Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/2331 E. 2023/399 K. 09.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2331 – 2023/399
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/2331
KARAR NO : 2023/399

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2021
NUMARASI : 2021/45 Esas 2021/403 Karar

ASIL DAVA DOSYASINDA
DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 09/06/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/07/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve asıl ve birleştirilen dosya davalısı … Sigorta Şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Asıl dava dosyasında davacı vekili, 09.08.2016 tarihinde davacının desteği …’nin idaresinde bulunan ve davalı… Sigorta AŞ’ye zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araç ile seyir halinde iken, dava dışı …’nin idaresinde bulunan davalı … Sigorta Şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araca arkadan çarptığını, meydana gelen kazada davacının murisi …’nin vefat ettiğini, davacının müteveffanın imam nikahlı eşi olduğunu, Cumhuriyet Savcılığı dosyasında davalı …’nin kazanın meydana gelmesinde tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, ancak kusur oranını kabul etmediklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere HMK.nın 107. Maddesi gereğince 1.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının 10.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… Sigorta AŞ vekili, kazanın sigortalı araç sürücüsünün tam kusuruyla meydana geldiğini, bu nedenle zararın teminat dışı olduğunu, davacının müteveffa ile eylemli şekilde birlikteliğinin olup olmadığının, düzenli şekilde geçimini sağlayıp sağlamadığını ispatlaması gerektiğini, müteveffanın resmi olarak başkası ile evli olduğunu, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili, kazaya karışan araç sürücülerinin kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini, müteveffanın emniyet kemeri takmadığını, müterafik kusurun değerlendirilmesi gerektiğini, davacının sürekli ve düzenli bir şekilde müteveffadan yardım aldığının ispat edilmesini ve hesaplama yapılırken destek talep edecek tüm kişilere pay ayrılmasını, temerrüt koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Birleştirilen dava dosyasında davacı vekili, davalı … Sigorta Şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün karıştığı çift taraflı trafik kazası sonucunda davacının desteği olan …’nin vefat ettiğini, davacının vefat eden eşinin desteğinden yoksun kaldığını, davalı sigorta şirketi aleyhine Ankara 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/834E. sayılı dosyasında açtıkları davada alınan bilirkişi raporunda davalıya sigortalı araç sürücünün %30 oranında kusurlu olduğunun belirlendiğini, bilirkişi raporuna göre PMF 1931 yaşam tablosuna göre %10 artırım, %10 iskonto uygulanarak yapılan hesaplamanın hükme esas alınması gerektiğini, dava dilekçesinde talep etmedikleri bakiye destekten yoksun kalma tazminatı alacağı yönünden tahkikat aşaması bitirilerek sözlü yargılama günü verildiğinden, ıslah talebinde bulunamadıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı … Sigorta Şirketinin kusur oranına isabet eden 34.978,45-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 10.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline, dava dosyasının Ankara 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/834 E. sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında talebini 73.307,11 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili, davanın derdest olduğunu, müteveffanın başkası ile resmi nikahlı olduğunu, hesaplama yapılırken bu hususun dikkate alınmadığını olayın iş kazası olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26.Hukuk Dairesinin 2018/1631 Esas, 2020/1794 Karar sayılı kararı ile kararın kaldırılmasına karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra yapılan yargılamada aktüer bilirkişiden alınan ek raporda I.Alternatif (Emsal Ücret) gelirin paylaştırılması, davacı eşin hissesinin %50 kabul edilmesi halinde 244.357,05-TL, davalının %30 kusur oranına göre 73.307,11-TL II.halde eşin payının %25 