Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/175 E. 2023/263 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi 2021/175 Esas – 2023/263 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/175
KARAR NO : 2023/263

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2020
NUMARASI : 2018/285 Esas 2020/530 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 13/04/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/05/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 18.02.2017 tarihinde davalıya Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın davacının sevk ve idaresindeki motorsiklete aradan çarpması sonucu davacının yaralandığını ve malul kaldığını, davalıya başvurmalarına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek HMK’nın 107 maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 190,00 TL sürekli sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 17.08.2020 tarihli dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 295.776,78 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, usulüne uygun başvuru bulunmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, kazaya karışan … plakalı aracın 25.10.2016-25.10.2017 tarihleri arasında davalı şirkete ZMMS poliçesi ile 330.000,00 TL limitle sigortalı olup sorumluluklarının kusur oranı ve limit ile sınırlı olduğunu, kusurun, zararın, illiyet bağının ispatlanması gerektiğini, davacının kaskı bulunmadığından müterafik kusurlu olduğunu, kusur ve maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumundan alınmasını, SGK ödemelerinin araştırılmasını, davalı usulüne uygun temerrüte düşürülmediğinden dava tarihinden yasal faiz istenebileceğini, genel şartlar çerçevesinde araştırma ve hesaplama yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat talebine ilişkin olduğu, yapılan yargılama, iddia, savunma, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre 18.02.2017 günü davacının kullanımında bulunan plakasız motorsiklete … plaka sayılı otomobil ile çarpması neticesinde asfalt zemine çarpan davacının yüzünde ve sol dizinde kırık meydana geldiği, alınan maluliyet raporuna göre % 30 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği ve 6 ay süre ile iş göremez halde kaldığı, kazanın gerçekleşmesinde davalı sigorta araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğu, asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamaya göre davacının 7.624,50-TL geçici iş göremezlik zararı ve 295.776,78-TL’de sürekli iş göremezlik zararı oluştuğunun tespit edildiği, davacının kaza sırasında kask takmaması nedeniyle yüzünde ve dişlerindeki zedelenmenin arttığı anlaşıldığından %10 müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği, bilirkişi raporlarının hükme esas alınabilecek açık ve ayrıntıda olduğu, sigorta teminat tutarının 310.000.TL olup sigortalı araç hususi (tofaş -şahin) olması nedeniyle ve sigorta şirketine 02.03.2018 tarihinde başvurulup temerrüt gerçekleştiğinden davalı sigortaya başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası tarihinden itibaren yasal faizi işletilmesi gerektiği kanısıyla davanın kısmen kabulü ile, 10,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile davacının kask takmaması sebebi ile %10 müterafik kusur indirimi ile 266.199,10-TL sürekli işgöremezlik tazminatının yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yerel mahkemece hesaplanan tazminattan davacının kasksız motosiklet kullandığı gerekçesiyle müterafik kusur indirimi yapılmış olmasının hatalı olduğunu, davacının kaza esnasında kaskı bulunduğunu, Savcılık evrakında davacının kask takmadığı yönünde yapılmış herhangi bir tespit bulunmadığını, öyle olsaydı mutlaka tutanaklarda yer alacağını, tutanaklarda yer almamış olmasının davacı aleyhine sonuç doğurmaması gerektiğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi vermiş olduğu bir kararlarda müterafik kusur indirimini yapılabilmesi için kasksız araç kullanma olgusunun tespit edilmiş olmasının arandığını, (emsal Yargıtay 17.HD 2015/4610 E. – 2013/307 K.) davacıya diş ve yüz kesiği nedeniyle verilmiş bir maluliyet oranı veya tazminatın söz konusu olmadığını, % 30 oranındaki maluliyet oranının kaza sonrasında oluşan post travmatik