Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/208 E. 2021/461 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2020
NUMARASI : …..
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 11/03/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/04/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 01.01.2016 tarihinde, davacıların desteği …’ün, sevk ve idaresindeki araçla seyir halindeyken, direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle gerçekleşen tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, aracın ZMMS poliçesinin davalı tarafından yapıldığını, davacıların bu kazanın oluşumunda kusurlarının bulunmadığını, davacıların desteğin eşi ve çocukları olup ölümden dolayı destekten yoksun kaldıklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı … … için 30.000,00 TL, … … için 5.000,00 TL, … … … için 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili, talep arttırım dilekçesi ile, … … için 178.072,79 TL, … … için 36.938,81 TL, … … … için 25.5840,32 TL talep etiklerini beyanla dava değerini toplam 240.595,92 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; işleten-sürücü sigortalı müteveffanın tam kusuru ile kazaya sebebiyet verdiğini, kaza tarihi itibariyle yeni Genel Şartların uygulanacağını, destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin yeni genel şartlarda teminat kapsamı dışında tutulduğunu, genel şartlarda söz konusu kusurun hak sahiplerine yansıtılabileceği hükme bağlandığını, TBK’nın 135. maddesi gereğince, alacaklı ve borçlu sıfatı birleşeceğinden borcun ortadan kalkacağını, her halükarda azami poliçe teminat limitinin gözetilmesi gerektiğini, faiz talebinin reddi gerektiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Yerel mahkemece, yeni Genel Şartların ilgili Kanunlara aykırı hükümleri normlar hiyerarşisi uyarınca kanun değişikliği yürürlüğe girmeden uygulanamayacağından, 01.06.2015 tarihinden sonra, ancak 26.04.2016 tarihinden önce akdedilmiş sözleşmelere de uygulanmaması gerektiği, aktüer hesap bilirkişisinden alınan raporda davacı … …’ün 137.812,22 TL, … … …’ün 18.867,31 TL, … …’ün 27.240,75 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceğinin belirtildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davacı … … için 137.812,22 TL, davacı … … … için 18.867,31 TL, davacı … … için 27.240,75 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi 03.02.2016’dan itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya dair istemin reddine dair verilen 19.02.2017 tarih ve….Karar sayılı hükme karşı, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf talebi üzerine, Ankara BAM 26.HD’nin 14/02/2020 tarih ve ….. Karar sayılı kararı ile; “desteğin iki çocuklu vefat etmiş olmasına karşılık bilirkişi tarafından tek çocuğa göre hesaplanan destek payları doğrultusunda belirlenen tazminat miktarının hükme esas alındığı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin uygulamalarına göre desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki eşe iki anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5’er pay verilmesi şeklinde destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması hususunda ek rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi, davalı sigorta şirketine sigortalı aracın ruhsatında aracın cinsi kamyonet ……) olarak yazılı ise de, kullanım amacının hususi olduğu ve müteveffa adına kayıtlı olduğu göz önüne alındığında, hükmedilen maddi tazminat miktarlarının avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi de doğru görülmemiştir.” gerekçeleri ile davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve belirtilen hususlara ilişkin eksiklikler tamamlanarak sonucuna göre hüküm kurulması için dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada(şimdilik) incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş; Mahkemece kaldırma kararı sonrasında alınan aktüer raporu yeterli bulunarak, ilk kararın davacı tarafça istinaf edilmediği, bu şekilde davacılar açısından kesinleştiği ve davalı açısından usuli kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne, davacı … … için 137.812,22 TL, davacı … … … için 18.867,31 TL, davacı … … için 27.240,75 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi 03.02.2016’dan itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Anayasa Mahkemesi’nce Genel Şartlar ibaresinin iptaline karar verildiğini, iptal kararının usuli kazanılmış hakların istisnasını oluşturduğunu, bu nedenle mahkemece verilen ilk kararın istinaf edilmemiş olmasının davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağını, beyanla progresif rant yöntemine göre yapılmış hesaplama ve talep artırım dilekçesindeki istemleri gözetilerek hüküm kurulması gerektiğini, aracın ticari nitelikte kamyonet olması sebebiyle avans faizi tatbik edilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel Mahkeme kararının istinaf yolu ile kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dayanak poliçenin 01/06/2015 tarihinden sonra akdedildiğini, 01/06/2015’den sonra tanzim edilen poliçelerde yeni genel şartların uygulanmasının gerekli olduğunu, işleten-sürücü sigortalı araç sürücüsü müteveffanın tam kusuru ile kendi ölümüne sebebiyet vermesi ile sonuçlanan kaza sebebiyle davacıların talep ettiği destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulduğunu, davacıları üçüncü şahıs kabul etmenin mümkün olamayacağını ileri sürerek, yerel Mahkeme kararının istinaf yolu ile kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava trafik kazası neticesinde, ZMSS ile sigortalı araç sürücüsünün vefatı nedeniyle, desteğinden mahrum kalan davacılar tarafından, vefat edenin sürücüsü olduğu araç sigortacısından destekten yoksun kalma nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, 11.12.2015 tarihinde davalı tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi tanzim edilen aracın, 01.01.2016 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde kendi kusuru ile vefat eden sürücünün desteğinden mahrum kalan davacıların zararının sigorta teminatı kapsamında kalıp kalmadığına yöneliktir.