kabul edilmesi halinde 122.178,53-TL, davalının %30 kusur oranına göre 36.653,56-TL olduğu, II.Alternatif (asgari ücret) gelirin paylaştırılması halinde %50 pay oranına göre 277.595,32-TL,kusur oranına göre 68.278,60-TL, II.halde %25 pay oranına göre 113.797,66-TL, kusur oranına göre 34.139,30-TL belirlendiği,, davacının birleştirilen dosyada talebini 73.307,11-TL olarak ıslah ettiği, müteveffa …’nin yönetimindeki …/… plakalı çekici ve yarı römorklu araç ile aynı yönde seyreden dava dışı-sürücü …’nin yönetimindeki …/… plakalı araca arkadan çarpması neticesinde davaya konu ölümlü trafik kazasının meydana geldiği, bilirkişi raporuna göre davaya konu kazada sürücü …’nin %70 oranında, dava dışı sürücü …’nin ise %30 oranında kusurlu olduğu, davalı… Sigorta AŞ yönünden yapılan değerlendirmede; müteveffa-sürücünün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın davalı… Sigorta Şirketi nezdinde kaza tarihini kapsayacak şekilde, 06.11.2015-2016 tarihleri arasında zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçe tarihi ve kaza tarihi nazara alındığından somut olayda 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Poliçe Genel Şartnamesinin uygulanması gerektiğini, 2918 sayılı yasanın 92. maddesi ve yine genel şartların A.6. maddesi (d) bendinde destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri, teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle davaya konu kazada %70 kusurlu olduğu tespit edilen müteveffa …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı aracı zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalayan davalı… Sigorta AŞ’nin somut olayda sorumluluğunun bulunmadığı, davalı … Sigorta Şirketi yönünden yapılan değerlendirmede; kazaya karışan … plakalı aracı kaza tarihini kapsayacak şekilde 28.04.2016-2017 tarihleri arasında sigortalayan davalı sigorta şirketinin talebe konu destek alacağından poliçe limiti ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğu, yine somut olayda poliçe tarihi ve kaza tarihi nazara alındığında eldeki davada 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Poliçe Genel Şartnamesinin uygulanması gerektiği, mahkememizin 17.07.2017 tarihli celsesinde dinlenilen tanık beyanları ile kolluk tarafından tanzim edilen 08.05.2017 tarihli tutanak içeriğine göre davacının müteveffa … ile birlikte yaşadığı, müteveffanın davacının geçimini düzenli olarak sağladığı saptanmakla davacının müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı, 10.05.2021 tarihli bilirkişi ek raporuna göre, destekten yoksun kalma tazminatı hesabında 1. Alternatifte %50, II. Alternatifte %25 oranında alternatifli hesaplama yapıldığı,, müteveffanın emsal ücret araştırmaları ortalaması, resmi nikahlı gözüken ve destekten faydalanan eski eşi davacı ile iki çocuğu dikkate alınarak, hesaplanan tazminatın 4 ‘e (dörde) bölünmesi gerektiği yani davacının %25 ini alabileceği, bu miktardan da müteveffanın kusuru (%70) isabet eden miktarın düşülmesi suretiyle davacının 36.653,56-TL destekten yoksun kalma tazminatı almaya hak kazandığı ancak taleple bağlı kalınarak 1.000,00-TL destek tazminatının, 10/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Sigorta Şirketinden tahsili gerektiği, birleşen dava asıl dava ile aynı mahiyette olup asıl davada alınan 06.10.2017 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen ancak asıl davada istenmeyen bakiye destekten yoksun kalma tazminatı alacağına ilişkin olup sadece … Sigorta AŞ’ye açıldığı, 10.05.2021 tarihli bilirkişi ek raporu sonrasında davacı tarafından 34.978,45-TL’lik talepleri artırılarak 73.307,11-TL’ye çıkarıldığı, müteveffanın ölüm tarihine kadar fiilen çalışarak gelir elde etmeye devam ettiği dikkate alınarak dosyaya sunulan emsal ücret araştırmalarını ortalaması olan aylık 1.750,00-TL ücret aldığı ve dosya kapsamından müteveffa ile davacının 26.12.1980 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten iki tane çocukları olduğu, tarafların 14.08.1992 tarihinde boşandıkları, davacının başkaca bir evlilik yapmadığı, müteveffanın ise boşanmayı takiben 16.09.1992 tarihinde Alman vatandaşı bir kadın ile evlendiği, müteveffanın ölüm tarihinden önce Alman vatandaşı resmi nikahlı eşi aleyhine 08.04.2015 tarihinde boşanma davası açtığı ancak boşanma davası devam ederken dava konusu 09.08.