Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/197 E. 2023/257 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/197 – 2023/257
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/197
KARAR NO : 2023/257

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2020
NUMARASI : 2019/305 Esas 2020/236 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 07.04.2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 02.05.2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili; 10.06.2011 tarihinde davalıya Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın köprü boyama işi için ilk şeridi güvenlik önlemleri ile kapatılan yolda köprüyü yıkayan davacı yayaya çarparak kaçtığını, davacının sol kürek kemiği ve sol ayak bileğindeki kırık, sağ omzundaki 1/3 kısıtlılık nedeniyle aldığı 02.04.2019 tarihli Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı Raporunda %15,2 oranında malul kaldığı, geçici iş göremezlik süresinin 120 gün olduğu, 60 gün süreyle geçici bakıcıya ihtiyacı olduğunun tespit edildiğini, davalıya 28.05.2019 tarihinde başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek HMK ‘nun 107/1 gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 4.000,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 500,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 500,00-TL geçici bakıcı gideri olmak üzere toplam 5.000 ,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 04.03.2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminatını 130.819,75-TL’ye, geçici iş göremezlik tazminatını 2.616,47-TL’ye, bakıcı giderini 1.179,09-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımı nedeniyle ve usulüne uygun başvuru bulunmaması nedeniyle usulden reddini; kabul anlamına gelmemek üzere davalı şirketin sorumluluğunun gerçek zarar, sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur oranlarının tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden; maluliyet yönünden davacı tarafından sunulan raporu kabul etmediklerinden ATK’dan rapor alınmasını, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderlerine ilişkin taleplerin teminat dışı olduğunu, dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar bedelinin tahsili talebine ilişkin olduğu, Bursa 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/215 sayılı dosyasında sigortalı araç sürücünün asli ve tam kusurlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulduğu, kararın kesinleştiği, davacı tarafından arabuluculuğa başvuru tarihinin 31.5.2019 olduğu, başvurunun zamanaşımını kestiği ve bu süreçte zamanaşımının işlemeyeceği gözetilerek davalının zamanaşımı itirazının yerinde görülmediği, davacı tarafından sunulan İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen raporda, davacının %15.2 oranında kalıcı iş görmezlik, 120 gün süre ile geçici iş görmezlik, 60 gün bakıcı ihtiyacının olduğunun tespit edildiği, kusur ve aktüerya bilirkişisinden rapor alındığı, kaza sırasında davalı araç sürücüsünün gerekli güvenlik önlemleri ile işaretlemelerinin yapıldığı yolda boyama işlemi sırasında güvenlik işaretlerini görmesine rağmen hızını azaltıp frenleme yapmaması nedeniyle tamamen kusurlu olduğu, davacının kusursuz olduğunun tespit edildiği, asgari ücret üzerinden PMF 1931 Yaşam tablosu alınarak hesaplama yapıldığı, davacı vekilinin talep arttırım dilekçesi ile aracın kamyonet olması nedeniyle avans faizi uygulanarak davalının başvuru tebliğinden 8 iş günü sonrası temerrüde düşüldüğü kabul edilerek davanın kabulüne, 130.819,75-TL sürekli iş göremezlik, 2.616,47-TL geçici iş göremezlik, 1.179,09-TL bakıcı gideri toplamı 134.615,31-TL’nin 13.06.2019 tarihinden avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava yoluna başvurmadan önce sigorta kuruluşuna başvurulması zorunlu iken davacı tarafından davalı şirkete eksik belgeler ile iş kazasından dolayı bağlanan PSD gösterir resmi belge, Erişkinler için terör, kaza ve yaralanmaya bağlı durum bildirir sağlık kurulu raporu, onaylı sigortalı araç sürücüsünün alkol raporu, sigortalı araç sürücünün ehliyeti sunulmadan başvuru yapıldığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddini gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu,
