Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1834 E. 2023/1037 K. 15.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1834
KARAR NO : 2023/1037

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/06/2021
NUMARASI : 2017/98 Esas 2021/451 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 15/12/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/01/2024

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 12.12.2016 tarihinde davalı … Sigorta AŞ’ne zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı …’ya ait sevk ve idaresindeki … plakalı araçla davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı ticari taksiye çarpması sonucu davacının yaralandığını, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 100,00 TL sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatı, 100,00 TL bakıcı gideri, 100,00 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 300,00 TL maddi tazminat ile 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle (davalı sigorta şirketi maddi tazminatla ve limitle sorumlu olarak) birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 04.10.2017 tarihli ön inceleme duruşmasında davalı sigorta şirketi yönünden davayı atiye bıraktıklarını, diğer davalı yönünden davaya devam ettiklerini beyan etmiş, 27.12.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile 50,00 TL geçici işgöremezlik tazminatını 3.753,48 TL’ye, 50,00 TL sürekli işgörmezlik tazminatının 38.314,49 TL’ye, 100,00 TL tedavi giderini 2.381,49 TL’ye yükselttiklerini belirterek toplam 44.449,26 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan tahsilini istemiştir.
Davalı … vekili, davalının asli ve tam kusurlu olmadığını, davacının emniyet kemeri takılı olmadığından müterafik kusurlu, içinde yolcu olarak bulunduğu araç sürüsü de süratli olduğundan asli kusurlu olduğunu, davacının basit tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde yaralanması nedeniyle maluliyetinin bulunmadığını, sunulan tedavi belgelerinin kaza ile ilgisi bulunmadığı gibi tedavi giderlerinden SGK’nun sorumlu olduğunu, bakıcı tutulduğunun ispatlanması gerektiğini, maluliyet ve kusur yönünden rapor alınmasını, manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacı tarafından kazaya sebebiyet verdiği belirtilen aracın kaza tarihi itibari ile sigorta poliçesini düzenlemiş olan … Anonim Şirketi ile birlikte davalıya karşı dava açıldığı, aşamalarda sigorta şirketi hakkında açılan davanın takip edilmemesi nedeniyle dosyanın sigorta şirketi yönünden dosyadan ayrılarak yeni bir esasa kaydedildiği davaya davalı yönünden haksız fiil hükümlerine yönelik olarak devam olunduğu, davanın, meydana gelen trafik kazasında yaralanma nedenine maddi ve manevi tazminat talebine yönelik olduğu, tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, 12.12.2016 tarihinde davalının maliki ve sürücüsü olduğu … plaka sayılı araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı araca çarpması sonucunda meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı, kaza tespit tutanağı ile soruşturma dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle düzenlenen bilirkişi raporuna göre meydana gelen kazada davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, davalının ise % 100 oranında kusurlu olduğu, dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumunun trafik kazalarındaki sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi kapsamında ve sağlık uygulama tebliği ile sınırlı olduğu, belirtilen hükümler nedeniyle karşılanmayan tedavi giderleri ile bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik zararından araç maliki ile sürücüsü olan davalının sorumluluğunun bulunduğu, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan raporda kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca davacının %4 oranına maluliyetinin bulunduğu, 3 ayda iyileşeceği, 1 ay bakıcı ihtiyacı olduğunun belirlendiği, tespit edilen geçici iş göremezlik süresi, bakıcı ihtiyacı süresi ve sürekli iş göremezlik oranı dikkate alınmak, TRH-2010 yaşam tablosu kullanılmak ve prograsif rant usulü uygulanmak suretiyle hesaplanan tazminat miktarının zararın belirlenmesinde dikkate alınmasının