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat ettiği, ölüm tarihi itibariyle dosyada bulunan nüfus kayıtlarının açıklama kısımlarından Alman vatandaşı kadın ile resmi nikahın/evliliğin devam ettiği, resmi nikahlı eşin destekten yoksun kalma tazminatını almaya hakkı olduğu, davacı eski eş …’ın da dosyada dinlenen tanık beyanları ile müteveffanın vefat öncesi desteğinden faydalandığı anlaşılmakla, müteveffanın iki çocuğu dikkate alınarak hesaplanan tazminatın 4’e (dörde) bölünmesi gerektiği yani davacının %25 ini almaya kazandığı müteveffanın kusuru (%70) isabet eden miktar ile asıl davada hükmedilen 1.000,00-TL miktar mahsup edildikten sonra 35.653,56-TL destekten yoksun kalma tazminatı almaya hak kazandığı gerekçesi ile; Asıl davada, davalı… Sigorta Şirketi yönünden davanın reddine, davalı … Sigorta Şirketi aleyhine açılan davanın kabulü ile 1.000,00-TL destek alacağının 10.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen dava yönünden; davanın kısmen kabulü ile; 35.653,56-TL destek yoksun kalma tazminatının 10.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı … Sigorta Şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; 09.08.2016 tarihinde …’nin idaresindeki … çekici ile seyir halinde iken, aynı istikamette seyretmekte olan … idaresindeki … plakalı çekici ve buna bağlı 06 SFZ 11 plakalı yarı römorka arkadan çarpması neticesinde … plakalı çekicinin sürücüsü, davacı …’ın imam nikâhlı olan eşi …’nin vefat ettiğini, mahkemece verilen ilk kararın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kaldırılmasından sonra güncel asgari ücret verileri esas alınmak üzere dosyanın yeniden bilirkişiye tevdiine karar verildiğini, bilirkişi tarafından alternatifli hesaplama yapıldığını, rapora istinaden birleşen davada dava değerini emsal ücrete göre yapılan ve davacı eş …’a %50 oranında pay ayrılarak%30 kusur nispetinde hesap edilen 73.307,11-TL zarar miktarı üzerinden artırıldığını, mahkemece… Sigorta AŞ yönünden davanın reddine karar verildiğini, dava konusu olaya dayanak poliçenin 06.11.2015 tarihinde düzenlenmiş olup dava konusu olayda 2918 Sayılı Yasanın Değişik 92. (26.04.2016 tarihinde resmi gazetede yayımlanmıştır) maddesinin uygulanma ihtimali bulunmadığını, kanun değişikliğinden önce düzenlenmiş poliçeler bakımından eski Kanun’un uygulanması gerektiğini, kanunun poliçe tarihi itibariyle geçerli 92. maddesinde teminat dışı kalan haller tek tek, tahdidi olarak sayılmış olup bu dava konusu talepleri teminat dışı bırakan hiçbir hüküm bulunmadığını, kanundan sonra gelen ve Kanuna uygun olması gereken daha düşük norm niteliğindeki 01.06.2015 tarihli Genel Şartlarla, Kanunda sayılanlardan başka, yeni teminat dışı haller eklenmesinin hukuk devletinde hiçbir hükmü olmadığını, 2918 Sayılı Yasanın, değişik 92. Maddesinin uygulanması gerektiği varsayılsa bile, dava konusu taleplerin bu maddede teminat dışı haller arasında sayılmadığını, … Sigorta Şirketi yönünden kısmen kabul kararına karşılık; mahkemece müteveffanın vefat etmeden önce Şereflikoçhisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/169 E. sayılı dosyasında boşanma davası açmış olduğu, dolayısıyla resmiyette nikahlı olarak göründüğü ancak aslında formaliteden evlendiği Alman vatandaşı kadına destek olmamasına rağmen toplam tazminattan davacının %25 oranında pay almaya hak kazandığı kabulü ile verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/834 E., 2018/4 K. Sayılı dosyasının Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2018/1631 E. Sayılı dosyasında yapıları istinaf incelemesi sonucunda hesap raporu ya da rapordaki paylara ilişkin herhangi bir bozma nedeni olmamasına rağmen dosyanın yerel mahkemeye geri dönüp yeni esas almasının ardından dosyaya kazandırılan 11.05.2021 tarihli hesap bilirkişi raporunda istinaf mahkemesi tarafından herhangi bir bozma nedeni ya da yerel mahkemece bilirkişiye herhangi bir talimat verilmemesine rağmen bilirkişinin seçenekli olarak hem davacıya %50 pay vererek hem de dava dışı Alman