve tek taraflı bir rapor olduğunu, buna göre karar verilmesinin de hatalı olduğunu, müvekkilinin hukuken maluliyetinin tespit ediliğinin kabulünün mümkün bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin geçen zaman içerisinde maluliyetinin de arttığını, her gün gözünü kapattığında kazayı gördüğünü ve yürümesinde aksamalar olduğunu, doktora gittiğinde kemiğin kaynaması sırasında ayağında kısalık meydana geldiğinin tespit edildiğini, alınan rapor ile de bu durumun kanıtlanacağını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle kalıcı iş göremezlik tazminatı ile tedavi ve bakıcı gideri istemidir.
Mahkemece, davacının aynı zararlarını, aynı davalıya karşı ileri sürerek … Komisyonunda talep ettiği, talepleri konusunda esastan karar verildiği ve kesin hükme bağlandığından bahisle HMK’nın 114/1-i ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, eldeki davaya konu talepler açısından, kesin hüküm oluşturacak bir karar bulunup bulunmadığına ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/1-i maddesinde tanımlanan şekilde “aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış “olması dava şartıdır. Kesin hüküm, hem bireyler için hem de devlet için hukuki durumda bir kararlılık ortaya koyar. Bununla, hukuki güvenlik ve yargı erkine güven sağlandığından kamu yararı ile doğrudan ilgilidir. Hemen belirtilmelidir ki, kesin hükmün amacı; kişiler arasındaki uyuşmazlıkların kesin bir biçimde çözümlenmesidir. Bu amacın gerçekleşmesinde, hem kişilerin hem de Devletin yararı vardır. Çünkü kişiler, uyuşmazlığın kesin bir biçimde sonuçlanması için dava sırasında bütün olanaklarını kullanırlar ve dava sonucunda verilecek kararla artık, bu uyuşmazlığın sona ermesini isterler. Bu açıdan, Devletin de menfaati söz konusudur. Çünkü Devlet, mahkemelerin sınırsız bir biçimde aynı uyuşmazlık (dava) ile sürekli ve yinelenerek meşgul edilmesini istemez.
Dava konusu uyuşmazlık hakkında kesin hüküm bulunuyorsa, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz.
Kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de; (Yargıtay’ın da) davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi, ilk defa Yargıtay’da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) ve dahası bozmadan sonra da ileri sürülebilir. Bu bakımdan usulü kazanılmış hakkın istisnasıdır ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. O nedenle kesin hükmün varlığının, yargılamanın bir kesiminde nazara alınmamış olması diğer bir kesiminde ele alınmasını engellemez.
Maddi anlamda kesin hükmün koşulları 6100 sayılı HMK’nın 303/1. maddesinde “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Kesin hükümden söz edebilmek için ilk kararın mahkemece hükme bağlanması şart olmayıp, uyuşmazlık konusunda tarafların tahkim yoluna gitmeleri halinde, Hakem/Hakem Heyetlerince verilen esasa ilişkin kararların da usulünce kesinleşmesinden sonra, kesin hüküm oluşturacağından aynı uyuşmazlık konusunda yeniden dava açılmaz.
Kesin hükmün ilk koşulu, her iki davanın taraflarının aynı kişiler olması; ikinci koşulu, müddeabihin aynılığı; üçüncü koşulu ise, dava sebebinin aynı olmasıdır.
Kesin hükmün ikinci koşulu olan müddeabih, dava konusu yapılmış olan hak, yani dava ile elde edilmek istenilen sonuçtur. Önceki dava ile yeni davanın müddeabihlerinin (konularının) aynı olup olmadığını anlamak için hakimin, eski davada verilen kararın hüküm fıkrası ile yeni davada ileri sürülen talep sonucunu karşılaştırması gerekir. Eski ve yeni davanın konusu olan maddi şeyler fiziki bakımdan aynı olsa bile, bu şeyler üzerinde talep olunan haklar değişikse, müddeabihler aynı değil demektir.
Kesin hükmün üçüncü koşulu ise dava sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebi, hukuki sebep olmayıp, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Öyle ise; her iki davanın da dayandığı maddi vakıalar (olaylar) aynı ise, diğer iki koşulun da bulunması halinde kesin hükmün bulunduğundan söz edilebilir.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde 08/09/2018 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle kalıcı iş göremezlik zararları ile bakıcı ve tedavi giderlerini talep etmiş, basit usule tabi davada, davacının dava dilekçesinde artan maluliyet iddiası bulunmadığı gibi, ,,,,Hastanesinden alınan rapora istinaden talepte bulunmuştur.
Davacı, … Komisyonuna 02/10/2019 tarihinde müracaatı ile kalıcı iş göremezlik zararlarını; 07/11/2019 tarihli başvurusu ile de “geçici bakıcı giderlerini” talep etmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nin 13/03/2020 tarihli- K-2020/15449 sayılı kararı ile kalıcı iş göremezlik zararları hüküm altına alınmış ve İtiraz Hakem Heyetinin incelemesinden de geçerek kesinleşmiştir. Talep ve karar zararın kısmen karşılanmasına yönelik olmadığı gibi, karar da davacının dava dilekçesinde sunduğu rapor çerçevesinde verilmiştir.
Yine; Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nin 10/04/2020 tarihli – K-2020/32252 sayılı kararı ile geçici bakıcı giderine ilişin talepleri hüküm altına alınmış ve kesin olarak karar verilmiştir. Bu talep de zararın kısmen karşılanmasına yönelik olmadığı gibi, karar davacının dava dilekçesinde sunduğu rapor çerçevesinde verilmiştir.
Davacının, dava dilekçesinde artan maluliyete ilişkin iddiasının bulunmamasına, aksine dava dilekçesi ekinde Tahkimde alınan raporu sunarak talepte bulunmuş olmasına göre mahkemece geçici bakıcı giderine ve sürekli iş göremezlik zararına ilişkin kesin hüküm varlığına yönelik kararında isabetsizlik yok ise de, davacı dava dilekçesinde bakıcı gideri yanı sıra tedavi giderlerini de talep etmiştir. Bakıcı giderleri haricindeki tedavi giderleri yönünden Tahkime müracaatı olmadığı gibi, bu hususta daha önceden verilen kesin hüküm oluşturacak hüküm de bulunmamaktadır.
Bu durumda, mahkemece davacı vekiline, HMK’nın 31. Maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında dilekçesinde talep ettiği tedavi giderlerinin neler olduğu, dilekçesinde talep ettiği “100,00 TL” tedavi ve bakım giderinin ne kadarının bakım giderine, ne kadarının bakım gideri haricinde bildireceği tedavi giderlerine ilişkin olduğu açıklatılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacının tüm talepleri yönünden davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunda, isabetli değildir.
Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek bakıcı gideri haricindeki tedavi giderleri yönünden kesin hüküm bulunmadığından, yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılarak, davanın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebeplerine göre davacının sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 28/10/2021 tarihli 2021/251 Esas 2021/846 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-(4)-(6). maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından istinaf peşin harcı olarak yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.