Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/2401 E. 2022/680 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2021
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/03/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 19/06/2015 tarihinde, davalı sürücü … idaresinde bulunan… plakalı aracın yolu karşıya geçmeye çalışan ve davacıların murisi olan …’na çarpması ile meydana gelen kaza sonucunda murisin hayatını kayıp ettiğini, davacı …’in eşini kayıp etmesi nedeni ile destekten yoksun kaldığını, diğer davacıların ise annelerini kayıp ettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı … için 500,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini, davacı eş için 10.000,00-TL, davacı çocuklar için ayrı ayrı 5.000,00’er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana gelmesinde hız sınırlarına uygun olarak seyir eden davalı sürücünün kusurunun bulunmadığını, kazanın ani olarak yola fırlayan müteveffa yayanın tam kusuru ile meydana geldiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, davalının ise araç maliki olarak kazanın oluşunda kusurunun olmadığını ve kazanın müteveffanın kusuru ile meydana gelmesi nedeni ile davanın reddini istemiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan …. plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı … şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, somut olayda işletenin kusuru olmaması nedeni ile davalı … şirketinin de sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; dava konusu kazaya ilişkin olarak KGM trafik fen heyeti uzmanı kusur bilirkişi heyetinden ve İTÜ öğretim üyelerinden alınan iki kusur bilirkişisi raporunda davalı sürücünün kusurlu olduğunun mütalaa edildiğini, ancak kazaya ilişkin olarak Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/731 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada davalı sürücünün kusursuz kabul edilmiş olması ve kararın Ankara BAM 12. Ceza Dairesi kararı ile onanması ile davalı sürücünün kusursuz olduğuna dair maddi olgunun TBK 74. maddeye göre hukuk mahkemesini bağlayacağı gözetildiğinde davanın reddine karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından iki kez kusur raporu alınmış olmasına ve iki raporda da davalı sürücü …’ün kusurlu olduğunun belirlenmiş olmasına rağmen, hatalı değerlendirme içeren ATK kusur raporuna dayalı olarak verilen ceza mahkemesi kararına dayalı olarak ve ceza mahkemesinin kusur değerlendirmesi hukuk hakimini bağlamamasına rağmen aksine değerlendirme ile verilen yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacılar vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. md. gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir.
Mahkeme tarafından, yargılama sırasında KGM Fen Heyetinden alınan 11/12/2019 tarihli raporda çoğunluk üyeler tarafından; yayanın işaretleme bulunmayan bir kavşak girişinden yola girmeden önce araçların mesafesine dikkate etmesi gerektiği, bu kurala aykırı davranması nedeni ile %75 oranında kusurlu olduğu, sürücünün ise yerleşim yerinde seyir etmekte olduğunu dikkate alarak yolun ilerisi ve yakın çevresini kontrol ederek seyir etmesi gerektiği, bu kurala aykırı davranması nedeni ile %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, muhalif üye ise müteveffa yayanın %25 oranında, davalı sürücünün ise %75 oranında kusurlu olduğuna dair görüş bildirmiştir.
Yine mahkemece İTÜ’de görevli öğretim üyelerinden alınan 17/07/2020 tarihli raporda ise; yayanın ışıkılı işaret ve görevli olmayan yerden karşıya geçerken kurallara uymaması nedeni ile %60 oranında kusurlu olduğu, sürücünün ise meskun mahalde araç kullanırken yaya hareketlerine müteyakkız olmaması, hızını ona göre ayarlamaması ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması ve çarpmadan önceki 10.30 metrelik fren izine göre yayayı ani olarak görmediğini ve bunun da olay yerine uygun hızda hareket etmediğinin göstergesi olduğunu belirterek %40 oranında kusurlu kabul edilmiştir.
Ceza mahkemesi kararına dayanak olan ve İstanbul ATK’dan alınan 22/12/2017 tarihli raporda ise; şüpheli sürücünün olay yerinde seyretmekteyken yolun sağ tarafından vasıta önünden seyir yoluna giren yayaya çarptığı olayda yayanın önünden geçen aracın teknik özelliği ve sanığın çarpmadan önce almış olduğu tedbirler ve durma mesafesi de dikkate alındığında olayda kusurunun olmadığı, yayanın ise karşıdan karşıya geçmeden evvel yolu kontrol etmesi, gelen vasıtaların ve akan trafik seyir durumunu, yakınlık durumunu dikkate alarak vasıta önünden ve yakınlarından yola girmemesi gerekirken yola girmesi nedeni ile asli kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Görüldüğü üzere, dava konusu kazanın karşıdan karşıya geçmek için yola giren müteveffa yayaya davalı sürücünün fren tedbirine rağmen çarpması ile meydana gelmiştir. Binnetice, ceza mahkemesinin oluş kabulü ile mahkemece alınan kusur raporlarındaki oluş kabulü aynı ancak kusur değerlendirmesi farklıdır. Bu durumda; TBK 74. maddeye göre hukuk hakimi sadece ceza mahkemesinin oluş kabulü ile bağlı olduğundan ve somut olayda ceza dosyasındaki oluş kabulü ile mahkemece alınan kusur raporlarındaki oluş kabulünün aynı olmasına göre Yerel Mahkemenin, aynı oluşa ilişkin ceza mahkemesindeki kusur değerlendirmesi ile bağlı olmadığı açıktır. Bu nedenle, alınan kusur raporu doğrultusunda yargılamaya devam edilerek, karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Bu gerekçeler ile davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulüne, HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 18/02/2021 tarih, 2015/644 Esas – 2021/103 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacı taraf lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.