stres bozukluğu arazıyla ilgili olduğunu, gerekçeli kararda ise bilirkişi raporuna atfen, dişte kırık ve yüzdeki sıyrılmalar nedeniyle kaskın takılı olmadığına ve hasarın bu nedenle arttığına karar verilerek müterafik kusur indirim yapıldığını, oysa Yargıtay’a göre oluşan zarar ile kusur arasında uygun illiyet bağı bulunması gerektiğini, (emsal Yargıtay 17.HD 2016/12483 E. – 2019/5260 K.), dava dosyası içeriğinde bulunan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığının 05/11/2019 tarihli raporu ile Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları ABD Başkanlığının 26/02/2019 tarihli raporları dikkatle incelendiğinde, yüzde oluşan kesik iziyle, dışarıdan belli bile olmayan hatta yenisi yapılabilen diş kırığının oluşan psikiyatrik hasarda fazlaca bir rol oynamadığı, bu hasarlar için maluliyet oranı verilmediği, oluşan ağır hasarın çocuk ruhunda açılan bambaşka yaralardan kaynaklandığının görüleceğini, açıklanan nedenlerle, tazminat hesabında diş kırığı veya yüz kesiği için verilmiş bir tutar yer almadığından müterafik kusur indirimine gidilmiş olmasının da hukuki bir yanı bulunmadığını (emsal Yargıtay 17.HD 2016/12483 E. – 2019/5260 K.),kaldı ki; dişte kırık olması ya da yüzünde kesik oluşması kask takılı olmadığı anlamına gelmeyeceğini, somut olayda olduğu gibi kırılan ön far camlarının yüzüne savrulması sonucunda yüzünde kesi oluşan ve çenesi yere çarptığı için dişleri kırılan bir şahıs için, gözü kapalı olarak “kasksızdır” yargısına varmanın hatalı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eksik belge ile davalıya başvuru yapıldığından davanın “dava şartı eksikliği” sebebiyle usulden reddi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu, davacının hükme esas olan hesaplamaya konu %30 maluliyet oranının fahiş olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile gerek rapor formatının, gerek heyet teşkili bakımından “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun olmayan ve tedavisi yapılmadan tedavi evrakları üzerinden oran belirlemesi yapılan maluliyet raporunun dikkate alınarak yapılan hesaplamanın kabulünün mümkün olmadığını, davacının, maluliyetinin mevzuata uygun bir şekilde belirlenebilmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu’na ya da Erişkinler İçin Engellilik Yönetmeliği’ne göre rapor vermeye yetkili bir hastaneye tevdi edilmesi gerekirken davacı tarafından sunulan raporun kabulü mümkün olmayıp, işbu maluliyet raporu esas alınarak yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, hükme esas hesaplamaya konu olan kusur oranının fahiş olduğunu, yeni kusur raporu alınması gerektiğini, müterafik kusur nedeniyle %20 indirimi yapılması gerekirken %10 indirim yapılmasının yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı ve davalı vekillerinin HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı sigorta şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün davacının sevk ve idaresindeki motorsiklete aradan çarparak yaralanmasına neden olduğu kazada davacı için geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece davacının kasksız olması nedeniyle %10 müterafik kusur indirim yapılarak geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili, müterafik kusur yönünden; davalı vekili kusur, maluliyet, müterafik kusur, tazminat miktarı ve dava şartına ilişkin istinaf sebepleri bildirmiştir.
1-Davalı vekili, davacı tarafından davadan önce sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre, davalının da kabulünde olduğu gibi, dava açılmadan önce, davacı tarafından, davalı sigorta şirketine 02.02.2018 tarihinde başvuru yapıldığı, davalı tarafından 05.02.2018 tarihli tebligat üzerine 23.02.2018 tarihinde eksik belgelerin istendiği eksik belgelerin davalıya 02.03.2018 tarihli tebligat evrakı ile gönderildiği anlaşıldığından, KTK’nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
2-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Bedensel zarar başlıklı 54. Maddesinde “Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Bedensel zarara uğrayan kimse tamamen veya kısmen çalışamamasından ve ilerde ekonomik yönden uğrayacağı yoksunluktan kaynaklanan zarar ve ziyanı ile bütün masraflarını zarar verenlerden isteyebilir.
