Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/2163 E. 2022/1389 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2163 – 2022/1389
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/2163
KARAR NO : 2022/1389

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2018
NUMARASI : 2015/805 Esas 2018/565 Karar

ASIL DAVA DOSYASINDA;
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 20/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl dosya davacısı … vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Asıl dava dosyasında davacı … vekili, 19.10.2014 tarihinde davalı …’ın işleteni, …’in sürücüsü ve … Sigorta A.Ş.nin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın davalı bakıcı …’nin gözetiminde bulunan yaya …’a çarptığını, meydana gelen kaza sonucu …’ın 21.10.2014 tarihinde vefat ettiğini, davacının müteveffanın annesi olduğunu ve velayetinin anneye verildiğini, Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesinde … ve sürücü … hakkında dava açıldığını, sürücünün asli, …’nin tali kusurlu bulunduğunu, belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 24.400,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 600,00 TL hastane gidiş geliş, sair harcamalar olmak üzere 30.000,00 TL maddi, 75.000,00 TL manevi tazminatın (davalı sigorta şirketinin sorumluluğu maddi tazminatla sınırlı kalmak kaydı ile) davalılardan davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden, diğer davalılardan olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında destekten yoksun kalma tazminatı talebini 46.891,48 TL olarak ıslah etmiştir.
Birleştirilen dava dosyasında davacı … vekili, 19.10.2014 tarihinde davalı …’ın işleteni, …’in sürücüsü ve … Sigorta A.Ş.nin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın davalı bakıcı …’nin gözetiminde bulunan yaya …’a çarptığını, meydana gelen kaza sonucu …’ın 21.10.2014 tarihinde vefat ettiğini, davacının müteveffanın babası olduğunu bakıcı …’nin gözetiminde bulunan yaya …’ın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı Çocuk Koordinasyon Merkezinden Altınpark’a gittiği sırada olayın meydana geldiğini, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının adam çalıştıran olarak sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL maddi, 75.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında talebini 27.730,28 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … vekili, davalının olayın meydana gelmesinde her hangi bir kusurunun bulunmadığını, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı … Çocuk Bakım Evinde bakıcı olarak çalıştığını, olayla ilgili açılan kamu davasının bekletici mesele yapılmasını, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalının sorumluluğunun poliçe teminat limiti kapsamında kalmak kaydı ile sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve gerçek zararla sınırlı olduğunu, gerçek zararın belirlenmesinde çocuğun çocuk bakım evinde kalması nedeniyle özel durumunun dikkate alınması gerektiğini, kusur, aktüer bilirkişiden maddi zarar miktarı yönünden rapor alınmasını talep ettiklerini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … ve … vekili davanın reddini savunmuştur.
Birleşen dosyada davalı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili, davalının adam çalıştırırken gerekli özen ve denetim yükümlülüğünü yerine getirdiğini, Bakanlığın …’yi işe alırken çocuk gelişimcisi kadrosuyla kurum personeli olarak göreve başlatıldığını, çocuk gelişimi, eğitimine uygun olarak ilgili şahsı 5 çocuğun bakımı ile görevlendirdiklerini, personelin bu konuda eğitim almış uzman personel olduğunu, aldığı eğitime uygun bir işte çalıştırıldığını, olayın meydana gelmesinde davalının kusurunun bulunmadığını, olay günü çocukların kurum dışına çıkarılmasına ilişkin, ev sorumlusu olan ve kuruluşta çocuk gelişimi olarak görev yapan …’ye yazılı olarak izin verildiğini, olayda adam çalıştıran olarak sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan delillere göre; vefat eden …’ın 08.02.2006 doğumlu olup, anne ve babasının 2009 yılında boşanması nedeniyle 2013 yılında koruma kararı alınarak yurda kabul edildiği, davalı …’nin vefat eden çocuğun bakımından sorumlu bakım elemanı olarak kurumda çalıştığının bildirildiği, ceza mahkemesinden alınan kusur raporunda yayanın kusursuz, …’nin asli, sürücünün tali kusurlu olduğunun belirlendiği, mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda yayaya % 85, bakıcıya %10, sürücüye %5 oranında kusur verildiği, itiraz üzerine alınan ek raporda bu kez yayaya %10, …’ye %85, sürücüye %5 oranında kusur verildiğini, İstanbul Adli Tıp Kurumu, Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda sürücü …’in yaya geçitlerinin olduğu mahalde yayaları fark edemeyecek hızda kontrolsüzce geçişi sürdürmesi nedeniyle %70, bakıcı …’nin %30 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, Ankara 8.Asliye Ceza Mahkemesi kararının da aynı mahiyette olduğu, davacıların boşanma sonrası acil koruma kararı ile yurda bırakılan çocuk için manevi tazminat talepleri çocuğa bakım ve koruma görevinin anne baba olarak gereği gibi yerine getirilmediği kanaati hasıl olmuş ise de, çocuklarının ölümünden acı ve ızdırap duyacakları anne baba olarak manen talepte bulunabilecekleri gözetilmiş, bakanlığa bağlı bakım evinde ölene bakmakla sorumlu olarak çalışan …’nin olayda hizmet kusurunun olduğu, yargılamanın idari yargının görev alanına girdiği belirtilerek; asıl davanın kısmen kabulüne, 34.404,04 TL maddi tazminat ile 600,00 TL harcama gideri toplam 35.004,04 TL’nin davalılar … ve …’ten 19.04.2014 olay tarihinden, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 29.12.2014 dava tarihinden yasal faizi ile tahsiline, davalılar … ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yönünden hizmet kusuru olduğu gözetilerek idari yargının görevli olması nedeni ile davanın görev nedeni ile reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 25.000,00 TL’nin davalı … ve …’dan 19.04.2014 tarihinden yasal faizi ile tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleştirilen davada; 19.411,20 TL maddi tazminatın … Sigorta A.Ş.’den 28.05.2015 dava tarihinden, … ve …’den 19.10.2014 olay tarihinden yasal faizi ile tahsiline, … ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yönünden hizmet kusuru gözetilerek idari mahkemesinin görevli olması nedeni ile davanın görev nedeni ile reddine karar verilmiş, karara karşı asıl dosya davacısı … vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl dosya davacısı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; 29.12.2014 tarihli dava dilekçesinde Sosyal, Çalışma ve Hizmet Bakanlığı (Sosyal Politikalar Bakanlığı) aleyhine dava açılmamasına rağmen asıl davada hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bakanlığa husumet yöneltmediklerini, adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında bir taleplerinin olmadığı gibi, hizmet kusuru nedeniyle de bir talepleri bulunmadığını, davanın sadece davalı … aleyhine açıldığını, bu nedenle hizmet kusuru gözetilerek idari yargının görevli olması nedeni ile davanın reddine dair kararın kaldırılması gerektiğini, davalı …’nin haksız fiilinden kaynaklı, 8 yaşındaki …’ın taksirle ölümüne neden olduğunu, dosyaya kazandırılan kusura ve orana yönelik Adli Tıp ve Bilirkişi raporlarında yaya geçidini ve yaya üst geçidini kullanmayan …’nin tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, bu durumda idarenin bir kusuru ve sorumluluğu olmaması gerektiğini,
