Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/2211 E. 2022/915 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2021
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : Alacak ( … Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 07/04/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/04/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, davacıya ait … plakalı aracın davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, aracın 19.06.2019 tarihinde karıştığı kaza sonucu zarar gören … plakalı araçta oluşan 5.448,00 TL hasar bedelini kasko sigortası olan … … A.Ş. tarafından ödendiğini, … … A.Ş.nin sigortalısına ödediği tazminatı davacıdan rücuen tahsil etmek için Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2020/1855 sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davacının borca itiraz etmeden ödeme yaptığını, bu arada borcun davalı … şirketine de bildirildiğini, … şirketinin 20.08.2020 tarihli yazısı ile sigortalının olay yerini terk ettiğinden zararı ödemeyeceklerini belirttiğini, davalı sigortanın zarardan poliçe kapsamında sorumlu olduğunu, ödediği bedelin rücuen ödenmesi için arabuluculuk görüşmeleri yapıldığını, anlaşma sağlanamadığını belirterek ödenen 7.500,00 TL’nin 24.09.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, HMK 6. maddesi gereğince İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacıya ait araç sürücünün olay yerini terk etmesi nedeniyle … şirketinin sorumluluğu olmadığını savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; HMK’nın 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin davanın açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğunun düzenlendiği, HMK.nın 10.maddesine göre sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği, zorunlu mali sorumluluk … poliçesini düzenleyen acentenin … ilinde olduğu, poliçenin … ilinde düzenlendiği, kazaya karışan araç sürücüsü …’un beyanından kazanın Yalova’da meydana geldiğinin anlaşıldığı, davalının ikametgah adresine göre (Şişli)/İstanbul, sözleşmenin yapıldığı yer / poliçenin düzenlendiği yere göre …, kazanın vuku bulduğu yere göre Yalova ili Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu, Ankara mahkemelerinin yetkisiz olduğu, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespiti ile HMK 117/2 ve 3 maddeleri gereği, ilk itiraz olan yetkinin dava şartlarından sonra ve ön sorunlar gibi incelenip karara bağlanacağı düzenlemesi ve yine HMK’nın 138. maddesi gereğince dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir hükmü dikkate alınarak davalının yetki itirazının kabulü ile, yetkili mahkemenin İstanbul Ticaret Mahkemesi olduğunun tespiti ile davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın İstanbul Ticaret Mahkemesi gönderilmek üzere İstanbul Tevzi Bürosuna tevdiine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Tensip kararı gereği yetki ilk itirazı hakkında dosya üzerinden karar verilemeyeceğini, 6100 sayılı HMK’nun 138. maddesi ”Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir.” hükmüne haiz olduğunu, buna göre mahkeme, kural olarak ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğini, gerektiği takdirde mahkeme, ilk itirazlar hakkında kararını vermeden önce bu konuda tarafların dinlenilmesinden sonra bir karar verileceğini, bu halde ilk itirazlar hakkındaki karar, ancak tarafların bu konuda dinlenilmesinden sonra verilebileceğini, mahkemece tensip tutanağının 6 numaralı kararıyla ”Dava şartları ve hak düşürücü süre ile ileri sürülürse ilk itirazlar ve zamanaşımı defi hakkında ilk oturumda tarafların bu konuda dinlenmelerinden sonra bir karar verilmesine karar vererek duruşmanın 31.03.2021 günü, saat 10:10’da yapılmasına karar verildiğini, mahkemenin bu yöndeki kararına uymasının yargılamanın gereklerine daha uygun olduğunu, çünkü eldeki davanın basit yargılama usulüne tabi olduğunu, cevap dilekçesinde ileri sürülen ilk itiraza karşı hukuken ikinci bir cevap dilekçesi verme imkanı olmadığını, davacı tarafın, cevap dilekçesinde ileri sürülen yetkiye ilişkin ilk itiraz hakkında bir açıklama yapmasının ancak ön inceleme oturumunda mümkün olacağını, HMK’nın 138. maddesi ile 09.12.2020 tarihli tensip tutanağının 6 numaralı kararı birlikte değerlendirildiğinde mahkemenin, yetki ilk itirazı hakkında ilk oturumda tarafların dinlenmesinden sonra bir karar vermesi gerekirken ilk oturum yapılmadan ve taraflar dinlenmeden duruşma tarihinden 1 gün evvel yetki ilk itirazı hakkında dosya üzerinden karar vermesinin usule uygun olmadığını, mahkeme, her ne kadar istinafa konu kararında, bu kararın davacı vekilinin yüzüne karşı verildiğini belirtmişse de; böyle bir duruşmaya katılmadıklarını, davanın ilk duruşmasının karar tarihinden bir gün sonra yani 31.03.2021 tarihinde yapılacağını, davanın yetkili mahkemede açıldığını, 2918 sayılı Yasanın 110/2’nci maddesinde motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının şubesinin bulunduğu yerde de açılabileceğini, dolayısıyla her ne kadar mahkemece yetki ilk itirazı bakımından sadece davalının ikametgah adresi, sözleşmenin yapıldığı/poliçenin düzenlendiği yer ve kazanın vuku bulduğu yere göre değerlendirme yapılarak davanın usulden reddine karar verilmişse de; eldeki dava 2918 sayılı Yasanın 110/2 maddesinde düzenlenen yetki kuralına dayanılarak davalı … … … Şirketi’nin Ankara Bölge Müdürlüğü Şubesi’nin bulunduğu yer olan …Mahkemesi’nde açıldığını, bundan başka …Mahkemesinin sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi durumunda da olduğunu, davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin usule uygun olmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava taraflar arasındaki … sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacıya ait davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın karıştığı kaza sonucu zarar gören üçüncü şahsa ait aracın hasarının davacı tarafından ödendiğini, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalının ödenen zarardan sorumlu olduğunu, belirterek davacı tarafından ödenen tazminatın sigortacısından rücuen tazminini talep etmiştir.
Taraflar arasında zorunlu mali sorumluluk … sözleşmesi bulunması nedeniyle yetkili mahkemenin HMK’nın 10. maddesine göre belirlenmesi gerekir. HMK’nın 10. maddesinde sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği belirtilmiştir. 6098 Sayılı Borçlar Kanunun 89. maddesinde para borçları için ifa yeri alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri olarak belirlenmiştir. Bu durumda, davacı sigortalı, kendi sigortacısından poliçeye istinaden tazminat isteminde bulunduğuna göre ifa mahalli davacının ikametgahıdır. Dosya kapsamına göre davacının ikametgahının Ankara Batı Adliyesinin yetki alanı içerisinde kaldığının anlaşılmış olmasına göre davanın açıldığı mahkeme yetkili olmadığından ve taraflar arasındaki uyuşmazlık … sözleşmesinden kaynaklandığından dava konusu olayda uygulama alanı bulunmayan 2918 sayılı KTK’nın 110. maddesine göre yetkili mahkeme belirlenemeyeceğinden verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamı, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL. istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan 21,40 TL. harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere 07.04.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
……
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.