Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1880 E. 2021/1832 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar…..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2021
NUMARASI …….

DAVANIN KONUSU : Cismani Zarar Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 19/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … … … Şirketi vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde; 13/04/2015 tarihinde, davacı … sevk ve idaresinde olan, davacı …’nın içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç ile, davalı … Müdürlüğünde çalışan dava dışı … …’ın sürücüsü olduğu …… plakalı aracın karıştığı kazada müvekkili …’nın yaralandığını ve maluliyetinin meydana geldiğini, kaza yapan her iki aracın da davalı … şirketi tarafından sigortalı olduğunu, kazaya karışan … …’ın davalı … Müdürlüğü’nde çalıştığını, müvekkili …’ın ise, diğer müvekkili …’nın oğlu olduğunu, Müvekkili …’ın annesinin yaralanması nedeniyle kendisine bakabilmek için işinden ücretsiz izin alarak hem annesine hem de 16 adet büyükbaş hayvana bir süreliğine bakmak zorunda kaldığını, bir süre sonra hayvanlara bakamaz hale gelince de piyasa rayicinin çok altında satmak zorunda kaldığını ve müvekkilinin zarar ettiğini, bu nedenle satıştan kaynaklanan zarar ve mahrum kalınan süt ve süt ürünleri nedeniyle zararlarından davalının sorumlu olduğunu, yine müvekkili … annesini ikametgahından beş kez …. ilçesindeki, bir kez de Erzurum’daki hastaneye götürdüğünü, bu kontroller sebebiyle en az 750 TL yol, yemek vs masraf yaptığını, ayrıca müvekkili…….. aracında kaza nedeniyle değer kaybı da oluştuğunu, müvekkili …’nın ise tedavi süresince çalışamadığından gelirden mahrum kalması nedeniyle zararlarının olduğunu ve müvekkillerinin manevi olarak ızdırap çektiklerini belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, müvekkili … için; aracındaki değer kaybı, …’nın yatalak duruma düşmesi nedeniyle hayvanları satmak durumunda kalmaları, annesine bakmak için ücretsiz izin alması nedeniyle 100,00 TL maddi tazminatın ve 8000,00 TL manevi tazminatın, müvekkili … için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak çalışamadığı süre için 100 TL maddi tazminatın ve 15.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini istemiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile; iş gücü kaybı tazminatı olarak 1.265,43 TL, tedavi gideri olarak 440,00 TL, sürekli iş göremezlik tazminatı olarak 61.144,34 TL, olmak üzere 62.849,77 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; Davanın hizmet kusuruna dayalı olarak açıldığı belirtildiğinden hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğun idari yargıda görülmesi gerektiğini, ayrıca müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, kazanın meydana geldiği yolun bakım, yapım ve onarımının yüklenici firma olan ……… olduğunu, yolun yapımı sırasında meydana gelen kazalardan sorumluluğun yüklenici firmada olduğunu, esas yönden ise; meydana gelen zarar ile müvekkili arasında bir bağlantı olmadığını, davanın sürücü … …’ın … Müdürlüğü’nde çalıştığından bahisle müvekkiline açıldığının belirtildiğini, sürücünün müvekkilinin çalışanı olmadığını, aracında yol yapım ihalesini alan firmanın personeli olduğunu, bu nedenle sorumluluklarının olmadığını husumet yokluğu nedeniyle de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, talep edilen tazminat miktarlarının da fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili; süresi içerisinde davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında, manevi tazminattan sorumlu olmadıklarını, tedavi giderinin sorumluluklarında olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacıların trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep ettiği, davacı ……. alınan maluliyet raporunda meydana gelen kaza nedeniyle %16,20 oranında sürekli iş gücü kaybının meydana geldiğinin ve iyileşme süresinin 50 gün olduğunun belirtiliği, davacının meydana gelen yaralanma nedeniyle zararlarını sorumlulardan talep edebileceği, alınan kusur raporuna kazanın meydana gelmesinde; davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün %20 oranında, karşı araç sürücüsü … …’ın %80 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, aktüer hesap bilirkişisinden alınan kök raporda ise davalı … … A.