Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2021/1644 E. 2023/813 K. 03.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1644 – 2023/813
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1644
KARAR NO : 2023/813

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2021
NUMARASI : 2019/726 Esas 2021/147 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 03/11/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/11/2023

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 17.12.2017 tarihinde davalıya zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı dava dışı …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı araçla davacılardan …’in oğlu, …’in eşi, …’nın babası yaya …’e çarpması sonucu …’ın vefat ettiğini, Ankara 41 Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/898 Esas sayılı dosyasının derdest olduğunu, desteğin özel bir şirkette 3.500 TL maaşla çalıştığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere her davacı için ayrı ayrı 250 TL olmak üzere toplam 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 23.12.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile talebinin davacı anne … için 22.078,65 TL’ye, baba … için 23.119,75 TL’ye, eş … için 97.587,88 TL’ye, çocuk … için 20.321,91 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, dava önce davacılar tarafından davalı şirkete başvuru yapılmadığından davanın usulden reddini, kazaya karışan … plakalı aracın 19.12.2017-19.12.2018 tarihleri arasında davalı nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, şirketin sorumluluğu sigortalının kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olduğundan, ceza dosyası istenerek ATK’dan kusur raporu alınmasını, desteklik durumunun ispatlanması halinde aktüerden rapor alınmasını, dava dilekçesinin tebliğ edildiği tarihten itibaren faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin olduğu, Ankara 41. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 02.05.2019 tarih ve 2018/898 E. 2019/399 K. Sayılı kararı ile davalı sigorta şirketine sigortalı olan … plaka sayılı aracın sürücüsü olan sanık …’ün müteveffa …’e karşı üzerine atılı taksirle öldürme suçu nedeniyle sabit olan eylemi nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 85/1 maddesi, 62/1 maddesi gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca CMK’nın 231/6 maddesi HAGB ve CMK’nın 231/5 maddesi gereğince 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, verilen kararın 18.07.2019 tarihinde kesinleştiği, kusur yönünden alınan rapor ve ek rapor ile olay tarihi olan 19.12.2017 günü davalı sigorta şirketinden ZMMS poliçesi ile sigortalı olup, dava dışı … ‘ün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın yapmış olduğu trafik kazası nedeniyle kazada davacıların desteği ve murisi olan …’in vefat ettiği, kazanın oluşumunda davacılar murisinin %65 oranında, …’ün ise % 35 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, mahkemece belirlenen kusur durumunun hükme esas alındığı, müteveffanın gelirinin asgari ücret seviyesinde olduğu, Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih, 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararıyla 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda yer alan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına yapılan atıfların iptaline karar verildiği, tüm bu hususlar dikkate alınarak aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve ek rapor ile yapılan hesaplamaya göre davacıların talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının davacı … … için 97.587,88-TL, davacı … … için 20.321,91-TL, davacı … … için 23.119,75-TL, davacı … … için 22.078,65-TL olmak üzere toplam 163.108,19-TL olarak hesaplandığı, davacıların taleplerini 23.12.2020 tarihli dilekçeleri ile ıslah ettikleri, buna göre dava dilekçesi ve aktüer bilirkişinin ek raporu dikkate alınarak davanın kabulü ile; davacı … … için 97.587,88-TL, davacı … … için 20.321,91-TL, davacı … … için 23.119,75-TL, davacı … … için 22.078,65-TL olmak üzere toplam 163.108,19-TL destekten yoksun kalma maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalı sigorta şirketinden alınarak adı geçen davacılara belirtilen miktarlarda verilmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacıların dava konusu yaptığı taleplerine