gerektiği, davacının yolcu olarak bulunduğu araçta üzerine düşen emniyet kemerini takma yükümlülüğünü yerine getirmediği ve kaza sırasında araç içerisinde savrulması sonucunda aracın iç aksamlarına çarpması nedeniyle kırık oluşmasına ve meydana gelen zararın artmasına neden olduğu, Yargıtay’ın yerleşik kararları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararları uyarınca belirlenen maddi tazminat alacaklarından % 20 oranında müterafik kusur indiriminin yapılmasının gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulü ile 3.002,80 TL geçici iş göremezlik, 24.065,55 TL sürekli iş göremezlik tazminatı 80,00 TL geçici bakıcı gideri tazminatı ile 1.905,19 TL karşılanmayan tedavi gideri tazminatının 12.12.2016 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, manevi tazminata yönelik dava ile ilgili olarak, davanın kısmen kabulü ile 17.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 12.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle, Hacettepe Üniversitesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen 13.12.2018 tarihli rapora karşı itirazları değerlendirilmeden hesap için rapor alındığını, Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Kuruluna gönderilmesi, Yargıtay’ın yerleşik kararlarına uygun olarak kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ilgili yönetmeliğe göre maluliyet tespitinin yapılması gerektiğini, Hacettepe Üniversitesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalının 03.04.2018 Tarih, 78663745/1036 Adli Tıp Raporunda olduğu gibi 13.12.2018 Tarih, 78663745/3467 Sayılı Adli Tıp Raporunda da davacının 23.03.2018 Tarihinde Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Adli Tıp Ana Bilim Dalındaki muayenesinde davacının sol el bileğini aktif olarak kullanamadığı, sürekli ağrı olduğu dizlerindeki yaralanmadan olmadığı injeksiyon tedavisi gördüğü ve diz hareketlerinde kısıtlılık olduğu beyanı üzerine rapor tanzim edildiğini, davacının beyanı haricinde çıkan derecelerin kazayla, yaşıyla ve diğer kriterlerle bir bağlantısının olup olmadığı şeklinde hiçbir tespit ve belirleme yapılmadığını, Adli Tıp raporunda davacının beyanının aksine iş gücü kaybına dayandığı davacının el bileğindeki derecelendirmenin hangi ölçüt ve kıstaslara göre yapıldığı, muayene edilip edilmediği, tespitte Gonyometre kullanılıp kullanılmadığının 13.12.2018 Tarih, 78663745/3467 Sayılı raporda da belirtilmediğini, davacının 13.05.1962 doğum tarihli 56 yaşında olduğunu, davacının el bileğinde geçici ağrıya etki edebileceği gibi basit zorlamalarda belirtilen sebeplerden dolayı davacının el bileğinde ödem ve ağrı oluşturmasına sebebiyet verebileceğini, davacı tarafından dava dosyası içerisine sunulan integra görüntüleme merkezinin 07.02.2017 tarihli sol el bilek MR’ında davacının ekstansör ve fleksör değerlerinin normal olduğu hasta yaşıyla uyumlu periatüküler dejenerasyon bulunduğu tendonda kronik dejenerasyon bulgusunun dikkati çektiğinin belirtildiğini, Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Raporunda bu sonuçlara değinilmesine rağmen davacının değer tespitinden önce sol el bileği MR’ının çekilmediğini, belirtilen MR’da davacının bulgularının yaşına ve geçici ödeme dayalı olduğu belirtilmesine rağmen Hacettepe Üniversitesi rapor tanziminde davacının sol el bileği MR’ı çekilmediğinden davacıdaki belirtilen ve ekstansör ve fleksöre etki eden bulguların geçip geçmediğinin belirtilmediğini, davacının Hacettepe Üniversitesi tarafından adli tıp raporu düzenlenmeden önce sol el bileği ağrısı şikayeti konusunda gereği gibi muayene edilerek gerekli tetkikler yapılıp güncel MR’ı çekilerek sonucuna göre ölçümleme yapılıp ona göre rapor tanzim edilmiş olsaydı davacıdaki şikayetin geçtiği yada iş gücü kaybına neden olacak bir durum olmadığı geçici bir durum olduğunun görüleceğini, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 12.12.2016 tarihli trafik kazasına ilişkin yürütülen soruşturma dosyası kapsamında Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu tarafından 18.01.2017 tarihli raporunda özetle; davacı … hakkında düzenlenen Başkent Ünv. Hastanesinin 12.12.2016 tarih ve 1372411 hasta sayılı rapor fotokopisinin