Ş.’nin sorumlu olduğu geçici iş göremezlik tazminatının 1.265,43 TL, sürekli iş göremezlik tazminatının 50.073,27 TL olduğunun mütalaa edildiği, tedavi giderleri de dahil edilerek alınan 26/04/2019 tarihli raporda ise, geçici iş göremezlik tazminatının 1.265,43 TL, tedavi giderinin 440,00 TL, sürekli iş göremezlik tazminatının ise 61.144,34 TL hesap edildiği, mahkemece alınan 21/05/2021 tarihli raporda ise sürekli iş göremezlik tazminatının 80.443,77 olduğu, davacının ıslah dilekçesinde talep ettiği 1.265,43 TL geçici iş göremezlik, 440,00 TL tedavi gideri ve 61.849,77 TL sürekli iş göremezlik tazminatını talep etmekte haklı olduğu, Davacı … …’ın talebi yönünden ise davacının aracında meydana gelen değer kaybını, hayvanlarını satmak zorunda kalması nedeniyle uğradığı zararı, işten ücretsiz ayrıldığı için uğradığı zararları talep etmiş ise de, zararını ispata elverişli delil sunmadığı gibi, ıslah dilekçesi ile de taleplerini daraltmak suretiyle, …’nın yaralanması nedeniyle zararlarını talep ettiği, bu nedenle …’ın talepleri sübuta ermediğinden reddine karar verilmesi gerektiği, manevi tazminat talebi yönünden ise meydana gelen yaralanma nedeniyle davacıların manevi tazminat talep edebileceği, meydana gelen kaza nedeniyle davacı … için 2.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminatın uygun olduğu, davalı … Müdürlüğü hakkında açılan dava yönünden ise; kısa kararda hüküm kurulmamış ise de HMK’nın 305/A maddesi gereğince gerekçeli karara geçirilmesi gereken hususun ya da karar verilmesi gereken hususun ek karar ile tamamlanmasının münkün olduğu, bu nedenle davalı KGM hakkında da, davanın görülmesinde idari yargı görevli olduğundan davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile; maddi tazminat talebi yönünden davanın kımsen kabulü ile davacı … … yönünden maddi tazminat talebinin reddine, davacı … … yönünden 1.265,43 TL geçici iş göremezlik, 61.144,34 TL sürekli iş göremezlik, 440,00 TL tedavi gideri olmak üzere 62.849,77 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile davacı … için 2.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı KGM yönünden davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle usulden reddine, karar verilmiş hüküm davalı … … AŞ vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Kararın açıkça çelişkili ve hatalı olduğunu, müvekkilinin geçici iş görmezlik ve tedavi giderinden sorumlu olmadığını, bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğini, manevi tazminatın … teminatı kapsamında olmadığını, müterafik kusur ve hatır indirimi yapılmamasının da hatalı olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf incelemesi, istinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı ise de, HMK’nın 355. maddesi gereğince mahkeme kararında kamu düzenine aykırı hallerin bulunması halinde res’en incelenebilir.
Kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesine uygun olmayacak şekilde kurulması ve bu şekilde kurulan hüküm denetlenemeyecek mahiyette olması (gerekçesiz olması gibi), gerekçeli olmakla birlikte hükmün esasına etki edecek veya tarafların adil yargılanma hakkını kısıtlayacak şekilde çelişkili olması (kısa karar ve gerekçeli kararın çelişmesi; gerekçe ile hüküm fıkrasının çelişmesi gibi) kamu düzenine aykırılık oluşturacağından, ilk derece mahkemesi kararının öncelikle bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki 6100 sayılı HMK’nın 297/1-c maddesinde hükmün gerekçe bölümünün, 2. fıkrasında ise hükmün sonuç bölümünün kapsayacağı hususlar düzenlenmiştir. Anılan 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. HMK’nın 297/2. maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu öngörülmüştür. Kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir.
