Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2141 – 2023/1028
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/2141
KARAR NO : 2023/1028
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2021
NUMARASI : 2018/532 Esas 2021/499 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 14/12/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/12/2023
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/05/2018 tarihinde, dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki ve davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın tek taraflı kaza yapması sonucu araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, malul kaldığını, beline platin takıldığını, davacının kaza tarihi itibariyle … Bölümünde öğrenim görmekte olduğunu beyan ederek belirsiz alacak davası olarak 1.000,00-TL geçici işgöremezlik tazminatı ve 4.000,00-TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 5.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında geçici işgöremezlik tazminatı talebini 8.705,46 TL’ye, sürekli işgöremezlik tazminatı talebini 122.055,67 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, davalı şirkete davadan önce usulüne uygun olarak başvuruda bulunmadığını, dava konusu geçici işgöremezlik zararından davalının değil SGK’nın sorumlu olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe teminat limiti dahilinde sorumlu olduğunu, kusur ve maluliyet raporlarının alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava konusu trafik kazasına karışan … plakalı aracın kaza tarihini de kapsar şekilde 15/11/2017-15/11/2018 tarihleri arasındaki dönemde davalı sigorta şirketine sigortalı olduğu, ölüm ve sakatlanma kaza başına poliçe teminat limitinin 330.000,00-TL olduğu, davacıya ait tedavi belgeleri celp edildikten sonra Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan raporda, dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince davacının özür oranının % 3 olduğu, 6 ay süre ile geçici işgöremezlik halinde kaldığı ve 6 ay süre ile bakıcı yardımına muhtaç olduğunun mütalaa edildiği, dava konusu trafik kazası tek taraflı olup davacının yolcu olması nedeni ile ayrıca kusur raporu alınmasına gerek görülmediği, celp edilen belgelere göre davacının kaza tarihinde İTÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dans Bölümü öğrencisi olduğunun anlaşılması nedeni ile yerleşik içtihatlar gereğince mezun olduğunda aynı mezun bölümlerinin emsal ücreti konusunda ilgili meslek odaları ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet ve Opera Balesine müzekkereler yazılarak araştırma yapıldıktan sonra aktüer hesap bilirkişisinden asıl ve ek raporlar temin edildiği, alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 8.705,46-TL geçici işgöremezlik tazminatı ve 113.350,21-TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 122.055,67-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, karar verilmiş; karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının dansçı olması nedeniyle işinin yapamayacak hale geldiğini, daimi maluliyet oranı belirlenirken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin esas alınması gerektiğini, diğer tazminat haklarının saklı tutulmasına karar verilmediğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan aktüerya raporunda %1.8 teknik faiz kullanılarak hesaplama yapılması gerekirken progresif rant yöntemine göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, davacının gelirinin asgari ücretin üzerinde kabul edilerek hesaplama yapılmasının doğru olmadığını, bu hususta dosyada somut bir delil olmadığını, davacının mezun olur olmaz iş bulacağının kabul edildiğini, bunun mümkün olmadığını, geçici işgöremezlik zararından SGK’nın sorumlu olduğunu, poliçe teminatı kapsamında olmadığını, maluliyetin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Davacı vekili, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı aracın tek taraflı kaza yapması sonucu araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını belirterek davalıdan geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı talep etmiştir.
1-Mahkemece, davacının, dava konusu kazada yaralanmasından kaynaklanan maluliyetinin belirlenmesi için Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığından rapor alındığı, üniversite tarafından davacının muayene edildiği, kaza sonrasına ilişkin tedavi evraklarının ve raporlarının incelendiği, kaza tarihi itibariyle Yargıtay uygulamalarına göre uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, davacının kalça kısmındaki sakroiliak kırığından kaynaklanan %3 oranında daimi maluliyetinin bulunduğu ve iyileşme süresinin 6 ay olarak belirlendiği, raporun, dosyadaki bilgi ve belgelerle uyumlu, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime uygun olması nedeniyle ilk derece mahkemesince hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
2-Mahkemece alınan 27.01.2021 tarihli aktüerya raporunda PMF yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hesaplama yapıldığı, davalı tarafın itirazı üzerine alınan 31.05.2021 tarihli ek raporda ise TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre hesaplama yapıldığı, davacı vekilinin 27.01.2021 tarihli rapordaki hesaplamayı esas alarak talep artırım dilekçesi ile talebini artırdığı, mahkemenin bu rapora göre davacının talebini kabul ettiği anlaşılmıştır. Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. Maddesinde “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak belirlenmesi gerekir ise de davacının Anayasa Mahkemesi iptal kararından sonra alınan 27.01.2021 tarihli rapordaki hesaplama yöntemine itiraz etmediği, davalının itirazı üzerine ikinci ek raporun alındığı, hükme esas alınan aktüer raporundaki hesaplama yönteminin istinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafın lehine olduğu anlaşılmakla bu hususa ilişkin davalı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
3-Davacının, … bölümü öğrencisi olduğu, 2023-2024 eğitim-öğretim yılı güz döneminde mezun olmasının beklendiği anılan üniversitenin yazısından anlaşıldığı, mahkemece, davacının mezun olması halinde yapabileceği meslekler (dansçı, kareograf) gözetilerek Kültür Bakanlığından emsal maaş bordrolarının getirildiği, aktüer bilirkişinin gelen belgelere göre davacının mezun olduktan sonra askerlik ve iş bulacağı süre için asgari ücrete göre, 01.01.2025 tarihinden itibaren mesleğini icra etmeye başlayacağı kabul edilerek emsal ücretlere göre belirlenen ortalama ücrete göre hesaplama yapıldığı, aktüerya raporunun, dosya kapsamı ile uyumlu, Yargıtay ilkelerine uygun olarak tanzim edildiği anlaşılmakla davalı vekilinin aktüer bilirkişi raporuna yönelik istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
4-Davalı vekili, geçici işgöremezlik tazminatından tedavi gideri kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğu yönünde istinaf itirazında bulunmuş ise de; geçici işgöremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı olup 2918 sayılı KTK’nın 98. Maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi iyileşme süresince meydana gelen ve TBK’nın 54. Maddesinde de sayılan bu zararlardan zarar sorumluları KTK’nın 85. Maddesi ve 91. Maddesi gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK’nın 98. Maddesinde belirtilen SGK’nın sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik zararı bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyeceğinden davalı sigorta şirketinin geçici işgöremezlik zararından sorumlu olacağının kabulü gerekir. Bu itibarla, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin hususlar yönünden ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden bir hukuka aykırılık görülmediğinden tarafların istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf maktu karar harcından başvuru sırasında peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan; davalıdan alınması gereken 8.337,67 TL istinaf nispi karar harcından peşin alınan 2.085,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.252,67 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davacı ve davalı tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatırdıkları oranda davacı ve davalıya iadesine,
4-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361.maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 14/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.