Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/2051 E. 2023/1043 K. 15.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1984 – 2023/1041
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1984
KARAR NO : 2023/1041

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/06/2021
NUMARASI : 2019/623 Esas 2021/504 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )

KARAR TARİHİ : 15/12/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/01/2024

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 06.07.2013 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile yaptığı tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını ve malul kaldığını, davadan önce davalıya 25.10.2019 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek HMK’nın 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 500,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 15.04.2021 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile sürekli işgöremezlik tazminatını 50.548,08 TL’ye, geçici işgöremezlik tazminatını 730,28 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacının uğradığı cismani zarardan dolayı maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporlarına göre; davalı şirket nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile kayıtlı bulunan ve dava dışı sürücü … yönetimindeki … plakalı traktör üzerinde yolcu konumunda bulunan davacının, meydana gelen tek taraflı kazada yaralandığı ve vücut genel çalışma gücünden %6 oranında kaybettiği hususunun Adli Tıp raporu ile tespit edildiği, mahkemece aldırılan ve dosya kapsamına ve denetime uygun olmakla hükmün tesisinde esas alınan aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplama neticesinde davacının 730,28 TL geçici iş göremezlik zararı, 50.548,08 TL sürekli iş göremezlik zararı hesaplandığı, dosya kapsamına, traktör üzerinde yolculuk etmekte olan davacının gerekli güvenlik önlemleri almaksızın yolculuk ettiği, güvenlik önlemlerinin alınması halinde mevcut yaralanmanın meydana gelmeyeceği veya etkisinin bu denli artmayacağı anlaşılmakla, davacının müterafik kusurlu sayılması gerektiği kanaatine varılmakla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesine (818 sayılı BK 44) göre tespit edilen zarar bedelinden %20 oranında indirim yapılmak suretiyle davanın kısmen kabulüne, 41.022,62 TL’nin 18.11.2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ;hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davadan önce davalı sigorta şirketine yönetmeliğe uygun sağlık kurulu raporu sunulmadan başvuru yapıldığından davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle reddi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu (emsal Yargıtay 17. HD., E. 2018/3847 K. 2020/823 T. 6.2.2020 kararı) 06.07.2013 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazasında davacı taraf …’ın malul kalmadığını, davalı şirket tarafından alınan tıbbi görüşe göre davacı tarafta maluliyet oluşmadığının tespit edildiğini, uzman görüşü olarak sunulan ekli tıbbi görüş raporu ile ilk derece mahkemesine sunulan rapordaki maluliyet oranı arasında çelişki doğduğunu, dava aşamasında dosyaya kazandırılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Tıp Bilimleri Ana Bilim Dalı’nın 11.09.2020 tarih ve 2020/1489 no’lu Adli Kurul Raporunun davalı şirket tarafından incelendiğini, alınan tıbbi görüşe göre maluliyet raporunda; “malul kalanın yara izleri için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre “vücut yüzeyinin %10’unu kaplayan ve plastik ameliyatla giderilemeyen hipertofik keloid ve sikatrisler” olarak tanımlanan arızadan takdiren indirimle hesaplama yapıldığını, mütalaada tariflenen yara izleri vücut yüzeyinin %10’unu kaplar nitelikte olmadığından bu nedenle, bu arızadan takdiren indirimle hesaplama yapılmasının uygun