Bunlar doktrin ve Yargıtay uygulamaları ile geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik, kalıcı sakatlık ya da maluliyet nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak kabul edilmektedir.
Somut olayda, davacının maluliyetine ilişkin rapor Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınmıştır. 05.04.2019 tarihli raporda davacının 21.06.2018 tarihinde yapılan muayenesinde; hastanın 18.02.2017 tarihinde motosiklet kazası geçirdiğini, Ayvacık Devlet Hastanesine götürüldüğünü, aynı gün Çanakkale Üniversitesi Hastanesine sevk edildiğini, sağ el bileği kırığı, sol bacak kırığı olduğunu, üst 3 dişini kazada kaybettiğini, yüz bölgesinde kesikleri olduğunu, el bileğinin 1-2 ay alçıda kaldığını, sol bacağında platinleri olduğunu, kazadan sonra agresiflik, sinirlenmede artış olduğunu, arabaya bindiğini, kaza anının sürekli önüne geldiğini, 1-2 kere psikiyatri başvurusu olduğunu, 2 ay süreyle prozac kullandığını, kaza sonrası silahla tehdit edildiği için dışarıya çıkmadığını, okuldan kaçtığını ifade ettiği, davacıya ait tüm tedavi evrakları, muayene ve rapor bulguları, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalının 26.02.2019 tarihli raporu incelendiğinden …’ın 18.02.2017 tarihli yaralanması neticesinde; Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik esas alındığında tedavi ile işlevselliği kısmen düzelebilen post travmatik stres bozukluğu için; kişinin engel oranının %30 (yüzdeotuz) olarak hesaplandığı, Erişkin olması halinde 6 (altı) ay süre ile iş göremezlik halinde kalacağı, iş göremezlik halinde kaldığı 6 (altı) ay süresinde başka birisinin bakımına muhtaç olduğu, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’nin 12. Maddesine (03.08.2013-28727 sayılı resmi gazete) göre devamlı surette başka birinin bakımına muhtaç olmadığı belirlenmiş olup, bu rapor doğrultusunda hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminatından davalının sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybına uğranıldığı iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Mahkeme tarafından alınan maluliyet tespitine ilişkin raporun da belirlenen bu esaslara, oluşa, usul ve yasaya uygun olması nedeni ile rapor doğrultusunda karar verilmiş olmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
3-Dosyadaki mevcut delillerden onbeş yaşındaki ehliyetsiz sigortalı araç sürücüsü …’ın kazadan sonra davacı yaralıyı hastaneye götürmek için olay yerini terk ettiğinden kaza tespit tutanağı düzenlenmediği; 18.02.2017 tarihli Jandarma Olay Yeri Araştırma Görgü Tespit Tutanağı, sigortalı araç sürücüsü ve davacının hazırlık ifadeleri ve hükme esas alınan 17.01.2020 tarihli uzman bilirkişi raporunda 18.02.2017 günü saat 17:30 sıralarında, Çanakkale İli, Ayvacık İlçesi, Gülpınar Köyü sınırları içinde, 17-52 nolu il yolunu takiben Ayvacık İlçesi istikametinden Ezine İlçesi istikametine seyir halinde olan 15 yaşındaki … yönetimindeki, davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı otomobilin, olay mahalline geldiğinde, ön ilerisinde aynı yönde seyretmekte olan davacı sürücü … yönetimindeki tescilsiz motosiklete arkadan çarpması sonucu, motosiklet sürücüsünün yaralanması ve maddi hasarla neticelenen dava konusu trafik kazasının oluşumunda davalı şirkete sigortalı araç sürücüsü …’ın, sürücü belgesi olmadığı halde yönetimindeki aracı ile karayoluna çıkmakla, yönetimindeki aracın hızını; aracın yük ve teknik özeliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gereklerine göre ayarlamamakla, ıslak satıhlı zeminde daha düşük bir hızla seyretmemekle, ön ilerisine azami dikkatini vermemekle, bunlara bağlı olarak ön ilerisinde aynı yönde seyretmekte iken fren yapan motosiklete önlemsizce arkadan çarpmakla, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52. madde ile 56. madde (c) bendi hükümlerine aykırı davranarak, 84. maddede sayılan asli kusurlu hallerden, önünde seyir halinde olan araca arkadan çarpmakla, meydana gelen olayda tamamen kusurlu bulunduğu; tescilsiz motosiklet sürücüsü …, yönetiminde araç ile kurallara uygun olarak seyir halinde iken arkasından gelen … plakalı aracın, aracına arkadan çarpması üzerine dava konusu trafik kazasına karışmış olup, olayın oluşumu ile illiyetli herhangi bir dikkatsiz ve tedbirsizliğinin bulunmadığı, olayda kusursuz olduğu anlaşılmış olup uzman bilirkişi tarafından yapılan kusur tespitinin bu oluşa, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, Yerel Mahkemece bu kusur oranının kabulü ile hükme dayanak alınmasında bir usulsüzlük görülmemiştir.