Yerel mahkemece kurulan hükmü kabul anlamına gelmemekle birlikte; yerel mahkeme kararına esas alınan kusur bilirkişi raporunun yetkili merci tarafından hazırlanmadığını, tarafların kusur durumunun belirlenmesi için öncelikle söz konusu dosyanın adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesine veya karayolları genel müdürlüğü fen heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bir bilirkişiye gönderilmesi gerekirken, belirtilen hususlara uyulmadan %100 kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulmasını kabul etmediklerini, davalı şirketin Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (ZMMS) uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğunu, öncelikle davalı şirket sigortalısının dava konusu kazada kusuru bulunmadığından davanın reddi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu,Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2011/7022 Esas, 2011/8043 Karar, Sayılı ve 22.09.2011 tarihli kararının da kusur tespiti bakımından yukarıdaki açıklamaları destekleyecek nitelikte olduğunu, ayrıca sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kaza meydana geldiği esnada alkollü içki ve/veya uyuşturucu madde etkisinde olup olmadığı, geçerli sürücü belgesinin bulunup bulunmadığı anlaşılmadığından bu konuya ilişkin de araştırma yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu,
Yerel mahkeme kararına esas alınan maluliyet raporunun yetkili merci tarafından hazırlanmaması sebebiyle hukuka aykırı olduğunu, dolayısıyla, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, huzurdaki raporun yargılama neticesinde davalı şirket aleyhine verilecek olası bir hükme esas teşkil etmesinin hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu marifetiyle tespit ettirilmesi gerekirken itiraza rağmen davacı tarafından sunulan raporun hükme esas alınmasının ve mahkemece maluliyet yönünden ATK’dan rapor alınmamasının yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2007/547 Esas, 2007/512 Karar, sayılı ve 25.01.2007 tarihli kararında Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması gerektiğinin tartışmaya yer bırakmayacak bir şekilde ifade edildiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte işbu maluliyet raporunda her ne kadar davacı …’nin geçici iş göremezlik süresi bakımından tespit yapılmışsa da işbu tespitin ve kurulan hükmün kabulünün mümkün olmadığını, gerek ZMMS genel şartları gerek davalı şirket nezdinde tanzim edilen poliçe uyarınca “geçici iş göremezlik giderlerinin” teminat kapsamı altına alınmadığını, geçici işgöremezlik talebinden SGK sorumlu olduğundan bu konudaki davacı talebinin reddi yerine kabulünün yasaya aykırı olduğunu, (emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin 2011/7758 Esas, 2012/6081 Karar, sayılı ve11.05.2012 tarihli kararı),
Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava konusu kaza nedeniyle talep edilen tazminat hesabı uzmanlık gerektirdiğinden, Hazine Müşteşarlığı tarafından kabul edilen bir aktüer uzmanı seçilerek anılan hesaplamaların yaptırılması, bu konuda uzman olmayan hukukçulara bu görevin tevdi edilmemesi gerektiğini, Yerel Mahkeme tarafından hükme esas teşkil eden hesap raporunun hatalı bir şekilde Tazminat hesaplama uzmanından alındığından söz konusu raporun eksik ve hukuka aykırı olup Yerel Mahkemenin 24.06.2020 tarihli ilamının kaldırılması gerektiğini,
Dava konusu trafik kazası iş kazası mahiyetinde olup, davaya konu iş kazası nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu başkanlığı tarafından davacıya bağlanan gelir ve tazminatların tespitinin gerektiğini, huzurdaki dava kapsamında mahkeme tarafından tazminat hesabı yapılmak üzere dosyanın aktüer bilirkişiye tevdii halinde kurum tarafından davacılara bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin hesaplanacak tazminat tutarından tenzil edilmesi gerekmekteyken söz konusu durumun göz ardı edildiğini, davacının Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı olup olmağı ve Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan gelir veya aylık alıp almadığın da sorulması gerekirken mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmadığını,
Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, aleyhe hüküm kurulması halinde davalının dava tarihinden itibaren ve yasal faizle sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini, mahkemece temerrüt tarihinden avans faiz uygulanmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri istemine ilişkindir.