vatandaşı kadını da hesaba dahil ederek davacıya %25 pay vererek hesap yapılmış olmasının hukuka aykırı olduğunu, mahkemece müteveffanın resmi nikahlı eşi görünen dava dışı Alman vatandaşı kadına karşı müteveffanın vefatından önce Şereflikoçhisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/169 E. sayılı dosyasında açmış olduğu boşanma davası dosyası incelendikten sonra dava dışı resmi nikahlı görünen eşe, müteveffanın filen destek olup olmadığının da araştırılarak bir hüküm kurulması gerekirken doğrudan sanki müteveffa hem imam nikahlı eşine hem de boşanma davası açmış olduğu resmiyette nikahlı göründüğü eşine aynı anda fiilen destekmiş gibi hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda maddi tazminat hesaplamasına ilişkin olarak kullanılan yöntem, bakiye ömür tablosu, ilgili yönetmelik, kusur oranları, gelire ilişkin veriler ve diğer verilerin de hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde; zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinden kaynaklı olarak müteveffa karşı araç sürücüsünün eşi olduğunu iddia eden davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunduğunu, bilirkişi raporunda davacı …’ın müteveffanın desteğini alacağı kabul edilerek kendisine pay ayrıldığını, oysa bilirkişi raporunda ve ifadelerde belirtildiği üzere müteveffanın başka biri ile resmi nikahlı olarak evli olup boşanma işleminin gerçekleşmediğini, destekten yoksun kalma hesabı yapılırken birden fazla eş olduğu ortaya çıkar ise tıpkı tek eş varken yapılan hesaplama yapılacağını, ancak eş için ayrılan pay, iki (veya daha fazla eş varsa bu sayıya) bölüneceğini, aksi halde destek paylarının hatalı verilmesi ve ileride resmi nikahlı eşin açacağı dava sonucu gelirin üzerinde bir destek oranı paylaşımı yapılması sonucu doğacağını, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/14419 E- 2015/3324 K. sayılı kararında ”Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada gözönünde tutulması gerekmektedir.” dendiğini, araç sürücüsü müteveffa …’nin tır şoförü olup kazanın çalıştığı sırada meydana geldiğini, dava konusu olayın iş kazası olduğunun tespiti ile, Sosyal Güvenlik Kurumundan davacının geride kalanlarına bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin sorulması gerekirken bu husus değerlendirilmeksizin karar verildiğini, müteveffa halihazırda boşanmamış olduğundan resmi nikahlı eşinin müteveffanın ölümü dolayısıyla SGK’dan talepte bulunma hakkı olduğunu, henüz böyle bir gelir bağlanmadıysa dahi bu durum ilerde bağlanmayacağı anlamına gelmeyeceğini, kaza olduğu sırada fiilen evli bulunduklarından resmi nikahlı eş gerek destekten yoksun kalma gerekse de PSD tazminatı gibi hakları haiz olduğunun kabulü değerlendirilerek tazminatın buna göre belirlenmesi gerekirken yerel mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2013/19087 E. – 2014/1337 K. 28.01.2014 tarihli kararı) ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacı vekilinin ve davalı … Sigorta Şirketi HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Asıl ve birleştirilen dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, asıl dava dosyasında davacının desteği …’nin idaresinde bulunan ve davalı… Sigorta AŞ’ye zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç ile seyir halinde iken, davalı … Sigorta Şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araca arkadan çarptığını, meydana gelen kazada davacının murisi …’nin vefat ettiğini belirterek müteveffanın imam nikahlı eşi olduğu belirtilen davacı için destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiş, birleştirilen dava dosyasında ise davalı … Sigorta Şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücünün %30 kusur oranına isabet eden tazminatın davalıdan tahsilini istemiş, mahkemece verilen ilk kararın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kaldırılmasından sonra yapılan yargılamaya göre davalı… Sigorta AŞ aleyhine açılan davanın reddine, davalı … Sigorta Şirketi aleyhine açılan asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiş, davacı vekili ve davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf kanun yoluna başvuru yapmıştır.