4-Mahkemece alınan 17.01.2020 tarihli aktüer bilirkişi raporunda olay tarihinde 13 yaşında olan davacının 18 yaşında üretici konuma geçeceği kabul edilerek, TRH 2010 yaşam tablosuna göre göre bakiye yaşam süresi belirlenerek, asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama sonucunda 6 ay geçici iş göremezlik süresi için 7.624,50 TL, %30 maluliyet oranına göre 295.776,78 TL sürekli iş göremezlik tazminatı belirlenmiş, davacı vekili tarafından sürekli işgöremezlik zararı 295.776,78 TL olarak ıslah edilmiştir. Mahkemece dava konusu olay nedeniyle taleple bağlı kalınarak 10,00 TL geçici işgöremezlik tazminatı ile davacının kasksız olması nedeniyle %10 müterafik kusur indirimi yapılarak 266.199,10 TL sürekli işgöremezlik tazminatına karar verilmiş ise de davacının kaza tarihinde 13 yaşında öğrenci olduğu gelir getirici bir işte çalışmadığı anlaşıldığından geçici işgöremezlik tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmış olup, buna göre, zarar görenin zarara katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418)
Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığından davacının müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılabilmesi (uygulamada indirim oranı %20 olup ) için zararın bu nedenle artması zarar ile mağdurun eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Somut olay değerlendirildiğinde davacının maluliyetinin tedavi ile işlevselliği kısmen düzelebilen post travmatik stres bozukluğundan kaynaklandığından belirlenen maluliyetinin davacının kask takmaması nedeniyle arttığı kabul edilemeyeceğinden davacının zararından kask takmaması nedeniyle %10 indirim yapılması da doğru görülmemiştir.
Yukarda 1,2,3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf sebeplerinin reddine, 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin müterafik kusura yönelik; davalı vekilinin geçici işgöremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK.353/1.b.2.maddesi gereğince davanın kısmen kabulü ile 295.776,78 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 15.03.2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının 10,00 TL geçici işgöremezlik tazminatının reddine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davacının 10,00 TL geçici işgöremezlik tazminatı talebinin reddine, 295.776,78 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 15.03.2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 20.204,51 TL harçtan daha önceden ödenen toplam 1.040,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 19.163,61 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T (madde-13 Üçüncü Kısım) göre hesaplanan 44.408,74 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T göre red edilen kısım üzerinden hesaplanan 10,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 35,90-TL Başvuru Harcı, 35,90-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.005,00-TL Islah Harcı, olmak üzere toplam 1.076,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; tebligat, posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.380,50-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.380,00 -TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yerolmadığına,
8-Taraflarca yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
II-İstinaf Başvurusu Nedeniyle Yapılan Harç ve Masraflar Yönünden;
1-Davacı vekili ile davalı vekili tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde yatırdıkları oranda kendilerine iadesine,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 16,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya; davalı tarafından yapılan 32,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
3-Başvuran tarafça yatırılan delil ve gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırdıkları oranda yatıranlara iadesine,
4- Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK SÜRESİ İÇİNDE TEMYİZİ KABİL olmak üzere 13.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.