ilişkin olarak dava açmadan önce 2918 sayılı kanunun 97. ve 99. Maddeleri gereğince davalı şirkete yasaya uygun olarak başvuruda bulunmadığını davacıların dava şartı niteliğindeki bu başvuruyu yapmaması nedeniyle davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddine veya 2918 sayılı kanunun 97. ve 99. Maddesi gereğince başvuru şartının yerine getirmeleri için davacılara süre verilmesi eksikliklerin giderilmemesi halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün yasaya aykırı olduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323, 326 ve 312/2. Maddeleri gereğince davalı şirkete başvuru yapılmadan dava açıldığından davalı şirket aleyhine hükmedilen başta karşı vekalet ücreti olmak üzere bütün yargılama giderlerinin kanuna aykırı olduğunu mahkeme tarafından yasal mevzuata aykırılıklar taşıyan bilirkişi raporları doğrultusunda hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, 17.12.2017 tarihinde, davalıya zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı aracın davacıların desteğine çarpması sonucu desteğin vefat ettiğini belirterek davacı anne-baba-eş ve çocuk için toplam 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 23.12.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile talebinin davacı anne … için 22.078,65 TL’ye, baba … için 23.119,75 TL’ye, eş … için 97.587,88 TL’ye, çocuk … için 20.321,91 TL’ye yükseltmiş; mahkemece sigortalı araç sürüsünün %35 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne verilmiş ;hüküm davalı vekili tarafından başvuru şartının yerine getirilmemesi, kusur oranı, tazminat miktarı ve yargılama giderleri yönünden istinaf edilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” düzenlemesini içermektedir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı” başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da, 06/12/2018 tarih ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’ya 5/A maddesi ile getirilen düzenleme ile, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Ticari davalarda zorunlu arabuluculuğa başvurma 01/01/2019 tarihi itibari ile yürürlüğe girmiş olup, ticari davalarda arabulucuya başvurma dava şartı olarak kabul edilmiştir.
Somut olayda davacılar tarafından eldeki davadan önce davalı şirkete KTK’nun 97 maddesi gereğince usulüne uygun başvuru yapılmamış ise de 05.11.2019 -26.11.2019 tarihleri arasında yapılan arabuluculuk görüşmesinin 26.11.2019 tarihinde arabuluculuk anlaşamama tutanağı ile sonuçlandığı anlaşıldığından davalı vekilinin başvuru yokluğuna ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
19.12.2017 tarihli saati 23.30 olan kaza tespit tutanağında; …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı araçla Kazım Karabekir caddesi Köprü üzerinden seyirle gelerek, Keçiören istikametine en sol şeritte seyrine devam ederek olay mahalli olan köprü inişi Agah Efendi sokak kavşağından olay yerine 150 m ilerideki yaya üst geçidini kullanmadan taşıt yolunun karşısına geçmeye çalışan iki kişiden biri olan yaya …’e (meltem taksi durağı kamera kaydına göre ) fren tedbirsiz olarak aracının ön kısmı ile çarptığı, çarpılan yayanın 37 m ileriye düştüğü, aracın bu noktadan 33 m ileride en sol şeritte duruşa geçmesi sonucu sürücünün ve yayanın yaralanması akabinde yayanın ölümü ile sonuçlanan kazanın oluşumunda yaya …’ın 150 metre ilerideki yaya geçidini kullanmaması, 4 şeritli trafiğin yoğun olduğu yolda araçlara geçiş önceliğini vermediğinden KTK’nun 68/1-b-3 maddesi gereğince asli kusurlu, sürücü …’in kavşağa yaklaşırken hızının düşürmediğinden KTK’nun 52-1-b madde gereğince tali kusurlu olduğu; eldeki davada alınan 27.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda yaya … ‘in ; düzenlenen kaza tespit tutanağına göre yayanın geçiş yaptığı yerde yaya alt ve üst geçidinin olmaması ve yaya üst geçidinin 150 m ileride olması nedeniyle KTK’nun 68 ve Yönetmeliğin 138 maddelerine göre yayaların geçiş yaptıkları yerin 100 m ilerisinde ve gerisinde yayaların geçişlerine ayrılmış yaya alt ve üst geçidi ile kontrollü ve kontrolsüz yaya geçitleri olması durumunda yayaların 68/b ve yönetmeliğin 138/b maddelerine göre bu yaya üst geçidini kullanması gerekmeyip, yalnızca geçişine başlamadan önce aynı kanunun 68/1-b-3 ve yönetmeliğin 138/1-b-3 maddeleri gereğince ise; geçiş yapacağı