tetkikinde; Trafik kazası öyküsü ile başvurduğu, üst yazı ekinde gönderilen tıbbi evrakın 1 tanesinin olay tarihli olduğu diğerlerinin şahsın farklı zamanlardan hastane başvurularına ait olduğu, 12.12.2016 tarihli raporda basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun bildirdiğini, tıbbi kayıtlarda davacının el bileği fleksiyon ve ekstansiyon kısıtlığının olmadığı yapılan muayene ve tetkikler sonucunda belirlendiğini, hafif nitelikte ve hayati tehlikesi bulunmayan sol el yaralanması için bu düzeyde uzun süreli ve maddi hatalı olarak bakıcı süresi tayin edilmesinin tıbben yanlış olduğunu, davacının kaza sonucunda oluşan yaralanmasının basit olduğunu herhangi bir bakıma muhtaçlığı da bulunmadığını, tüm bu sebepler ve hesaplamalarda esas alınan maluliyet oranları birlikte değerlendirildiğinde aradaki fahiş fark ve çelişkinin giderilmesi için dosyanın iş göremezlik oranının tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespiti amacıyla dosyanın Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumunun ilgili İhtisas Kurulundan rapor alınmasına ilişkin taleplerinin reddi ile dosyanın mevcut hali ile ilk derece mahkemesi tarafından kurulan hükmün usule ve esasa aykırı olduğunu, hükme kusur tespiti bakımından esas alınan bilirkişi tarafından davalının %100 kusurlu olduğuna dair değerlendirmelerin hatalı ve eksik tespitler içeren kaza tespit tutanağına dayandığından kabulünün mümkün olmadığını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün de kusuru bulunduğundan davalının %100 kusurlu olmadığını, davacı …’nın, davaya konu kaza sırasında … plakalı ticari takside yolcu olarak seyir halinde iken koruyucu tertibat olan emniyet kemerini kullanması gerekirken kurallara aykırı olarak emniyet kemerini takmadığını, yaralanma sebebinin davacının emniyet kemerini kullanmamasından kaynaklandığını, davacıya herhangi bir kusur atfedilmemesinin kabul edilemeyeceğini, bilirkişi raporunda kusur oranlarına ilişkin değerlendirmelerin dayandığı tespitler hatalı ve eksik olduğundan, yalnızca kaza tespit tutanağına göre değerlendirme yapıldığından, dosyada yer alan beyanlar ve deliller gereğince incelenmediğinden kusur yönünden hatalı değerlendirmeye dayanan İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması gerektiğini, tedavi giderlerinin hesaplanmasına esas alınan ve davacı tarafından dosyaya sunulan evrakların davaya konu kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığına dair bir değerlendirme yapılmaksızın tedavi giderlerinin tamamının tahsili gerektiği şeklindeki hükmün usule, hakkaniyete ve yasaya aykırı olduğunu, tedavi giderlerine ilişkin makbuzlar ile taksi ücretlerinin tarih ve tutarlarının karşılaştırılarak tedavi giderlerinin tespit edilmesi gerektiğini, davacının bir kamu hastanesi veya üniversite hastanesi yerine SGK tarafından karşılanmayan özel muayenehane tedavilerini tercih etmiş olmasının hakkaniyet aykırılık teşkil ettiğini, geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerine ilişkin olmak üzere; Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5. gereğince bu giderlerden SGK’nun sorumlu olduğunu, bu yönüyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu, davacının emniyet kemeri takmaması sebebiyle meydana gelen zarar ağırlaştığından davacının meydana gelen olayda kusuru bulunduğunu ilk derece mahkemesince %20 oranında yapılan müterafik kusur indiriminin olayın oluş şekli ve kazaya karışan araçlarda bulunan kişilerin zarar durumu karşılaştırıldığında düşük kaldığını, davacının maluliyet oranı ve müterafik kusurlu olmasına göre hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğunu belirterek istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nun 355 maddesi gereğince istinaf talebinde bulunan davalı … vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 12.12.2016 tarihinde davalılardan … Sigorta AŞ’ne zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı …’ya ait sevk ve idaresindeki … plakalı araçla davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı ticari taksiye çarpması sonucu davacının yaralandığını, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 100,00 TL sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatı, 100,00 TL bakıcı gideri, 100,00 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 300,00 TL maddi tazminat ile 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle (davalı sigorta şirketi maddi tazminatla ve limitle sorumlu olarak ) birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 04.10.2017 tarihli ön inceleme duruşmasında davalı sigorta şirketi yönünden davayı atiye bıraktıklarını, diğer davalı yönünden davaya devam ettiklerini beyan etmiş, 27.12.