Davacı vekilinin davalı… Sigorta AŞ’ye yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde; desteğin sevk ve idaresindeki araçla 09.08.2016 tarihinde %70 kusuru ile gerçekleştirdiği iki taraflı kazada ölmesi nedeni ile desteğin resmi nikahlı olmayan eşi desteğin aracının zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunduğu, davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen poliçenin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri 06.11.2015-2016 tarihleri olup, Yargıtay uygulamalarına göre davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun kapsamı ise 01.06.2015 tarihinde, yani poliçenin teminat başlangıç tarihinden önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirleneceği, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla oluşan destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamında olduğu, bunun sonucu olarak, sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için, motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerektiği, eldeki davada ise, desteğin üçüncü kişi olarak kabulünün mümkün olmadığı, yine Genel Şartların A.6. maddesi (d) bendine göre, destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle, %40 kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü desteğin kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında bulunmadığı, poliçenin teminat başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanununda; sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmamasına göre, davacının davalı… Sigorta AŞ’den destek tazminatı talep etme hakkı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı vekilinin … Sigorta Şirketi yönünden istinaf sebeplerine gelince; 6098 sayılı TBK’nın 53. maddesi gereğince, Ölüm hâlinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpları zarar sorumlularından tahsilini talep edebilir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nın 53. Maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 412 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır.
Destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin bu temel açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili davacının müteveffanın resmi nikahlı olmayan eşi olduğu ve desteğinden yoksun kaldığı iddiasıyla destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir. TBK.nın 53 . maddesi ve Yargıtay uygulamalarına göre destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, düzenli, devam eden ve eylemli bir desteklik durumunun bulunmasını dikkate alması nedeniyle davacının müteveffanın düzenli olarak devam eden ve eylemli bir desteklik durumunun olduğunu ve olay nedeniyle desteğinden yoksun kaldığını ispat etmesi gerekir, dosya kapsamına göre davacının müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı ispat edilmiş ancak müteveffanın resmi nikah ile evli olduğu eşine karşı boşanma davası açtığı, boşanma davası devam ederken dava konusu kazanın meydana geldiği ve desteğin vefat ettiğinin anlaşılmasına göre resmi nikahlı eşin müteveffanın desteğinden yoksun kaldığının karine olarak kabul edilmesi gerekli olup destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada gözönünde tutulması gerektiğinden ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda desteğin resmi nikahlı eşine de pay ayrılarak hesaplama yapılmış olmasında bir isabetsizlik görülmemiş ancak mahkemece karar gerekçesinde her ne kadar bilirkişi raporu ile belirlenen paylar yanlış belirtilerek desteğin destek yaşı içinde bulunmayan davacı ile ortak çocukları da dahil edilerek gelirin dörde bölünmesi gerektiği belirtilmiş ise de bu husus sonuca etkili görülmediğinden davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin de reddi gerekmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve bilirkişi raporundaki kusur dağılımının oluşa uygun olması sebebiyle benimsenmesinde ve uzman bilirkişice düzenlenen maddi tazminata ilişkin raporun hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, müteveffanın vefatı nedeniyle SGK yazılan yazı cevabında herhangi bir ödeme yapılmadığının belirtilmiş olmasına göre davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf sebeplerinin de reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ve davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken alınması gereken 2.503,80 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 609,00 TL’nin mahsubu ile kalan 1.894,80 TL. harcın davalı … Sigorta Şirketinden tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90 TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan 120,60 TL. harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
4- Başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 09.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.