olmadığı, uzman görüşü ile hazırlanan 20.08.2021 tarihli tıbbi görüş raporuna göre; “davacı tarafın KTÜ Adli Bilimler Enstitüsü’nde yapılan 01.09.2021 tarihli muayenesinde sol lateral malleol üzerinden başlayarak sol ayak dorsumuna ilerleyen 23*5 cm’lik alanda doku kayıplı skarının olduğu, sol dirsekte 3*3 cm’lik alanda hipopigmente skarının olduğunun” belirtildiğini, trafik kazası sonucu davacı tarafta meydana gelen yaralanmalara ilişkin kaza ile illiyeti olan arızaların kesin ve net bir şekilde belirlenebilmesi için raporda belirtilen yara izlerinin güncel, net ve renkli fotoğrafları gerektiğini, yara izlerinin kalıcı mı geçici mi olduğu, mağdurda kalıcı maluliyet oluşup oluşmadığı hususunda önem arz ettiğini, ancak dosyaya kazandırılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Tıp Bilimleri Ana Bilim Dalı’nın 11.09.2020 tarih ve 2020/1489 no’lu Adli Kurul Raporunda belirtilen yara izlerine ilişkin muayene fotoğraflarının mevcut olmaması davacı tarafta kalıcı maluliyet oluşup oluşmadığı hususunun değerlendirilmesine imkan tanımadığını, dolayısıyla bu rapor esas alınarak hüküm kurulmasının davalı şirketi mağdur edeceği gibi, sigorta hukuku mantığına ters biçimde başvuru sahibi lehine sebepsiz zenginleşme teşkil edeceğini, davalı şirket aleyhine hükmedilen maluliyet tazminatına ilişkin haksız kararın kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355 maddesi gereğince istinaf talebinde bulunan davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 06.07.2013 tarihinde davacının yolcu olarak bulunduğu, davalıya zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaptığı tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını ve malul kaldığını, davadan önce davalıya 25.10.2019 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek HMK’nın 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 500,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 15.04.2021 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile sürekli işgöremezlik tazminatını 50.548,08 TL’ye, geçici işgöremezlik tazminatını 730,28 TL’ye yükseltmiş; mahkemece davacının müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek %6 maluliyet oranı, 1 ay iyileşme süresi karşılığı davanın kısmen kabulüne, 41.022,62 TL’nin 18.11.2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; karar davalı sigorta şirketi vekili tarafından maluliyet oranı ve usulüne uygun başvuru yapılmamış olmasına yönelik sebeplerle istinaf edilmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından davadan önce sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesinde; “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre, davalının da kabulünde olduğu gibi, dava açılmadan önce, davacı tarafından, davalı sigorta şirketine 25.10.2019 tarihinde yapılan başvurunun davalıya 05.11.2019 tarihinde tebliğ edilerek 12.11.2019 tarihinde hasar dosyasının açıldığı anlaşıldığından, KTK.nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Olay tarihi olan 06.07.2013 tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı KTK.nın 90. Maddesinde “Maddi ve manevi tazminat; “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”düzenlemesi mevcuttur. KTK.nın 90. Maddesinin atıf yaptığı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri bölümünün zararın belirlenmesine ilişkin TBK.nın 55. Maddesinde ise “ Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.”denilmiş, yine TBK’nın Tazminatın Belirlenmesi başlıklı 51. Maddesinde “ Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” denilmiş olmakla tazminatın somut olarak hesaplanmasına ilişkin düzenlemeler bulunmadığından tazminatın belirlenmesinde uygulanacak ilkeler Yargıtay’ın trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarına bakan Hukuk Dairelerinin içtihatları ile belirlenmiştir.