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile 50,00 TL geçici işgöremezlik tazminatını 3.753,48 TL’ye, 50,00 TL sürekli işgörmezlik tazminatının 38.314,49 TL’ye, 100,00 TL tedavi giderini 2.381,49 TL’ye yükseltikleri belirterek toplam 44.449,26 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan tahsilini istemiş, mahkemece davalı sigorta şirketi aleyhine açılan davanın tefriki ile ayrı esasa kaydına, davalının asli ve tam kusurlu, davacının müterafik kusurlu olması Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca tespit edilen 3 aylık geçici iş göremezlik süresi, 1 ay bakıcı ihtiyacı süresi ve %4 maluliyet oranı dikkate alınarak TRH-2010 yaşam tablosu kullanılmak ve progresif rant usulü uygulanmak suretiyle 22.04.2021 tarihli raporda tespit edilen zarar miktarı üzerinden müterafik kusur indirimi uygulanmak suretiyle maddi tazminata yönelik dava ile ilgili olarak, davanın kısmen kabulü ile 3.002,80 TL geçici, 24.065,55 TL sürekli iş göremezlik tazminatı 80,00 TL geçici bakıcı gideri, 1.905,19 TL karşılanmayan tedavi giderinin kaza tarihi olan 12.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazminata yönelik dava ile ilgili olarak, davanın kısmen kabulü ile 17.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 12.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı … vekili, maluliyet, kusur ve, müterafik kusur oranına, tedavi giderine ve manevi tazminat miktarına yönelik istinaf isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, 12.12.2016 tarihli kaza tespit tutanağı, Ankara 9.Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/399 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ve eldeki davada alınan 02.03.2020 tarihli uzman bilirkişi raporunda 12.12.2016 günü saat 12:20 sıralarında, davalı …’ya ait sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Dikmen caddesini takiben Çetin Emeç caddesi istikameti Maliye Bakanlığı önünde sağ şeritten seyir hızı ile geldiği “U” dönüşü yapılmaz levhasının olduğu Harp Okulu caddesi kavşağında “U” dönüşü yapmak istediği sırada, aracının sol yan kısımlarına sol şeritten gelen ve düz seyreden davacının yolcu bulunduğu … plakalı araç sürücüsü …’in sevk ve idaresindeki aracın ön kesimi ile çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasının oluşumunda davalı sürücü …’nın 2918 Sayalı KTK’nun 47/a (Trafik işaret, levhaları, cihazları ve yer işaretlemeleri ile belirtilen veya gösterilen hususlara uymamak U dönüşünün yasak olduğu yerden U dönüşü yapmak ), 52/b (hızını ayarlamama ), 67/a ve 84/1 maddeleri gereğince (doğrultu değiştirme manevralarına aykırılık ) asli ve tam kusurlu, davacı ile davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücünün kusursuz olduğu, davacının emniyet kemeri takılı olmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunun belirlenmesine, anılan kusur raporlarının dosya kapsamı ve olayın oluş şekline uygun olması, davacının maluliyet oranının Yargıtay uygulamalarına uygun olarak Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından kaza tarihindeki yasal mevzuata uygun olarak tüm tedavi evrakları değerlendirilerek ve davacı muayene edilerek alınan rapor ile belirlenmiş olması nedeniyle hükme esas alınmasında, davacının %4 maluliyet oranı, 3 ay geçici işgöremezlik süresi, bir aylık bakıcı gideri ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinden davacının müterafik kusuru nedeniyle %20 indirim yapılmak suretiyle tespit edilen maddi tazminatın davalı …’dan tahsilinde bir isabetsizlik bulunmasına göre davalı … vekilinin anılan yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarına davalı tarafça itiraz edilerek fazla olduğu savunulmuştur.
