Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1930 E. 2021/2051 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2020
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 02/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacılar vekili, 21.07.2012 tarihinde davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı davalı … … adına kayıtlı, davalı… idaresinde bulunan aracın davacı yayalara çarptığını, davacı … …’nın vücudunun birçok yerinde kırık meydana gelecek şekilde yaralandığını, davacı … …’nın yaralanmasının hafif nitelikte olduğunu ancak kaza tarihinde 13 yaşında olan davacının psikolojisinin olumsuz yönde etkilendiğini belirterek, belirsiz alacak olarak açtıkları davada, davacı … …’nın maddi tazminatının, tedavi ve refakatçi ile SGK tarafından karşılanmayan sağlık giderlerinin belirlenerek haksız fiil tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikle tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen, davacı … … ve … … için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan haksız fiil tarihinden işleyecek yasal faizi İle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında davacı … … için dava değerini 131.081,15 TL geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı olarak belirlemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra verilen ıslah dilekçesi ile dava değerini 270.739,82 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … … vekili, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, bir aracın kazaya karışması halinde kazanın aracın kusurundan kaynaklanmamış ise araç sahibine sorumluluk atfedilmeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili, dava konusu kazanın trafik kazası mahiyetinde olmadığını, olayın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında kasten yaralama suçu niteliğinde olduğunu, olayın taksirle değil kasten meydana gelmiş bir olay olduğunu, davalı…’in sigortalı aracı silah olarak kullandığını, davalı sigorta şirketinin maddi zarardan sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin ….K. sayılı kararı ile Karayolları Motorlu Araçlar ZMSS Genel Şartları A.2. maddesinde kasıtlı fiiller nedeniyle meydana gelen zararların teminat dışı sayılmamasına ve B.4/a fıkrası uyarınca işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi sonucunda meydana gelen zararların rücu sebebi sayılmasına; Trafik kazasının tanımında kasten çarpmanın ayrık tutulmamasına ve aracın maliki olmakla işleten sıfatının kazanılmasına, sürücünün eylemlerinden kendi kusuru gibi sorumlu olacağı belirtilen ve KTK madde 86’da düzenlenen sorumluluktan kurtulma halinin somut olayda gerçekleşmemesine göre işletenin söz konusu olayda sorumlu olduğu, mahkemece de her ne kadar trafik kazası olmadığı belirtilerek işletenin araç maliki olarak yine de sorumlu olduğu benimsenmişse de; motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına sebep olunması halinde hiç bir ayrım yapılmaksızın işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen sigortacının da sorumlu tutulması gerektiği, faiz başlangıcının hatalı olduğu belirtilerek davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, davacı vekilinin yargılama devam ederken talep arttırım ve ıslah dilekçeleri ile talebini arttırdığı, davacı vekilinin ilk dilekçesi talep arttırım, ikinci dilekçesi ise Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kararının kaldırılarak araştırma yapılmak suretiyle yeniden tahkikata geçilmiş olduğundan ıslah dilekçesi olduğu, ….Başkanlığının raporunda; davacı … …’nın yaralanması nedeniyle vücut genel çalışma gücünden %33,2 oranında kaybettiği, 9 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, davacı … …’nın ise yaralanması neticesinde vücut çalışma gücünden kaybetmediği, 2 hafta süre ile iş göremezlik halinde kaldığının belirlendiği, davacının talep edebileceği tazminat miktarını belirlenmesi için aktüer bilirkişiden alınan ek raporda gerçek maddi zararının 270.739,82 TL hesaplandığı, davacının tedavi giderleri ve diğer sağlık giderleri talebini ispatlayamadığı, sigorta poliçesinin 225.000,00 TL teminat limiti de göz önünde bulundurularak, maddi tazminata yönelik davanın kısmen kabulü ile, 6.781,02 TL’si geçici işgöremezlik tazminatı olmak üzere, davalı … Sigorta Şirketi yönünden poliçe teminat limiti dahilinde toplam 225.000,00 TL’yi aşmamak kaydıyla, geçici ve sürekli iş göremezliğe ilişkin 270.739,82 TL maddi tazminatın davalılar … … ve… yönünden kaza tarihinden, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden bu dava tarihi olan 23.