Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1920 E. 2022/1461 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1920 – 2022/1461
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1920
KARAR NO : 2022/1461

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2021
NUMARASI : 2018/167 Esas 2021/202 Karar

DAVACILAR-KARŞI DAVALILAR
VEKİLİ :
DAVALILAR-KARŞI DAVACILAR
:
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 15/06/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta AŞ vekili ve davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 02/02/2018 tarihinde, davalı … idaresinde bulunan … plakalı araç ile davacıların desteği olan … idaresinde bulunan … plakalı aracın karıştıkları kaza sonucunda desteğin hayatını kayıp ettiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün kusurlu olduğunu, kaza nedeni ile eşini kayıp eden davacı … ve babalarını kayıp eden diğer davacıların destekten yoksun kaldıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere; davacı … için 1.500,00-TL, davacı … ve … için 500,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı işleten ve sürücü için olay tarihinden, davalı sigorta şirketi için temerrüt tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte , davacı … için 100.000,00-TL, davacı … ve … için 75.000,00’er TL manevi tazminatın davalı işleten ve sürücüden olay tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın kaza tespit tutanağında anlatılan şekilde meydana gelmediğini, olayı gören tanık beyanları ile de belirlendiği üzere kazanın müteveffa sürücünün çok hızlı ve makas atarak seyir etmesi nedeni ile meydana geldiğini, kazanın oluşunda kendisinin kusurunun olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … (…) Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, kazaya karışan … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, kaza nedeni ile doğan zarardan davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, ancak sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesine ilişkin olarak kusuru bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, kazanın oluşuna ilişkin kusur durumunun ve davacıların destek tazminatı haklarının bulunup bulunmadığının usulüne uygun belirlenmesini, davadan önce temerrüt oluşmadığını, davalı şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini ve uygulanması gereken faizin ise yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme; davacıların desteği idaresinde bulunan araç ile davalı … idaresinde bulunan aracın karıştıkları kaza sonucunda desteğin hayatını kayıp ettiğini, kazanın meydana gelmesinde desteğin %15 ve davalı sürücünün %85 oranında kusurlu olduklarını, kaza nedeni ile eşini kayıp eden davacı … ile babalarını kayıp eden diğer davacılar yönünden destekten yoksun kalma tazminatının aktüer bilirkişisi tarafından hesaplandığını belirterek, asıl davanın kısmen kabulüne, maddi tazminat isteminin kabulü ile, davacı … yararına 222.404,38-TL, davacı … yararına 62.270,04-TL, davacı … yararına 28.691,27-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve …’den olay tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, davacı … yararına 85.000,00-TL, davacı … yararına 50.000,00-TL, davacı … yararına 50.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, her ne kadar karşı davanın süresinde olmaması nedeni ile reddine karar verilmiş ise de, süresinde olmayan karşı davanın daha önce tefrikine karar verilmiş olduğundan yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmediğine dair gerekçe oluşturmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu kazanın oluşuna ilişkin olarak tanık anlatımları ve diğer deliller ile mahkemenin hükme dayanak aldığı bilirkişi raporundaki oluş kabulünün uyuşmadığını, ceza mahkemesinde alınan kusur raporunda davalı sürücünün kusurunun bulunmadığının belirlendiğini ve buna göre kazanın oluşu tartışmalıyken yürüyen Ankara 19.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/26 esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmadan ve raporlar arasındaki çelişki giderilmeden verilen kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kazanın oluşuna ilişkin olarak alınan kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden hatalı kusur oranlarına dayalı olarak karar verilmiş olmasının usule aykırı olduğunu, davacıların muris tarafından desteklendiğine, özellikle anne ve babanın hayatta olduğuna ve murisin desteğini aldıklarına dair yeterli inceleme ve değerlendirme yapmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacıların desteğinin kaza sırasında aşırı alkollü olmasının ve emniyet kemeri takmamasının müterafik kusur kapsamında değerlendirilmemesinin, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmemesinin ve davadan önce usulüne uygun başvuru olmadığından tazminata yürütülecek faizin dava ve ıslah tarihi olarak belirlenmemesinin de usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davalı … Sigorta AŞ vekili ve davalı … vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu kazanın oluşana ilişkin olarak taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğundan, kazanın oluşunun somut deliller ile belirlenmesi gerekmektedir.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine etkisi TBK.74. maddesinde düzenlenmiş olup, hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında, esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. TBK 74. maddesindeki düzenlemeye göre, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Ancak, ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir. (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E.1989/11-373, K.472 sayılı ilamı) Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hâkiminin, hukuk hâkiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. O halde bir ceza mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı açıktır. (Hukuk Genel Kurulu – 2008/4-564 E, 2008/536 K.)
Somut olayda, dava konusu kazanın oluşunun nasıl meydana geldiği konusunda uyuşmazlık bulunmakta olup, oluşu belirleyecek olan ve kesinleşmeyen Ankara 19.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/26 esas sayılı dosyası bekletici mesele yapılmalıdır.
Ceza mahkemesi kararının ve dolayısıyla oluşun kesinleşmesinden sonra, gerekirse kazadaki kusur durumunu belirler şekilde, konusunda uzman bilirkişi heyetinden kusur raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur, 6098 sayılı TBK 52. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK.nun 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Somut olayda, müteveffanın kaza anında emniyet kemeri takıp takmadığı, takmıyor ise bunun ölümüne etken olup olmadığı belirlenerek, mahkemece müterafik kusur tartışılarak karar verilmesi gerekirken, bu konuda hiç değerlendirme yapılmaksızın karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.
Yine, hüküm fıkrasında “süresinde olmayan karşı davanın reddine” karar verilmiş, ancak karar gerekçesinde; “…her ne kadar karşı davanın süresinde olmaması nedeni ile reddine karar verilmiş ise de, süresinde olmayan karşı davanın daha önce tefrikine karar verilmiş olduğundan yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmediği…” şeklinde gerekçe yazılmıştır. Dosya kapsamında, karşı davanın tefrikine ilişkin ara karara rastlanılmamış olup; tefrik kararı verilmiş ise; tefrik kararına rağmen karar başlığında karşı davacı/karşı davalıların gösterilmiş olması da HMK 297. maddeye aykırılık teşkil ettiğinden, usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle, davalı … Sigorta AŞ vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda inceleme yapılarak ve sonucuna göre, kazanılmış haklar korunarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı … Sigorta AŞ vekili ve davalı … vekilinin sair istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … Sigorta AŞ vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 16/03/2021 tarih, 2018/167 Esas 2021/202 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan karar harcının istek halinde istinafa gelen davalılara iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davalı taraf lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,

6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
7-Ankara 16. İcra Dairesi’nin 2021/7023 sayılı dosyasına yatırılan 550.000,00-TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 02/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.