Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/191 E. 2023/312 K. 05.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/191 – 2023/312
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/191
KARAR NO : 2023/312

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2020
NUMARASI : 2018/64 Esas 2020/443 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 05/05/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/06/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ve davalı … Sigorta AŞ vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI;
Davacı vekili, 13.05.2017 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’ın aynı istikamette seyreden … plakalı sulama tankerine çarpması sonucu savrularak davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarptığını, meydana gelen kaza sonucu davacının yaralandığını, dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde davacının hiçbir kusuru olmadığını, davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak ödeme yapılmadığını belirterek HMK.nın 107. Maddesi gereğince 3.800,00 TL kalıcı işgöremezlik tazminatı, 100,00 TL geçici işgöremezlik tazminatı ve 100,00 TL bakıcı giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 236.453,81-TL, geçici iş göremezlik tazminatı talebini 6.305,92-TL ve bakıcı gideri talebini 5.451,00-TL olarak belirlemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili tarafından süre uzatım dilekçesi sunulmuş, ancak cevap dilekçesi verilmemiş, yargılama aşamasında bilirkişi raporlarına itiraz edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı … Sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsü …’ın 1,79 promil alkollü olarak sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile gece vakti ön ilerisinde sol şeritte seyreden, dörtlüleri yanan ve uyarıcı ışıklı levhaları bulunan sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı sulama tankerinin arka kısmına kontrolsüzce yaklaşıp çarparak, çarpmanın etkisiyle sağına savrulup, yolun sağ şeridinde nizami seyreden davacı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklet ile de çarpışması sonucu meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı tarafından düzenlenen maluliyet raporuna göre, davaya konu kaza nedeniyle davacının bedensel özür oranının % 26 olduğu bakıcı ihtiyaç süresinin 3 ay, tıbbi iyileşme süresinin 12 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği aktüer bilirkişinin ek raporu ile davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının 236.453,81-TL, geçici iş göremezlik tazminatının 6.305,92-TL ve bakıcı giderinin 5.451,00-TL olduğunun belirlendiği, davacı tarafın yasal şartları oluşan sürekli iş göremezlik tazminatı bakımından talep hakkının bulunduğu, ancak geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri açısından sorumluluğun SGK’ya ait olduğu, bu nedenle geçici iş göremezlik tazminatının ve bakıcı giderinin davalı sigorta şirketinden talebinin mümkün olmadığı gerekçesi ile; davanın kısmen kabulüne, 236.453,81-TL sürekli iş göremezlik tazminatının 09.08.2017 temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının dava konusu trafik kazası sonucu, kalıcı ve geçici iş göremezliği nedeniyle uğradığı maddi zararlardan, davalı sigorta şirketi poliçe teminatı kapsamında sorumlu olduğunu, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre ölüm ve bedensel zararlar nedeniyle talep edilen tazminatlara ilişkin hesaplamalarda önemli olan formüller değil, hukuksal değerlendirmeler olup ölüm ve bedensel zararlar nedeniyle talep edilen maddi zararlara ilişkin, Yargıtay kararlarıyla belirlenen tazminat ilkeleri doğrultusunda işlem yapılması gerektiğini, Yargıtay’ca benimsenmemiş hesaplama yöntemleri veya hesaplama formüllerinin yargıda geçerli olmadığını, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tazminatının da sigorta kapsamında olduğunu, geçici iş göremezlik zararı bedeni zarar teminatı ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi kapsamında olup, 6111 sayılı yasa uyarınca tedavi gideri kapsamında değerlendirilemeyeceğini, hükümde yargılama gideri eksik ve hatalı hesaplandığını, geçici ve kalıcı iş göremezliğin tespiti için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının rapor ücreti ve muayene ücreti olan 1260-TL yargılama giderine eklenmediğini ileri sürmüştür.
Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde; maluliyet raporundaki belirlemeyi kabul etmediklerini, bağımsız medikal firma tarafından davacının tedavi evrakları üzerinden yapılan incelemelerde maluliyet oranının %5 olabileceğinin tespit edildiğini, raporda tespiti yapılan koku duyusu kaybı, nöbeti olmayan ama epilepsi geçirme riski olanlara ilişkin verilen maluliyet oranlarının kaza ile illiyeti kurulmadığı gibi davacı tarafından dava öncesinde 17.07.2017 tarihli sürekli ibareli Antalya Eğitim ve Araştırma hastanesinden alınan 9887 numaralı yedi imzalı sağlık kurulu raporu sunulduğunu, bu sağlık kurulu raporuna göre de davacının maluliyetinin %5 olarak belirlendiğini, iki rapor arasında fahiş fark varken mahkeme tarafından bu farkın nedeni tespit edilmeden ve adli tıp ana bilim dalı tarafından raporlar arasındaki çelişki giderilmeden son rapor üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının kask, koruyucu kıyafet vb. gibi güvenlik önlemlerini almaksızın yolculuk yapmakla ve motosiklet kullanmak için yeterli ehliyete sahip olmamakla müterafik kusurlu olduğunu, mahkeme tarafından davacı tarafın müterafik kusuruna değinilmeden karar verildiğini, davacının koruyucu kıyafet giymemesi ve motosiklet kullanmak için yeterli ehliyete sahip olmaması, yaralanması ile arasındaki illiyetin kurulması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Davacı vekili ve davalı vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı araç sürücüsünün aynı istikamette seyreden … plakalı sulama tankerine çarpması ile savrularak davacının idaresinde bulunan motosiklete çarpması sonucu davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece sürekli iş göremezlik tazminatının kabulüne, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; Dava konusu kaza 13.05.2017 tarihinde meydana gelmiş, kazaya neden olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi davalı sigorta şirketi tarafından 12.04.2017 tarihinde düzenlenmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. Maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve 92/i maddesinde yer alan “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” düzenlemesi Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarih 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi ve 92. Maddenin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereğince davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Dava konusu olayda mahkemece hükme esas alınan 08.01.2020 tarihli aktüer bilirkişi raporunda davacının TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömür süresi belirlenerek zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü kullanılarak 1,8 teknik faize göre hesaplama yapılmış, davacı vekili tarafından verilen 02.03.2020 tarihli ıslah dilekçesinde bilirkişi raporunda belirtilen aleyhe hususları kabul etmediklerini belirterek dava değeri artırılmış, yargılama aşamasında davacı tarafça aktüer bilirkişi raporuna itiraz edilmemiş, mahkemece 21.09.2020 tarihinde karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde tazminat hesaplamasının Yargıtay tarafından kabul edilen formüle göre yapılması gerektiğini ileri sürmüş olup Anayasa Mahkemesinin Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi ve 92. Maddenin (i) bendinin iptal kararı 17.7.2020 tarihinde verilmiş olup, karar 09.10.2020 tarihli resmi gazetede yayımlanmış olduğundan yargılama aşamasında alınan aktüer bilirkişi raporunun ve ıslah dilekçesinin verildiği tarihteki uygulamaya göre rapor düzenlenmiş olması nedeniyle davacı tarafça itiraz edilmediği, itiraz süreleri geçtikten sonra anayasa mahkemesinin iptal kararının verildiği, iptalin kesinleşmemiş tüm dosyalar yönünden uygulanması gerektiğinden davacının zararının TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hesaplama yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davacının bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Davacı vekili dava dilekçesi ile davacının yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri talep etmiştir. Mahkemece geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden davalı sigorta şirketinin sorumlu olmadığı belirtilerek bu taleplerin reddine karar verilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı iptal kararı nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. Maddesinde “ Bedensel zararlar tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak belirtilmiş ve bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebileceği belirtilmiştir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile ; Geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik (kalıcı sakatlık yada maluliyet ) nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun İşletenin Hukuki Sorumluluğu başlıklı 85.maddesinde işletenin sorumlu olduğu zararlar belirlenmiş, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar1 denilmiştir, aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”şeklinde belirtilmiştir.
6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı 98. maddenin başlığı Sağlık hizmet bedellerinin ödenmesi: olarak düzenlenmiş ve trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, sözkonusu madde kapsamında kalan belgeli ve resmi yada özel sağlık kuruluşlarından alınan tedavi giderlerinden sorumludur.
Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı üzere geçici işgöremezlik tazminatı, yaralanan kişinin iyileşme süresince çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan zararı, bakıcı gideri ise yaralanma halinde sürekli veya iyileşinceye kadar başkasının yardımına ihtiyaç duyulması olup 2918 sayılı KTK.nın 98. Maddesinde belirtilen sağlık hizmet bedeli sayılamayacağı gibi iyileşme süresince meydana gelen ve TBK.nın 54. Maddesinde de sayılan bu zararlardan zarar sorumluları KTK.nın 85. Maddesi ve 91. Maddesi gereğince araç işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sorumlu olduğundan ve KTK.nın 98. Maddesinde belirtilen SGK’nın sorumlu olduğu sağlık hizmet bedeli kapsamında geçici işgöremezlik zararı ve bakıcı gideri bulunmadığından ve yasa ile düzenlenmeyen hususun zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ile düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi, kanun maddesine aykırı genel şart hükümleri de getirilemeyeceğinden davalı sigorta şirketinin geçici işgöremezlik zararından ve bakıcı giderinden sorumlu olacağı gözetilmeden davacının bu zararlara ilişkin talebinin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Ayrıca davacı tarafından yargılama aşamasında ödenen rapor ücretinin yargılama giderlerine dahil edilmemiş olması da doğru olmadığından davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin de kabulü gerekmiştir.
2- Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; mahkemece davacının kaza sonucu yaralanması nedeniyle maluliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan ilk raporda davacı ile yapılan görüşmede 1,5 yıl önce trafik kazası geçirdiğini, kafasına darbe aldığını, kafatasında kırıklar olduğunu, beyin kanaması geçirdiğini, 2 kez beyin ameliyatı olduğunu, bir hafta yoğun bakımda yattığını, sol bacağının ve sağ kolunun daha güçsüz olduğunu, aşırı derecede unutkanlık şikayeti olduğunu psikiyatrik tedavi gördüğünü, kokuları alamadığını ve ayırt edemediğini ifade ettiği, kişide meydana gelen sağ frontal temporal etmoid fraktürü, sağ frontoparietal sol temporooksipital kontüzyon, SAK, epidural hematom dikkate alınarak kişi hakkında istenilen hususlarda rapor düzenlenebilmesi için nöroloji anabilim dalından, psikiyatrik tedavi gördüğünü ifade etmesi nedeniyle son durum raporunun, koku ile ilgili şikâyetleri için en yakın bir Devlet Üniversitesi Hastanesi veya Sağlık Bakanlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından muayenesinin yapılarak objektif veya sübjektif koku testi ile birlikte koklama duyusunda kayıp olup olmadığına dair son durum raporlarının düzenlenmesi istenmiştir.
Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji bölümü ve Kulak Burun Boğaz bölümünde yapılan muayene sonucunda verilen 24.01.2019 tarihli raporda hastada timpanik membranların intakt olduğu, anterior rinoskopide septum solunda anteriorda tabanda kret deviasyonu mevcut olduğu, bilateral alt konkaların hipertrofik olduğu, nazal mukozanın soluk olduğu, BT raporunda; nazal kavitede patolojisinin olmadığı, kaza sonrası koku bozukluğu şikayetinin mevcut olup koku testi yapılan KBB merkezince koku testi yapılarak değerlendirilmesinin uygun olduğu belirtilmiş, davacının bu son durum raporlarının alınmasından sonra Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan maluliyet raporunda Kulak Burun Boğaz Sistemi koku duyusu kaybı maddesi kapsamında %3 olduğu, nöbeti olmayan ancak nöbet geçirme riski olanlar.%5, yürüme bozukluğu nedeniyle %20, Balthazard formülü uygulandığında %26 oranında maluliyetinin bulunduğu belirtilmiş ise de davacının Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde kulak burun boğaz bölümünde yapılan son durum muayenesinde davacının koku testi yapılarak değerlendirilmesinin uygun olduğu belirtilmesine rağmen bu hususta rapor alınmadan koku duyusu kaybı nedeniyle maluliyet verilmiş olması gözetildiğinde eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir. Mahkemece maluliyet oranı belirlenen koku bozukluğu nedeniyle Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi yazısında belirtildiği şekilde koku testi yaptırılarak bu konudaki son durum raporunun alınması ve koku duyu kaybının kalıcı hale gelip gelmediği ve maluliyete neden olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden davalı vekilinin maluliyet oranına ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır. Yukarıda da açıklamalar dikkate alındığından davacının müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılabilmesi için zararın bu nedenle artması zarar ile mağdurun eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması ve buna göre, zarar görenin zarara katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından, mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle davacının kaza sırasında kask takıp takmadığı yaralanmalarının şekli ve niteliğine göre kask takıp takmaması ile maluliyeti arasında uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığının tespiti ile sonucuna göre tazminattan indirim yapılıp yapılmayacağının tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olmaması nedeniyle KALDIRILMASINA,
HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınan istinaf karar ve ilam harcının yatırana iadesine,
3- Başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
4-Ankara 32. İcra Müdürlüğü 03/02/2021 tarih ve 2020/9129 sayılı dosyasına yatırılan 450.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK.nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.