yol bölümünün 4 şeritli ve toplam 15,5 m genişliğinde olması yanında akıcı trafiğe sahip olan bir yol olması yanında gün durumunda gece oluşunu göz önüne alarak geçişine başlamadan önce yaklaşan aracın uzaklık ve hızı ile kendisi arasındaki mesafeyi yeterince kontrol etmesi ve şayet kendisine duramayacak kadar yaklaşmış araçlar varsa ilk geçiş hakkını bu araç sürücülerine vererek onların geçişlerinden sonra yolun müsait olması durumunda yolun karşısına geçişini sürdürmesi gerekirken, CD izleme tutanağındaki görüntüler izlendiğinde yanında beraber geçiş yapan arkadaşının kontrollü geçiş yapmış olması ve kendisinin geçişi sırasında geçiş yapmaması için kendisini kolundan tutarak geçişine mani olması göz önüne alındığında yeterince solundan gelen araç trafiğini kontrol etmeden geçişine bağlı davalı sigortalı … plakalı … marka aracın ön kısmı ile çarpılarak ilk etapta yaralanıp daha sonra hastanede hayatını kaybettiği dava konusu trafik kazasının oluşumunda kaza tespit tutanağı ve ceza dosyasında alınan Adli Tıp raporuyla da belirlendiği gibi asli kusurlu (%65 oranında) olduğu, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı … marka aracın dava dışı sürücüsü …’ün krokili kaza tespit tutanağına göre seyrine açık olan taşıt yolunda köprünün ve yine seyir yönüne göre yolun sağında Agah Efendi kavşak girişin olması ve yolda aydınlatmanında olması nedeniyle köprüye girişte 2918 Sayılı Karayolları Trafik kanununun 52/1-a-b ve yönetmeliğin 101/ a-b maddelerine göre azaltarak ve seyir hızını azami hız sınırı olan 50 km seyir hızına uygun olarak seyrine devam etmesi gerekirken, CD izleme tutanağındaki görüntülere göre fren tedbirsiz olarak ve krokideki tespitlere göre de köprü çıkışına yakın yerde yayaya çarparak, yayayı 37 m ileriye fırlatması ve yine buradan da 33 m ileri noktada aracıyla duruşa geçmesi ve yayanın ölü muayene tutanağındaki vücut hasarı göz önüne alındığında hız sınırlarının üstünde araç kullanmasına bağlı olarak aynı kanunun 51 ve yönetmeliğin 100 maddesine riayetsizliği nedeniyle aracının ön kısmı ile sol şeritte yayaya çarparak yayanın ilk etapta yaralanıp kaldırıldığı hastanede ölümüne sebebiyet verdiği dava konusu trafik kazasının oluşumunda kaza tespit tutanağı ve ceza dosyasındaki ATK raporunda da belirtildiği gibi tali kusurlu olup (%35), bu kazanın oluşumunda sürücünün seyir hızının yüksek olmasına bağlı yayanın eks olduğu; Ankara 41.Asliye Ceza Mahkemesinin 02.05.2019 Tarih 2018/898 Esas 2019 /399 Karar sayılı dosyasında alınan 23.19.2018 tarihli ATK raporunda ise sigortalı araç sürücünün kavşağa yaklaşırken hızını azaltmadığından tali kusurlu, koyu renk giysili alkolü yayanın yanındaki arkadaşının uyarısına rağmen anayoldaki araçlara ilk geçiş hakkını vermediğinden asli kusurlu olduğu belirlenmiş olup, ATK raporu gereğince sigortalı araç sürücüsü … hakkında HAGB kararı verildiği anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK’nun 74. Maddesi gereğince “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmünü içermektedir.
Mahkemece TBK.nın 74. Maddesine göre hukuk mahkemesi hakimi ceza mahkemesinde belirlenen maddi olgular ile bağlı ise de alınan kusur raporları ile bağlı olmadığından ceza mahkemesi dosyası getirtilerek davalının itirazlarının da değerlendirilmesi amacıyla gerektiğinde ATK, Karayolları Genel Müdürlüğü veya İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Fakültesi öğretim üyelerinden seçilecek bilirkişi heyetinden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davalının itirazları değerlendirilmeden adli trafik uzmanı olduğu belirtilen tek kişi bilirkişiden alınan rapor ile yetinilerek eksik inceleye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereği kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yerolmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, kaldırma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yerolmadığına
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
4-Davalı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının talep halinde kendisine iadesine,
5- Ankara 31. İcra Dairesi 24/08/2021 Tarih ve 2021/5610 sayılı dosyasına yatırılan 90.000,00 TL teminat mektubunun yatıran tarafa iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 03.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.