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … …’ya ödenmesine, davacı … … için 8.000,00 TL, davacı … … için 2.000,00 TL manevi tazminatın 21.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … … ve…’den tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. ve davalı … … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece verilen ilk kararda…’in … …’ya kasten çarptığı, kazanın taksirle meydana gelmediği, trafik kazası olarak kabul edilemeyeceğinden davanın sigorta şirketi açısından reddine karar verildiğini, davacılar vekil ile davalı … … vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi … E sayılı kararının kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verildiğini, davaya konu olayın kasten yaralama suçu olduğunu, olayın davacı … … ve … … yolda yürürken aracın sürücüsü…’in araba ile davacılara çarpması ve davacının yere düştüğü sırada araç sürücüsünün arabadan inerek sallama ile davacıların kafasına vurması ile oluştuğunu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi 24.07.2014 tarihli raporunda sanık…’in kayınbiraderine ait aracı alarak, sanık … ve katılanların bulunduğu yere gittiği, katılanların ve sanık …’nın birlikte yürüdüklerini gören sanık …, sevk ve idaresindeki araç ile katılanların üzerine doğru sürdüğü ve araç ile katılan …’a ve katılan … …’ya kasten çarptığı şeklindeki açıklamalardan, olayın taksirle değil kasten meydana gelmiş bir olay olduğu, taksire konu bir trafik kazası olmadığından, kusur değerlendirmesi yapılamadığı, ayrıca mağdur yayanın, olayın oluşunda herhangi bir kusurunun bulunmadığının belirtildiğini,davaya konu uyuşmazlık yalnızca kasten işlenen bir suç olup ortada Karayolları Trafik Kanunda yer verildiği şekilde bir trafik kazası bulunmadığından trafik sigortasının sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davalı…’in eşi … …’in kendisini davacı … … ile aldattığı iddiası ile trafikte seyir halinde iken, eşini ve davacı … …’yı birlikte gördüğünde aracını onlara zarar vermek amacı ile üzerlerine sürdüğü; davacıların maddi zararlarının davalı…’in kendilerine kasten otomobil ile çarpmasından kaynaklandığını, aracın davalı… tarafından aracın 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu madde 6/f-4 bendinde tanımlanan silah kapsamında kullanılmış olup davaya konu kazanın trafik kazası olmadığını, Türk Ticaret Kanunun 1429. Maddesinde kasıt halinde sigortacının tazmin sorumluluğundan kurtulduğunun açıkça belirtildiğini, davacıların maluliyet oranları tespit edilirken, davalı… tarafından sallama ile yaralanmalarının nazara alınması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile huzurdaki davaya konu kazada davacılar … … ile … … sadece araba çarpmasından yaralanmamış aynı zamanda diğer davalı… tarafından sallama ile yaralandıklarını, davaya konu kazada yaralanmaları nedeniyle uğradıkları maluliyet oranları tespit edilirken diğer davalı… tarafından yapılan yaralanmaların hariç tutulması gerektiğini, aksi takdirde davalının hiçbir sorumluluğunun olmadığı diğer davalı…’in sebebiyet verdiği zararları da karşılamış olacağını, mahkeme kararına esas 27.08.2015 tarihli sakatlık raporu hatalı olduğunu, yargılama aşamasında 21.07.2012 tarihli kazaya dair Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık İşlemleri Tüzüğü Yönetmeliği’ne göre %33,2 oranında malul kaldığının tespit edildiğini, raporun ilgili yönetmeliğe uygun düzenlenmediğini, raporda kişinin 29.05.2014 senesinde muayenesinin yapıldığı, davanın 2020 senesinde karara çıktığını, kişinin iyileşme süresinin tamamlanıp tamamlanmadığı, yeni yapılacak muayenesi ile arızaların sekel bırakmadan iyileşip iyileşmediğinin tespiti gerektiğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin … K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi davacının maluliyetinin Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi Üst Kurulundan uygun yönetmeliğe göre Çalışma ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Yönetmeliğine göre maluliyet raporu alınması gerektiğini, ileri sürmüştür.