Davacının tazminat istemi BK 56. maddeye dayanmakta olup, bu maddeye göre belirlenecek tazminatın zarara uğrayanda bir giderim duygusu yaratması gerektiği açıktır. Ancak tazminat belirlenirken sadece zarara uğrayan yönünden bakılmayıp, karşı taraf açısından da değerlendirme yapılmalıdır. Bu nitelikte bir tazminat miktarı ise, tarafların kusur oranına, ekonomik ve sosyal durumlarına, duyulan acıya, olay tarihindeki paranın satın alma gücüne vb. gibi verilere göre belirlenebilecektir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK.’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Bu kriterlere göre somut olay değerlendirildiğinde; kaza nedeni ile davacının % 4 oranında malul kaldığı, 1 ay bakıcı ihtiyacı bulunduğu ve 3 ay süre ile iş ve gücünden kaldığı, emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğu sabittir. Ancak, manevi tazminat miktarı belirlenirken, yaralanmanın boyutları, kazadaki kusur durumu yanında, kaza tarihindeki paranın satın alma gücü ve tarafların mali ve sosyal durumlarının da dikkate alınması gerektiği de açıktır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı lehine takdir olunan manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere, istinafa gelen davalı yönünden karar kaldırılarak, 12.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin sair istinaf taleplerinin reddine, manevi tazminat miktarına yönelik istinaf talebinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, HMK.nın 353/1.b.2. maddesi gereğince istinaf sebebi yapılmayan ve kesinleşen yönler korunarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; yerel mahkeme kararının KALDIRILMASINA,
HMK’nın 353/1.b-2.maddesi gereğince esas hakkında yeniden karar verilmesine, Buna göre;
Maddi tazminata yönelik dava ile ilgili olarak,
1) Davanın KISMEN KABULÜ ile 3.002,80 TL geçici iş göremezlik zararı tazminatı, 24.065,55 TL sürekli iş göremezlik zararı tazminatı 80,00 TL geçici bakıcı gideri tazminatı ile 1.905,19 TL karşılanmayan tedavi gideri tazminatının kaza tarihi olan 12.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
2) Müterafik kusur indirimi nedeniyle kabul edilen toplam 29.053,54 TL üzerinden 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.984,65 TL harçtan, dava açılışında alınan 137,65 TL peşin harç ile yargılama sırasında yatırılan 151,14 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 288,79 TL harcın düşülmesi ile eksik alındığı anlaşılan 1.695,86 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3) Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 31,40 TL başvurma harcı, 389,00 TL tebligat ücreti, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 124,40 TL posta gideri, 1.140,00 TL iş göremezlik rapor ücreti toplamı 3.084,80 TL’nin müterafik kusur indirimi yapılmaksızın belirlenen 36.316,91 TL dikkate alınarak belirlenen davanın kabul oranı üzerinden hesaplanan 2.514,74 TL’si ile dava açılışında alınan 137,65 TL peşin harç ve yargılama sırasında yatırılan 151,14 TL ıslah harcı toplamından oluşan 2.803,53 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4) Davacının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca müterafik kusur indirimi sonucunda kabul edilen 29.053,54 TL dikkate alınmak suretiyle hesaplanan 4.358,03 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5) Davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca müterafik kusur indirimi nedeniyle reddedilen kısım dikkate alınmaksızın belirlenen 36.316,91 TL dikkate alınmak suretiyle reddedilen 8.232,55 TL üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
– Manevi tazminata yönelik dava ile ilgili olarak,
1) Davanın KISMEN KABULÜ ile 12.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 12/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 819,72 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3) Yargılama sırasında davacı tarafından yapılan giderlerin maddi tazminat yönünden yapılan gideler olarak kabul edilmesi nedeniyle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4) Davacının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 12.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5) Davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2. maddesi uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 12.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kullanılmayan gider ve delil avansı ile ilgili olarak,
Kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca İADESİNE,
III-İSTİNAF HARÇ VE YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
1-Davalı tarafından yatırılan 795,02 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 19,00 TL posta gideri ve 162,10 istinaf kanun yolu başvuru harcı toplamı olan 181,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısım var ise HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Karar tebliği ile harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.