Öte yandan, tarafların tüm delilleri toplanıp, inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK’nın 298/3. maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK’nın 294/3. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK’nın 294/4. maddesi hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, HMK’nın 294/3. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK’nın 298/2. maddesi uyarınca, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması, yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesi ile HMK’nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıcın ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.12.2011 tarih ….. Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere; gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar (Kuru, Baki/…, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usûl Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler.
Kanunda belirtilen sınırlar ve kurallar çerçevesinde hem maddi, hem de hukuki denetim yapılan istinaf kanun yolunda, HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceği düzenlemesini içermekte ise de, gerekçe ile hüküm fıkrasının veya kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması durumunda hakimin hangi hükmü oluşturmak istediği belli olmadığından, maddi ve hukuki denetime elverişli bir hüküm bulunduğundan söz edilemez.
Bu genel açıklamaların ışığında somut yerel mahkeme tarafından verilen karara bakıldığında; davacılar, davalılar … … A.Ş.’den (… … A.Ş.) ve … Müdürlüğü’nden dava dilekçesinde açıklanan maddi ve manevi zararlarının tazminini talep etmişler, Mahkemece kısa kararda;
“Maddi tazminat talebi yönünden davanın Kısmen Kabulü ile Kısmen Reddine,
Davacı … … yönünden maddi tazminat talebinin reddine,
Davacı … … yönünden 1.265,43 TL geçici iş göremezlik, 61.144,34 TL sürekli iş göremezlik, 440,00 TL tedavi masrafı olmak üzere toplam 62.849,77 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Manevi tazminat talebi yönünden davanın Kısmen Kabulü ile Kısmen Reddine,
2.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … …’a verilmesine,
5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … …’a verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,” denilerek her iki davalının da zararlardan sorumlu olduğuna karar verilmiş iken, Gerekçeli kararda gerekçeli kararın yazılması açısından uygulanması imkanı bulunmayan HMK’nın 305/A maddesinden de bahsederek … Müdürlüğü hakkındaki davanın kısa kararın aksine yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle reddedildiği belirtilerek hüküm fıkrasında ise;
“1-Maddi tazminat talebi yönünden davanın Kısmen Kabulü ile Kısmen Reddine,
Davacı … … yönünden maddi tazminat talebinin reddine,
Davacı … … yönünden 1.265,43 TL geçici iş göremezlik, 61.144,34 TL sürekli iş göremezlik, 440,00 TL tedavi masrafı olmak üzere toplam 62.849,77 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Manevi tazminat talebi yönünden davanın Kısmen Kabulü ile Kısmen Reddine,
2.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … …’a verilmesine,
5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … …’a verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2- Davalı … Müdürlüğü yönünden:
Yargı yolu bakımından mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-b, 115/2 md uyarınca davanın usulden reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkemece, kısa kararda her iki davalı hakkında hüküm kurulduğu gibi, gerekçeli karar hüküm fıkrasında da tazminatlardan her iki davalıyı müştereken ve müteselsilen sorumlu tuttuğu halde, devamında … Müdürlüğü hakkındaki davanın usulden reddine karar verildiği belirtilmiştir. Mahkemenin kısa kararı ile gerekçeli kararının gerekçe kısmı ve hüküm fıkrası arasında, ayrıca hüküm fıkrasındaki bentler arasında da çelişki bulunmakla, denetlenebilir, bir karar bulunmadığından, ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Bu durumda Dairemizce, 10.04.1992 tarih ve ….. karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere önceki verilen kararla bağlı olmaksızın kısa karar ve gerekçeli karar arasındaki çelişkiyi giderecek, davacıların dava dilekçesindeki talepleri ve davalıların savunmaları değerlendirilerek, HMK’nın 297. Maddesine uygun şekilde hak ve borçların ve sorumluların tereddüt uyandırmayacak şekilde açıklandığı, denetime elverişli bir karar verilmesi için kararın HMK’nın 353/1-a-4 maddeleri gereğince kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davalı … … A.Ş. vekilinin sair istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 23/06/2021 tarihli b…… Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı tarafından istinaf peşin harcı olarak yatırılan 1.192,85 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf eden davalıya iadesine,
4- İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 21/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.