Yerleşik Yargıtay uygulamasında çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplara ilişkin zararın varlığı ve oranın belirlenmesinde 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihi ile 01.06.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihi ile 20.02.2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ve Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” (ÇÖZGER) hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda, davacının maluliyetine ilişkin rapor Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü Tıp Bilimleri Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınmıştır. 11.09.2020 tarihli raporda; 1975 doğumlu …’ın hakkında tanzim edilmiş olan tıbbi evraklarının tetkiki ve şahsın KTÜ Adli Bilimler Enstitüsü’nde 01.09.2020 tarihinde yapılan muayenesine göre; şahsa ait tıbbi evrakların tetkikinde; Amasya Üniversitesi Sabuncuoğlu Şerefeddin Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ait 07.07.2013 tarihli 2934 sayılı genel adli muayene raporunun tetkikine göre: şahsın römorktan düştüğü, yapılan muayenesinde genel durumunun iyi, bilincinin açık, oryante koopere olduğu, sol ayak üstünden bileğe uzanan crush tipi yaralanmasının olduğu, sol tibia üzerinde abrazyon olduğu, Plastik Cerrahi Servisi’ne yatırıldığı, hayati tehlikesinin olmadığı,Amasya Üniversitesi Sabuncuoğlu Şerefeddin Eğitim ve Araştırma Hastanesi Plastik Cerrahi Servisi’ne ait 06.07.2013 tarihli epikriz raporunun tetkikine göre: yumuşak doku bozukluğu tanısıyla servise yatırıldığı, 06.07.2013 tarihinde sol ayak yaralanması debritmanı ve yabancı cisim temizlenmesi uygulamasının yapıldığı, 22.07.2013 tarihinde bacakta doku defektine yönelik debritman ve greft ile onarımın gerçekleştirildiği, 23.07.2013 tarihinde müşahadeden çıktığının kayıtlı olduğu, KTÜ Adli Bilimler Enstitüsü’nde 01.09.2020 tarihinde yapılan muayenesinde; şahsın hikayesinde uzun süre yürüdüğünde ve soğuklarda sol ayağında ağrısının olduğunu tariflediği, yapılan muayenesinde sol lateral malleol üzerinden başlayarak sol ayak dorsumuna ilerleyen 23×5 cm’lik alanda doku kayıplı skarının olduğu, sol dirsekte 3×3 cm’lik alanda hipopigmente skarının olduğu, sağ ve sol ayak bileği hareketlerinin tam olduğu, yürüyüşünün normal olduğu 1975 doğumlu …’ın yapılan muayenesi ve iletilen tıbbi evraklardaki mevcut bulguları, 11.10.2008 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine ekli cetvellerdeki hesaplama yönteminden faydalanılarak değerlendirildiğinde; A Cetveli: (Lezyonların özellikleri, boyutu, kişi üzerindeki anatomik, kozmetik ve psikolojik etkileri dikkate alınarak şahsın kliniğine takdiren en yakın arıza seçildiği, XIV, Liste:Vücut yüzeyinin % 10’unu kaplayan ve plastik ameliyatla giderilemeyen keloid ve hipertrofik sikatrisler, Arıza Sıra No: 1 a Arıza Ağırlık Ölçüsü: 7 B Cetveli: Meslek Grup No:1 C Cetveli: Sürekli İşgöremezlik Simgesi: A, D Cetveli: 38-39 yaşa göre sürekli işgöremezlik oranın %17 olduğu, takdiren 2/3 oranında azaltıldığı oran % 6,E Cetveli: raporla ilk tespit edildiği tarihteki yaşa göre meslekte kazanma gücü kaybı: %6 toplam beden çalışma gücü azalma oranı: %6 (yüzde altı) olduğu, 1975 doğumlu …’ın tibbi evraklardaki mevcut bulgularına ve yapılan muayenesine göre; şahsın 06.07.2013 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası ile hesaplanan arızaları arasında uygun nedensellik bağı (illiyet) olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 1 aya kadar uzayabileceği ve bu sürede %100 malul sayılması gerektiği, beden çalışma gücü azalma (işgücü kaybı) oranının %6 olduğu belirlenmiş olup, bu raporun davacının muayene edilerek ve mevcut durumu değerlendirilerek düzenlenmiştir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybına uğranıldığı iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Mahkeme tarafından alınan maluliyet tespitine ilişkin raporun da belirlenen bu esaslara, oluşa, usul ve yasaya uygun olması nedeni ile rapor doğrultusunda karar verilmiş olmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, davacının maluliyet oranının kaza tarihindeki yürürlükteki yasal mevzuat uyarınca ve yetkili kurumca belirlenmiş olmasına, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunun davalının lehine olması nedeniyle hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalı … Sigorta AŞ’den alınması gereken 2.802,25 istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 703,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.098,75 TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 15.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.