Davalı … … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesince kurulan kaldırma kararında davalı … vekilinin diğer istinaf itirazları, kararın niteliği gereği şimdilik incelenmediğinin belirtildiğini, bu istinaf dilekçesi ile itirazlarının incelenmesini talep ettikleri, olayın kasten yaralama suçundan kaynaklı tazminat istemi olduğu göz ardı edilerek araç maliki olan davalı aleyhine hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, üçüncü kişinin ağır kusuru ve kasıtlı hareketi sebebiyle davalının sorumluluktan kurtulması gerekirken aksi yönde tesis edilen karar ile davalı ve ailesinin maddi manevi mahvına yol açacak nitelikte olduğunu, olayın davalı…’in eşi … …’in kendisini davacı … … ile aldattığı iddiası nedeniyle aracı ile trafikte seyir halinde iken, eşini ve davacı … …’yı birlikte gördüğünde aracını onlara zarar vermek amacı ile üzerlerine sürdüğü; davacıların maddi zararlarının davalı…’in kendilerine kasten otomobil ile çarpmasından kaynaklandığını, Sincan 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 27.02.2014 tarihli kararında “…sanık…’in kayınbiraderine ait aracı alarak, sanık … ve katılanların bulunduğu yere gittiği, katılanların ve sanık …’nın birlikte yürüdüklerini gören sanık …, sevk ve idaresindeki araç ile katılanların üzerine doğru sürdüğü ve araç ile katılan …’a ve katılan … …’ya kasten çarptığının belirtildiğini, davalıya ait araç; davalı… tarafından silah olarak kullanılmış olup, davacıların taleplerinden diğer davalı… ile birlikte sorumlu tutulabilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, sorumluluktan kurtulması veya sorumluluğun azaltılmasını düzenleyen 86.maddede “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir.” hükmünü haiz ise de mahkemece gerekli değerlendirme yapılmadığını, sorumluluğu kabul anlamına gelmemekle birlikte dosyada vaki bilirkişi raporlarında tespit edilen maluliyet oranı hatalı olup, herhangi bir verim kaybı bulunmayan davacının %33,2 oranında maluliyeti bulunduğundan bahisle yapılan hesaplamalar hatalı olduğunu, yargılamada Adli Tıp Kurumu’ndan alınan maluliyet raporuna karşı itiraz edilmişse de itirazların mahkemece gözetilmediğini, fahiş, gerçeği yansıtmayan maluliyet oranı ile hatalı şekilde sonuca gidildiğini, manevi tazminat açısından davalıya sorumluluk yüklenebilmesinin mümkün olmadığını, manevi tazminata hükmedilebilmesinin en önemli şartlarından biri de illiyet bağı olup, davalı ile haksız fiil arasında bir illiyet bağı olmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı … … vekili ve … Sigorta A.Ş. vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın yaya olan davacılara çarpması sonucu yaralandıklarını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Mahkemece verilen 25.04.2017 tarih … Sayılı kararda Sincan 3.Ağır Ceza Mahkemesinin …. sayılı ilamının gerekçesinde açıklandığı üzere sanık olarak yargılanan davalı…’in aracı ile kasten … … ve … …’ya çarptığı, bu nedenle davacıların yaralanmalarına sebebiyet verdiği olayın taksirle meydana gelmediği, olay trafik kazası olarak kabul edilemeyeceğinden davalı sigorta şirketi yönünden açılan davanın reddine, diğer davalılar yönünden davacı … … için 131.081,15-TL maddi tazminatın sigorta şirket dışındaki davalılardan tahsiline, davacı … … için 8.000,00-TL, davacı … … için 2.000,00-TL manevi tazminata karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili ve davalı … … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 21.02.2019 tarih …. sayılı kararı ile Sincan 3.Ağır Ceza Mahkemesinin …. K sayılı kararının incelenmesinde; … … ve … …’nın katılan sıfatıyla yer aldıkları, sanık…’in kasten yaralama suçundan yargılandığı, yapılan yargılama neticesinde mahkemece sanık…’in kasten yaralama suçundan dolayı neticeten 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, UYAP’tan yapılan incelemede mahkumiyet kararının temyiz sonucunda 25.11.2015 tarihinde kesinleştiği, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 25/07/2014 tarihli raporda; Sincan 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/02/2014 tarihli kararında delillerin değerlendirilmesi ve kabul bölümündeki “Sanık…’in kayınbiraderine ait aracı alarak, sanık … ve katılanların bulunduğu yere gittiği, katılanların ve sanık …’nın birlikte yürüdüklerini gören sanık … sevk ve iradesindeki araç ile katılanların üzerine doğru sürdüğü ve araç ile katılan …’a ve katılan … …’ya kasten çarptığı … ” şeklindeki açıklamalardan olayın taksirle değil kasten meydana gelmiş olay olduğu, mağdur yayanın olayın oluşunda herhangi bir kusurunun bulunmadığının belirlendiği; zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında trafik kazasının tanımında kasten çarpmanın ayrık tutulmamasına ve aracın maliki olmakla işleten sıfatının kazanılmasına, sürücünün eylemlerinden kendi kusuru gibi sorumlu olacağı belirtilen ve KTK madde 86’da düzenlenen sorumluluktan kurtulma halinin somut olayda gerçekleşmemesine göre işletenin söz konusu olayda sorumlu olduğu, mahkemece de her ne kadar trafik kazası olmadığı belirtilerek işletenin araç maliki olarak yine de sorumlu olduğu benimsenmişse de; motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına sebep olunması halinde hiç bir ayrım yapılmaksızın işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen sigortacının da sorumlu tutulması ve mahkemece davalı … Sigorta yönünden taraf delilleri toplanarak poliçe kapsamında sorumlu olduğu tutarın belirlenmesi gerektiği ve faiz başlangıcının hatalı olduğu belirtilerek davacılar vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinaf itirazı ile davalı … … vekilinin diğer istinaf itirazlarının kararın niteliği gereği şimdilik incelenmediği belirtilmiş olmasına göre davalıların istinaf nedenlerinden kesinleşen yönlere ilişkin inceleme yapılmamıştır.