1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde,
Davalı tarafın sorumluluğu, 2918 Sayılı KTK’nun 91. maddesi gereğince, araç işleteni tarafından yaptırılması zorunlu olan ve aynı yasanın 92. maddesi kapsamındaki haller dışında kalan ve işletenin sorumluluğunu üstlenen poliçeden kaynaklanan zararlarla sınırlı olduğundan, davalı ancak sigorta teminatı kapsamındaki zararlardan sorumludur.
01.06.2015 tarihinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında değişiklik yapılarak Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” açısından sigortanın sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir. Sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile vefatı nedeniyle hak sahiplerinin destek zararları da bu kapsamdadır. 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 Sayılı Kanunun 4. maddesi ile 2918 Sayılı Yasanın 92. maddesine eklenen “h” ve “i” maddelerinde de bu konuda düzenleme yapılmış, anılan maddelerin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle yapılan iptal başvurusu üzerine, Anayasa Mahkemesi tarafından …. K. sayılı, 17/07/2020 tarihli karar ile teminat kapsamının belirlenmesine ilişkin 2918 sayılı Yasanın 92. maddesinin “i” bendinin Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmişken, “h” bendinde yer alan sigorta teminatı kapsamında kalmadığı belirtilen “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” maddesine ilişkin gerekçesinde “2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinin itiraz konusu (h) bendinde ilgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin zorunlu mali sorumluluk sigortasının kapsamında olmadığı belirtilmektedir. Kanun’da ilgililerin kimler olduğu belirtilmemiş ise de anılan ibareyle ifade edilenin kazaya uğrayan kişi dışında tazminat talep edebilecek kişiler olduğu anlaşılmaktadır. Kuralda yer alan “…sigortalının sorumluluk riski…” ibaresinin anlamı da değerlendirilmelidir. Yukarıda da açıklandığı üzere Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının amacı işletenin Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluğunu güvence altına almaktır. Dolayısıyla bu hukuki sorumluluğunu sigorta ettirmekle yükümlü olan işletenin sigortalı konumunda olduğu, sigortalının sorumluluk riskinin ise Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluk kapsamında gerçekleşmesi olası risklerle sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönleriyle kuralın belirsiz olduğu söylenemez.” denilerek 2918 Sayılı yasanın 85. maddesi kapsamında kalmayan üçüncü kişilerin zararlarının, sigorta kapsamında kalmadığına yönelik bir düzenleme olduğundan bahisle düzenlemenin belirli olduğu ve Anayasaya aykırı olmadığından iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
Buna göre, sigortalı araç sürücüsünün kendi kusuru ile meydana gelen ölüm olayında, hak sahibi üçüncü kişilerin destek zararlarından sigortanın sorumlu olup olmadığı, 2918 Sayılı Yasanın 92/h maddesinin 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiş olması ve Anayasa Mahkemesi gerekçesine göre söz konusu zararların 92. maddenin “h” bendi kapsamında değerlendirilecek olması karşısında, bu tarihten sonra meydana gelen kazalarda işletenin sorumlu olmadığı hususların, sigorta teminatı kapsamında olmayacağı kanun ile düzenlenerek açıklığa kavuşturulmuştur. Bu nedenle 26.04.2016 tarihinden sonraki tek taraflı kazalarda zarar dolaylı yada doğrudan olsun, 2918 Sayılı Yasanın 85/1. maddesi gereğince işletenin sorumlu olmadığı durumlarda, sigortanın da sorumluluğu olmayacaktır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ……K. sayılı 08.09.2020 tarihli kararında “Yeni Genel Şartlar 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski Genel Şartların, yeni Genel Şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır.” denilerek, sorumluğun belirlenmesinde poliçe tanzim tarihindeki genel şartların nazara alınacağını belirtmiş, yine aynı kararında “01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise Genel Şartlar A.3. maddesinde “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.
Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Kapsama giren teminat türlerinin tanımlandığı A.5. maddesinin (ç) bendinde ise destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı “Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.” şeklinde ifade edilmiştir. Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası teminatı dışında kalan hallerden sayılmıştır.” denilerek, 01/06/2015 tarihinden sonra tanzim edilen ZMMS poliçelerine istinaden yeni Genel Şartlar uygulanacağından, işleten veya sürücünün kendi kusuru ile vefatı nedeniyle desteğinden mahrum kalan üçüncü kişilere karşı, sigortalının (işletenin) sorumluluğu olmamasına göre, yapılan düzenleme ile sigortanın da sorumlu olmayacağı belirtilmiştir.
Yine, yerel Mahkemece davanın kısmen kabulüne, davacı … … için 137.812,22 TL, davacı … … … için 18.867,31 TL, davacı … … için 27.240,75 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi 03.02.2016’dan itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya dair istemin reddine dair verilen 19.02.2017 tarih ve … Karar sayılı hükme karşı davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf talebi üzerine, Ankara BAM 26.HD’nin 14/02/2020 tarih ve…. Karar sayılı kararı ile; davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair verilen önceki karar incelemeye yönelik kaldırılmış olup davacılar lehine kazanılmış hak teşkil etmeyeceği de anlaşılmakla, açıklanan nedenlerle, kaza tarihi ve poliçenin düzenlenme tarihinin 6704 sayılı Yasanın yürürlüğünden sonra olması, desteğin tek taraflı kazada %100 oranında kendi kusuru ile kazaya ve ölümüne sebebiyet vermesi ve bu halin KTK’nın 92/h bendi ve ZMSS Genel Şartları hükümleri gereğince teminat kapsamında olmaması nedeniyle davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde,
01/06/2015 tarihinden sonra tanzim edilen ZMMS poliçelerine, yeni Genel Şartlar uygulanacağından, işleten veya sürücünün kendi kusuru ile vefatı nedeniyle desteğinden mahrum kalan üçüncü kişilere karşı, sigortalının (işletenin) sorumluluğu bulunmamaktadır.
Somut olayda kaza tarihi 01.01.2016 ve poliçe tarihi 11.12.2015 olmakla her iki tarihin de yeni Genel Şartlarda yapılan değişiklik tarihinden sonra olması gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken Mahkemece yanılgıya düşülerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
II-Davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 15/03/2018 tarihli, …..sayılı kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmesine,
Buna göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 12.563,59 TL harçtan peşin yatırılan 822,62 TL’nin mahsubu ile bakiye 11.740,97TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından bu yargılama nedeni ile yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından bu yargılama nedeni ile yapılan 23,63TL istinaf dosya gönderme ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı … …’ün açtığı dava yönünden davalı davada kendini vekille temsil ettirmiş olduğundan, 20.866,92 TL vekalet ücretinin davacı … …’ten alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı … … …’ün açtığı dava yönünden davalı davada kendini vekille temsil ettirmiş olduğundan, 4.080,00 TL vekalet ücretinin (davacı 18 yaşından … olup velayet altında olduğundan) davacı … …’ten alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı … …’ün açtığı dava yönünden davalı davada kendini vekille temsil ettirmiş olduğundan, 5.540,82TL vekalet ücretinin (davacı 18 yaşından … olup velayet altında olduğundan) davacı … …’ten alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK’nın 333.maddesi uyarınca davacılara iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN;
1-İstinaf eden taraflarca istinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacılardan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinafa gelen davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf eden davalı tarafça yatırılan 3.150,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf eden davalı tarafça yapılan 48,50 TL istinaf yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-İstinafa gelen taraflarca yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın talep halinde ilgilisine iadesine,
7-Kararın usulüne uygun şekilde taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde TEMYİZİ KABİL olmak üzere oy birliği ile 11.03.2021 tarihinde karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.