Davalı …’nin bakanlığın sözleşmeli veya 657 memur yasasına göre sair çalışan bakıcı, bir öğretmen olmadığını, ceza mahkemesindeki savunmasında … A.Ş. isimli şirkette bakım elamanı olarak çalıştığını, maaşını bu şirketten aldığını beyan ettiğini, bu nedenle bakanlık yönünden hizmet kusurunun olmadığını, kamu görevlisinin kişisel kusur sorumluluğu; yürütülen kamu hizmetiyle ilgisi bulunmayan ve görevi kapsamı dışındaki tüm eylem veya işlemlerinin yol açtığı zararlardan bizzat kendisinin sorumlu olması esasına dayandığını, kamu görevlisinin görev kapsamı dışındaki bir eylem veya işlem nedeniyle verdiği zarar özel hukukun sorumluluk ilkeleri gereği “haksız fiil sorumluluğu” niteliğinde olduğunu, kamu görevlisinin görevi ile bağlantısı olmayan kişisel kusuru nedeniyle oluşan zararlar, özel hukuk ilkeleri gereği bizzat kamu görevlisine maddi ve manevi tazminat davası açılarak talep edilebileceğini, Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/853 E.-2018/67 K. sayılı kararında kusurun ağırlığı dikkate alınarak cezalandırıldığını, bilirkişi raporlarına göre tali ve %30 kusur …’ye ait olduğundan; kusur oranına göre, davalının sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürmüştür.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müteveffa yaya ile bakıcı …’nin kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğunu, küçük yaştaki müteveffa yayanın kazanın oluş yerine çok yakın noktada yaya geçidi bulunmasına ve karşıdan karşıya geçmeye çalıştığı yerde yayalara yönelik hiçbir levha olmamasına rağmen aniden ve süratle taşıt yoluna fırladığını, araç sürücüsünün ise hız limitlerine uygun bir şekilde tüm kurallara riayet ederek seyrettiğini, müteveffanın can güvenliği başta olmak üzere her şeyinden sorumlu olan Aile Bakanlığı görevlisi …’nin de çocukla birlikte tam kusurlu olduğunu, müteveffanın yaşı itibariyle birinin bakım ve gözetimi altında olduğu düşünüldüğünde çocuğun tam kusurlu olarak yola atlamasında bakıcısı …’nin de eş kusurlu olduğunu, bakıcı ve çocukların toplu olarak karşıya geçmek için bekledikleri yerin yaya geçidine sadece 4 metre ve üst geçide 100 metre uzaklıkta olduğunu, sigortalı araç sürücüsüne atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını, dosyada kusur tespitine yönelik olarak; 4 farklı rapor bulunduğunu ve raporların birbiri ile uyumsuz olduğunu, sigorta şirketine atfedilen kusur oranları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, müteveffanın hesaplamada esas alınan destek pay oranlarının fazla olduğunu, davacı anne ile babanın müteveffanın müstakbel desteğine ihtiyacı olup olmadığının tespiti gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik kararları, müteveffa çocuğun anne ve babasına gelir bağlanması için anılan kişilerin geçimlerinin çocuk tarafından sağlandığının kanıtlanması gerektiği yönünde olduğunu, hesaplanan tutarın gerçek zararın çok üzerinde olduğunu ileri sürmüştür.
Davalılar … ve … vekili birleştirilen dosya davalısı aleyhine verdikleri istinaf başvuru dilekçesinde; …’ın çocuğu uzun yıllar önce terk ettiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, kazaya karışanın … olduğunu, davalı …’nin sadece kazaya karışan aracın ruhsat sahibi olduğunu, aleyhine maddi ve hele manevi tazminata hükmedilmesinin yasalara aykırı olduğunu, davanın öncelikle husumet açısından çocuğun velisi annesi olup davacı babanın çocuğun velisi olmadığını, çocuğun bakımı gözetimi ihtiyaçlarının karşılanmasının Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından gerçekleştirildiğini, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının gözetiminde, sorumluluğundaki müteveffa …, sorumlu bakıcıların, grevlerini yerine getirmemesi üst geçit yada yaya geçidinin kurallara uygun şekilde çocukları kontrol ederek ellerinden tutarak karşıya geçirmemeleri nedeni ile meydana geldiğini, çocuğun koşarak araca yandan çarptığını, davalı …’e verilen kusur oranının kabul etmediklerini, mahkemenin gerek taraf teşkilinde gerek bir kısım davalılar ile ilgili karar verilmesine yer olmadığı biçiminde verdiği kararın yasal olmadığını, araç sahibi …’ın aleyhine manevi tazminata hükmedilmesinin de yasalara aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Taraf vekillerinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Asıl ve birleştirilen dosyada dava trafik kazasından kaynaklana maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
