Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/211 E. 2023/272 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/211 – 2023/272
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/211
KARAR NO : 2023/272

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2020
NUMARASI : 2019/109 Esas 2020/288 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 13/04/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/05/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili,19.06.2018 tarihinde davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacı …’nın oğlu …’ya çarparak ölümüne neden olduğunu, davacının oğlunun ölümü ile desteğinden yoksun kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden sigorta şirketi temerrüt tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında maddi tazminat talebini 87.415,63 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, dava konusu uyuşmazlık yönünden yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, … plakalı aracın ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, destek zararının ispat edilmesi gerektiğini, manevi tazminatın poliçe kapsamı dışında olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davacı …’nin aracının arıza nedeniyle yol üzerinde sol şeritte durur vaziyette oğlu ve… tarafından itildiği sırada davalı …’ın sağ şeritte seyreden kamyondan dolayı sol şeride geçtiği sırada sol şeritteki araca çarptığını, meydana gelen kazada davacının kullandığı … plakalı aracın kusurlu olduğunu, kazanın oluşumunda alkolün etkisinin bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Davalı … cevap dilekçesinde, kazaya karışan ve adına kayıtlı … plakalı aracı uzun süreli kira sözleşmesi ile… kiraladığını, olay nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/48 esas sayılı dosyasında alınan kusur raporunun dosya arasına alındığı, raporda …’nın asli, … ve müteveffa …’nın tali kusurlu olduklarının bildirildiği, mahkemece Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan rapora göre 19.06.2018 tarihinde saat 23.40 sıralarında davacı sürücü … idaresindeki … plakalı otomobili ile Konya-Ankara yolunu takiben Konya istikametine seyir halinde iken kaza mahalli olan … önüne geldiği esnada yol çalışması nedeniyle daralan yol bölümünde otomobilin sağ yan ön kısımları ile aynı istikamette seyreden, plakası tespit edilemeyen bir çekici ile maddi hasarlı kazaya karıştığı ve aracın sol şerit üzerinde arıza yaptığı, araçta bulunan yolculardan… ile müteveffa …’nın araçtan inerek aracı yol dışı etmek üzere otomobili ittikleri esnada geriden seyreden davalı sürücü … idaresindeki … plaka sayılı otomobilin … plaka sayılı otomobilin arka kısımlarına ve aracı iten müteveffa yaya …’ya ve yaya…’ya çarpması ile sonuçlanan kaza da davalı sürücü … idaresindeki … plakalı otomobili ile hızını görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığı, aydınlatma olan mahalde yola gereken dikkati vermediği, 30 km hız sınırının olduğu olay mahallinde mahal şartlarının üzerinde hızla seyredip önünde seyreden başka bir aracı şerit değiştirerek geçmek istemesi esnasında orta şerit üzerinde, çalışmadığı için itilerek götürülen araca karşı zamanında etkin fren ve direksiyon tedbiri almadığı kazada dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile %70 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü … idaresindeki … plaka sayılı otomobili ile olay mahallindeki daralan yol bölümünde meydana gelen maddi hasarlı kaza sonrası mahaldeki araç trafiğini ve mahal özelliklerini dikkate almadan, gerekli önlemleri almadığı, aracını yayaların itmesi esnasında taşıt trafiğine tehlikeli ortam yaratmış olup meydana gelen olayda %15 oranında kusurlu olduğu, müteveffa yaya … ve yaya…’nın gece vakti, bölünmüş Devlet Karayolunda akan trafiği kontrol etmeden kaplama içinde otomobili kontrolsüzce iterek yürüdükleri, geriden gelen araç nedeniyle gerekli korunma tedbiri almadıkları, bu hareketleriyle akan hareketli trafiği ve kendi can güvenliklerini tehlikeye düşürdükleri kazada, müteveffa yaya … kendi ölümünde ve yaya… kendi yaralanmasında %15 oranında kusurlu olduğu kanaatinin bildirildiği, raporun ceza soruşturmasında alınan rapor ve dosya kapsamına uyumlu olduğu, davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi için alınan raporunda davacın 87.415,63 TL davalılardan destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceğinin belirtildiği, her ne kadar davalı … aracı dava dışı …’ya kiraladığını iddia etmiş ve adi yazılı sözleşme sunmuş ise de bu hususun ispatlanmadığı, meydana gelen kaza nedeniyle oğlunu yitiren davacı yönünden olayın meydana geliş biçimi, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları hep birlikte göz önünde bulundurularak sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak tutarda uygun bir miktar davacı lehine yaşadığı elem ve üzüntü nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek; 87.415,63 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden 20.07.2018 dava tarihinden, diğer davalılar … ve … yönünden 19.06.2018 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının manevi tazminat istemi yönünden; davalı sigorta şirketi yönünden talebin reddine, diğer davalılar … ve … yönünden talebin kısmen kabulü ile; 15.000,00 TL manevi tazminatın 19.06.2018 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının 04.03.2020 doğumlu en büyük çocuğunu gözleri önünde gerçekleşen elim bir kazada kaybettiğini, evladını kaybeden bir annenin acısını dindirecek bir miktar bulunmamakla birlikte yerel mahkemenin hükmettiği rakamın çok düşük kaldığını, 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarının adalete uygun olması gerektiğini, maddi tazminatın ise bilirkişi raporunda üst tavan hesabı yönünden düşük olduğuna ilişkin itirazlarının değerlendirilmediğini, ek rapor alınmadığını, müteveffanın 16 yaşında çalışmaya engel durumu olmadığını, uzun yıllar çalışarak davacıya destek olması mümkün iken sürücünün asli kusuru ile kazaya sebebiyet verdiğini, bu nedenlere maddi tazminat yönünden kurulan hükmün de düşük olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacı vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacının oğluna çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir,
Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak 1,8 teknik faiz uygulanarak devre başı ödemeli belirli süreli rant formülüne göre yapılan hesaplama soncunda davacı anne için 87.415,63 TL tazminat belirlenmiş, rapora davacı vekili tarafından itiraz edilmiş, mahkemece davacı tarafın itirazları değerlendirilmeden karar verilmiştir.
Dava konusu olay 19.06.2018 tarihinde meydana gelmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. Maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” Şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir
Ancak TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, desteğin ve hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömürleri, destek alacakları süre, destek payları esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Yargıtay 4 Hukuk Dairesi (Kapanan 17 Hukuk Dairesi) tarafından tazminat hesaplanmasında esas alınacak yaşam tablosu ile ilgili görüş değişikliğine gidilmiş, (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) “destek ve hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda 1931 tarihli “PMF yaşam tablosuna göre belirlenmekte iken Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına” karar verilmiştir. Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yönteminin esas alınması gerekir.
Açıklanan nedenlerle yargılama aşamasında davalının aktüer bilirkişi raporuna itiraz ettiği de gözetilerek davacının hak kazanabileceği destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması için TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak bakiye yaşam sürelerinin belirlenmesi, bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilerek progresif rant yönteminin kullanılarak hesaplama yapılması için ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuş olması doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davacının sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olmaması nedeniyle KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınan istinaf karar ve ilam harcının yatırana iadesine,
3- Başvuran tarafca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.