Davacının davadan önceki şahsi başvurusu üzerine İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 26.03.2019 tarihli raporda, şahsın 26.03.2019 tarihinde yapılan muayenesinde, 10.06.2011 tarihinde yaya iken araç çarptığı, olay tarihinde Bursa Devlet Hastanesine götürüldüğü, sol kürek kemiğinde ve sol ayak bileğinde kırık tespit edildiği, alçı uygulandığı, sol ayak bileği hareketlerinin; dorsal fleskiyon: 10 derece, planter fleksiyon: 20 derece, sol ayak bileği hareketlerinin 1/4 kısıtlı olduğu, sağ omuz hareketleri; abduksiyon: 120 derece, fleskiyon 130 derece, sağ omuz hareketlerinin 1/3 kısıtlı olduğunun görüldüğü davacı …’nin mevcut tıbbi belgelerin incelenmesi Resmi Gazete’de yayımlanan 11.10.2008 tarih 27021 sayılı Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında değerlendirildiğinde, fibula kırığına bağlı ayak bileği ankilozu nedeniyle Meslekte Kazanma Gücünün Azalma Oranının %7 ;Klavikula kırığına bağlı omuz eklem ankilozu nedeniyle Meslekte Kazanma Gücünün Azalma Oranının %11 olduğu Balthazard formülüne göre şahsın 10.06.2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle, yaşına göre çalışma gücü ve meslekte kazanma gücünde meydana gelen azalma oranının (sürekli maluliyet oranı) hesaplandığında, bu oranın % 15.2 olduğu, tıbbı iyileşme ve rehabilitasyon süresi dikkate alındığında tazminata esas olmak üzere geçici iş göremezlik süresinin 120 (yüz yirmi) gün olduğunu ve geçirdiği trafik kazasından dolayı mevcut lezyonlar göz önünde bulundurulduğunda; 60 (altmış) gün geçici bakıcıya ihtiyacı olduğu belirtilmiş olup anılan rapor gereğince 20.02.2020 tarihli aktüer bilirkişi raporunda davacının PMF 1931 Yaşam tablosuna göre asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama sonucu 130.819,75-TL sürekli iş göremezlik, 2.616,47-TL geçici iş göremezlik, 1.179,09-TL bakıcı gideri olduğu belirlenmiş anılan rapor gereğince mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranı ile kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihe göre yürürlükte olan mevzuata uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Bu hale göre mahkemece öncelikle davacıya ait tedavi evraklarının dosyaya getirilmesi ondan sonra yaralanmasının kaza ile illiyetinin olup olmadığı, maluliyetinin bulunup bulunmadığı ve iyileşme süresinin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu veya rapor alınmayan başka üniversite hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından olay tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre rapor alınması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken davacı tarafın başvurusu üzerine düzenlenen ve davalı tarafından itiraz edilen maluliyet raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
Sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davacının inşaat şirketinde asgari ücretle çalıştığı, SGK dökümünden de 2011 yılı 2. aydan 2019 yılı 6. ayına kadar hizmet döküm çizelgesinin gönderildiği anlaşıldığından mahkemece dava konusu kazanın iş kazası olduğu gözönüne alınarak SGK ‘na müzekkere yazılarak davacıya dava konusu kaza nedeniyle yapılan ödeme ve bağlanan gelir olup olmadığının ve gelir bağlanmış veya ödeme yapılmış ise rücuuya tabi olup olmadığı, bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin sorulması ve gelecek cevabi yazıya göre davacının talep konusu tazminatların belirlenmesi gerekirken bu yönde araştırma yapılmadan eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, öncelikle davacının maluliyet oranının belirlenmesi, SGK tarafından bağlanan gelir ve ödemeler var ise bunların tespiti, maluliyet raporuna ve SGK’ca yapılmış ödeme durumuna göre göre aktüer bilirkişiden maddi tazminat talepleri yönünden denetime elverişli (usulü kazanılmış haklarda gözetilerek) rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta AŞ. (Eski ünvanı … Sigorta AŞ.) vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, kaldırma sebebine göre davalı sigorta şirketi vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafça yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 24. İcra Dairesinin 2020/10740 sayılı dosyasına yatırılan 235.000,00-TL tutarlı teminat mektubunun yatıran taraf iadesine
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.