A-Asıl ve birleştirilen dosya davalıları … ve … vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; İlk derece mahkemesi tarafından verilen kararın davalılar vekiline 02.11.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalılar vekili tarafından karara karşı, 11.12.2018 tarihinde uyap üzerinden gönderdiği dilekçe ile istinaf kanun yoluna başvuru yaptığı ve harcın 07.01.2019 tarihinde yatırıldığı görülmüştür. Karar tarihi itibarı ile 6100 sayılı HMK’nın 345. maddesinde de istinaf başvuru süresinin iki hafta olduğu, bu sürenin ilamın usulen taraflardan her birine tebliğ ile işlemeye başlayacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 91. maddesinde sürelerin başlangıcı; “Süreler, taraflara tebliğ tarihinden veya kanunda öngörülen hâllerde, tefhim tarihinden itibaren işlemeye başlar.” denilmiş, HMK’nın 92.maddeside sürelerin bitimini; “süreler gün olarak belirlenmiş ise tebliğ veya tefhim edildiği gün hesaba katılmaz ve süre son günün tatil saatinde biter. Süre; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biter.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler gereğince istinaf başvurusuna konu kararın istinaf talep eden davalılar vekiline 02.11.2018 tarihinde cuma günü tebliğ edildiği, HMK 345. madde ve aynı yasanın 92.maddesi uyarınca iki haftalık istinaf başvuru süresinin, iki haftalık sürenin başladığı güne denk gelen 16.11.2018 Cuma günü son bulduğu, davalıların istinaf başvurusunun başvuru süresi geçirildikten sonra 11.12.2018 tarihinde yapıldığı, süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmadığından 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesi gereğince başvurunun süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
B-Davacı … vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
1-Asıl dava dosyasında davacı … vekili tarafından, dava konusu kazaya karışan aracın işleteni, sürücüsü, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı ve müteveffa küçüğün bakımından sorumlu görevli hakkında dava açılmış, ancak mahkemece kararda davada taraf olmayan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı hakkında da hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
2-Asıl dava dosyasında davacı vekili Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı çocuk koordinasyon evlerinden … Bakım Evinde kalan …’a bakmakla sorumlu, bakıcı olarak bakımevinde çalışan, …’nin olay günü, bakmakla yükümlü olduğu, himayesinde bulunan … ve 4 çocukla birlikte ve Altınpark’a gezmeye giderken … Caddesi üzerindeki yaya geçidi ve yaya üst geçidi kullanılmadan karşıdan karşıya geçmeğe çalışılırken aracın …’a çarptığını, davalı …’nin de kusuru olduğunu belirterek dava açmıştır. Mahkemece davalı … yönünden, bakanlığa bağlı bakım evinde müteveffa çocuğa bakmakla sorumlu olarak çalışan …’nin olayda hizmet kusurunun olduğu, yargılamanın idari yargının görev alanına girdiği gerekçesi ile usulden red kararı verilmiş ise de; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi gereğince, idari yargı yerlerinde ancak ilgili idari kuruluşun dava edilebileceği, bu yasal düzenlemeye göre, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri aleyhine idare mahkemelerinde dava açılamayacağı, davacı davasını gerçek kişi olan davalıya yönelttiğine göre, davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu gözetilmeden davalı … yönünden hizmet kusuru bulunduğu, bu nedenle idari yargının görevli olduğunun kabulü doğru görülmemiş, davacı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusu süresinde olmadığından 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesi gereğince başvurunun süre yönünden reddine, asıl dosyada davacı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen hususlardaki eksiklikler tamamlanarak yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 352.maddesi gereğince başvurunun süresinde yapılmaması nedeni ile istinaf dilekçesinin USULDEN REDDİNE,
2-Asıl dosyada davacı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.