Diğer istinaf nedenlerinin incelenmesinde; Mahkemece verilen ilk kararda davacı … …’nın kazadan kaynaklanan yaralanması nedeniyle….Başkanlığı tarafından düzenlenen 27.08.2015 tarihli raporda; …Sağlık İşlemleri Tüzüğüne göre vücut genel çalışma gücünden %33,2 oranında kaybettiği, 9 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, davacı … …’nın ise yaralanması neticesinde vücut çalışma gücünden kaybetmediği, 2 hafta süre ile iş göremezlik halinde kaldığının bildirilmiştir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranı ile kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bu belirlemenin ise ….bölümleri gibi kuruluşların, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihe göre 11.10.2008 tarihinden önce ise …Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Mahkemece davacı … …’nın maluliyetinin belirlenmesi için 21.07.2012 tarihinde meydana gelen olay nedeniyle olay tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet raporu alınması gerekirken Sağlık İşlemleri Tüzüğüne göre alınmış rapora göre karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Mahkemece verilen ilk karara esas alınan 19.10.2015 tarihli aktüer raporu ile davacı … … için 131.081,15 TL tazminat belirlenmiş, davacı tarafından verilen talep arttırım dilekçesine göre mahkemece buna göre davanın maddi tazminat yönünden kabulüne karar verilmiş, ilk karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de davacılar vekili istinaf dilekçesinde, davalı sigorta şirketinin tazminattan sorumlu tutulmaması, maddi tazminatın faiz başlangıç tarihinin yanlış olması ve manevi tazminatın az olduğunu belirtmiş, Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi tarafından davacılar vekilinin faiz başlangıcı ve sigorta şirketine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, manevi tazminat miktarına yönelik istinaf itirazı ile davalı … … vekilinin diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmediği belirtilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra mahkemece alınan 13.05.2020 tarihli ek rapor ile bilinen dönem 31.12.2020 kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre davacı … …’nın 270.739,82 TL iş göremezlik zararı olduğu hesaplanmış, davacı vekili tarafından verilen ıslah dilekçesine göre mahkemece maddi tazminat yönünden 270.739,82 TL tazminattan sigorta şirketi 225.000,00 TL’den sorumlu olmak üzere davalılardan tahsiline karar verilmiş ise de;
Mahkemece verilen ilk karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmış ancak ilk kararda hüküm altına alınan sürekli iş göremezlik zararına ilişkin davacıların istinaf sebepleri bulunmadığından HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda davacıların faiz başlangıcı ve sigorta şirketine yönelik istinaf sebeplerinin kabulüne karar verilmiş olduğundan artık ilk kararda hüküm altına alınan ve istinaf nedeni yapılmayan hususlar kesinleşmiş olduğundan ilk karara esas alınan 19.10.2015 tarihli rapor yönünden davalı taraf lehine usulü kazanılmış hak oluştuğu dikkate alındığında, Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra rapor tarihi verilerine göre yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulması doğru değildir. İlk karara karşı davacı tarafından maddi tazminatın miktarına ilişkin istinaf kanun yoluna başvuru yapılmadığına göre davacının maluliyet oranı belirlendikten sonra ilk karara esas alınan 19.10.2015 rapor tarihi verileri dikkate alınarak bilinen dönemin bu rapor tarihi itibariyle kesilmesi ve buna göre hesaplama yapılması gerekirken, davalılar yararına oluşan kazanılmış haklar dikkate alınmadan karar verilmiş olması doğru görülmediğinden açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi ve davalı … … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.